Jump to content

Tanri ve Tanrilastirma Uzerine


evrensel-insan

Recommended Posts

Insanoglunun, tum tarihsel yasam ve iliski suresi boyunca, kok ve temelsel olarak yonlendirip, yapilandirdigi yapi ve isleyisinin cesitleri vardir.

 

Ilki bilincaltidir.

Ikincisi aklin inandigi dogrudur.

Ucuncusu Pozitivizm, yani pozitif dusuncedir.

Dorduncusu modernizmdir (yapisallik, yapilandirmacilik degil)

Besincisi, post modernizmdir (yapisallik ustu, post yapisallik)

 

Evrensel-insan zihniyeti ise, bunlarin disindadir.

 

Simdi sira ile, bu dogal zihniyet cesitlerini aciklayalim. Bunu yaparken de, Tanrilastirma ve tanri ornegini kullanalim.

 

Insanoglu tanrilastirma temelli tanri fikrini ortaya attiktan sonra (bunun nasili mesajimizin konusu degil), bu fikri ortaya atan yerde bulunan toplumun dogan her ferdi, bu dusunce ona vererek yetistirilir. Iste kisinin, bu temelde yetismesi ve bunu sanki programlanmis gibi aynen yasam ve iliskisinde uygulamasi, bilincaltidir.

 

Ikinci asama, kisinin bundan rahatsizlik duymasi asamasidir. Burada da, kisi bu rahatsizligini, ya kendini ikna ederek kendine uygular, ya da ikna edemez ve karsi cikarak kendine uygular. Iste kisinin bilincalti ile bilincsiz bu cabasi, aklin inandigi dogrusudur.

 

Ucuncusu, yani pozitivizm; aklin inandigi dogrusunun, ister bilincalti verilen olsun, ister, kisinin buna karsi cikarak dogrulamasi olsun, ortada bir savunu ve "baskasini kendi gibi dusunmeye ikna etme" mucadelesi vardir.

 

Buraya kadar olan durumda, ortada olan ve verilen tek bir tanri soz konusudur. Yani, toplum bu tanriya alternatif bir tanitimla karsilasmamistir.

 

Teknik ve bilimin gelismesi, dunya uzerinde yasayan insanoglunun bulunduklari cografya disinda, birbirleri ile iletisimi getirmistir.

 

Burada ortaya yeni bir tur pozitivizm cikar. Bu pozitivizmde olan bir tanrinin, varligi yoklugu degil; konu alternatif bir tanrinin devreye girmesidir.

 

Bu acidan, iki turlu gelisme olur. Bir olan tanrilar arasi, bilincalti ve aklin dogrusunun mucadelesine, hem alternatif tanrinin, bilincalti ve aklin dogrusu mucadelesi kendi tanrisi bunyesinde eklenmis, hem de bir tanridan diger tanriya transfer ve iki tanri arasi savunu/karsi cikis mucadelesi baslamis, en onemlisi; tanrilari ortak degerlendirenlerin de bir tanri savunu birligi ile, tanrilari ortak degerlendirenlerin bir tanri karsi cikisi birligi ortaya cikmistir.

 

Bunu eger tanrilarin dunya cografyasi ve tarihsel gelisim ve cografya cesitliligi ve gelisen teknik ve bilimsel iletisim olarak algilarsak; hem her tanrinin, kendi bunyesindeki kutuplasmasi, hem de tanrilar arasi savunu ve karsi cikis birlikteligi cesitlenmektedir. Iste bu bilincalti pozitivizmidir.

 

Asil konu, bilincli ve farkinda olarak aklin yaraticiligi pozitivizmidir. Bu dunya butunlugu acisindan, bir cografya ve toplumda, meydana gelir. Zaten tanri farklari dfa da bu pozitivizm ile iyice algilanacaktir.

 

Soyle dusunelim. Bir kisi ciksin ve akil yurutsun "benim bir tanrim var, ben bu tanriyi savunmak, ya da bu tanriya karsi cikmak yerine, OLAN TANRIYA ALTERNATIF OLARAK NEDEN KENDI TANRIMI YARATMIYAYIM" iste bu dusunce, hem olanin disina cikan, hem de yeni bir tanri yaratan modern dusuncedir. Zaten tanri cesitleri de, boyle ortaya cikmistir.

 

Iste post modern dusunce de bunun tam zittidir, yani olani oldugu gibi red etme veya olani, olmayacak sekilde, iliskilendirme (dinler arasi dialog gibi), yine bu dusuncenin devami olan, olan sekilde, yaratilacak ileride olacak olanlariu da onceden algilayip, karsi cikma, yani "ben olan hic bir tanriyi savunmuyorum, ama bu gunumuzle sinirli degil, yarin bir tanri daha yaratilsa, onu da savunmam; karsi cikarim" temelli, olanin disina olabilecekler olarak cikan ve olan temelli olabilecekleri de red eden bir anlayistir.

 

Iste butun bu zihniyet, dogal zihniyet bunyesindedir ve verilen tanri ornegi, her konuya,dile, felsefeye, teknige, bilime tasinabilir. Nitekim tarihin gelismisligine bakilirsa, tasindigi da gorulmustur.

 

Peki, insanoglunun bu zihniyette geldigi nokta nedir?, ortada bir olan ve olanin temelinde olacak olan ve ortada bir olana olacagin temelinde karsi cikan.

 

Bu iki dusunce de, dogal zihniyeti kendi bunyesi disina cikartmayan, kendi sinirlarina mahkum eden bir zihniyettir.

 

Iste evrensel-insan zihniyetinin, burada ilk farki ortaya cikar. Bu olan ve olan paralelinde olabilecek olan ve bu olana olabilecek olarak karsi cikan, zihniyet bunu NEYE/KIME GORE SAPTAMAKTADIR?, iste bu sorunun cevabi iki acilim saglar, birincisi; neyin ne oldugunu, NASIL OLDURULMUS seviyesine cikarir. Ikincisi, butun ...e gorelerin, aslinda bir insanoglu yapilandirilmisligi oldugunu, bunu temellerine ve kokenine yapiyi ve isleyisi bulup ortaya cikarmak icin yonelimi saglar.

 

En onemliside, butun bu olanlarin ve olabilecek olanlarin ve karsi cikislarin, bunun asil kaynagini, faktorunu veren insanogluna odaklasmasini, tartismanin geldigi kaynagi ve butun farkliliklarin bu kaynaktan kaynaklandigini algilatir.

 

Iste bu da algilanirsa, geriye bir tek sey kalir. "iyi guzel de, butun bu tartismalarin her turlu koken ve temelleri insanoglu faktorune dayaniyorsa, bunlarin insanlik ve evrensellik ile bagi ne?"

 

Iste bu soru, sizi; dogal zihniyetin, koken ve temellerinin, aslinda insanlik ve evrensellik uzerine degil de; insandisi ve insanlikdisi uzerine kuruldugunu algilatir.

 

Iste evrensel-insan zihniyeti, bu algi temelinde; hem tum ve her konuda olan, olabilecek olan ve buna karsi cikan her turlu tartismanin, bir insanlik sorunu oldugunu algilar hem de, butun bu sorunu ortaya atan insanoglu faktorunun kendi varligi olarak bu tartismanin icinde olmadigini ve bu tartisma ugruna yasamini feda ettigini ortaya koyar.

 

Bu da sadece kaynagin ne oldugunu algilatmak ile kalmaz, ayni zamanda kaynagin varliginin bilinc ve farkindaligini verir ve kaynagin ortaya attiklarini tartismak yerine, kaynagin kerndisinin tartisilmasi gerektigini ortaya koyar.

 

Bu da en basinda, tartisan kaynagin, tartisma yerine, kendisinin ne oldugunu algilamak adina, ve uygulamalarinin kendi ozune uygun olup olmadigini algilama adina, KENDINI SORGULAMASIDIR.

 

Iste evrensel-insan zihniyeti, bunu yaparken olan bunyesinde bir taraf tutmaz, notr algilar ve olana disaridan bakar. Ama, yeni bir olan yaratmak pozitivizmi yerine, olandan ve olabilecek olan ve olmayandan tamamen arinmayi ve kurtulmayi ve bunun yerine olabilecek ve oldurulacak olanin, sadece insanlik icermesini, insan faktoru olmasini ve insanoglunun kerndi disinda bir olani, kendinin ustune cikarmamasini veya ona teslim olmamasini ortaya koyar.

 

Bunu yaparken, hem modern, hem post modern pozitivizmin disinna ciktigi gibi, aklin inandigi dogrularin da disinda kalir. Kisaca, insanoglunun dogal zihniyet olarak getirdigi her turlu deger, veri, cesit, tabu, dogru, kesinlik, mutlak, pozitif v.s. sinirlarinin onunu sinirsizlastirir ve ozgur birakir, tek bir bilinc ve farkindalikla; INSAN VE INSANLIK ZIHNIYETI FARKI ile.

 

evrensel-insan

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

  • 1 ay sonra...

Nesnenin Oznel Icerikle Tanrilastirilmasi ve Tanrisal Zihniyet

 

Daha once dogal dusuncnin evrensel icerikteki ctetolojik yapilanis ve isleyisinin kokeninin, inanca ve cinsiyete dayandigini, aciklamistim.

 

Bu mesajimda da, insanoglunun Tanrisal zihniyetinin, soyut uzerinde degil de; bir somut (evren, dunya, doga, madde v.s.), nesne uzerinde nasil gerceklestigini ve teizmin, soyut tanrilastirmasina paralel olarak, non teizmin, ya da antiteizmin, hem metafizik, hem de etik ideolojik inancsal temelde, nesneyi nasil tanrilastirdigini isleyecegim.

 

Aslinda ilginctir. Insanoglu tarihinin baslarinda, daha tek tanrili ve soyut tanrilastirmaya gecmeden once ve hatta disisini tanricalastirmadan once, yani tanri figurleri, pitoreskleri cizmeden ve ortaya atmadan once, algilayipta, hakkinda sordugu sorulara cevap alamadigi nesneleri tanrilastirmisti. Bunlarin baslicalari, gunes, ay ve yeryuzundeki dogal olusumlardi.

 

Aslinda insanoglu o zaman belki daha bilincsizdi, ama en azindan samimi, acik ve netti. "Ben bunu tanrilastiriyorum" diyordu.

 

Bilhassa nihilizm sonrasi, herseyin bir insanoglu ortaya konumu oldugu ve seylerin kendi adina hiclendigi, insanoglu tarafindan ortaya atildiktan sonra; insanoglu bu bilincsizce gelen zihniyete once karsi koyamadi ve bosluga dustu. Daha sonra da tanrilastirma, zihniyetini tekrardan "hortlatti"

 

Daha onceki yazinin, yani yaraticinin, programlayiciya "terfisi" temelinde aciklanan sekilde, nesne tanriliga terfi etti. Bunu ilk ortaya atan, panteizm/panenteizmin biribirini tamamlayan zihniyetidir.

 

Aslinda bu normaldi. Dogal dusunce yapilanis ve isleyisinin inancsal kokeni temelinde, insanoglu ne yapacakti? Tabi ki kendisine kendisinin savunacagi, sahiplenip, sabitleyecegi ve kendisini teslim edecegi yeni tanrilari, tanrilastirdiginin farkina ve bilincine varmadan ortaya atacakti. Tabi ki bu ortaya atimlarin caga uygunlugu bakimindan, gunes, ay veya doganin uzerindeki herhangibir nesnel olusum olmayacagi kesindi.

 

Iste bu noktada insanoglu, tanrisini farkinda olmadan ve bilincine varmadan; oznel icerikleriyle besledigi nesneyi tanrilastiriyordu.

 

Nesnelere gecmeden once, insanoglunun kutsallik ve putlastirma temelinde, tarihi karakterleri kullandigini ve onlara sahiplendigini ve sahiplendiklerini de sorgulamaktan kacindiklarini unutmayalim.

 

Gerci bu tarihi karakterler, genelde metafizik ve etik ideolojik inancsallar ortaya atan her turlu konuda soyut/somut toplumsallasan, kitlesellesen, duzen ve sistem haline gelen ideolojilerin yaraticilariydi.

 

Iste bu temelde, nesneye verilen oznel icerik temelinde tanrilastirdigini, acik ve samimi olarak ortaya koyabilen izm; panteizm ve panenteizmdir. Diger metafizik ve etik izmler, henuz bunun bilincinde ve farkinda degildir.

 

Bilhassa bilimsel ve inancsal temelde, nesneye (evren, doga, dunya, evrim, madde v.s.) verilen her turlu oznel icerik; bir yerde o nesnenin, yine insanoglu eliyle tanrilasmasini getirdi.

 

Tabi butun bunlar, tanrilastirma zihniyetine ihtiyac duyanlar icindir. Cunku bu ihtiyac, giderilme acisindan bir doyuma ulasmak zorundadir. Bu da bilincsiz ve farkina varlmadan (panteizm/panenteizm, bunun farkinda ve bilincindedir), madde, evren, doga, evrim v.s. gibi uzerinde denmey, bulus, gozlem, arastirma yapilabilenlerin; soyutlama eliyle tanrilastirilmasi ve insanoglunun soyut tanrisina verdigi ozellikleri, bu nesnelere vermeye baslamasidir.

 

Buradaki ilk tehlike, bu oznel icerik verilen nesne ile (madde, evren, evrim, dunya, doga v.s.) insanoglunun kuracagi sahiplenme, sabitleme ve en nihayetinde teslim olma bagidir. Belki tek farki, cezasi, kotulugu, yani kisaca, her insanoglunun dini temelli teizmin rehberligini yapan kitaplarindaki elestirilen konulara sahip olmamasidir.

 

Kisaca "orada bir tanri var uzakta, bu tanri bizim tanrimizdir" zihniyetinin bilince ve farkindaliga cikmamis halidir.

 

Isin en aci tarafi da, her zaman oldugu gibi, yine bu oznelligin insanoglu eliyle/adina/icin/ait verilen bir monologu oldugudur.

 

Bu temelde de, uzerine oznel icerik verilen nesnenin (madde, evren, evrim, dunya, doga v.s.) her zaman oldugu gibi, bundan haberi yoktur. Cunku NESNE KENDI KENDISINI KENDI ADINA ORTAYA KOYAMAZ, INSANOGLU MONOLOGUYLA, INSANOGLU NESNEYI ORTAYA KOYAR.

 

Aslinda, belki de bu tanrilastirma ve tanrisal zihniyet, insanoglunun ilk tanrilastirma zihniyetine paraleldir. Cunku oncesi de yoktur. Eger insan bu noktaya, geliserek geri geldiyse ve otesi yoksa, demekki bu acidan da, dogal dusunce iflas etmistir.

 

Yani bireyci akilcilik acisindan iiflas eden dogal dusunce, demekki inancsal dayanagi olan tanrisal/tanrilastirma oznelligi ve icerigi adina da iflas etmistir. Demekki tek yapilacak olan, bunun farkindaligi ve bilince cikmasidir. Yeterki insanoglu turu ve biri, kendi disinda insandisi ve insanlikdisi baska bir guce oznel icerik verirken, bilincinde ve farkinda olsun.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Inancsal Zihniyetin, Somut (Dini yasam) ve Soyut (Tanrisal dusence/davranis), Yonu

Daha onceleri, inancsalligin, bilhassa Tanrisal yonunu islemistik. Bu mesajda da, bilhassa teizm temelinde, birbirine karistirilan, dini yasam ve iliski ile, tanrisal dusunce farkina deginecegim.

 

Din, bir yerde insanoglunun, tanri dusuncesini; kavramdan somuta tasayarak, insanoglunun etik bir yonlendirim yaptirim temelindeki duzen/sistem ve ve icinde bulundugu cografyanin tarihsel gelisimine yonelik, dini yasam ve iliski cesididir. Insanoglunun, toplumsal olarak, dini yasam ve iliski surmesi icin, kendi dininin getirdigi duzen ve sistemde yasamasi da gerekmez, onemli olan nesillerden aldigi ogretim ve egitim temelinde, sahiplenip, sabitledigi dini degerlerini yasam ve iliskilerinde uygulayip, dini bir yasam surmesidir.

 

Bu temelde ki; yanasim genelde yasam toplumsal olsa da, kisiseldir. "Bir dinin var mi/bir dine mensup musun?" temelli sorunun cevabi, "evet, bir dinim var, ....dinine mensubum ve ....im" cevabi olmaktadir.

 

Iste bu temelde teizm, bir dine mensupluk, bir dini olmasi ve bir dine mensup olmamak, bir dini olmamasi temelinde, ingilizce de "religion" olarak kullanilir ve bir kisi, toplumsal yasam ve iliski olarak, ya "religios", yani dini ve din icerikli, ya da "non-religious" dinsiz ve dini icerigi olmayan, dn disi bir yasam ve iliskiye sahiptir.

 

Etik temeldeki ideolojilere bakarsak. Ateizm, deizm, panteizm, panenteizm ve non-religious agnostisizm ve de "zayif/guclu" cesitleri, "non-religious" katagorisine girer. Yani, bu etik ideolojilerin, kendi ideolojik inanclari temelinde, dini bir icerigi, anlami, yasam ve iliskisi yoktur. Bir yerde, TANRIYI, DUNYAYA DUZEN/SISTEM VE ETIK YONLENDIRIM VE YAPTIRIM OLARAK INDIRGEMEMISLERDIR.

 

Tum bu, dinsiz, dini olmayan ve din disi ideolojik inancsallar; eger, ya kendi cografya ve toplumlarindan gelen, ya da genel anlamiyla,kisinin dini yasam ve iliskisine mudahele, karsi cikma, tartisma v.s. uygulamiyorlar ve ugrasmiyorlarsa, antiteist degil, non teisttirler. Yani, "benim bir dini uygulamam, dini yasam ve iliskim yok; ben din disiyim, dini degilim ve bir dinim yok; ama bu bir kisisel konudur, dini yasam ve iliskisi olana da saygi gostermek ve onun her turlu etik hak ve ozgurluklerini tanimak gerekir" dusuncesinde ise; NONTEISTTIR.

 

Aksine, kendi din disi oldugu halde, dini yasam ve iliski surenin yasam ve iliskilerine mudahele ediyorsa, onlarin hak ve ozgurluklerini oyle, ya da boyle kisitlamak istiyor ve karsi cikarak tanimiyorsa ve onlari, kendi dinsiz dusunce ve davranis yapisina cekmek icin, ikna etme mucadelesi veriyorsa, ANTITEISTTIR.

 

Gelelim Tanri, yani soyut yonune. Genelde, "belief", yani inanc temelli ele alinan tanrisal dusunce ve davranis; tanrinin, bir yerde dini bir dunyalasan sistem/duzeni olmamasi ve tanriya ulasmak icin, dunyevi bir yasam ve iliskisi olmama halidir. Bu temelde de belief, yani inanc ikiye ayrilir. Believer, yani inancli ve non-believer, yani inancsiz.

 

Bu acidan da;

 

Deist, ve deizm bir "believer, inanir" katagorisindedir, inandigi bir tanrisi vardir, fakat buna oznel bir icerik verip, onu kaliba sokmak, isimlendirmek, sekillendirmek istemez.

 

Panteist ve panenteist de, "believer, yani inancli katagorisindedir ve bu inancin tanrisi, baska bir nesne ile ozdeslesmistir, ya tanri tarafli, ya da iki tarafli. Genelde, evren temelli en genis mekani tanrisi ile ozdeslestiren, bu inanc, aslinda, herhangibir nesneyi de ona oznel icerik vererek ve on unla tanrisal, teslimiyetci, bir bag kurarak, bu inancin cesitliligini saglar. Oznel icerik vererek, tanrilastirilan nesne, madde, doga, doganin bir nesnesi, evren, evrim, put, ilah, pitoresk, tarihi bir yasamis/yasamamis karakter ve bir mitolojik, mistik sekilli/sekilsiz, belirli/belirsiz ama; ortaya konabilen bir maddesel/dusuncesel olgu, veri, deger olabilir. Hatta bu nesneye, insanoglunun kendi turu ve/veya kendi biri de dahildir.

 

Agnostisizmin ise, bu tanrisal dusunce de iki ana farki vardir. Birincisi, tanrinin varliginin var veya yok oldugunun bilinemezligi, ikincisi, herhangibir nesnenin tanrilastirildigi ve ona teslim olunuldugu halde, bu nesnenin de, varlik sinirlarinin, tanim, tarifinin, icerik ve anlaminin bilinemeyecegi konusudur.

 

Ateizm ise; kendine ait olmayan bir tanrisal dusunceye sahiptir. Yani, baskalarinin ortaya koydugu soyut/somut tanrilarin, ortaya kondugu icerikte, bir tanrinin var olamayacagini savunur. Ateizm, ozel ve cografi bolgesel, kendi yetistigi toplumsal dini ve o dinin oznel icerik vererek tanrilastirdigi tanriyi yok saymaktan, genel temelde her turlu oznel icerik verilelek, soyut/somut tanrilastirilan herhangibir neneyi, degeri, olguyu v.s. varlik olarak yoklamaya kadar uzanir. Yani ateizmin "Tanri yoktur" cumlesi, "hangi ortaya konan oznel icerik ile beslenmis tanri yoktur?" sorusunun cevabidir.

 

Eger bir ateist, tanrisal dusunce olarak, kendisi bir nesneye, ya da dini temele oznel icerik verirse, o zaman negativeden, pozitiviteye gecer ve deizm den tutunda panenteizmin, he turlu oznel icerikli nesnesine kadar bir tanri kabul dusuncesine gecebilir. Bunun tek olasiligi, ateist olan kisinin tanrisal dusunce de, kendi tanrisini yaratip istemek/istememek ile paraleldir.

 

Zaten, deist, panteist ve panenteistin; ateist olmamasinin sebebi de; bu tanrisal dusuncedeki, kendi oznel icerik verdigi tanrisini kendine gore bir cerceveye koymasindan kaynaklanir.

 

O yuzden bir ateistin, belki din temelli degisimi mumkun olmasa da, tanrisal dusunce temelli degisiminin mumkunlugunu, tarih bize her zaman gostermistir ve gostermektedir.

 

O yuzden bir kisinin dusunce/davranis olarak nasil bir tanrisinin olup, olmadigini ortaya koyabilmesi ve bunu tanriyi duzen/sistem haline getiren dini yasam ve iliskiden farkli olarak algilamasi ve degerlendirmesi; hem kendini ifade edebilmesi acisindan, hem de ogrendiklerini, bilerek sahiplenme, sabitleme ve savunu acisindan onemlidir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Tanrisal Zihniyet/Yanasimdan Ozgurluk (Kurtulmak/Arinmak) Nedir?

 

Bir onceki mesajda, dogal dusuncenin son duragi olan, nesnenin oznel icerik verilerek tanrilastirilmasinin, panenteizm oldugunu belirtmistim.

 

Nihilizm, bilindigi gibi Tanriyi "oldurmustur (oldurmek)" Burada cok ince bir algilama ve farkina varma noktasi vardir. O da Nihilizmin Tnriyi, oldurmesi, fakat TANRISAL ZIHNIYET/YANASIMI OLDUREMEMIS OLMASIDIR. Peki o zaman olen tanri nedir/kimdir?, nihilizm, herseyi ortaya koyanin insanoglu oldugunu acikladiktan sonra, hersey gibi INSANOGLU ELIYLE/ADINA/AIT/ICIN ORTAYA KONAN, TANRIYI OLDURMUSTUR(OLDURMEK), YANI HICLEMISTIR.

 

Peki o zaman olmeyen, tanrisal zihniyet/yanasim nedir?, Iste burada, INSANOGLUSUNUN BIZZAT KENDISINI VE BIRINI TANRILASTIRMA, YANI, INSA NOGLUNU NESNEL BIR VARLIK OLARAK OZNEL ICERIKLE BESLEYIP, INSANOGLUNU TANRILASTIRMAKTIR.

 

Ite bu panenteizmin, herseyi iceren tanrilastirmasinin, icinde barinan insanoglu faktorunun en one cikmasi ve ustelik evreni de ortaya koyan olma vasfiyla, onun da kavramsal yaraticisi, programlayicisi insanoglunun kendi kendini tanrisallastirmasidir.

 

Bu en basta bireyci akilciligin, "herseyi mubah" sayan ve ne etik ne de metafizikherhangi bir disiplini, tamamen yukumsuz kilarak, kendisini kendi ustunde baska bir guc tanimayan duzeye cikarmasi ve tanrilastirmasidir.

 

Bu zihniyet, epistemolojik amerikan idealizminin emperyalizmin zihniyeti, soros ideolojisi ve evengalist orgutlenmesiyle oyle guzel ortuserek, insanoglunu ortacag karanliginin, bir yerde yaratan ve yaratilan algi temelli hem bilimsel, hem de inancsal kalici ayrimina yonelmektedir.

 

Bunun boyle oldugunun gozlemi hem su anki dunya ve insanliginin durumu, hem de Birinci Dunya Savasi ile baslayan surectir.

 

Iste dogal dusunceyi, her turlu "avucuna alan" bu tanrilasma/tanrilastirma zihniyeti, dogal dusunce temelindeki tum izmleri de, hem herbirini destekleyerek, hem de biribirine vurdurarak, su an cok guzel parsesini toplamaktadir. Yani bu oyle bir zihniyettir ki; dven de odur, seven de; olduren deodur, yasatan da, hapseden de odur, af edende, kirdiran da dur, koruyan da, barisi isteyen de odur, savastiran da, sakinligi saglayan da odur, firtinayi cikaran da, kurtlara teslim eden de odur, kurttan koruyan da, terorizmi destekleyen de odur, terorizm den koruyan da , yakan da odur, isitan da, sulayan da odur, suda bogan da, v.s. yani oyle bir zihniyettir ki, insanoglunun her turluihtiyacinin giderimini, dunyevi ve beseri saglar. Hani fiziksel yasi eskiler hatirlayacaktir, bir terim vardir "eti senin, kemigi benim" Iste bu terim "Tum varligin benim" e donusmustur. Kisaca diyalektigin tartismasal ve karsilikli iki ucunu birlestiren zihniyettir. Yani TANRILILIGI VE TANRISIZLIGI, EMPERYALIZMI VE ANTI EMPERYALIZMI, SOLCULUGU VE SAGCILIGI, BIRBIRINE TAM ZIT IKI IZMI VE IDEOLOJIK INANCSAL DOGRUYU v.s. BUNYESINDE TASIR.

 

Iste dogal dusuncenin insanoglu turu ve birini iflasa, felakete, hayvani oze, canavarliga v.s. donduren bu son durak zihniiyetinin, farkindaligi ve bilince cikmasi, insanoglu turunun biri adina elzemdir ve insanoglu turunun ve birinin insansal ve evrensel gelecegi de buna baglidir.

 

Iste dogal dusuncenin bu resmini, resmin herhangibir terinde yer almadan ve disaridan gorebilen ve de icindeki tum kaosun kozmotik, yani uyumlu iliskisini notr algilayabilen, ancak dogal dusuncenin, temellerini veren tanrisal/inancsal ve cinsel iceriginin, insanoglunun, dusunce ve davranista insanlasmasinin onundeki en tehlikeli ve asilmasi gereken engel oldugunu algilar ve bu engelin asiliminin ancak, diyalektigi veren temeli algilamak ve sey dahil onun iki karsit uclarinin ikisinden birden, arinmak ve kurtulmak, ve de insanoglu turunun bir biri olarak, zaten bu tip bir kaotic kosmosa ihtiyac duyulmasinin kendi varligiyla celiskiye dustugunu gorebilmektir.

 

Iste bu arinma/kurtulmanin basinda tanri degil; tanrisal zihiyet ve yanasimin, hem olumlu, hem olumsu sabitlenilen, sahiplenilen, savunulan ideolojik inancsal ve metafizik etik temelli dogrulari gelir. Bu DOGRULAR ARASI, KENDI DOGRUNUN DIGER DOGRULARA KARSI, SAVASIMINI VERMEK DEGIL; DOGRUNUN TANRISALLIGI VE INANCSALLIGI YASATAN, AYAKTA TUTAN BIR SOYUT OLGU OLDUGUNUN FARKINA VE BILINCINE VARMAK DEMEKTIR.

 

Iste tanrisal zihniyet ve yanasimin tum resminden ozgurluk ve disinda kalkmak, ve bu zihniyet ve yanasimin en son tanrilasani kendi turu ve biri olabileceginin bilincine ve farkina varmak, sonra da tanrisal yanasim ve zihniyetin, insanoglunu insanlastirmayan en tehlikeli engel oldugunu algilamak ve yasam ve de iliski de herhangibir sekilde yer vermemek ve gelecek nesillere, insanoglunun bugune kadar herturlu kanini emen, bu canavar zihniyetin vampirligini yasatmamak demek; tanrisal zihniyet ve yanasimdan ozgur olmak ve o zihniyet ve yanasimdan arinmak, kurtulmak demektir.

 

Yoksa, insanoglu kendini bildi bileli kendi yarattigi bu canavara, kendini parcalatmakta devam edecektir. Onemli olan canavari oldurmek degil; canavar yetistiren yanasim ve zihniyeti ortadan kaldirmaktir.

 

Iste o yuzden nihilizmin tanriyi oldurmesi bu temelde, tanrisal zihniyeti insanoglu turu ve birine bizzat teslim etmesi ve eskiden dista kalan canavar ve kan emici vampiri, icine ve bunyesine almasi demektir.

 

O yuzden tanri ve tanrisal yanasim ve zihniyet, nesne ve ozne olarak, somut ve soyut olarak kendi ve icerik olarak v.s. farki cok iyi algilanmali ve bilince cikarilmalidir. Yoksa, hic bir oznel icerigi olmayan, panenteizmin, evren-tanri ic iceligi; en tehlikeli asamasi olan insanoglu ve biri-tanri ic iceligine donusecektir ve donusmeye de baslamistir.

 

Ne tanrilastiralim, ne de tanrilasalim. Aksine, zihinsel ve onun davranisi, sistemlemesi, iliski ve duzen kurmasi, seylere yanasim ve bakis acisi olarak insanlasalim.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Ateizm ise; kendine ait olmayan bir tanrisal dusunceye sahiptir. Yani, baskalarinin ortaya koydugu soyut/somut tanrilarin, ortaya kondugu icerikte, bir tanrinin var olamayacagini savunur. Ateizm, ozel ve cografi bolgesel, kendi yetistigi toplumsal dini ve o dinin oznel icerik vererek tanrilastirdigi tanriyi yok saymaktan, genel temelde her turlu oznel icerik verilelek, soyut/somut tanrilastirilan herhangibir neneyi, degeri, olguyu v.s. varlik olarak yoklamaya kadar uzanir. Yani ateizmin "Tanri yoktur" cumlesi, "hangi ortaya konan oznel icerik ile beslenmis tanri yoktur?" sorusunun cevabidir.

 

Eger bir ateist, tanrisal dusunce olarak, kendisi bir nesneye, ya da dini temele oznel icerik verirse, o zaman negativeden, pozitiviteye gecer ve deizm den tutunda panenteizmin, he turlu oznel icerikli nesnesine kadar bir tanri kabul dusuncesine gecebilir. Bunun tek olasiligi, ateist olan kisinin tanrisal dusunce de, kendi tanrisini yaratip istemek/istememek ile paraleldir.

 

Zaten, deist, panteist ve panenteistin; ateist olmamasinin sebebi de; bu tanrisal dusuncedeki, kendi oznel icerik verdigi tanrisini kendine gore bir cerceveye koymasindan kaynaklanir.

 

O yuzden bir ateistin, belki din temelli degisimi mumkun olmasa da, tanrisal dusunce temelli degisiminin mumkunlugunu, tarih bize her zaman gostermistir ve gostermektedir.

 

O yuzden bir kisinin dusunce/davranis olarak nasil bir tanrisinin olup, olmadigini ortaya koyabilmesi ve bunu tanriyi duzen/sistem haline getiren dini yasam ve iliskiden farkli olarak algilamasi ve degerlendirmesi; hem kendini ifade edebilmesi acisindan, hem de ogrendiklerini, bilerek sahiplenme, sabitleme ve savunu acisindan onemlidir.

 

Bu yazdıkların komple yanlış.

Sen ateizmi bilmiyorsun.

 

Ve esasında sen bir Anti-Ateistsin.

 

Yukarıdaki ifadeler resmen cehalet, bilgisizlik.

Link to comment
Share on other sites

Yukarıdaki ifadeler resmen cehalet, bilgisizlik.-AB-

 

Bu tip, duygusal ve hic bir aciklama gerektirmeyen bir cumlenin, kisiyi hedef almasi ve kisinin kisiligine yonelik bir satasma olmasinin disinda bir anlami yoktur.

 

Merak etme, her turlu duzeyim; senin seviyene inmeme musade etmez. Zaten yanitlarinla kendi seviyeni, kendin desifre ediyorsun.

 

Yazdiklarima, dusunce iceren bir yanit gelmedigi icin, yorum yapma geregi duymuyorum.

 

Bir seyin sadece "yanlis" oldugunun soylenmesininin, "neden yanlis oldugu aciklanmadikca" bir anlami yoktur.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Yukarıdaki ifadeler resmen cehalet, bilgisizlik.-AB-

 

Bu tip, duygusal ve hic bir aciklama gerektirmeyen bir cumlenin, kisiyi hedef almasi ve kisinin kisiligine yonelik bir satasma olmasinin disinda bir anlami yoktur.

 

Merak etme, her turlu duzeyim; senin seviyene inmeme musade etmez. Zaten yanitlarinla kendi seviyeni, kendin desifre ediyorsun.

 

Yazdiklarima, dusunce iceren bir yanit gelmedigi icin, yorum yapma geregi duymuyorum.

 

Bir seyin sadece "yanlis" oldugunun soylenmesininin, "neden yanlis oldugu aciklanmadikca" bir anlami yoktur.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

 

Sana onun neden yanlış olduğunu anlatmamın imkanı yok.

Çünkü bilincin dogmatik.

Merak etme.

Herhangi bir ateist gelir benim ne demek istediğimi pat diye anlar.

Senin anlaman için ateist olman lazım.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger ateist bakis;

 

Ben simdiye kadar seni insan yerine koyup, elimden geldigince herseyi aciklamaya calistim.

 

Ama burada yine senin kendini ve beni madde yerine koydugun anlasiliyor.

Dedigim gibi, senin once maddelikten insanliga terfi etmen gerekiyor.

 

Iste ne zaman bir insan oldugunu ve madde olmadigi anlarsan, o zaman bu dunya da yeniden dogmus olursuun.

 

Yoksa ve madde kaldigin surece de, madde muamelesi gorursun.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger ateist bakis;

 

Ben simdiye kadar seni insan yerine koyup, elimden geldigince herseyi aciklamaya calistim.

 

Ama burada yine senin kendini ve beni madde yerine koydugun anlasiliyor.

Dedigim gibi, senin once maddelikten insanliga terfi etmen gerekiyor.

 

Iste ne zaman bir insan oldugunu ve madde olmadigi anlarsan, o zaman bu dunya da yeniden dogmus olursuun.

 

Yoksa ve madde kaldigin surece de, madde muamelesi gorursun.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

 

Sen de ne zaman eşekten bir farkın olmadığını anlarsan o zaman akıllanırsın.

Link to comment
Share on other sites

 

Iste ne zaman bir insan oldugunu ve madde olmadigi anlarsan, o zaman bu dunya da yeniden dogmus olursuun.

 

Yoksa ve madde kaldigin surece de, madde muamelesi gorursun.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

İnsan maddelerden oluşur ..Madde yoksa insanda yok olur..

 

Sizin ateist olmadıgınızı ilk günden anlamıştım..Siz anti ateist birisiniz..

 

Lütfen biraz ınsan anatomisini inceleyin biraz arastırın bu sayede kör cahıller gibi sacma seyler yazmamış olursunuz

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...