Jump to content

Hız mı Yoksa Yavaşlık mı?


Emre_1974tr

Recommended Posts

Günümüzde her şey hız üzerine kurulmuş gözüküyor. Her geçen gün daha hızlı ulaşım araçları yapılıyor ve hız rekorları kırılıyor, işler daha hızlı yapılmaya çalışılıyor, bilgiye çok daha hızlı ulaşılıyor, işlemler daha hızlı yapılıyor. Hatta futbol ve basketbol gibi oyunlar bile çok daha hızlı oynanıyor, oynanması için kural değişikliğine bile gidiliyor.

Durum böyle olunca yani günümüzde daha hızlı eşittir daha iyi inancı yerleşince, hayatın her alanında daha yüksek bir hıza ulaşılmaya çalışılıyor.

Peki, bu inanç ne kadar doğru? Bence bu inancın haklı olduğu noktalar var,yanıldığı noktalar da.

Evet, daha süratli ulaşım araçlarının yapılması, daha hızlı bilgisayarların yapılması, bunlar hızın gerekli ve güzel olan yanları. Ama bu demek değildir ki her alanda her zaman daha hızlı eşittir daha iyi. Bazı durumlarda yavaş ve sabırlı olmak hızlı olmaktan daha güzel ve faydalıdır. Ve de üstündür.

Bir kere insan için hız, yaratıcılığı öldüren bir unsur olabilmektedir. Aşırı tempolu bir yaşam uzun vadede insanı yıpratır ve dejenerasyona sebep olabilir. Çok çalışmak, oraya buraya koşturmak, hiç dinlenmemek ve tatil yapmamak… Ve buna benzer şeyler ilk başta bir şeyler kazandırıyor gibi görünse de daha sonraları götürüsünün getirisinden çok olduğu görülür.

Sakin yaşam sürenler ise uzun vadede daha çok ve güzel şeyler üreteceklerdir. Ve kesinlikle daha yaratıcı olacaklardır. Zaten tarihte yaratıcı beyinler hep çalışkanlıkla, tembelliğin dengelendiği bir yaşam sürmüşlerdir.

Bugün bunu oyunlarda da görebiliriz. Daha hızlı ama daha fakir ve düz oyunlar. Bugün basketbolu hızlandıracağız diye yeni kurallar koydular ve bu basketbolun yok olma noktasına gelmesine sebep oldu. Çünkü artık herkes tek düze ve yaratıcılıktan uzak oynuyor.

Ama bunun dışında hızın nimet ve güzelliklerini inkâr edecek değiliz. Bence yapılması gereken, hızın faydalı olduğu ve zararlı olduğu alanların, durumların iyi belirlenmesi ve dengenin sağlanmasıdır. Ne hız lehindeki çalışmalardan vazgeçilmelidir ne de tembellik ve durağanlığın önemi gözden kaçırılmalıdır. İkisinin birbirinin tamamlayıcısı olduğu fark edilmeli ve buna göre yeni bir gelişim, yaşam felsefesi geliştirilmelidir.

***

Yıllar önce yukarıdaki yazıyı kaleme almıştım. Aslında yaşama dini açıdan baktığımızda daha da önem kazanmaktadır konu.

Şu  dünyada yaptıklarımız sonsuz yaşamımızdaki, yani ahiret yaşantımızdaki konumumuzu belirleyecek. Gerçi Rabbimiz sonsuza dek sonsuz şıklarda denenseydik ne yapacağımızı biliyor ve bize 2 günlük bir örnek imtihan, bir kendimizle yüzleşme ortamı sağlıyor. Ama biz imtihanın sonucunu bilmiyoruz ve  bu hayatımızdaki her adımımızı büyük bir dikkatle atmalıyız.

Bir satranç oyununda bile bazen bir hamle üzerinde uzun uzadıya düşünürüz. Kaldı ki bu dünya hayatı bir oyun da değil, çok ciddi ve önemli bir dönemdir. Alacağımız kararlar sadece bu dünyayı değil, ahiret dünyamızı da şekillendireceğinden, acele etmeden, derin düşünerek davranışlarımızı sergilemeliyiz.

İnsanlara yardım eli uzatmak, ibadetler için hergün mutlaka geniş bir vakit ayırmak, hem kendimiz hem de tüm insanlık için güzellikler-iyilikler üretmek bizi gerçek ve sonsuz mutluluğa götürecek anahtar olacaktır.

Selam ve sevgiler.

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/hz-m-yoksa-yavaslk-m.html

 

Link to comment
Share on other sites

İnanç ve ibadetler falan hikaye...

Evvela aş, iş ve ev derdi. Bu mevzularda sıkıntılı olanlar ilk etapta inanca sarılır, çünkü hayali varlıklardan ve masallardan medet umarlar. Ben çok yer gezdim ve şunu gördüm: İnsanlar maddi bakımdan zenginleştikçe dini inançlardan uzaklaşmakdadırlar, çünkü ihtiyaç duydukları şeyleri bir şekilde elde etmişler.

Ancak diğer yandan maddi zenginlik şahsi huzuru her zaman beraberinde getirmek zorunda değil. Yarınlarınıza endişeyle bakmayı bırakıyorsunuz, her tarafı gezip dolaşma imkanınız var, çevrenizdeki sevdiginiz insanlara yardım etme olanağınız da var. Evet, çoğu sorunlarınızın bir kısmını pekala parayla çözebilirsiniz ama hepsini çözemezsiniz. Mesela ölümcül bir hastalığa yakalanmışsanız veya kötürüm/sakat birisi iseniz, o zaman vay halinize. Bu durumdan sizi ne para ne de din iman kurtarır.

Mutluluğu mu yakalamak istiyorunuz?  Bence anı yaşayın, çünkü 2 dakika sonrasının ne olacağı meçhul.

Link to comment
Share on other sites

  • 2 ay sonra...
On 23.10.2021 at 00:45, Emre_1974tr yazdı:

Günümüzde her şey hız üzerine kurulmuş gözüküyor. Her geçen gün daha hızlı ulaşım araçları yapılıyor ve hız rekorları kırılıyor, işler daha hızlı yapılmaya çalışılıyor, bilgiye çok daha hızlı ulaşılıyor, işlemler daha hızlı yapılıyor. Hatta futbol ve basketbol gibi oyunlar bile çok daha hızlı oynanıyor, oynanması için kural değişikliğine bile gidiliyor.

Durum böyle olunca yani günümüzde daha hızlı eşittir daha iyi inancı yerleşince, hayatın her alanında daha yüksek bir hıza ulaşılmaya çalışılıyor.

Peki, bu inanç ne kadar doğru? Bence bu inancın haklı olduğu noktalar var,yanıldığı noktalar da.

Evet, daha süratli ulaşım araçlarının yapılması, daha hızlı bilgisayarların yapılması, bunlar hızın gerekli ve güzel olan yanları. Ama bu demek değildir ki her alanda her zaman daha hızlı eşittir daha iyi. Bazı durumlarda yavaş ve sabırlı olmak hızlı olmaktan daha güzel ve faydalıdır. Ve de üstündür.

Bir kere insan için hız, yaratıcılığı öldüren bir unsur olabilmektedir. Aşırı tempolu bir yaşam uzun vadede insanı yıpratır ve dejenerasyona sebep olabilir. Çok çalışmak, oraya buraya koşturmak, hiç dinlenmemek ve tatil yapmamak… Ve buna benzer şeyler ilk başta bir şeyler kazandırıyor gibi görünse de daha sonraları götürüsünün getirisinden çok olduğu görülür.

Sakin yaşam sürenler ise uzun vadede daha çok ve güzel şeyler üreteceklerdir. Ve kesinlikle daha yaratıcı olacaklardır. Zaten tarihte yaratıcı beyinler hep çalışkanlıkla, tembelliğin dengelendiği bir yaşam sürmüşlerdir.

Bugün bunu oyunlarda da görebiliriz. Daha hızlı ama daha fakir ve düz oyunlar. Bugün basketbolu hızlandıracağız diye yeni kurallar koydular ve bu basketbolun yok olma noktasına gelmesine sebep oldu. Çünkü artık herkes tek düze ve yaratıcılıktan uzak oynuyor.

Ama bunun dışında hızın nimet ve güzelliklerini inkâr edecek değiliz. Bence yapılması gereken, hızın faydalı olduğu ve zararlı olduğu alanların, durumların iyi belirlenmesi ve dengenin sağlanmasıdır. Ne hız lehindeki çalışmalardan vazgeçilmelidir ne de tembellik ve durağanlığın önemi gözden kaçırılmalıdır. İkisinin birbirinin tamamlayıcısı olduğu fark edilmeli ve buna göre yeni bir gelişim, yaşam felsefesi geliştirilmelidir.

***

Yıllar önce yukarıdaki yazıyı kaleme almıştım. Aslında yaşama dini açıdan baktığımızda daha da önem kazanmaktadır konu.

Şu  dünyada yaptıklarımız sonsuz yaşamımızdaki, yani ahiret yaşantımızdaki konumumuzu belirleyecek. Gerçi Rabbimiz sonsuza dek sonsuz şıklarda denenseydik ne yapacağımızı biliyor ve bize 2 günlük bir örnek imtihan, bir kendimizle yüzleşme ortamı sağlıyor. Ama biz imtihanın sonucunu bilmiyoruz ve  bu hayatımızdaki her adımımızı büyük bir dikkatle atmalıyız.

Bir satranç oyununda bile bazen bir hamle üzerinde uzun uzadıya düşünürüz. Kaldı ki bu dünya hayatı bir oyun da değil, çok ciddi ve önemli bir dönemdir. Alacağımız kararlar sadece bu dünyayı değil, ahiret dünyamızı da şekillendireceğinden, acele etmeden, derin düşünerek davranışlarımızı sergilemeliyiz.

İnsanlara yardım eli uzatmak, ibadetler için hergün mutlaka geniş bir vakit ayırmak, hem kendimiz hem de tüm insanlık için güzellikler-iyilikler üretmek bizi gerçek ve sonsuz mutluluğa götürecek anahtar olacaktır.

Selam ve sevgiler.

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/hz-m-yoksa-yavaslk-m.html

 

Hızlı ama Öfkeli :D

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...