Jump to content

Kılıçdaroğlu Güneydoğu İllerine Özerklik Verecekmiş


Terzaghi

Recommended Posts

13. maddenin 2. fıkrası

 

MADDE 13

 

Barışın sürekli olmasını sağlamak amacıyla, Yunan Hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında, aşağıdaki tedbirlere uymayı yükümlenir:

 

1. Bu adalarda hiç bir deniz üssü kurulmayacak, hiç bir istihkam yapılmayacaktır.

 

2. Yunan askeri uçaklarının Anadolu kıyısı toprakları üstünde uçmaları yasak olacaktır.

 

Ne alaka?

Link to comment
Share on other sites

MADDE 13

 

Barışın sürekli olmasını sağlamak amacıyla, Yunan Hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında, aşağıdaki tedbirlere uymayı yükümlenir:

 

1. Bu adalarda hiç bir deniz üssü kurulmayacak, hiç bir istihkam yapılmayacaktır.

 

2. Yunan askeri uçaklarının Anadolu kıyısı toprakları üstünde uçmaları yasak olacaktır.

 

Ne alaka?

 

Attım zaten

Link to comment
Share on other sites

Sana cok basit bir soru.

 

Emperyalizm cikari olmadan bir is yapmaz.

 

 

Sence, Anadolu'yu terk etmek icin, Ataturk'ten ne istemis ve almistir?

 

Ataturk bu isteneni neden vermistir?

 

Bazan seni tanımak mümkün olmuyor Evrensel-insan.

Kendine hiç yakışmayacak aykırı fikirler sergileyebiliyorsun.

Bu tür fikirler ya da bu tarz sorulara ben yabancı değilim.

Ama hep gerici-yobazlardan duydum. Atatürk'ü "İngiliz casusu" olarak nitelendirecek kadar alçakça ve küstahça iddialar bunlar.

 

Bu ülke dünyaya örnek olmuş ulusal Kurtuluş Savaşı ile kazanılmıştır.

Savaşla, kanla kurulmuştur. Hem de sadece emperyalistlerle ve onun taşeronu Yunan'la değil, iç savaşla da.

 

Tarih ortadadır.

Üstelik resmi tarihten değil, dünya tarihçilerinin tarihinden bahsediyorum.

O tarihin neresinden, nesinden bir kanıt getirebilen varsa koysun ortaya tartışalım.

Yok, getirilemeyip böyle çamur atacak şekilde iddialarla tartışmanın anlamı yok.

 

Kanıt olarak Lozan'ı getirmiştin ve "bana yeterli" demiştin.

Eğer açık ve net olarak öyle bir ibare yoksa, senden beklenen bu temelsiz iddiayı terkedip, tarihi doğru yansıtmaktır.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger pante;

 

Konu andlasma maddesi degil. Konu genel bir diplomatik andlasma.

 

Succession of states is a theory and practice in international relations regarding the recognition and acceptance of a newly created state by other states, based on a perceived historical relationship the new state has with a prior state. The theory has its root in 19th century diplomacy.

 

Succession may refer to the transfer of rights, obligations, and/or property from a previously well-established prior state (the predecessor state) to the new one (the successor state)

 

 

http://en.wikipedia....Successor_state

 

Oyuzden turkcesini vermedim. Ben sana ingilizcesini verdim ve ingilizcesi guvenilir.

 

Ben sana basit bir soru sordum ve beni kimin sordugu ilgilendirmiyor. Oyuzden birileri ile benim sorularimi mukayese etme huyundan vazgec.

 

Emperyalizm hic bir yerden babasinin hayrina cekilmez. Ustelik istedigini almadan da cekilmez. Oyuzden sordugum soru cok basit.

 

Turkiye emperyalizme ne vermistir. Iaste bu da lozandaki "osmanli devami" konusu ile ilgili.

 

Ingilizcen varsa, lozandaki butun maddeler burda.

 

http://www.hri.org/docs/lausanne/part5.html

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Konu andlasma maddesi degil. Konu genel bir diplomatik andlasma.

 

Evrensel, kıvırma.

Baştan "Lozan antlaşmasındaki ibareye göre" dedin.

Şimdi kalkmış diplomatik falan diye geveliyorsun.

 

Yok böyle birşey.

Evet, gerçekte TC Osmanlı'nın devamı sayılır.

Ama resmi ve hukuki olarak böyle bağlayıcı bir madde yok.

Sadece borçlar konusunda, Osmanlı topraklarından pay almış tüm ülkeler o oranda borçlardan sorumlu tutulmuşlar.

Türkiye'ye de yaklaşık %70'i düşmüş diye hatırlıyorum.

 

Diğer konuda ise hala "Emperyalistler kolay çekilmezler" teranesi okumakta olduğunu görüyorum.

Kolay çekilmediler elbette.

Antep'te, Maraş'ta, Sakarya'da, Afyon'da kıran kıran'a vuruşarak çekildiler.

Yalnız kalan İngilizler de korktular ve UK halkının-medyasının tepkisi ve siyasilerin birbirine düşmesi-istifalar vs. yüzünden anlaşmak ve çekilmek zorunda kaldılar.

 

Daha sen ardında hangi sebep arıyorsun?

Tarih yazmış, ezilen uluslara umut ve örnek olmuş bir milli kurtuluş mücadelesi tüm çıplaklığı ile ortada iken ve arkasında Sovyetler Birliği ve Lenin varken, Mao tarafından milli demokratik devrim olarak nitelenmişken, hiçbir devletin bu tür abuk sabuk bir iddiası yokken, sadece içimizdeki karşı devrimcilerin tek bir kanıtı olmayan iddiasını ortaya getirmenin anlamı yoktur.

 

Kapatalım bu konuyu. Başlık konusu bu değil ve ben ayağı yere basmayan bu tür saçmalıkları tartışmak istemiyorum.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger pante;

 

 

Benim bir sey geveledigim yok. Ne olmussa sana onu iletiyorum.

 

Ama dedigim gibi, ayni dinde oldugu gibi, bir akil kendini bir seyeinanc ve ideoloji olartak inandirmis ve ken dince bu dogruyu sabitlemisse, yapacak bir sey yoktur.

 

Cunku KABULLENILMIS BIR TEK SAVUNULABILIR.

 

Sonucta ne gibi bir belge sunulsa, hepsi bir bahane bulunup inkar edilecek.

 

Ortada bir resmi tarih var, ki duygusal, tek tarafli ve gercek disi. Bir de bunun disinda ortayaatilanlar, cevapsiz sorular ve izahat tarzlari.

 

Seni bilemem ama, benim resmi tarihe zerre kadar guvenim yok ve olamaz.

 

Ama resmi tarihe onun her turlu tarafini tutarak sorgulamazcasina ve kim ne yazarsa yazsin, ona bir kulup bulunurcasina resmi tarihi savunmakta, tartismayi bir yere vardirmaz.

 

Son cumle benim kendimce yeteri kadar, bilgim,, bilincim ve farkindaligim var, Lozan'in bir kazanc degil;kayip olduguna dair.

 

Amadedigim gibi, bunlari benim sana sunmam, senin acindan bir anlam tasimayacak. Cunku sende herkes gibi, etiketlemekten yanasin "bu sunun dedigi o yuzden dogru olamaz"

 

Ben ise konuya o sekilde degil; "bu bunu boyle aciklamis, bu aciklamayi curetecek olan nedir?"

 

Bugun Lozan olmazsa, Turkiye batinin bilfiil isgalinde idi. Lozan'in farki, isgal edilmesine gerek kalmamasidir. Cunku istediklerini elde etmislerdir ve etmeye de devam etmektedirler.

 

Sana son bir sey soylemek istiyorum. Simdiye kadar Ataturk konusunda ne dile getirdiysem hepsi benim gozlemimdir. Benden belge kanit v.s. istendigi zaman da bulup veriyorum.

 

Kisaca ben bu belge ve aciklamalari onceden ne gordum, ne de biliyorum.

 

Ama, ne yazikki, ulusalcilar, Ataturkculer v.s. resmi tarihin aciklamalarina o kadar imanla baglilarki, tabi ki farkli aciklamalar ulusalcilardan, Ataturkculerden v.s. gelmeyecek.

 

Sonucta sorgulayan beyin bir seyler bulur.

 

Sen hic dinine inanan bir muslumanin dinini elestirdigini gordun mu?

 

Elestirmeye baslamissa, zaten o dini sorguluyor demekjtir.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger pante;

 

 

Benim bir sey geveledigim yok. Ne olmussa sana onu iletiyorum.

 

Ama dedigim gibi, ayni dinde oldugu gibi, bir akil kendini bir seyeinanc ve ideoloji olartak inandirmis ve ken dince bu dogruyu sabitlemisse, yapacak bir sey yoktur.

 

Cunku KABULLENILMIS BIR TEK SAVUNULABILIR.

 

Sonucta ne gibi bir belge sunulsa, hepsi bir bahane bulunup inkar edilecek.

 

Ortada bir resmi tarih var, ki duygusal, tek tarafli ve gercek disi. Bir de bunun disinda ortayaatilanlar, cevapsiz sorular ve izahat tarzlari.

 

Seni bilemem ama, benim resmi tarihe zerre kadar guvenim yok ve olamaz.

 

Ama resmi tarihe onun her turlu tarafini tutarak sorgulamazcasina ve kim ne yazarsa yazsin, ona bir kulup bulunurcasina resmi tarihi savunmakta, tartismayi bir yere vardirmaz.

 

Son cumle benim kendimce yeteri kadar, bilgim,, bilincim ve farkindaligim var, Lozan'in bir kazanc degil;kayip olduguna dair.

 

Amadedigim gibi, bunlari benim sana sunmam, senin acindan bir anlam tasimayacak. Cunku sende herkes gibi, etiketlemekten yanasin "bu sunun dedigi o yuzden dogru olamaz"

 

Ben ise konuya o sekilde degil; "bu bunu boyle aciklamis, bu aciklamayi curetecek olan nedir?"

 

Bugun Lozan olmazsa, Turkiye batinin bilfiil isgalinde idi. Lozan'in farki, isgal edilmesine gerek kalmamasidir. Cunku istediklerini elde etmislerdir ve etmeye de devam etmektedirler.

 

Sana son bir sey soylemek istiyorum. Simdiye kadar Ataturk konusunda ne dile getirdiysem hepsi benim gozlemimdir. Benden belge kanit v.s. istendigi zaman da bulup veriyorum.

 

Kisaca ben bu belge ve aciklamalari onceden ne gordum, ne de biliyorum.

 

Ama, ne yazikki, ulusalcilar, Ataturkculer v.s. resmi tarihin aciklamalarina o kadar imanla baglilarki, tabi ki farkli aciklamalar ulusalcilardan, Ataturkculerden v.s. gelmeyecek.

 

Sonucta sorgulayan beyin bir seyler bulur.

 

Sen hic dinine inanan bir muslumanin dinini elestirdigini gordun mu?

 

Elestirmeye baslamissa, zaten o dini sorguluyor demekjtir.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

 

 

Yazdıkların deli saçması evrensel-insan.

Bana maval okumayı bırak.

Sana resmi tarihten bahsetmiyorum ben.

İngiliz tarihinden getir kanıtını.

Zırvana ortaklık eden başka bir tarihçi bulabilirsen onu getir.

Ama elle tutulur nesnel bir şey getir sonuçta.

Getiremiyorsan tarihi gerçeği savunanları din-min vs. diyerek kendi sapkınlığını örtbas etmeye çalışma.

Bir din benzetmesi yapılacaksa asıl senin anlayışına yapılmalı. Çünkü dogmadır, uydurmadır.

Diğer taraftan Kurtuluş Savaşı ve Lozan süreci gün gün, olay olay ortadadır.

Bunu bir oyun, bir göz boyama olarak nitelendirmek meczupluktur.

Komplo teorilerinin bazıları doğrudur ama bu kadarı artık komplo teorisi bile olamaz, resmen saçmalığın daniskasıdır.

 

Kurtuluş Savaşı, aslında Türk-İngiliz Savaşıdır.

Türk yazarlara inanmıyorsan, İngiltere'de yaşıyorsun, aç Lord Kinross'u oku. Luis de Bernıeres'i oku. Herbert Sideabotham'ı oku. Churchill'in söylediklerini oku. O dönemin İngiliz gazetelerini arşivlerden bulup oku. Ama oku. Okumadan, araştırmadan, bilmeden terane okuma.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger pante;

 

Kurtuluş Savaşı, aslında Türk-İngiliz Savaşıdır.-pante-

 

1919-22 yıllarında Anadolu’da ölen veya yaralanan bir tek İngiliz askeri yoktur.

 

Varsa,kanitla.

 

Yazi dilin ve uslubun kisisellesmeye ve "cirkinlesmeye" basladi. Zaten olacagi da bu olacakti.

 

Turkiyede din ve milliyet ve de Kurtulus savasi Ataturk bir tabudur ve bu tabulardan kurtulmak iman asamasindan inanca ordan da inanci sorgulamaya baglidir.

 

 

Senin degisen yazi dili ve uslubundan bunun mumkun olmadigini gozlemliyorum.

 

Daaha fazla yazi dili cirkinlesmeden ve basligin konusu da olmamasi vasfiyla ve de senin kullandigin yazi dili ve uslubu benim tarzim olamayacagindan, simdilik, benim adima bu mesajlasma burda biter.

 

Herkes kendi aklinca istedigine inanmaya devam etsin, bende sorgulamaya.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideğer evrensel-insan;

 

Mesele elbette katılmak meselesi değil ,katılsam haklı mı olacaksınız ?

Eğer bir sorun tarihte bir yerde bu şekliyle tartışılmışsa referans gösterirsiniz.

Bu etiketleme değildir ,sizin bunu tartışanlarla aynı dünya görüşünü paylaştığınız anlamına da gelmez.

 

Resmi tarihe bende şüphe ile yaklaşıyorum ,ama tarih uydurmuyorum.

"Emperyalistler kolay çekilmezler" doğrudur ama illa ki bu onların yenilmez olduğu anlamına gelmez.

Kurtuluş Savaşı toplumlar tarihine mal olmuş bir savaştır ,bir halk savaşıdır.

Daha Mustafa Kemal ve kadroları henüz örgütlenmemişken Anadolu'da bir milis hareketi vardı.

Bu kadrolar Anadolu'daki lokal direnişleri ,onların önderlerini ve ittifak kurabilecekleri diğer dinamikleri hem siyasal

hem de askeri olarak örgütlediler.

Olan bu ,sizin yazdığınız değil.

 

Şimdi ki çatırdamayı Kurtuluş Savaşı'nın kendisinde ve uhrevi anlaşmalarda aramamak gerekir.

Emperyalizmle ve ya Kemalizmle "hesaplaşmak" adına Kurtuluş Savaşı'nı silikleştirdiniz.

Link to comment
Share on other sites

1919-22 yıllarında Anadolu’da ölen veya yaralanan bir tek İngiliz askeri yoktur.

 

Varsa,kanitla.

 

Ben bilmiyor muyum da İngilizlerle direk sıcak savaş yaşanmadığını ki kalkıp "Türk-İngiliz savaşıdır" yazdım?

Neden bunu yazdığımı düşünmeden "kanıtla" diye atlıyorsun.

Evet, Kurtuluş Savaşını aslında İngilizlerle yaptık.

Çünkü başemperyalist oydu ve diğerleri onun kuyruk takımıydı.

Yunanlılar da taşeron ordusu.

Ama yöneten talimat veren İngilizlerdi.

Savaş İngilizlerle başladı, İngilizlerle bitti.

Doğan Avcığlu'nun Milli Kurtuluş Savaşı" nı okumanı tavsiye ederim.

 

Yazi dilin ve uslubun kisisellesmeye ve "cirkinlesmeye" basladi. Zaten olacagi da bu olacakti.

 

Turkiyede din ve milliyet ve de Kurtulus savasi Ataturk bir tabudur ve bu tabulardan kurtulmak iman asamasindan inanca ordan da inanci sorgulamaya baglidir.

 

Benim yazı dilimdeki çirkinlik, senin ortaya attığın çirkinliğin yanında hiç kalır.

Kaldı ki çirkinlik dediğin nitelendirmelerimdeki "maval, terane, zırva, saçma" ifadeleridir ki bu kepaze iddia karşısında az biledir.

Hiçbir dayanağı, hiçbir kanıtı olmayan, buna karşın gerçekliği dünyanın gözü önünde yaşanmış, 3,5 yıl süren bir Ulusal Kurtuluş Mücadelesine rağmen böyle bir iddiada bulunmak alçaklıktır.

 

Bunun dinle, milliyetçilikle, Atatürkçülükle, tabu ile cartla-curtla ilgisi yoktur.

Meczup iddianı savunmak için böyle bir suçlamada bulunmak da acizliğinin ürünüdür.

Sağlıklı ya da kafasında tilkiler dolaşmayan bir beyinden böyle alçakça zırvalar çıkmaz.

Bir ideolojik yaklaşımın iddiası olsa, hiç olmazsa ortaya bir dayanak koyardı, bir sebep, bir açıklama ileri sürerdi.

Sen de o da yok.

Yazıklar olsun!

Kişisel hırsların, komplekselerin için bir ülkenin bağımsızlık uğrunda vermiş olduğu onurlu bir mücadeleyi hiçe sayabiliyorsun.

Böyle evrensel insanlık olmaz olsun!

Link to comment
Share on other sites

Saygideger pante;

 

Benim hic bir mesajimda ne senin sahsina yonelik, ne de Ataturk'un sahsina yonelik bir ifade bulamazsin.

 

Bu konu ile ilgili, aramizdaki dusunce farki, sen konuyu sahipleniyorsun, ben ise sorguluyorum.

Sen sahiplendigin icin, savunuya geciyorsun ve konuyu kendine kisilik ve kimlik degeri yaptigin icin de yazi dili ve uslubun degisiyor.

 

Benim dile getirdiklerime karsi dusunce belirtmek yerine, kendince karsi cikiyor ve benim dile getirdiklerime yanit veremiyorsun.

 

Konu uzadikca da, savunun kisisel satasmaya donusuyor ve iki medeni insan gibi konuyu tartisamiyoruz.

 

Ustelik sen, sanki yazilanlar senin sahsina yonelikmis gibi algiliyorsun.

 

Dolayisiyle, kutuplasma doguyor ve is cigrindan cikiyor.

 

Bu da konuyu dusunceden, bilgi alis verisinden ve karsilikli paylasimdan kopariyor.

 

Oyuzden ben burada bu konuyu noktaliyorum, cunku tartisma zemini yok. Sorgulama ve savunu zemini var.

 

Bu konular senin kisilik ve kimlik degerlerin olabilir ve ben buna saygi duyarim.

 

Ama ayni saygiyi sen benim sorgulamama karsi gostermezsen de, tartisma zemini olmaz.

 

Oyuzden sen kendini bu konuda neye inandirmissan onu savunmaya devam et, ben de sorgulamaya devam edeyim.

 

Cunku ben bu turlu dusunce icermeyen, kisisellige yonelen tartismalardan haz almiyorum.

 

Sen istersen ayni yazi dili ve uslubuna devam et. Benden bu kadar.

 

Ben de bu konuyu ancak sorgulayabilenler ile tartisabilirim. Cunku konu bir kisinin kisilik ve kimlik degeri haline gelmis, sahiplenimlim ve sabitlenmisse, kisinin savunudan baska yapacak bir seyi yoktur.

 

Oyuzden de benim seni savunuya zorlamamin bir anlami yoktur.

 

Ayrica dile getirdigim dusunceler sana dokunduysa da, bunu bilerek yapmis degilim ve ozur dilerim.

 

Ama en azindan senin ile bu konulara tartisma zemini bulamayacagim, bir kez daha kanitlandi.

 

Ingilizler konusuna gelince aynen dedigin gibi, ingilizler her adimi aninda biliyor ve takip ediyorlardi ve Lozan dahil, her turlu hareket kararinda haberdardilar, ya onay veriyorlardi, ya da vermiyorlarolaylarin gelismesine bakiyorlardi. Tabi, tum uygulamalari da, sadece kendi menfaatlerine yonelikti. Aynen bugun oldugu gibi.

 

Bu da sunu cok acik gosterir, eger isteseler hem kurtulus savasini onlerler, hem de Mustafa Kemal'i yakalarlardi.

 

Yunanlilarin yenilme sebebi de, dusundukleri destegi alamamis olmalaridir.

 

Bu arada hilafetin kaldirilmasi da bir ingiliz fikridir.

 

Bugun ortak pazar icin ne sart kosuluyorsa, dini ve etnik koken azinliklari icin, butun bunlar zaten Lozan'da yer almaktadir.

 

Biryerde TC'nin bu konudaki gerekeni yapmamasi, zaten Lozan ihlalidir.

 

1700lerden itibaren, Rusya dahil; Avrupa ulkelerinin tek bir ortak hedefi vardi, o da Osmanli'yi bitirmek. Oyuzden aralarinda saf da degistirseler, cikar icin birbirlerine de dusseler, bu hedef hic degismedi.

 

Bilhassa, Osmanli'nin da oyuna gelip, Avrupa'nin kendi cikarinca bazi ulkelerinden yardim istemesi ve ittifak yapmasiyla.

 

Onlar Osmanli'ya karsi her donemde bir cikar birligi kurabilirken ve osmanli topraklarindaki toplumlari ayaklandirirken, osmanli'yi kendi bunyesinde ayaklandirirken ve ic karisiklik yaratirken ve osmanli'yi ayni anda bir kac cephede savasa mecbur ederken ve agir andlasmalarla topraklarini ve nufuzunu bir bir elinden alirken, onlar belki bazi ulkelerin kendicikari bazinda olmasa da, bazinda, savas bazinda hep kazancli ciktilar. Buna Kurtulus savasi ve Osmanli devami TC dahil.

 

Osmanli'dan yana olduklari anda bile, cikarlari kendi aralarindaki denge ve cikar sorunuydu. Bu amac iicin de her turlu yolu mesru ve mubah saydilar. Bugun oldugu gibi.

 

Bu arada tarihin akisini degistiren bir konu da, Carligin yikilmasi ve SSCB'nin kurulmasiydi. Cunku SSCB, carligin tam aksine, Osmanli'ya her konuda yardimci oldu ve hatta savasmadan topraklari geri verdi.

 

Tabi ki, burada SSCB'nin kendi cikari da, Avrupa'nin Anadolu hakimiyetini onlemekti.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger kapital;

 

Birincisi bu baslik yeri degil.

 

Ikincisi, eger konuyu her yonuyle masaya yatirmak istiyorsaniz, buyrun asagidaki baslikta bunu yapalim. Once istersenizyaziyi okuyun.

Sizi bilmem ama, ben konulara objektif yanasacagim.

 

Umarim, sizde oyle yanasirsiniz.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/174-sevr-ve-lozanin-baska-tarihi/page__pid__1238&do=findComment&comment=1238

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger Kapital;

 

Bu konu uzerine calisirken merak ettigim bir durum var, onu da bir zahmet arastirir misin?

 

Bildigin gibi, Osmanli kendi topraklarindaki Balkan Ayaklanmalarinas karsi savasmisti.

 

Peki Osmanli, ordusu Anadoludaki kendince "dusman" olarak algiladigi Kuvay-i Milliye ordusuna karsi (biliyorsun, Ataturk'un yakalanmasi ve idami istendi), 1919-1923 arasi yani Cumhuriyet kurulana kadar, bir savas verdi mi?

 

 

Vermediyse, neden?, neden savasmadan, Istenbul'u sarayini birakti?

 

saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

  • 12 sene sonra...

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...