Jump to content

ahlakın evrimsel açıklaması....


kirec

Recommended Posts

ne iyidir....

 

ne kötüdür...

 

iyi dediğimiz şeylere biz neden iyi deriz....

 

kötü dediğimiz şeyler neye göre belirlenir....

 

ahlak şu iyi bu kötü demekle belirleniyorsa...

 

acaba iyi ve kötü dediğimiz şeyler evrimle mi belirlenmiştir....

 

mesela sağlığımızı tehlikeye sokan şeylere kötü deriz....

 

bu ahlaki düşünce evrilerek mi oluşmuştur....

 

sağlığı tehilkeye sokan davranışlardan uzak durma özellliği genle belirleniyor ise....

 

bu gene sahip olan canlıların hayatta kalma ve nesillerini devamettirme olasılığı artacaktır...

 

çünkü sağlığına dikkat etmeme özelliğini veren gene sahip olma hayatta kalma ve neslini devam ettirme imkanını azaltır....

 

haytta kalma temel iyidir....

 

bu eğilim olmasa zaten hayat devam edemezdi...

 

hayata ve sağlığa zarar vermeyenler iyi zarar verenler kötüdür...

 

oldu mu...

 

sağolun varolun dediğimiz zaman en üst düzeyde iyilik temennnisinde bulunmuş oluyoruz...

 

geber dersek kötü bir şey demiş oluruz...

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Kireç,biraz uzun bir yazı ama gerçekten okumanı tavsiye ediyorum.. Dün bir arkadaşımla aramızda konuşurken üzerine dikkat çektiği Richard Dawkins'in Tanrı Yanılgısı kitabının 198–219 sayfalarında bu konu anlatılıyor..

 

Bizim gibi faniler anlatınca inanılmıyor ya da kaale alınmıyor,belki bir bilim adamı kendi ağzından anlatırsa konu daha iyi kavranır diye büyük bir fedakarlıkla getirip buraya asıyorum..

 

Ahlakın Kökeni: Neden İyiyiz?

 

Richard Dawkins

 

Dindar insanların çoğu, din olmadan bir insanın değil iyi birisi olması, iyi birisi olmaya gerek duymasının bile düşünülmesinin zor olduğunu söylerler. Bu bölümde bu ve buna benzer sorulara açıklama getireceğim. Ne kötüdür ki bu tarz şüpheler bir adım daha ileri giderek şekil değiştirir ve bazı dindarları, inançlarına iştirak etmeyen kişilere karşı öfke nöbetleri geçirtecek kadar etkiler. Bu önemli bir konudur çünkü ahlaki kurallar genelde ahlakla gerçek bir ilişkisi bulunmayan farklı konular üzerinde belirlenmiş dinsel tutumların arkasında gizlidir. Evrim öğretisine karşıtlık büyük oranda evrimin kendisiyle, veyahut bilimsel herhangi bir şeyle alakasızdır fakat karşıtlık ahlaki öfke ile cesaret bulmaktadır. Barbara Forrest ve Paul Gross'un, Yaradılışçının Truva Atı: Akıllı Tasarımın Kesici Silahı isimli kitabında çarpıcı biçimde açığa vurulduğu gibi bu durum naif bir 'eğer çocuklara maymundan geldiğimizi öğretirsen, bir maymun gibi davranırlar'dan 'akıllı tasarım' için uygulanan gizli güdü olan karmaşık 'kama' stratejisine kadar uzanır. Okuyucularımdan çok sayıda mektup alırım. Bunların çoğu bir hayli dostça, bazıları yardımcı ve eleştirel, küçük bir kısmıysa çirkin ve hatta ahlaksızcadır. Ve birkaç istisna dışında en çirkinlerinin hepsi, söylediğim için kusuruma bakmayın ama dindar kişilerden gelen mektuplardı. Hıristiyanlığı kötü emellerine alet etmenin bu canlı örnekleri genelde Hıristiyanlığın düşmanı olarak görülürler. İşte size bir örnek, ateizmi savunan samimi ve etkili bir film The God Who Wasn't There (Orada Olmayan Tanrı)'nın yazarı ve yönetmeni Brian Flemming'e Internet yoluyla gönderilmiş bir mektup.Flemming'e gönderilen bu mektubun başlığı 'Biz Kahkaha Atarken Sen Yan' ve tarihi 21 Aralık 2005. Şöyle diyor:

 

..................

 

http://richarddawkins-turkey.blogspot.com/2008/12/ahlakn-kkeni-neden-iyiyiz.html

Link to comment
Share on other sites

dawkinsi okuyorum...

 

bütün davranışlarımızın evrimsel olarak nasıl ve neden geliştiğini akılcı bir biçimde açıklmaya çalışıyor...

 

her davranışımızın aslında bir gen tarafından kontrol edildiği...

 

bir davranış biçimi eğer yaşama daha iyi uyum sağlamaya yarıyorsa bu genin ister istemez doğal seleksiyonla sonraki nesillere aktarılacağı...

 

iyi dediklerimizin aslın kendi bencil çıkarlarımızla uyum sağlayan şeyler olduğu ortaya konuyor...

 

açıkçası bu bakış açısının mantıklı olması da insanı hem etkiliyor hem de rahatsız ediyor...

 

ben bu bakış açısıyla tanrıyı ve dini bağdaştırmak gibi zor bir yolu seçiyorum...

 

tanrının doğal olanı istediğini sanıyorum...

 

ama doğal olan çok bencilce...

 

bencillik ise bize kötü olarak öğretildi...

 

halbuki yaşamın motoru bencillik gibi görünüyor...

 

ne yapacağız bakalım...

Link to comment
Share on other sites

Ahlakin evrenselligi, sadece kavramsaldir.

 

Fakat, kavrama verilen anlam ve icerik, kavramin ifade edilisi, kavram ile kurulan bag ise, tamamen cografi bolgesel ve toplumsal ve de o bolge ve toplumun tarihsel mirasidir.

 

Iste bu temelde, evrensel bir ahlak onayi yoktur, bilimsel degildir.

Ustelik, ayni cografyanin, ayni toplumunun her bir ferdinin kendi bilgi,birikim, bilinc v.s. duzeyine gore de degisim gosterir.

 

Ayrica, bir toplum ve anlayis icin, ahlaki olabilen, baska bir toplum ve anlayis icin, ahlaki olmayabilir.

 

Onemli bir nokta da, ahlakin yerlesmisligi, alisilagelmisligi ve nesilden nesile yonlendirim ve yaptirim olarak aktarimidir.

 

Yalniz, her bebek tabulu rasa dofar ve her turlu etik degeri sadece bulundugu toplumdan, cografyadan ve baska cografyalardan alir.

 

Oyuzden ahlak yerlesmis olmasina ragmen, degiskendir ve gorecelidir.

 

Mesela kronik yasi olanlar, S.Sen'in filmi "namussuz namuslu" yu hatirlayabilirler.:)

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

  • 4 hafta sonra...

 

Onemli bir nokta da, ahlakin yerlesmisligi, alisilagelmisligi ve nesilden nesile yonlendirim ve yaptirim olarak aktarimidir.

 

Yalniz, her bebek tabulu rasa dofar ve her turlu etik degeri sadece bulundugu toplumdan, cografyadan ve baska cografyalardan alir.

 

Oyuzden ahlak yerlesmis olmasina ragmen, degiskendir ve gorecelidir.

 

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

 

Sayin evrensel insan;

 

Ahlak kavrami cok kere bahsettiginiz gibi geleneksel motifler icerir. Fakat ne yaparsak yapalim geleneklerimizden vazgecmemiz daha zor sanki.. Yani daha acigi, ahlak kavramina giren seyler, gelenege donustugunde..

 

Mesela kimilerince, ego'nun geleneksel mutevazilik kavramina ters dususu. Ve akabinde ego'nun insana dusman/kotu bir unsur olarak algilanisi..

Link to comment
Share on other sites

Ahlak kavrami cok kere bahsettiginiz gibi geleneksel motifler icerir. Fakat ne yaparsak yapalim geleneklerimizden vazgecmemiz daha zor sanki.. Yani daha acigi, ahlak kavramina giren seyler, gelenege donustugunde..

 

Mesela kimilerince, ego'nun geleneksel mutevazilik kavramina ters dususu. Ve akabinde ego'nun insana dusman/kotu bir unsur olarak algilanisi..-neva-

 

Evet, zaten gelenek demek; alisilagelmislik, otomatiklesmislik ve yerlesmislik demek; o yuzden de nesillerden nesillere bir yonlendirim ve yaptirim olarak aktarilir ve hatta uygulamayanlar "asi, bas kaldirici" v.s. ilan edilir.

 

Zaten aklin inandigi bir yonlendirim ve yaptirim olarak sinirlari bunyesinde, vazgecmek yoktur, ancak karsi cikmak vardir. Vaz gecmek, ve/veya arinmak v.s. aklin sinirlari disina cikabilen sorgulamalar icin gecerlidir.

 

Bu da zaten dusuncenin gelenek konusundaki ozgurlugu demektir.

 

Zaten sorunun basini, bu nesilden nesile aktarilan yonlendirim ve yaptirimlarin sorgusuz/sualsiz bir emirmis gibi uygulanisidir.

 

Burada ego'dan ne algilandigina bagli. Cunku geleneklerde bireysel bilinc yoktur ki, ego olsun. Aksine konu toplumsal ve "gorgulu kuslar,gordugunu isler" icerigindedir.

 

Sonucta egonun egosal bir akli dusunce ve davranisi ben bilincli ve kendi bireyci akilcilik cikari bunyesindedir.

 

Bu temelde, nihilizm oncesi bilincli benden bahsetmek zordur. Cunku ortada olan toplumsal kisiliktir, ya da toplum disi asiliktir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...