Jump to content

İnsanlar hayvan (mı?)


kavak

Recommended Posts

İnsan biyolojik olarak elbette hayvandır. Ancak neden farkında olduğunun farkında olan veya düşündüğünü düşünebilen bir yapıda evrim geçirmiş hala ilginç geliyor. Hayatta kalmak ve türün devamı için insanda olan kadar zekaya gerek yoktu aslında. Milyonlarca yıldır pekte zeki olmayan canlılar varlığını sürdürdü sürdürüyor. İnsanın hayvanlardan farkı yok ki diye düşünenler olabilir mesela; bir çita insandan hızlı koşar başkası daha kuvvetlidir vs. Bunlar başka yönlerdir. Ama insan hem neden burada olduğunu hem nasıl yaşaması gerektiği üzerine felsefe yapan var olduğu bu evreni araştıran ilginç bir varlık. Elbette diğer hayvanlarda çevresini tanıma ve araştırma içindeler. Ancak insanın bu acınası biçimde bilinç kazanmasından dolayı keşfetme ve merak duygusu çok fazla boyutta. Bunu sadece üreme ve hayatta kalma ile ilişkilendirmek çok fazla indirgemeci olacaktır. 

Link to comment
Share on other sites

Türkiye´de son günlerde yaşanan olaylara bakınca, hayvanları tenzih ederim, bazıları harbiden hayvanlık yapıyor. Koskoca TRT kurumu, bir dizi oyuncusu boykotları destekledi diye oyuncunun işine son vermiş, iyi mi! Zaten %100 taraflı olduğu yetmiyormuş gibi böyle insan onurunu hiçe sayan ve hukuksuz kararlara imza atıyor. 

Bunlar istiyor ki, insanlar (bilhassa gençler) konuşmasın, şikayet etmesin, eleştirmesin, fikrini söylemesin ve sokakta buluşmasınlar. Ne adalet ne de bağımsız hukuk kaldı. Hepsini yok ettiler ve korku dünyası yaratıyorlar, yarattılar.

Link to comment
Share on other sites

Dindarlar aksini iddia etselerde insanlar elbette bir hayvan türüdür. Hem de en tehlikeli cinsinden. O kadar tehlikeli ki tüm dünyanın ekosistemini çökertecek bir özelliği var.

Nedir o? Neslini devam ettirmekten ve hayatta kalmaktan daha vahim olan vurdumduymazlıktır. Çünkü şahsi emelleri uğruna yapmayacağı şey yoktur ve bunu yaparken dünya batmış kimin umrunda?!

Link to comment
Share on other sites

  • 4 hafta sonra...

Merhabalar. Nietzsche der ki:" insan, hayvanla üstinsan arasında bir köprüdür". Sanıyorum ki Freud'un id-ego-superego uçlüsünde de id hayvana, ego iinsana , süperego da ustinsana denk geliyor. Her insanın hayvani güdüleri olduğunu biliyoruz. Sonucta aklı sayesinde medeniyet kurarak bu yönünü kontrol etmeyi ögrenmistir. Ama hic medeniyet gormemis  ve hayvanların büyüttüğü çocuklar vardir mesela. Bu çocuklar lise cağina gelmeden insanlar tarafindan kurtarilmis ve egitilmeye calisilmistir ama basarisizlikla sonuclanmistir.

Link to comment
Share on other sites

Potansiyel olarak hayvandan yukarıdayız ama aktüaliteyi düşününce yığınlar olarak hayvanlardan daha vahşiyiz.

Bir tartı düşünelim ve bir kefesine insan yığınları,diğer kefesine de hayvan kavramını yerleştirelim.

Bir ayı,arslan bile yığınlardan masum çıkacaktır.

Şimdi de sokratesi bir kefeye,diğer kefeye ise bir ayı,arslan yerleştirelim,sonuç değişir mi ne düşünüyorsunuz?

 

Link to comment
Share on other sites

Muhtemelen içinde yaşadığımız bu güneş sisteminin dışına çıkamayacağız, hal böyle iken yaşanabilir tek gezeginin tüm eko sistemini çökertmek/mahvetmek için üç maymunları oynayanlar var. Oysa bu gezegene ve doğal kaynaklarına ihtiyacımız var. Gelecek nesillerin güvencesi açışından doğayı korumak hepimizin sorumluluğunda.   

Link to comment
Share on other sites

İnsanlar ve hayvanlar arasında derin entellektuel farklar vardır. Konuşamamaları, tartışma ortamı oluşturamamaları, aletleri kullanamamaları vesaire. Bunların aksine tekil örnekler olabilir, bazı kargaların alet kullanması, bazı kuşların konuşması, balinaların iletişim kurması vesaire. Örnekler çoğaltılabilir. Ancak aradaki derin IQ farkı insanlar ve hayvanlar arasında bir uçurumdur. Peki hayvanlar insanın emrinde mıdır? Aslında hayır. Hayvanlar, insanlar ve bitkiler simülasyoncunun emrindedir. Dünya şu şekilde bir yerdir. Bir tane insan, oyun açıyor. Oyundaki set hayvan, insan, bitki, cansızlar, vesaire hazır var zaten. Ana karakterler insan. Çünkü simülasyoncunun kendisi de insan. Hayvanlar ve bitkiler aleminde kurallar adildir. İyi olan, güçlü olan, hızlı ve dayanıklı olan kazanır. Dedim ya, dünya set olarak hazır gelmiş ve kuralları düzgün işler, insan hariç. İnsanı bir oyun aracı olarak kullandığı için adalet kavramı insan için geçerli değildir. Dünyada adalet insan açısından yoktur.

Dünyanın neden simülasyon olduğunu düşündüğüme gelirsek. Bir çok fiziksel gözlem ve mantıksal gerekçe gösterebilirim. Ama en basit olarak, dünyanın gerçek olma ihtimali sayısal olarak bir tanedir. Simülasyon olma ihtimali ise milyar tane. Herhangi birisinin bilgisayardan bu dünyaya benzer bir oyun açtığını düşünün. Kuantum yapay zekalar var. Bu dünya gibi milyar taneyi aynı anda simule ettiğini düşünün. Simülasyonun içindeki insanlar simülasyonun içinde olduğunu anlamazlar. Bu durum milyar tane oluşabilir. Gerçek olma ihtimali 1'e karşı 1 milyar. Ben bunun simülasyon olduğunu, dünyanın iki boyutlu olduğunu görüyorum. Gözlemsel olarak görüyorum. Kendi açımdan kesin olarak görüyorum. 

Sonuç olarak dünya yalandır, simülasyondur. Hayvanlar, bitkiler ve cansız varlıklar bu simulasyonda set olarak bulunur ve düzgün çalışır. İnsan buraya ya sonradan eklendi yada yaşam kurallarına dış müdahale vardır. Ancak bu durum bir Tanrının varlığını göstermez. Aksine dünyada adalet olmaması, yani insan açısından konuşuyorum, Tanrının yokluğunun delili olur. Zaten simülasyoncu kendisi de ateist. Bu yüzden dünyanın adaletsiz bir yer olmasını böylece insanların hakikati keşfetmesini istiyor. Kutsal metin dediği şeyleri kendi uydurmuş. Alıntı olsaydı daha düzgün çalışırlardı.

Link to comment
Share on other sites

 

İnsanlar hayvandır, aynı zamanda bitkidir, diğer canlılardır, ve cansızlardır. Varlığın hangi düzeyinde olduğunun bir önemi yoktur, insan da diğer varlıklar gibi varlıktır. Zeka ve bilinç olarak arada fark olabilir. Bu farkın temel nedeni simülasyoncunun insan olmasıdır. Ehm, yani, birilerine göre Tanrı rolünü oynayan kişi. Doğrudan hedef alınmamak için Tanrılar uydurmuştur, Yahve, God, Allah, Zeus gibi. Dünyadaki adaletsizliğin sorumlusu kim? Örneğin Gazze'de masumlar ölürken Allah, İsa, God, Meryam nerede? Eee şey işte, aslında var da, Gazzeliler az şükrediyor, vs. Diyaloglar böyle. Ama hiç kimse simülasyoncuya hesap sormuyor. Sözde ilahlarin arkasına saklanıp geri planda pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Neyse konumuz bu değil. Neticede insan olmuş ay olmuş fark etmez hepsi aynıdır. Ay daha zekidir ayrıca, hehehe. Ha bir de, kartal olmak daha havalı. Gelecek sefer kartal olmayı düşünüyorum şu anda. 

Link to comment
Share on other sites

Havyanlar ve insanlar (bir hayvan türü) arasındaki ilişki kadar çarpık bir şey yok gibi. İnsanlar bir yandan bazı hayvanları el üstünde tutarken, bazılarına kötü muamele yapıyor ve gözünü kırpmadan öldürüp afiyetle mideye indiriyor.  Mesela mevzu kedi, köpek olunca bunlar insanın en iyi dostu olarak görülür, hatta öldüklerinde arkalarından ağıtlar yakılır, göz yaşları akıtılır.  Diğer yandan mesela keçi, koyun, sığır, domuz veya tavukları sadece besin kaynağı olarak görüyoruz. Bunları çok kötü şartlarda dar kümeslere tıkıyoruz, kapalı ahırlarda tutuyoruz. Bununla da yetinmeyip sırf zevk uğruna dağda, bayırda, ormanda hayvanları avlıyoruz. 

Hayvan olduğumuz kesin, ama bazı yanlarımız pek hoş değil. Hatta o kadar ileri gitmişiz ki, hayali tanrının/tanrıların rızasını almak için her sene hayvanları katlediyoruz. Bazen kendi türümde olan bu insanlardan nefret etmiyor değilim. 

Dipnot: Gerçi Uzak Doğu´da yamyamlık derecesinde her türlü hayvanı yiyenler var, ama bu başka bir konu ve  genel anlamda kedi veyahut köpekler bir hayli torpilli diyebiliriz.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...