Saturn Konu tarihi: Salı saat 12:58 Report Paylaş Konu tarihi: Salı saat 12:58 "Counter-Enlightenment" (Türkçe: Aydınlanma Karşıtlığı), 18. yüzyılın Aydınlanma düşüncesine tepki olarak ortaya çıkan bir entelektüel ve felsefi hareketi ifade eder. Aydınlanma, akıl, bilim, bireysel özgürlük ve evrensel haklar gibi değerleri merkeze alarak geleneksel otoriteleri (özellikle din ve monarşi) sorgulayan bir dönemdi. Counter-Enlightenment ise bu değerlere eleştirel yaklaşan ve genellikle gelenek, din, duygu, yerel kültür ve topluluk bağlarını savunan fikirleri içerir. Bu hareket, Aydınlanma'nın evrenselci ve akılcı yaklaşımının insan doğasını basitleştirdiğini, kültürel çeşitliliği ve geleneksel değerleri yok saydığını savunan düşünürler tarafından geliştirilmiştir. Örneğin, Jean-Jacques Rousseau, Aydınlanma'nın bireycilik ve ilerleme vurgusuna karşı, insan doğasının daha karmaşık olduğunu ve toplulukların organik bağlarının önemini vurgulamıştır. Benzer şekilde, Edmund Burke gibi düşünürler, radikal değişimlere karşı çıkarak geleneksel kurumların ve toplumsal düzenin korunmasını savunmuşlardır. Türkçe bağlamda, Counter-Enlightenment, modernleşme ve sekülerleşmeye karşı geleneksel değerleri, yerel kültürleri veya dini inançları savunan yaklaşımlarla ilişkilendirilebilir. Bu hareket, evrenselcilik yerine yerel ve tarihsel bağlamların önemine dikkat çeker. Faşizm ve Aydınlanma Karşıtlığı Faşizmin aydınlanma karşıtlığının bir ürünü olup olmadığı karmaşık bir sorudur ve bu konuda farklı görüşler mevcuttur. Ancak genel olarak, faşizmin temel felsefelerinin ve uygulamalarının aydınlanma düşüncesiyle önemli ölçüde çeliştiği söylenebilir. Aydınlanma'nın Temel İlkeleri: Aydınlanma dönemi, akıl, bilim, bireysel özgürlük, insan hakları, hoşgörü, evrensellik ve ilerleme gibi değerleri ön plana çıkarmıştır. Bu dönemde rasyonaliteye dayalı eleştirel düşünce teşvik edilmiş, dogmatik otoritelere karşı çıkılmış ve bireyin kendi aklını kullanması savunulmuştur. Faşizmin Aydınlanma İlkeleriyle Çatışan Yönleri: Akıl ve Rasyonalite Karşıtlığı: Faşizm, duygulara, irrasyonel inançlara, mitlere ve lider kültüne vurgu yapar. Akılcı tartışma ve eleştirel düşünce yerine, kolektif coşku, itaat ve sorgusuz biat öne çıkarılır. Örneğin, Benito Mussolini'nin "Yaşasın ölüm!" (Me ne frego!) veya "İnan, itaat et, savaş!" gibi sloganları, akılcı düşünceye karşıt bir tutumu yansıtır. Bireycilik Karşıtlığı: Aydınlanma bireyi merkeze alırken, faşizm bireyi devletin veya milletin bir parçası olarak görür. Bireysel haklar ve özgürlükler, ulusun veya ırkın çıkarları uğruna feda edilebilir. Totaliter bir devlet yapısı hedeflenir. İnsan Hakları ve Eşitlik Karşıtlığı: Faşizm, bazı grupları (ırksal, etnik, ideolojik vb.) diğerlerinden üstün tutar ve şiddeti, ayrımcılığı meşrulaştırır. İnsanların doğuştan eşit olduğu fikrine karşı çıkarak hiyerarşik bir düzeni savunur. Antisemitizm ve ırkçı ideolojiler bunun en belirgin örnekleridir. Hoşgörüsüzlük ve Pluralizm Karşıtlığı: Aydınlanma farklı fikirlere ve inançlara saygıyı teşvik ederken, faşizm tek tip bir düşünceyi ve yaşam biçimini dayatır. Muhalif sesler bastırılır, sansür uygulanır ve farklılıklar tehdit olarak algılanır. Evrensellik Karşıtlığı: Aydınlanma'nın evrensel insanlık değerleri ve uluslarüstü barış anlayışı yerine, faşizm aşırı milliyetçilik, militarizm ve yayılmacılığı benimser. Kendi ulusunun üstünlüğüne inanılır ve diğer uluslarla çatışma potansiyeli taşır. İlerleme ve Bilimsel Şüphecilik: Faşizm, bazı yönleriyle modern teknoloji ve endüstrileşmeyi kullanmış olsa da, bilimin eleştirel ruhuna ve sürekli sorgulama ilkesine ters düşer. Bilim, ideolojinin hizmetinde bir araç haline getirilebilir. Geçmişe, mistik ve efsanevi kökenlere vurgu yapılır. Ancak, dikkat edilmesi gereken bazı noktalar da vardır: Faşizmin yükselişi, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki Modernizmle ilişkili bazı anti-rasyonel akımlardan da etkilenmiştir. Bu akımlar, aydınlanmanın aşırı rasyonalist ve mekanik dünya görüşüne bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Nietzsche'nin güç istenci, Sorel'in mitlerin toplumsal hareketteki rolü gibi fikirler, faşist ideologlar tarafından çarpıtılarak kendi lehlerine kullanılmıştır. Sonuç olarak: Faşizmin doğrudan ve basitçe "aydınlanma karşıtlığının bir ürünü" olduğunu söylemek, meselenin tüm karmaşıklığını yansıtmayabilir. Ancak faşist ideolojinin ve pratiğinin temel değerlerinin ve hedeflerinin, aydınlanma döneminin getirdiği akıl, özgürlük, eşitlik ve hoşgörü gibi evrensel ilkelere açıkça zıt olduğu çok net bir şekilde görülebilir. Faşizm, aydınlanmanın getirdiği rasyonalite ve bireysel özgürlükleri reddederek, yerine irrasyonel, otoriter ve totaliter bir düzen inşa etmeye çalışmıştır. Bu nedenle, faşizm büyük ölçüde aydınlanma değerlerine bir reaksiyon ve onların radikal bir reddiyesi olarak değerlendirilebilir. Yazan: Grok ve Gemini Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: Salı saat 16:56 Report Paylaş Mesaj tarihi: Salı saat 16:56 Din(ler), başlı başına andınlanmamayı hedefler. Hayali varlıklarla yatıp kalkanların bu dünyaya toplumsal barışı getirmesi şöyle dursun, kendilerinden olmayanları insandan saymıyorlar. Bunun en büyük kanıtı, sürekli yücelttikleri ve içeriklerine toz kondurmadıkları kutsal kitaplarında tarafgirliğin ve ötekileştirmenin her türlüsü yazıyor zaten. Sözüm ona sözde büyük filozof/düşünür dedikleri bazı zatlar (mesela Gazali) bile aydınsızlığı/gericiliği benimsiyor. Kendinden olmayanlara hakaret ediyor ve kadınlara mal muamelesi yapıyor. Gâzâli gibilerin yobaz olduğunu söyleyenler pek haksız sayılmaz aslında. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now