Jump to content

Materyalizm ve Idealizm Akilcilikta Birlesir


evrensel-insan

Recommended Posts

Bilindigi gibi, felsefenin Metafizik dalinin, yani varlik ile ilgili one surulen kuramlarin insanoglu tarihi boyunca iki ana one surum olarak tartisagelmistir.

 

Birincisi bu tartisma ve bu one surumlerin her turlu etik ve ideolojik ve de izmsel one surumlari bilimsel degildir.

 

Ayrica bilisselligi de icermezler. Icermezler, cunku bilissellik insanoglu fenomeni beynin, yani karmasik dinamik sisteminin zihni yani, soyutlama, soyut uretme, soyut deger ve soyuk kavram yonudur.

 

Zihnin numenal yeti olarak bilinen soyut yetileri- Zihniyet, dusunce, akil, hafiza, algi, bilinc, farkindalik v.s. olarak siralanabilir.

 

Varliksal/ontolojik one surumlerden biri olan materyalizm, zihnin farkina ortaya koymak yerine; maddenin bir sekli olarak degerlendirir. Dolayisi ile nesnelligini madde temeli olan beyin ile ortaya koyar.

 

Yine varliksal/ontolojik one surumlerden biri olan idealizm de, dusunce one surumu olan monizm temelinde, beyni de zihni de yetilerini de degerlerini de soyutlamasini da insanoglu disi bir guce verir.

 

Burada materyalizmin, insanoglunu maddelestirmesinin akilciligi ile, idealizmin insanoglunu kullastirmasinin akilciligi aynidir.

 

Bilim ise varliksal olarak bir kesinlik ve mutlaklik icermez. Sadece gozlemini ortaya koydugu tabani fenomen olarak nitelendirir ve ne oldugu monist/dualist ve mutlak tartismasina girmez.

 

Buradaki ilk sorun, her iki birbirine zit one surumunde insanoglu varligini algilayamamasi ve farkinin farkini ortaya koyamamasidir.

 

Buradan iki ana sonuc cikar.

 

Insanoglunu ya bir madde nesnellige ya da bir kul kolelige teslim etmek ve hic bir sekilde zihinsel degisimini zihninin onu yonlendirdigini ve yonettigfini bilissel olarak algilayamamak.

 

Halbuki tum one surumler zaten bir soyutlama urunu ve insanoglunun soyutlama yetisinin bir ozelligidir.

 

Matewryalizmin soyutu, soyutlamayi, soyut deger ve kavramlari "yok" olarak algilayamamasi, idealizmin de bu temelde soyutu baska bir guce vermesidir.

 

Cunku materyalizme gore oznellik, ozellik, ozsellik, ve de her turlu soyut; maddenin bir degisimidir.

 

Idealizme gore de, tanrinin insanoglunu yonlendirmesi ve yonetmesidir.

 

Kisaca daha once de ara ara ve konu ve de kavramina gore deginilen, her ikisinin de insanoglu varliginin farkinda olmamalari birinin maddeye digerinin de kula ozdes kilmalaridir. 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

 

Maddecilik, özdekçilik veya materyalizm, her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dahil olmak üzere bütün görüngülerin maddi etkileşimler sonucu oluştuğunu öne süren, a priori olan hiçbir metafiziksel kavram kabul etmeyen felsefi kuramıdır. Bir diğer deyişle madde, varolan tek tözdür. Maddecilik "fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğu" yönündeki kuramdır.

Maddeci kuram, monist varlıkbilim sınıfına aittir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Materyalizm
 
Materyalizme gore- Her sey maddedir

Idealizme gore- Hersey dusuncedir.

Burada indirgemeci ve determinist monism temelinde "hersey" "bunun (madde ya da dusunce) disinda baska bir mustakil var olan varlik yoktur" demektedirler.

Yalniz, materyalizmin madde temelinde; maddenin ne oldugu ortak bir algi degildir. Yani;

madde; herseyin ondan meydana geldigi "tek cesit bir madde mi vardir (hyle), ya da madde cesitleri mi vardir? madde surekli/daimi mustakilligini koruyanve cogulcu formlari ifade edebilen midir? (hylomorphism), ya da sayisal ozel degismeyen icerikler midir? (atomism), kalitimsal ozellikleri var midir? (substance/mustakillik teorisi),ya da bunlardan yoksun mudur? prima material-on material)

Yukaridakilerden hangisidir, bunun bir ortak algisi yoktur.

Ayrica, mustakilliginin (substantial) varlik olarak ebati ortaya konamaz.

Dolayisi ile, materyalizm de ne oldugu ortak olarak ortaya konamayan bir madde temeli vardir.
  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Materyalizme gore fenomen dislanmiyabilir.

Yalniz materyalizmin maddesi metafizik/ontolojik/varliksal olarak alinan "sabit, degismez" tabandir. Fenomen ise algiya gozlem veren olarak bilimsel tabandir.

Ustelik bilimsel olan, fenomenal tabanin metafizik/varliksal olarak ne oldugunun tartismasina girmemektir.

Cunku bilim fenomeni, degil; gozlemini ortaya koyar.

Ayrica fenomen tabani uzerine, metafizigin varlik temelli bir ideolojisi de vardir ve adi; fenomenolojidir.

Fenomenoloji ya da görüngübilim, kurucusu Edmund Husserl olan bir felsefe akımı. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde görülen bilimlerdeki ve düşüncedeki genel bunalım içinde doğup gelişen bir felsefe akımıdır. Husserlci fenomenoloji, bu bağlamda, Metafiziği sona erdirerek somut yaşantıya dönmek ve böylece tıkanmış olan felsefeye yeni bir başlangıç yapmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır.

Bir felsefe akımı olmaktan çok bir yöntem olarak tarif edilmesi yaygındır. Fenomenoloji, her şeyden önce, fenomeni, yani dolaysız olarak verilmiş olanı betimlemeye dayanan bir yöntemdir çünkü. Bunu nasıl yaptığı ya da yapıp yapamadığı, yani yöntemin iddiasını geçerli kılmak bakımından teorik düzlemdeki statüsü tartışılırdır. Öte yandan, fenomenoloji, bu yöntem üzerinden kavramlar ve kategoriler geliştirerek özgün bir felsefe akımı da meydana getirir.

20. yüzyıl felsefesinde ve kuramsal tartışmalarında etkili ve belirleyici bir yere sahiptir Fenomenoloji. Heidegger'den Sartre'a, Frankfurt Okulu'ndan Foucault'a ve Postmodern düşünürlere kadar pek çok düşünür ve felsefe eğilimde etkisi görülür.

Fenomenoloji, genel felsefe akımlarında olduğu gibi özne-nesne ilişkisini konu edinir. Nesneyi, en genel anlamda öznenin dış dünya ile kurduğu ilişkilerinde algıladığı, deneyimlediği şey'ler olarak görmesiyle pozitivizm ve ampirizm'le aynı noktada dursa da, temelde fenomonoloji bu iki felsefe akımına karşı çıkar. Bu karşı çıkış en başta, tek tek nesnelerin ele alınması konusunda ortaya çıkar. Tek tek nesneler, Fenomenolojiye göre, belirli genel yasalara bağlı şeyler değil, varlıkları yalnız raslantı kavramıyla açıklanabilir olan şeylerdir. Ayrıca, dolaysız olarak verilmiş olanı betimlemeye dayalı bir yöntem olmasıyla ilkin doğabilimini dışta bırakır ve böylece her iki teorik eğilimi yadsır.

Fenomenoloji, yaygın olarak kullanılan deyişle, öz'lerin araştırılması konusudur. Cünkü, bütün sorunlar sonunda özlerin betimlenmesi sorununa geri götürülebilir. Ancak, bu noktada ayrımı belirginleştirmek gerekir; Fenomonoloji, öz’lerin bilimi degil, öz’ü görüleyen Bilinç’in bilimidir aslında. Algının ya da bilincin özü'nün betimlenmesi sorunu, fenomenolojinin konusudur.

Fenomenolojik bakışa göre, gerçekliğin kendiliği diye bir şey olamaz. Çünkü, gerçeklik, her zaman kendine yönelmiş bir Bilinç tarafından bilinen bir gerçekliktir. Yani kendisine yönelen bilinc tarafından görülen, algılanan ve bilincine varılan bir şeydir. Öyle ise, dünya deneyimlerimizin tamamı, bilinç tarafından kurulmuştur, en somut algılardan en soyut matematik formüllerine kadar. Bu nedenle fenomenoloji, Bilinç'in sistematik incelemesini hedefler. Hareket noktası olarak belli bir epistemolojiye dayanma düşüncesinden uzak durur.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Fenomenoloji

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Soyutun tanimini da verelim;

 

abstract
adjective

existing in thought or as an idea but not having a physical or concrete existence.
"abstract concepts such as love or beauty"

synonyms: theoretical, conceptual, notional, intellectual, metaphysical, philosophical, academic;hypothetical, speculative, conjectural

Considered apart from concrete existence: an abstract concept.

2. Not applied or practical; theoretical. See Synonyms at theoretical.

3. Difficult to understand; abstruse: abstract philosophical problems.

4. Thought of or stated without reference to a specific instance: abstract words like truth and justice.

5. Impersonal, as in attitude or views.

6. Having an intellectual and affective artistic content that depends solely on intrinsic form rather than on narrative content or pictorial representation

Yani somut olmayan nedir? in cevabidir, soyut.

En bariz bilineni, gercegin ne oldugu (truth) dur. adalet

Dusunce de ya da fikirde/teoride olan,fakat fiziksel somut varligi olmayan.
  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

 

psyche- The human mind as the central force in thought, emotion, and behavior of an individual

Bir bireyin, zihni; Dusuncenin, hislerin, ve davranisin merkezi gucu

The mind is generally considered to be the awareness of consciousness and the manifestations of thought, perception, emotion, determination, memory, and imagination that takes place within the brain

Zihin, genel olarak beyinde yer alan bilincin farkindaligi ve de dusuncenin, alginin, hislerin, determinizmin, hafizanin ve hayal etmenin gostergesi olarak nitelendirilir.

The totality of the conscious and unconscious functionality of the brain and central nervous system is called the mind

Beynin, Bilinc ve bilincalti fonksiyonlarinin toplami ve merkezi sinir sistemine zihin denir.

The mind is a storehouse of information.

Zihin, bilginin deposudur.

Our senses provide input that is analyzed, interpreted, and stored in our mind.

Duyularimiz, beynimizde, analiz, tercume, edilmek ve depolanmak uzere, very/girdi saglarlar.

The functionality of the brain is a complex dynamic system.

Beynin fonksiyonu, karmasik dinamik sistemdir. 
  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Bilimin bilimsel tabaninin varlik degil, bilgi olmasi.

Bilgiyi ortaya atan fenomenin insanoglu olmasi ve, insanoglunun her turlu fenomenal(fiziksel, kimyasal, sinirsel v.s.) numenal (zihinsel, dusunsel, algisal v.s.) yetilerinin yaninda, bunlarin kavramsal (oznel, nesnel, ozel, genel, ozsel, gorunussel) degerler icermesi.

Materyalizmin idealizmin pozitivizmin dualizmin v.s. insanoglunun bir one surumu ve kurami olmasi ve zihninin urunu olmasi.

 

Bilginin, boylece insanoglunun yapilandirdigi oldugu da ortaya cikar.

Bu temelde de, bilginin, sosyal, fiziksel ve algi, bilinc, birikim, farkindalik, duzeyine ve zihniyet ufkunun, aklin inandigi dogruluk ufkunun sinirlarini asan, ozgurlugu ve sinirsizilgi temelinde de, bu ozelliklere ozgu, alisilagelmis, yerlesmis, otomatiklesmisin disinda kalan, matematiksel/mantiksal bilgi oldugunu v insanoglunu sistem, duzen, yasam ve iliski olarak yenileten, degistiren, gelistiren v.s. bilgi oldugudur.

Simdi bu temelde, bilginin nasil direk yansi olmadigini, yansiyanin kendi kendisini ortaya koyumu degil; onun yansi olarak bir algisal turevi oldugunu matematiksel/mantiksal bilgi ile ortaya koyalim.

Once yanlis oncul (false premise) baslayalim.

Yanlis oncul; Tum bilgi ya sezgidir, ya yansidir.

Simdi de bu yanlis onculun, yanlis cikarimlarina ve sonuclarina bakalim.

Buradan uc tane yanlis sonuc cikar.

Birincisi; Metafizik (felsefenin varlik ile ilgilenen dali anlaminda), kaynagini yansidan alir. (Mantiksal Dogmatizm ve Spekulatif yapilandirmacilik (olusturmacilik)-Bilginin akilsal ufku)

Ikincisi;Zihinsel sezgiye sahibiz. (Mistisizm ve Sezgicilik)-Aklin dogruladigi soyut

Ucuncusu; Metafizige ( ontolojik taban olarak ortaya konan varlik, kesin olarak her ne ise) sahip degiliz (onun disinda baska hic bir sey, kesinlikle yok). (Empiricism, deneycilik, pozitivizm, olguculuk, objectivizm, nesnellik-Aklin dogruladigi somut.

Simdi de dogru oncullere ve dogru cikarim, sonuclara bakalim.

Birincisi; Metafizige sahibiz (Hayal gucumuz,zihnimiz ve dusuncemiz var)
Ikincisi; Sezgimiz, algisaldir. Yani yansiyani, duyu, duyum ile algilariz.
Ucuncusu; Yansisal bilgi turevlenmistir. Yani, yansi, algiya, kavrama ve yansitmaya donusturulmustur.

Bu dogru oncullerin verdigi dogru cikarim ve sonuc ise; Metafizik (hayal gucu, dusunce, kavram) kaynagini, sezgisel olmayan ilk, birinci bilgiden alir. Yani, bilgi, yansinin ilk algi ile kavrama donusturulup yansitilmis olanidir.

Bu da yapilan, gozlemsel analiz ve kritigin bir sonucudur.

Bu sonucun verdigi ilk onemli algi; bilginin metafizigin ontolojik ve teolojik varlik tabanlarinin kesinligini bu olarak ortaya koyan ideolojilerle bir ilgisi yoktur. Bilgi, bu temelde inancsalliktan farklilasarak, bilimsel olarak gozleme, bu gozlemin teorisine, bu teorinin test edilebilmesine ve yanlislanabilirligine baglidir.

Zaten bunun disindaki bilgi, bilimsel, bilissel degil; inancsal, dogrusal, kesin, akilsaldir.

Iste bu temelde de, hem inancsal/ideolojik, hem de bilimsel/bilissel bilgi; insanoglunun turevidir ve yapilandirilmistir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Philosophers generally do agree on the existence of abstract objects. These include concepts such as numbers, mathematical sets and functions, and philosohpical relations and properties. Such entities are not physical inasmuch as they exist outwith space and time. An abstract property such as redness has also has no location in space-time.

Filozoflar, genelde soyut objelerin varliginda hemfikirdirler. Bunlara ornek, sayilar, matematik stler ve fonksiyonlar, felsefi iliskiler ve objenin karakteristigi. Bu varliklar, yer ve zaman cikarilmak olarak oldukca fiziksel degildirler. soyut objenin karakteristigi kirmizilik gibi, yer ve zamanda belirli bir mekani yoktur.

 

 

Soyut yapı, fiziksel nesnelerden bağımsız olarak tanımlanan kurallar, özellikler ve ilişkiler kümesidir. Soyut yapılar felsefe, bilişim bilimi ve matematikte incelenir. Hatta modern matematik çok genel anlamıyla soyut yapıları inceleyen bilim olarak tanımlanmıştır.

Soyut bir yapı (belirli bir yaklaşıklık derecesinde) bir ya da birden çok fiziksel nesneyle temsil edilebilir ve buna soyut yapının uygulaması denir. Bununla birlikte soyut yapının kendisi herhangi özel bir uygulamaya bağlı olmayacak şekilde tanımlıdır.

Bir nesnenin herhangi bir özelliğini diğerlerinden ayırarak tek başına ele alan ansal işlem felsefede soyutlama olarak adlandırılır.Bir bilgi yöntemi olarak, soyutlamayı insan zihni yapar. Ancak diyalektik soyutlama anlayışı ile idealist soyutlama anlayışı birbirine tamamen zıtlık gösterir.

Gerçekte soyutlama, bilme sürecinde zorunlu bir yöntemdir. İdealizme düşmeksizin gerçekleştirilen soyutlama, bilimsel soyutlamadır. Kavramlar, soyutlamalarla elde edilirler. Ama nesnel gerçeklerle denenir ve doğrulanırlar. Soyut kavram ve düşüncelerin hakikiliklerinin ölçütü insansal pratiktir. Soyutlamada aşırılığa varmaya ya da soyutlamaları kötüye kullanmaya soyutçuluk denir. 
 
Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır. Çok geniş bir alanı kapsamasından ötürü bilişsel bilim alanında çalışan araştırmacıların bilişsel psikoloji, dilbilim, sinirbilim (neuroscience), yapay zekâ, dilbilim, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda temel bilgilere sahip olması beklenir.
 
Kisaca varligi bir mutlak kaliba sokmak ve bunu monizm/dualizm one surumleri ile yapmak, ustelik beyin gibi bir sistemi ve henuz insanoglunun tam olarak ortaya koyamadigi bir sistemi monizme indirgemek ve soyutlama yetisini de bu monist temelde insanoglundan alip baska seye vermek, materyalizm ve idealizmin ortak akilciligidir.
 
Insanoglunu kendi zihninin soyutlamasi ile maddelestirmek ve de kullastirmak.
 
Ustelik bunu yapan da insanoglu. Ne yazik ki bunu yaparken ne bilincinde ne de farkinda.
Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Sign in

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...