Jump to content

Tabu Nedir?


evrensel-insan

Recommended Posts

1900 lere kadar insanoglu hep her turlu tabularla (sorgulanmazlar, otomatik kabul edilenler, onsuz olmazlar v.s.) yasamini surdurdu.

 

Aslinda, bilim ile felsefenin bir yerde kesin sinirlarini belirleyen, ilk defa bilimdeki tabularin sorgulanabilirliginin ortaya konmasi (popper-yanlislanabilirlik, Kuhn-paradigmalar,feyerabend-metod, yol, yontem karsitligi ) ve felsefedeki tabularin sifirlanmasi (Nietzche-nihilizm) ile insanoglu ilk defa, DUSUNSEL SINIRSIZLIGA erisiyordu.

 

Bu acidan post modernizmi, yani yapicilik otesini cok iyi algilamak gerekir.

 

Fakat metafizik ve etikteki tabuculuk dunyanin her cografya ve toplumunda toplumlarin, gelismislik duzeyine gore devam etmektedir.

 

Tabularin en buyuk sorunu, sabitlenmesi, sorgulanmamasi, oldugu gibi kabul edilmesi, dogal olarak degerlendirilmesi, sahiplenilmesi, kesinligi, degismezligive caga gore de, tutuculugu ve gericiligidir.

 

Bilhassa, felsefenin metafizik ideolojileri ve etigin dogruluguna inanilarak uyguladigi yonlendirim ve yaptirimlari yuzunden, insanoglu varligini bildi bileli, bu tabu farklari yuzunden birbiri ile amansiz ve insandisi ve de insanlikdisi, savaslara, mucadelelere tutusmustur.

 

Buradaki en onemli nokta, guc, otorite ve iktidar sahibi olan zihniyetlerin, bu tabulari kendi ayrimci cikarlari temelinde kullanmasi ve kitleleri bu tabular temelinde her turlu yonlendirim ve yonetilime tabi tutmalaridir.

 

Tabular bir yerde, aklin yonlendiricisi ve yoneticisi durumunda oldugu kadar, ayni zamanda, aklin iflasini getiren son sinirlardir.

 

Konuyu daha fazla detaylandirmadan, tabularin; insanoglu uzerindeki olumlu/olumsuz etkilerine deginmek gerekir.

 

Bazi tabular o kadar gucludurki, kisileri ve hatta toplumlari yasama, hayata baglar ve hatta tabiri caizse, toplumlarin anarsizmini onler.

 

Buradaki ilk tehlike, nihilizmin getirdigi tehlikedir. Yani, anarsizmin, bilincli ve farkinda olarak tabularin sorgulanmasi sonucu yikilmasi yerine, bilincsiz ve cikar ugruna bu tabularin yikilmasi ve kisilerin hissettikleri bu serbestligin dusunce ve davranis olarak dogurdugu, insanlikdisi sonuclardir.

 

Buradan su sonuc cikar. Demekki tabular sorgulanmadan ve bilincine varilmadan ortadan kaldirilmamalidir. Cunku boyle bir ortadan kaldirim, bosluga dusen kisinin, egosal temelli yanasimi ve herseyi kendi adina ve cikari adina mubah sayarak, her turlu insanlikdisi dusunce ve davranisi uygulamada kendini hakli gormesidir.

 

Ayni zamanda, tabulari bilincalti bir uygulama olarak algilayanlar da, bu tabularin birer kulu ve emir eri haline gelirler.

 

Bu ikisinin farki, ilki bireyci akilcilik ve dogal zihniyetin iflas ettigi yer, digeri kiusinin hem kendi hem de turunun varliginin bilincine varamamasi ve yasam ve iliskilerini, tabular ugruna harcamasi, kullandirtmasi ve feda etmesidir.

 

Bu iki yapi arasinda caglar arasi bir bilinc ve farkindalik farki vardir. Ilki birey bilincini alamamis olmakla birlikte, bireyci aklini kendi turune karsi kullanirken, ikincisi, henuz daha varliginin farkinda degildir. Sadece onun icin ideolojik, inancsal, dogrusal tabular vardir ve bunlar onun yasamindan daha onemlidir.

 

Iste bu temelde tabular oyle bir durumdadir ki, hem varligini korumak, hem de onlardan kurtulmak her halukarde insan olmanin ve insanlasmanin zihniyet olarak ve bu zihniyetin dusunce ve davranisinin getirdigi yasam ve iliski olarak birer sorundur.

 

Hani bizde bir deyim vardir "iki ucu b.klu degnek/asagi tukursen biyik, yukari tukursen sakal" iste tabular bu temeldedir.

 

Tabularin ne oldugu, neden var oldugu, bilinc ve farkindaligi, kisileri ve toplumlari kul ve emir eri yapmasini v.s. daha detayli sorgulayabiliriz.

 

Son olarak bilhassa bilim ve bilimsellikte, tabularini hala yikamayanlar, bilim ve bilimselligi; ideolojik inancsal dogrulara metafizigin ontoloji ve hatta teoloji temelinde peskes cekmektedirler. Ustelik dogallik kisvesi altinda, insanoglunu bu tabusal yonlendirim ve yonetim altinda tutmak, bir cesit kadere mahkum etmek emelindedirler.

 

sosyal darwinizm, gen bencildir ve bilimin yasalari tanridir anlayislari bunun bir urunudur.

 

Cunku, amerikan dealizmi ve onun emperyalist zihniyeti, gunumuzde bilim ve bilimselligi hala elinde tutmakta ve kendi ayrim ve cikar temelinde yonetip, yonlendirmektedir. Evren, evrim den tutunda, her konuda bu cikar ve ayrimcilik, yanlis bilgilenme ve epistemoloji ustu spekulatif inanclar, bilimsel gibi gosterilmektedir.

 

Bir felsefe veya bilim adaminin, kendi bireysel, ideolojik, inancsal tabulari olabilir ve bu onu ilgilendirir. Yalniz, buradaki sorun; bireysel tabularini, bilim ve felsefi calismalarinabulastirip, bulastirmamasi, aciklamalarini bireysel/bilimsel/felsefi yapip yapmamasidir.

 

Not olarak, tabu kadar guclu olmasa da, her turlu veri, deger temelli sahiplenilen ve sabitlenilen her turlu metafizik ve etik kavramlarin da, tabudan farki yoktur.

 

Unutmamak gerekir ki, insanoglu 0 dusunce ve kavram ile dogar ve her seyi yasam ve iliskilerinden ogrenir. Ayrica, evrende epistemolojik olarak bilinen insanoglu disinda soyutlama yetisi, kavram yaraticiligi ve herseyi kendi adina/icin/eliyle ortaya koyan baska bir parca yoktur, olsa bile ortada dialog yoktur.

 

Dolayisi ile, dogallik dahil; neyin ne oldugunu ortaya koyan ve tartisan insanogflu turudur. Iste onemli olan da, neyin ne oldugunun ne olarak ortaya konmasindaki tartisma degil; bu yapilandirilmisligin, insanoglu eliyle/adina/icin/ait nasil olusturuldugudur.

 

Bu konuda hem bilim, hem dil, hem de felsefe de; baska bir matematiksel/mantiksal bilgi, birikim, gozlem, bilinc ve farkindalik gerektirir.

 

Konu ilgi ceker ve yanit gelirse, devam edecektir.

 

evrensel-insan

  • Like 4
Link to comment
Share on other sites

 

Tabularin en buyuk sorunu, sabitlenmesi, sorgulanmamasi, oldugu gibi kabul edilmesi, dogal olarak degerlendirilmesi, sahiplenilmesi, kesinligi, degismezligive caga gore de, tutuculugu ve gericiligidir.

 

Sevgili evrensel insan,

 

Yapmış olduğunuz tanım, 'tabu' kelimesinin gündelik dildeki kullanılış biçimini temel alıyor. Antropoloji bilimi açısından tabu, bir topluluğun çerçeve etik değerleri açısından kabul edilemeyecek, ihlal edilmesi durumunda topluluğun birlikteliğinin tehlikeye düşeceğine inanılan kuvvetli bir yasağa işaret eder. Bu anlamda her topluluğun/toplumun tabuları vardır ve olacaktır. Bunları sorgulamak ayrı şey tabi, bunu da belirteyim; lakin -misal olarak- pedofilinin bir tabu olması oldukça anlaşılır, toplumsal yaşam açısından hayatiyet arz eden bir gerekliliktir.

 

Bu arada, pedofili gibi kimi tabuların toplumsal statüsünü sorgulamanın, sıradan insanlar açısından bir nebze rahatsızlık vermesini de anlayışla karşıladığımı/anlayışla karşılanması gerektiğine inandığımı belirtmeliyim; tabi linçti, ifade hürriyeti ihlaliydi filan, bunları kastetmediğim aşikar olmalı.

 

NOT: ''Postmodernizm'', ''yapıcılık ötesi'' değildir; ''postyapısalcılık'', ''yapısalcılık-sonrası''dır. Postmodernizmle, postyapısalcılığı aynı manaya gelecek şekilde kullanmak bir hatadır.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger jerryfletcher;

 

Birincisi, benim tercumelerim ingilizcedendir vebu kullanilan terimlerin ingilizcesi benim tarafimdan bilinendir. Ingilizcede, post otesi anlamini tasir. Ayni, pre on ekinin oncesi anlamini tasidigi gibi. Oyuzden eger modernizm, Turkceye yapisallik olarak gectiyse, ki anlami onu vermez; post modernizm de yapisalcilik otesi anlamina gelir. Yani yapisalciligin otesine gecmek anlaminda.

 

Eger yazimi iyi okuduysaniz, tabularin "iki ucu b.klu degnek" olarak tanimlamistim.

 

Sizin pedofili konunuz da, dogum ile gelen bir deger degildir ve bir ahlaki yonlendirim ve yaptirimdir. Zaten insanoglu,insanlasacak dusunce devrimini tamamladiginda, neyin zarar neyin yarar oldugunu algilar.

 

Dolayisi ile, pedofili konusu ahlak yonlendirim ve yaptirimi olarak degil; insanoglu yasam ve iliskileri, egitimi, yetistirimi v.s. olarak degerlendirilmelidir.

 

Sonucta, etiginde, kurallarinda, yasalarinda, yasaklarinda v.s. yaraticisi ve uygulayicisi insanogludur. Doga, dunya ve evrenin boyle bir sorunu yoktur.

 

Oyuzden yaziyi, ozel bir konuda degil de; genel olarak degerlendirmenizi oneririm.

 

Bu arada, Turkce olarak, bana ote ve sonra kelimelerinin anlam ve icerik farkini ortaya koyar misiniz?

 

Bu arada, modern kelimesinin karsiti Turkce de yenilik iken, neden burada yapisalcilik kullanilmis, biliyor musunuz?

 

Ya da yeni ile yapi arasinda nasil bir bag kurulmus?

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger jeryfletcher;

 

Aslinda post modernizmin arkasinda, bir isyan, bir anarsi, olana karsi cikma, olani yikma yatar. Sorunu ise, YERINE BIR SEY ONERMEMIS OLMAK, insanoglunu bosluga dusurmek, ve bir ...e gore temelinde birlestirmemektir.

 

Evet insanoglu olani kendi yarattigi icin, yarattigina da karsi cikabilir. Bu kaos demektir. Cunku amac bir seye karsi cikmak, ondan kurtulmak degil; onun yerine ne konacagidir.

 

Yapilmis bir seyi, yikabilirsin; ama; yikilanin yerine ne konulacagi onemlidir.

 

Iste bu da zaten yikimin, bilincli ve farkindalikli olmadigini bir ...e goresi olmadigini gosterir.

 

Pedofili konusuna gelince, bugun genelde insan haklari; bir kisinin yetiskin olmasini ve ne yapiyorsa bunu kendi adina yapmasini onerirken, bunu fiziksel olarak genelde 16 yas olarak belirlemistir. Yani,bir kisi ancak 16 yasinda ve ustunde ise, kendi yaptiklarindan sorumludur.

 

Bu da otomatikman, 16 yasi altindaki bir kisi ile olan cinsel iliski ve istismarin suc oldugu ve bu sucu isleyenin de ceza gorecegi anlamindadir.

 

Bu temelde 16 yasi alti bir kisi, cocuktur ve kendi yaptigindan kendi sorumlu degildir.

 

Dolayisi ile, bu anlamdaki bir cinsel iliski ve istismar, normal bir iliski degil; anormal bir iliskidir.

 

Bunun cesitli nedenleri vardir. Saglik, temizlik, cinsel bilgi ve onlem, sorumluluk, yukumluluk, hastalik v.s.

 

Mesela ben pedofili disinda, subyanciliga da karsi bir dusunce ve davranis tasirim. Ama, kimse 18 yasindaki bir genc kizla, 60 yasindaki bir erkegin evlenmesine, cinsel iliskisine ahlaki olarak karsi cikamaz. Cunku, ortada bir suc ve ceza yoktur. Algi olarak iki yetiskinin aldigi karar vardir.

 

Dolayisiyle 60 yasindaki bir erkek/kadinin, 18 yasindaki bir erkek/kadin ile cinsel iliskisi normaldir. Ama, bu benim algimda subyanciliktir.

 

Iste post modernizmin tabu konusundaki degerlendirmesini, ben bir yikim olarak ve yerine bir sey koymamak olarak, yazimda isledim.

 

Ayrica, meta sozcugunun tam karsiti otesi degil "arka planda olan" demektir. Ama, her dilde oldugu gibi, Turkce dilinde de, kelimenin orijinalinin tercume ve cevirisi, anlam ve icerik kaymasi yaratir.

 

Oyuzden, sonra, ote ve arka planda olmak Turkce de farkli anlamlar icerir.

 

Sonra, zamansal bir icerige sahipken, ote; askin icerigindedir. Yani sinirlari disinda, arka planda olmak ise, bir seyin gorunen yuzunu ortaya koyan iskelet anlamindadir.

 

Bu temelde, post ve meta on ekleri ingilizce de farklilasir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger jerryfletcher;

 

Birincisi, benim tercumelerim ingilizcedendir vebu kullanilan terimlerin ingilizcesi benim tarafimdan bilinendir. Ingilizcede, post otesi anlamini tasir. Ayni, pre on ekinin oncesi anlamini tasidigi gibi. Oyuzden eger modernizm, Turkceye yapisallik olarak gectiyse, ki anlami onu vermez; post modernizm de yapisalcilik otesi anlamina gelir. Yani yapisalciligin otesine gecmek anlaminda.

 

Sevgili dostum,

 

Modernizm Türkçeye 'yapısallık' olarak geçmemiştir, bakın vurgulayarak söylüyorum, asla ve kat'a bu anlamda kullanılmamamaktadır. Modernite ifadesiyle kastedilenin 'yapısalcılık' -veya sizin ifadenizle 'yapısallık'- olduğu tek bir makale, kitap vs. gösteremezsiniz.

 

Zaten vurgulamaya çalıştığım şey bu değil; postyapısalcılıkla, postmodernizmin farklı şeyler olduklarını vurgulamak istedim.

 

Sizin pedofili konunuz da, dogum ile gelen bir deger degildir ve bir ahlaki yonlendirim ve yaptirimdir. Zaten insanoglu,insanlasacak dusunce devrimini tamamladiginda, neyin zarar neyin yarar oldugunu algilar.

 

Dolayisi ile, pedofili konusu ahlak yonlendirim ve yaptirimi olarak degil; insanoglu yasam ve iliskileri, egitimi, yetistirimi v.s. olarak degerlendirilmelidir.

 

Doğrudur, pedofiliye ilişkin ahlaki yaptırım doğuştan gelmez, basitçe 'doğal' addedilemez. Yine de, 'insanın düşünce devrimi' gibi fiyakalı laflar serdederek, geçiştirilebilecek bir sorundan söz etmediğimiz ortada. Ahlaki rölativistlerin aptal, 'düşünsel devrimini gerçekleştirmemiş' bireyler olduğunu mu söylemeliyiz?

 

Kişi düşünebilir ve bu yasağın 'saçma' olduğunu söyleyebilir, ya da aynen bizim gibi düşündüğü halde, gidip çocukları taciz edebilir/etmeye devam edebilir. Ahlaki değerler, kişilerarası ilişkileri dolayımlayarak, onların öngörülebilir olması ve nispeten sağlıklı bir çerçevede gerçekleşmesinin sağlanması açısından kullanışlıdır; çocuklarımıza iyiye-kötüye dair öğrettiğimiz herşey, rasyonel olsun ya da olmasın, ahlakın alanına aittir. Dolayısıyla ahlaki yönlendirim ve yaptırımın da konusudur. ('Yaptırım' kelimesini açmak gerekecek: İlişkiyi kesmek, toplumsal payelerden mahrum bırakmak vs. ahlaki yaptırımlardır. Hapse atmak ise hukuki yaptırım. Burada ahlaki yaptırımın hukuktan rol çalması gerektiğini söylemediğimi ifade etmeliyim)

 

 

Sonucta, etiginde, kurallarinda, yasalarinda, yasaklarinda v.s. yaraticisi ve uygulayicisi insanogludur. Doga, dunya ve evrenin boyle bir sorunu yoktur.

 

Oyuzden yaziyi, ozel bir konuda degil de; genel olarak degerlendirmenizi oneririm.

 

Misal vermişim sadece. Konuyu somutlaştırmak, daha iyi anlaşılmasına hizmet edecektir. Meseleye sadece pedofili üzerinden baktığımı nereden çıkardınız?

 

Bu arada, Turkce olarak, bana ote ve sonra kelimelerinin anlam ve icerik farkini ortaya koyar misiniz?

 

Dediğim gibi, vurgulamaya çalıştığım şey postmodernite-postyapısalcılık farkıydı. Lakin hayhay, bu konudaki itirazımı da ifade etmiş olayım: 'pre'-'post' önekleri, zamansallık ihtiva etmektedir. 'Ötesinde olmak' bir mesafeyi imlemekle birlikte, bir 'öncelik-sonralığa', yani zamansallığa işaret etmez. Dolayısıyla 'yapısalcılık-ötesi' değil, 'yapısalcılık-sonrası' doğru bir çeviridir. 'İyinin ve Kötünün Ötesinde'yi aklınıza getirin: Burada, 'ötesinde' ifadesinin yerine, 'sonrasında' ifadesi yerleştirilirse doğru olur mu? Veya ''banka iki blok ötede' ifadesini düşünün.

 

Bu arada, modern kelimesinin karsiti Turkce de yenilik iken

 

Tamamen yanlış. Tam tersi şekilde, modern olan yenilikle, değişimle karakterize olur.

 

Ya da yeni ile yapi arasinda nasil bir bag kurulmus?

 

Yapının hem yeni, hem de eskiyle ilişkisi var. Birden fazla değişkenin düzenli bir aradalığı, her daim bir yapıya işaret eder. 'Yapı-özne ilişkisi'ne dair söyleyecek sözü olmayan bir tek 'modern ideoloji' yoktur. Yapısalcılık yapı demek olmadığı gibi, bu sözünü ettiğim 'modern ideoloji'lerden yalnız bir tanesidir.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger jerryfletcher;

 

Bu sorun her zaman var oldugundan, benim onerim; neyin ne oldugunu onu dile getiren yazarin verdigi anlam ve icerikten algilamak en uygunudur.

 

Cunku bugun artik neyin ne oldugu, onu dile getiren kisinin verdigi anlam ve icerikle saptanir. Bunun verildigi gibi algilanmasi, yazarin ne vermek istediginin algilanmasi ve bir yanlis anlamaya meydan vermemek icindir.

 

Oyuzden kavrami kullanan ben olduguma gore, yukaridada acikladigim gibi, benim verdigim anlam ve icerik; her turlu olana kartsi cikma, onu yikma, ondan arinma, ve de yerine bir sey onermemektir.

 

Daha sonra, özellikle 1960'lı yıllardan itibaren, Fransa'da görülen teorik çalışmaların ve felsefi tartışmaların sonucunda, Postmodernizm, felsefi olarak da kendini ifade etmeye başlar. Postyapısalcı felsefe, Postmodernizmin düşünsel felsefi arkaplanını doldurmaktadır. -alinti-

 

http://tr.wikipedia....i/Postmodernizm

 

modernizm -Gelenekçiliğe karşı yenilikçi eğitim

 

http://www.seslisozl...odern#modernizm

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Daha sonra, özellikle 1960'lı yıllardan itibaren, Fransa'da görülen teorik çalışmaların ve felsefi tartışmaların sonucunda, Postmodernizm, felsefi olarak da kendini ifade etmeye başlar. Postyapısalcı felsefe, Postmodernizmin düşünsel felsefi arkaplanını doldurmaktadır. -alinti-

 

http://tr.wikipedia.org/wiki/Postmodernizm

 

Bakın, bu tartışma Türkçe Vikipedi üzerinden, hele ki Vikipedi'nin asgari standartlarını dahi sağlamayan, tek bir atıfta bulunulmadan yazılmış -dikkat edin, her bir alt-başlığın yanında 'değiştir' yazıyor- metinler üzerinden yürütülemez.

 

Fransa'daki bu düşünürlerin hiçbirisi -ihtimaldir ki Foucault, Derrida, Deleuze isimlerini vereceksiniz- kendisini 'postmodernist' olarak tariflememiş, sadece yapısalcı kuramın gediklerinden yükselen bir kavramsal çıtaya/çerçeveye sahip oldukları için, kendilerine 'yapısalcılık-sonrası' kuramcılar denilmiştir.

 

''Postmodernizm' bir durumdur: Jean-François Lyotard, her tür meta-anlatının çözüldüğü, tüm söylemsel meşruiyet rejimlerinin sorgulanır hale geldiği tarihsel bir uğraktan söz ederken kullanır, ''postmodern'' tabirini. Biri bir olgusal duruma -tabi iddia olunan bir olgusal durum; şahsen ben, içinde yaşadığımız çağı tariflerken 'geç modernite' ya da 'akışkan modernlik' tabirini kullanmayı uygun buluyorum-, diğeri bir teorik yordamlar setine atıf yapar.

 

'Postmodern roman', 'postmodern resim teknikleri' bişeydir, Foucault'nun, Derrida'nın çalışmaları başka bişey. Hem bir grup kuramcıyı, hem kimi edebi teknikleri, hem 'tüketim toplumunu' aynı tabirle ifade etmeye kalkarsanız, olmaz. Ne yani, 'postmodern toplum' bir grup Fransız kuramcının ürünü müdür?

 

modernizmGelenekçiliğe karşı yenilikçi eğitim modernizmmodernism-Gelenekçiliğe karşı yenilikçi eğitim modernizm-Gelenekçiliğe karşı yenilikçi eğitim

 

E bu beni doğruluyor! Şöyle demişsin:

 

Bu arada, modern kelimesinin karsiti Turkce de yenilik iken

 

Ben de hayır, bu böyle değildir demişim. :)

Link to comment
Share on other sites

Saygideger jerryfletcher;

 

Zannedersem bir ironi yaptiniz. Cunku "karsit" kelimesini, ben "Turkcedeki karsiti" olarak kullandim.:)

 

Eger isterseniz konuya girebiliriz, yalniz; post modernizm, ya da post yapisalciligin ne oldugunun algilanmasi icin, modernizm ve yapisalciligin algilanmasi gerekir.

 

Ayrica, alintiyi size gorebilmeniz icin verdim. Yoksa,benim kendi matematiksel/mantiksal bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik algimda; her seyin farkli anlam ve icerigi var. Cunku, benim konulara bakis acim; yapilandirililmislik, olusturulmusluk( constructivizm) temelli epistemoloji. Dolayisiyle metafizik ya da etik degil.

 

Bu temelde de yapilandirilmisligin, nasil olusturuldugu bunun evrensel kullanim isaretleri (x ve y) ve bu yapilandirilmisligin, insanoglunun bir urunu oldugu ve cozuculugu (deconstructivizm) (derida'nin deconstruction'i degil)

 

Tum bu temelde benim her turlu bakis acim, insanoglu temelli onun bilgisi temelli ve dusuncenin numenal devrimi ile insanoglunun insanlasmasi temelli.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Zannedersem bir ironi yaptiniz. Cunku "karsit" kelimesini, ben "Turkcedeki karsiti" olarak kullandim.:)

 

Sanıyorum ki ''Türkçedeki karşılığı'' demek istiyorsunuz, ''Türkçedeki karşıtı'' doğru bir ifade değil. Eğer ''karşılık'' yerine ''karşıt'' kelimesini kullanırsanız sizi nasıl doğru anlayabilirim? :)

 

Ayrica, alintiyi size gorebilmeniz icin verdim.

 

Yani? Gördüm ve itiraz ettim işte :)

 

Yoksa,benim kendi matematiksel/mantiksal bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik algimda; her seyin farkli anlam ve icerigi var.

 

O halde bu farkındalığınızı aşikar kılan tefriklerde bulunun, sevgili dostum ;)

Link to comment
Share on other sites

Evet "Turkcedeki karsiligi, neyse sonunda "anlastik":)

 

O halde bu farkındalığınızı aşikar kılan tefriklerde bulunun, sevgili dostum-jeryfletcher-

 

Yeri ve konusu geldikce, aklin sinirlarini zorlamamaya gayret ederek ve de ideolojik inancsal dogrulari "karsiya almamaya" dikkat ederek, o da olacak.

Bu konuda "sutten agzim yandigi icin, yogurdu ufleyerek yemek" durumundayim.B)

 

Benim dusuncelerimi taniyanlar, ne demek istedigimi algilayacaklardir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

  • 11 sene sonra...

Tabu hakkında güzel fikirler belirmişsiniz. Benim yorumum ise şudur;

Tabular faydacılık ile değerlendirilmelidir. Örneğin günler de birer tabudur. Bugünün salı olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur aslında. Biz öyle kabul ettiğimiz için salı dır yada haftanıb ikinci günüdür. Bunda bir yanlışlık yok. Çünkü bu kabullenme bizim hayatımızı kolaylaştırıyor.

Bu örnekden yola çılarak bilimde de tabulaştırılan konular vardır. İlginçtir ki bu tabulaştırma sistemin kendi üreticileri tarafından yapılır. Bilimde de faydasını gördüğümüz birçok nokta olduğu gibi çıkmaza giren başka noktalar da vardır.

Yeni bilgilerin eskisiyle uyumlu olması zorunluluğu gibi bir yanlışa düşülerek bir yerden sonra bilgi üretmek yerine bilgi uydurma seviyesine geçiliyor.

Tarihte bakıldığında bilim merkezlerinin sonra siyaset sonra da ibadet merkezi haline gelmesi bu konuya iyi bir örnek. 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...