hegel Konu tarihi: 19 Haziran Report Paylaş Konu tarihi: 19 Haziran Bu filmi tavsiye ederim arkadaşlar Link to comment Share on other sites More sharing options...
hegel Mesaj tarihi: 19 Haziran Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: 19 Haziran Film uzaylılarla ilgili gibi gözükse de gerçekte dönemin çok güzel bir kapitalizm eleştirisiydi. Yönetmen Carpenter sinema tarihinin en uzun kavga sahnesini çektiği sahnede; elinde olanıyla yetinen ve düşük de olsa rahatını bozmak istemeyen insanların sistemin gerçeklerini görüp huzurlarının (kurulu düzenlerinin) bozulmaması için ne kadar inatçı, dirençli olabileceklerini göstermek istemişti. John Nada arkadaşı Frank'e içinde oldukları sistemin gerçeklerini göstermek için bir yerden bulduğu özellikleri olan siyah gözlüğü takıp etrafa bakmasını ister. Frank bir ailesi ve işi olduğunu ve hiçbir şey görmek istemediğini söyleyip ona direnir ancak John onun da gerçekleri görmesinde ısrar eder ve zorla gözlükleri ona takmaya çalışırken aralarında kavga başlar. Burda Frank'in direnci aslında gözlüklere inanmamasından değil, gözlüklerin gerçekleri göstermesi sonucu kurulu düzeninin bozulması ihtimalinden dolayıdır, yani kapitalizm karşısındaki ezilen halkların durumu gibi. Frank ile Nada arasındaki şu diyalog efsane: Frank: Ben her zaman beyaz bir çizgide gidiyorum. Kimseyi rahatsız etmiyorum. Kimse de beni rahatsız etmiyor. Sen de aynısını yapmaya başlasan iyi olur! Nada: Beyaz çizgi yolun ortasında. Araba sürmek için en kötü yer. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Deadanddark Mesaj tarihi: 20 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 20 Haziran John carpenter hayranı olduğum için izlemiştim. İlk olarak Prince of darkness filmini 12 yaşımda sinemada izlerken filmin son on dakikası kaçtığımı biliyorum. Düşük bütçeyle iyi işler çıkardı kendisi. Ghosts of the mars filmiyle benden bu kadarmış dedi. Çok kötü bir filmdi gerçektende. Film müziklerini kendi yapıyordu. Zaten o müzikler filmleri çok güzel cilalıyordu. George Romero Day of the Dead filmiyle asker kesimine giydirmiş. George Romero askeri kesime hep göndermiş. Tâbi ben çok beğendiğim filmler hakkında birşeyler okurken denk gelmiştim bu bilgiye. They Live filminin de içinde bir yerlere gönderme olduğunu sonradan öğrenmiştim. Eskiden sanki biraz daha üstü kapalıyken şimdi çok daha açık anlaşılır gönderiyor, giydiriyorlar. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Kovulmuş Üye Mesaj tarihi: 20 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 20 Haziran Eğer ışık hızını geçen bir yolculuk tekniğine erişseydim dünya gibi bir gezegeni istila etmeye yeltenmezdim. Böyle bir teknik ile zaten en yakınımdaki gezegenı bile yaşam alanına çevirebilirim. Işık hızıyla ulaştırdığım deniz suyu , fotosentez bakterileri ve çeşitli gereçler ile ilk elli yılda orası da yaşanmaya uygun bir yere dönüşebilir. Hatta böyle bir yöntemim varken gezegen değiştirmek yada istila etmek gibi planım olmazdı. Uranüsdeki metanol denizlerini kendi gezegenime taşımak çok da zor olmazdı. Evrendeki sınırsız enerji kaynağını kullanmak için dünyaya gerek duymazdım. Bir görünüp bir kaybolmazdım. UFO konusunun altından yeni dünya düzeni için din arayışları çıkacak. Bundan eminim. Demode dinler rafa kaldırılıp , yerine uzaylı temalı bir din oluşturmak istiyorlar. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
hegel Mesaj tarihi: 20 Haziran Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: 20 Haziran 2 saat önce, Deadanddark yazdı: Eskiden sanki biraz daha üstü kapalıyken şimdi çok daha açık anlaşılır gönderiyor, giydiriyorlar. Üstü kapalı sistem eleştirileri, edebiyat içindeki felsefe gibi sanatsal yayınları daha güzel buluyorum. Bu sanki erotizm ya da pornografi arasındaki fark gibi yani dolaylı yoldan sanatsal üretim ile direk anlatım gibi. Dolaylı örtük anlatım, aklı kullanmayı sorgulamayı gerektirir. Bjung chul han'ın dediği gibi; sanatın önemi de buradadır, sanat dolaylı olarak anlatır. Ancak günümüzde sanatı yani dolaylı anlatımı bitirip şeffaf yani pornografik bir toplum yaratmaya çalışıyorlar. Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: 20 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 20 Haziran Tipik bir 80´li yıllar filmi. Zevkler tartışılmaz bilirim, da, 90´lı yıllar daha doğrusu 2000´li yıllardan sonra piyasaya sürülen filmlerin çoğu bana bir hayli yavan gelmeye başladı. Filmlerdeki CGI efekleri çoğaldıkça, filmleri soğuk buluyorum nedense. Halbuki sinemaya gitmeyi seven birisiyim. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
hegel Mesaj tarihi: 21 Haziran Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: 21 Haziran Eski filmler daha güzel geliyor bana, 2000'li yıllardan önce yapılmış filmleri daha çok seviyorum. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now