Jump to content

Sosyallesme mi?/Sosyalizm mi?


evrensel-insan

Recommended Posts

Son bir aydir, Ulusal Kanal; J. Steinbeck'in Klasiklerini sabahin erken saatlerinde yayinliyor. Kronik yassi olanlar hatirlayacaklardir, bu kitaplarin yasaklandigini ve toplatildigini. Simdiye kadar, Kader Baglayinca, Kucuk Prenses, Viva Zapata, Cennetin Dogusu ve adini hatirlayamadigim bir kac film daha gosterildi.

 

Ben bu oykulerin kitabini o zamanlar okumustum. Bu son filmleri bugunku, bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik ile seyredince; aslinda bu filmlerde islenen konunun, sosyalizm degil de; sosyallesme oldugunu algiladim.

 

Sosyallesme nedir?, Sosyallesme, bulundugun ortam, zaman, cografya da; hic bir ayrim gozetmeden baskalariyla birlikte yasam ve iliski surmektir.

 

Yani, beya/Zenci ile, irkciligi asarak; zengin/fakir ile ekonomiyi asarak, iyi/kotu ile ahlak degerlerini asarak, birarada yasamasi.

 

Ulkemizdeki en buyuk sorun, belki onceden tarihi bir mirasolarak aldigimiz fakat bilinc ve farkindaliga varamadigimiz bu sosyallesmenin, yok olusu.

 

Peki bu sosyallesmeyi, yok eden nedir?, elbetteki emperyalist zihniyetin, metafizik ve etik ideolojik inancsal dogru farklarini birbirinden ayiran, birbiri ile savastiran mikro ayrimciligidir.

 

Neden bir Turk, Kurd ile; bir musluman, bir hristiyan ile, bir dinli, dinsiz ile, bir Alevi bir sunni ile, bir ermeni bir Turk ile v.s. sosyallesemez, iste bu yuzden.

 

Okullarda, cocuklara bakiniz; buyuklerden cok daha rahat sosyallesirler, neden; cunku henuz beyinlerinde o ayrimci ideolojik inancsal dogrular yer etmemistir.

 

Sosyallesme, toplumun her turlu farkinin ayni cografya, ortam ve zamanda birarada yasayabilmesidir. Iste bugun emperyalist zihniyetin, tek amaci bu birlikteligi ayrimci dusmanliga ve savasa donusturmektir. Ne ile bunu yapar, her turlu ideolojik inancsal dogru ayristirmasiyla. Maalesef, bu ayristirmaya anttiemperyalist savaslar da dahildir. Cunku ortada bir ayrisma, bir savas varsa; sosyallesme yoktur.

 

Zaten sosyalizmi, bilhassa etimolojik ve linquistik olarak incelerseniz, sosyallesme olarak ortaya ciktigini algilarsiniz.

 

Bugun ulkemizin en buyuk sorunu, SOSYALLESEMEMEKTIR. Bunun cok iyi algilanmasi, bilince cikmasi ve farkina varilmasi; ancak emperyalist zihniyete bir darbe olur, aksi her turlu ayrimcilik, anti emperyalist de olsa; emperyalist zihniyetin bir tezahurudur.

 

Aslinda, Fransa ihtilali ile baslayan sehirlesme, yurtseverlik ve ulusalcilik; sosyallesme olmadan mumkun olabilirmiydi?

 

Hani derler ya "bes parmagin, besi bir degil" iyi guzel de, el nasil oluyor? Demekki, elin varligi bu atasozune ters dusuyor, ya da "tabiki bir degil; onemli olan bir olmayanlarin bir birlik altinda birlesebilmesi" dusuncesi aciklama olur.

 

Ozaman bugun ulkemizin en buyuk sorununun basinda, ister devrimci, ister ilerici, ister ulusalci, ister Turk, ister Kurd, ister dinli/dinsiz, farkli dine veyaayni dindeki farkli mezhebe mensup ol, olmasi gereken sosyallesebilmek. Ogrencisi, iscisi, memuru ve toplumun her farkli kesimi ve farkli halki biribiri ile sosyal dayanismayi saglayamiyorsa, gerisi bostur. Cunku, sosyallesme; emperyalist zihniyetin " ayir, bol yonet" siarina tek kasrsi koyabilecek bilinc ve farkjindaliktir.

 

Bugun AKP de, CHP de MHP de ulkenin toplumunu ve farkli kesim ve halklarini sosyallestirmekten cok uzaktir. Hepsi, bir yandas ayrimci politika gutmektedir.

 

RTE ogrencilerin karsisina, yandaslari surmeyi onerirken, MHP bozkurtlarini surmeyi onermektedir.

 

Toplumun her turlu kutuplasmasi ve mikro ayrimciligi, zaten emperyalist zihniyetin tam da istedigi ortamdir.

 

Herkes soyle bir yasam veiliskilerini gozden gecirsin, kim kimlerle sosyallesemiyorsa, oturup sorgulasin ve herkes kendinden kaynaklanan nedeni bulup ortaya cikarsin ve onun sosyallesmesini onleyen bu engelini kendi ideolojik inancsal dogrularini sorgulayarak asmaya calissin.

 

Bunu basaramayanlar, neden ne olursa olsun bilmeli ki; emperyalist zihniyetten kurtulamamistir. Tabi, zihniyeti anti emperyalist olarak algilayabilir ve bu sosyallesememeye bunu bir bahane olarak sunabilir.

 

Bugun ulkeyi kurtaracak olan, su anki toprak butunlugu, TC vatandasligi altinda her turlu farkin birbiri ile sosyallesebilmesidir. Aslinda, bu Anadolu toplumunun ve farkli halklarinin tarihi mirasidir. Yeterki bu hatirlansin ve bilincaltindan, bilince ciksin.

 

Zaten ulkemizdeki, cesitli eylemlere bakildiginda, toplum ve cesitli kesimleri, ortaya koyduklari eylem ile, kendilerinin toplum olarak; kendine ilerici, devrimci v.s. diyen aydinlardan cok daha onde olduklari gorulur.

 

Zaten kendine aydin diyenler, halkin bu tarihi mirasini gorebilse, kendi icinde bulunduklari ideolojik inancsal dogrularinin cikarci ve ayrimci cikmazinin farkina varacaklardir. Iste o zaman, verdiklerini zannettikleri anti emperyalist savasimin, aslinda emperyalist zihniyet oldugunun farkina varacaklardir. Varmazlarsa, zaten toplum ve farkli haklari, tarihi miraslari ile bunu onlara hatirlatir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Sosyalleşmeyi ekonomik anlamda ele alırsak, mevcut kapitalist sistem içerisinde dar gelirlilerin, yoksulların durumlarında iyileştirme yapılması demektir.

Sosyalizm ise kapitalist sistemi tamamen ortadan kaldırır.

 

Kapitalizmi ortadan kaldırmak yerine sosyalleştirmenin iki yolu var:

- Sosyal demokrasi

- Sosyal Liberalizm

 

İkisi arasındaki en önemli fark; Sosyal demokrasi de müdahaleciliğin gerekli olduğu ve devletin demir yumruğunun sermayenin tepesinde olması gerektiğidir.

Sosyal liberalizm ise müdahaleciliği ve devletin gücünü reddeder.

 

Sosyalizmi de iki başlıkta ele almak gerekir.

- Sosyalist diktatörlük

- Demokratik sosyalizm

 

Sosyalist diktatörlük, mevcut devletin ve düzenin ihtilalle yıkılarak yerine proleterya diktatörlüğü kurulması ve komünizme geçene kadar bu diktatörlüğün sürdürülmesidir. Bilimsel sosyalizm olarak bilinen bu sistemde özel mülkiyete hiç yer yoktur.

 

Demokratik sosyalizm ise; Barışçıl yol ya da devrimle sermayenin egemenliğine son verilmesi ve parlamenter demokrasinin sürdürülerek sosyalizmin inşaasını esas alır. Bu sistemde sınırlı bir özel mülkiyet ve hür teşebbüs olanağı mevcuttur.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger pante;

 

Ekonomi, ister istemez bir politik yontem ve sistem konusudur.

 

Benim vurgulamaya calistigim ise, devlet yapilanmasi ve bu yapilanmanin, politikanin ideolojisine gore sosyallesmeyi degistiremeyecek icerikte olmasidir.

 

Cunku, devlet ile iktidarlarin uygulayacagi politikalar ayni degildir. Devletin vatandasina ve bireyine karsi, antiayrimci, farklar esitligi, farklarin butunlugu ve farklarin hukuk guvencesi ozellikleri, politikaya alet edilmemelidir.

 

Kisaca toplumun farkli kesim ve farkli halklarinin hak ve ozgurlukleri, politikanin konusu degildir ve bunlar hic bir zaman bir politikanin amaci ugruna alet edilemez. Devletin bunu saglamasi gerekir.

 

Dolayisi ile sosyal devlet,ideolojik, politik, ayrimci, cikarci ve hak ve ozgurlukleri amaca alet eden politik icerik tasimaz.

 

Ayrica devletin, toplumunun her turlu yasam sorununu, konut, is, saglik, egitim v.s. temelinde bu temelde cozmus olmasi gerekir. Politika SADECE TOPLUMA YON VERIR. Bu yon verme de, hak ve ozgurlukler temelinde, antiayrimci ve toplumun her turlu yasam standartini yukseltici icerikte olmalidir.

 

Yani, toplumu icin var olan sosyal, normal oturmus bir devlet ve bu devlete halkin ve ulkenin yasam standarti ve yararina bir yon vermek.

 

Oyuzzden, politik sistemden once, oturmus ve politikanin alet edemiyecegi, kendi emellerine alet edemeyecegi, politik cizgiye gore degismeyen bir devlet yapilanisi ve isleyisi.

 

Bence once bu farki algilamak lazim.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Neden bir Türk, Kürt ile; bir müslüman, hristiyan ile; dinli dinsiz ile vs... sosyalleşemiyor

 

Demişsiniz. İyi de bugün sosyalleşmeye engel sadece bu farklılıklar değil ki.

Aynı apartmanda, aynı ırktan, aynı dinden, aynı mezhepten, aynı gelir düzeyine sahip

komuşular birbirini tanımıyor, burak sosyalleşmeyi selam bile vermiyor.

 

Bence insanların sosyalleşememesinin asıl nedeni ağır çalışma koşulları ve iş yükü.

İnsanlar günde minimum 8 saat normal 12-15 saat çalışıyor.

Bir insan bu kadar çalışamaz.

Bu kadar çalışan insan kendine, etrafına zaman ayırabilir mi?

Bu ağır çalışma koşulları altında insanlar ister istemez sinirli de oluyorlar.

Etraflarına terör estiriyorlar.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger Terzagi;

 

Sosyallesmek, vakitten ziyade bir dusunce ve davranistir. Dolayisiyle, bu sosyallesme, her yerde saglanabilir, yolda, ulasimda, isyerinde, karsilasmalarda v.s.

 

Oyuzden konu zamandan ziyade, dusunce ve davranistir. Herhangibir haksizlikta ayrimcilik yapmadan, birlikte hareket edebilmektir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger pante;

 

Devletin, sosyal, sivil ve hukuki icerigi olur. Bir devletin, dini ve dinsizligi, milli koken secenegi olmamalidir. Cunku devlet, her turlu farktaki vatandaslarinin hak ve ozgurluklerini hukuk guvencesinde antiayrimci olarak korumak ve kollamakla yukumludur.

 

Ayrica, insan haklari, evrensel hukuk ve hak ve ozgurlukler, politikanin arac ve amaci olamaz.

 

Devlet once duzen ve sistemini, sosyal, sivil ve hukuki olarak olusturur. Politikaya da "bu ulkeyi toplumun ve farkli halklarinin her turlu yasam standartini yukseltici ve hak ve ozgurluklerini koruyucu sekilde yonet", der.

 

Politika yoluyla devleti yonlendirmeye ve yonetmeye tabi olanlar da, ulke ve toplumu yararina politikalarini aciklarlar, toplum dabu aciklanan politikalardan hangisini benimsiyor ise, ona oy verir ve boylece hukumet ortaya cikar.

 

Hem devlet, hem de toplum hukumeti her turlu denetliyebilmeli ve devletin yapisini bozucu bir durumda hareketini gordugunde de onu hukumetten indirebilmelidir.

 

Bu temelde, yasama, yurutme ve yargi biribirini ulke, evrensel-hukuk ve insan haklari temelinde denetleyerek tamamlamalidir.

 

Burada sadece yurutme hakki hukumetindir, yargi ve yasama sivil kuruluslarin elindedir.

 

Bu temelde sivil kuruluslar, hem devlete hem de hukumete karsi, vatandaslarin hukuk guvencesidir.

 

Hem de toplumun her turlu, bu konuda bilgi, yardim ve savunu hakkini ustlenirler.

 

Yurutmenin yargisi, ya devlet yapilanisindaki bir aksaklikta, ya da secimlerdeki hukumet secimindeki degisiklikte denetlenir.

 

Yasama da, toplumun her turlu vatandasinin ve gelisen teknik ve bilimsel dunyaya paralel olarak, insan haklari ve evrensell hukuka gore degistirilebilir.

 

Devlet yapilanisindaki zihniyetin, bilimsel, sekuler olmasi arzu edilendir. Cunku ancak bu iki zihniyet, toplumunun yasam standartini yukseltebilir, ona gore egitim verebilir. Zaten devletin bilimsel olmasi, inancsal bir yan, taraf icermemesini getirir.

 

Devlet tum milli farklarin getirdigi dil egitimini,(vatandaslarin ve devletin ortak dili, resmi dili; her bireyinde kendine mahsus bir ana dili, yardimci dili, ogrenmek istedigi bir dil olmalidir ve birey bu dillerde bulundugu bolgedeki arz ve talebe gore, ana dilinde egitim alabilmelidir ve devlet bu dilde, o kisinin bu dili bir kariyer olarak kullanabilmesi adina bir sertifika, diploma verebilmelidir ve eger birey vatandas olarak ortak dili bilmiyor ise, onun kendini her turlu hukuksal hakkini savunabilmesi ve yasamini surebilmesi icin, sivil kuruluslar eliyle, devlet; ona bir tercuman tahsis edebilmelidir) dini ogretiyi tarihi ve cografi olarak vermeyi, vatandasini dini inanc, milli koken konusunda serbest birakmayi uygulamalidir.

 

Cunku dini ve milli koken farklari, bireyseldir ve kisiye ozeldir. Oyuzden de bu degerlerin kisilik ve kimlik degerleri oldugu icin, hak ve ozgurlukleri gerekir. Devletin sadece vatandasi ve hak ve ozgurlukleri olan bireyleri vardir.

 

Bireyinin hak ve ozgurluklerini korurken, vatandaslarinin her turlu yasam standartini saglamak ve yukseltmek ile yukumludur.

 

Boylece hem vatandas, hem de her bir farkli birey antiayrimci bir temelde, hak ve ozgurlukleri hukuk guvencesi altinda ve her biri biribirinin her turlu farkina saygi gostererek bir arada yasarlar. Ulkenin nasil yonlendirilmesini istiyorlarsa da, hukumete soyunan politik goruslere ona gore oy verirler.

 

Secimini parti uzerine degil; kendi bolgesinde kendisine en cok yarar saglayan milletvekilini secerek gerceklestirir. Bunu da zaten birey bir onceki secim ile takibe almistir.

 

Dolayisi ile, hukumet partilerden ziyade, toplumun destekledigi bireylerden olusur. Tabi ki o bireyin, uye oldugu bir partisi vardir.

 

Boylece vatandas, kendisini yonlendirecek olani, sadece parti politikasi ile degil; ayni zamanda yaptigi hizmet ile de degerlendirir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Sign in

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...