evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Neden ? Dil de sosyo-etik bir değer değil midir ?Dil kisinin iletisim ve dialog aracidir. Bir kisi en iyi kendini ana dilinde ifade eder. Tabi bu ana dil bulundugu ulkenin resmi dili olabilir de, olmayabilirde. Dil etnisite varligini ortaya koymakta ana ogelerden biridir. Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Eh iyi işte çözülsün diyoruz zaten. Yanıt olsun diye yanıt vermek denir buna.Ben pek senin "cozulsun" algini mesajlarinda verdigini algilayamamisim. Benim algim senin olani savunun yolunda. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Dil etnisite varligini ortaya koymakta ana ogelerden biridir. O halde neden; " Ortak dilin nesi vesayet ? " dediğimde itaraz edip; " Ortak dil degil, " dedin ? Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Ben pek senin "cozulsun" algini mesajlarinda verdigini algilayamamisim. Benim algim senin olani savunun yolunda. Başlığı bir daha oku. Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Başlığı bir daha oku.Neyse, oyle olsun. Sence cozum nedir, o zaman! Kisa ve oz olarak Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 O halde neden; " Ortak dilin nesi vesayet ? " dediğimde itaraz edip; " Ortak dil degil, " dedin ?Cunku ben ortak dile vesayet demedim. Tek bir sosyo-etigin dini ya da milli topluma dayatilmasina "vesayet" dedim. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Kisa ve oz olarak Gelişmiş ülkelerde en son ne varsa bizde de olsun. Ama siyasi malzeme haline getirmeden ve ABD merkezli bir projeyi hayata geçirmek için değil. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Cunku ben ortak dile vesayet demedim. Tek bir sosyo-etigin dini ya da milli topluma dayatilmasina "vesayet" dedim. Ama " Dil etnisite varligini ortaya koymakta ana ogelerden biridir. " diyerek dilinde bir sosyo-etik değer olduğunu kabul ederek. Ortak dil nasıl vesayet olmuyor ? O da " tek bir sosyo-etikin topluma dayatılması " olmuyor mu ? Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Ama " Dil etnisite varligini ortaya koymakta ana ogelerden biridir. " diyerek dilinde bir sosyo-etik değer olduğunu kabul ederek. Ortak dil nasıl vesayet olmuyor ? O da " tek bir sosyo-etikin topluma dayatılması " olmuyor mu ?Bir ulkede sosyo-etik yapi olarak bir resmi dil ve arz ve talep temelinde de ana diller vardir. Bu ana diller resmi dilden farkli olarak o dildeki her bir vatandasin ogrenme ogretme hak ve ozgurlugudur. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1120-ana-dilde-egitim-mianadil-ogretimi-mi/ Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Bir ulkede sosyo-etik yapi olarak bir resmi dil ve arz ve talep temelinde de ana diller vardir. Ortak dil vesayet olmuyor ama ortak ad vesayet oluyor, öyle mi ? Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Ortak dil vesayet olmuyor ama ortak ad vesayet oluyor, öyle mi ?Turk ortak ad degildir. Turk olmayanlar bunu kabullenmiyor. Ayrica "ortak dil" degil, T.C. Devletince yapilmis ve topluma zorlanmis resmi dil. Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Gelişmiş ülkelerde en son ne varsa bizde de olsun. Ama siyasi malzeme haline getirmeden ve ABD merkezli bir projeyi hayata geçirmek için değil.Eee o zaman neyi tartisiyoruz. Senin bu dedigin ancak ozgur birey devletinde, ya da turk milli devletinin sosyo-etik yapi ve isleyise burunmesiyle saglanir. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Ayrica "ortak dil" degil, T.C. Devletince yapilmis ve topluma zorlanmis resmi dil. Ortak dil hangi dil olmalıydı ? İngilizce falan mı ? Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Eee o zaman neyi tartisiyoruz. Başlığa tekrar bak. Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Başlığa tekrar bak.Bu tip bir yazisma sekli bana baska sitede tanidigim bir lakabi hatirlatti. Bakalim baska benzerlikler de gozlem verecek mi? Ben kemalizm fasizm benzetmesini ortak politika da buluyorum. Uygulama da degil. Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Ortak dil hangi dil olmalıydı ? İngilizce falan mı ?Osmanli'da ortak dil ne idi? 3 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Ben kemalizm fasizm benzetmesini ortak politika da buluyorum. Uygulama da degil. Hangi ortak politikalarda ? 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Osmanli'da ortak dil ne idi? Neydi ? İngilizce mi ? 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Neydi ? İngilizce mi ?Bilmem. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Hangi ortak politikalarda ?"Faşizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir." 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Küresel Vana Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 "Faşizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir." Bu yukarıdaki yazının yazarının yazısını yazarken yararlandığı kaynak olan Vikipedia'daki Faşizm başlığında verilen Faşizmi tanılayan ilk paragraftan mukayeseye başlayalım. Ancak; bir noktada buluşmadan başka bir paragrafa geçmezsek mukayesemiz daha sağlıklı olacaktır. Aksi durum, hem başlığı takip edip okuyanlar için, hem de tartışacak olan veya fikir paylaşımında buluşan veya katkıda bulunmak isteyenler açısından konunun dağılmış olduğu izlenimi yaratacaktır. İlk paragrafı geçtikten sonra sırayla diğerlerini de ele alıp mukayesemizi tamamlarız. "Faşizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir." "Faşistler; bireylerin millî kimlik altında tek kişi olarak birleştiği bir organik ulusal komüniteyi esas alarak, kendi milletlerinin yükselişini amaçlarlar; ayrıca disiplin, endoktrinasyon, fiziksel eğitim ve öjenik unsurlar yoluyla halk seferberliği arayışı içinde olan totaliter bir devlet aracılığıyla ortak bir ata ve kültür gibi birey ötesi bağlarla birleşirler. Faşizm, millet üzerinde dejenerasyona sebep olduğu düşünülen veya milli kültüre uyum sağlamayan yabancı tesirleri defetmeyi hedefler." ( Vikipedi ) Şimdi burada; 1- En başta Faşizm bir ideolojidir ama Kemalizm bir ideoloji değil, bir doktrinler bütünüdür. Nihai hedefin değil, nihai hedefe bir an önce varmak için seçilmiş yöntemlerin bir harmanıdır. Faşizm gibi diğer ideolojilerin ise nihai bir hedefi vardır, genel kurguları sürekli sürdürülebilir bir nihai rejim içindir. Oysa Kemalizm yalnızca çağdaşlık düzeyi ne ise ( o çağa göre ) bunun elde edilmesi için gereken yöntemleri Türkiye koşullarında açıklayan, öneren, uygulamaya çalışan geçici-devrimsel bir araç niteliğinde olan ilkeleri ihtiva eder. O nedenle bu mukayese bir elma-armut mukayesesidir. Yapacağımız mukayese bu anlamda bilimsel olamayacaktır. 2- Faşizmin uygulandığı ( iktidara geldiği ) ülkeler sanayi devrimlerini tamamlamış, burjuva demokrasilerini tesis etmiş, milli kimlikleri oturmuş, sınıflarının belirginleştiği, emek-sermaye eksenli sınıf çelişkilerinin yaşandığı aşama kaydetmiş - görece gelişmiş veya gelişmiş ülkelerdir. Faşizmin bireylerin milli kimlik altında tek kişi olarak birleştiği bir organik ulusal komüniteyi esas alması, bu sınıf çelişkilerini ortadan kaldırmaya yönelik Korporatist uygulamaları ile kendi milletlerinin, diğer milletlerden üstün olduğu iddiası ile birlikte yükselişini ( savaşı ve yeni topraklar elde etmeyi ) amaçlaması nedeni ve güdüsü iledir. Faşizm işçiyi sermaye sınıfına ezdirmemiş, devlet eliyle sendikalar kurmuş, işsizliği sıfıra ulaştırmış, tamamen teknokratik yaklaşımla ekonomik verimi ve top yekun geliri arttırmıştır. Yani, Faşizm, aslında Kapitalizmin birey odaklı yaklaşımının tersine devlet ve onun milleti odaklı ve yine Kapitalizmin tersine dolaylı olarak değil doğrudan, libertenyen değil otoriteryen, kaba bir şekilde savaşı kutsayan, emperyalizmi nihai hedef alan halidir. Kemalizmin devletçiliğinde ise, nihai hedef olarak değil, sınıfların oluşumunu hedefleyen geçici bir devlet kapitalizmi vardır. Olmayan sınıflar üzerinde ve zaten bu yüzden olamaz olduğu için, Korporatif yaklaşımları yoktur. Zira, malzeme olarak elinde henüz feodal üretim ilişkilerine dayanan bir toplum yapısı vardır. İşte otoriteryenliği de bu feodal yapıyı ve feodal değerleri, ileri bir yapı olan kapitalist yapıya dönüştürmek içindir ( Jakobenizm ). Amaç ve hedef hem ekonomik olarak hem de değerler açısından ileri gelişmiş kapitalist ülkelerin yapısıdır. 3- Kemalizmin Milliyetçiliği ise, Faşizm gibi söylem itibariyle kendi milletinin diğer milletlerden üstün olduğu iddiası varmış gibi görünse de, kapitalist ileri çağdaş ülkelerin milletleri gibi bir milleti hedefleyen, ülkede var olmayanı, bir modern milleti yaratmak amacı güden, yüzyıllardır ezilmiş bir topluma yönelik geçici - motivasyon içerikli yaklaşımdan fazlası değildir. Zira, Kemalizm savaşı ve bu yolla yeni topraklar elde etmeyi amaçlamaz. Birey bilinci taşıyan Milli kimlik hem laikliğin, hem demokrasinin, hem de kapitalist ekonominin teminatıdır. Ancak, Batıda Millet bilinci oluşmadan ne özgürlük ne eşitlik ne de adalet kavramları ne laiklik ne de Sanayi Devrimini ortaya çıkaran birey bilinci gelişmemiştir. Zira, Millet bilinci gelişmeden din / etnik eksenli ayrımcılık ortadan kalkmaz. Bu ayrımcılıklar var olduğu sürece de özgürlükten, adaletten, eşitlikten söz edilemeyeceği gibi, doğal olarak laiklik de ortaya çıkmaz. Birey bilinci taşıyan Milli kimlik işte bu üç sacayağından yükselir. Bu üç ilke tam olarak hayata geçirilmeden birey bilinci ortaya çıkmaz. Adalet, Özgürlük, Eşitlik kavramları da Millet Bilincinin gelişimine bağlıdır. Kısacası, tarihsel ve mantıksal olarak öncelik, Millet bilinci oluşturmaktadır. Bu sürecin çeşitli sebeplerle sekteye uğradığı bir yerde ( KARŞI DEVRİM ) ya feodal yapıya doğru geri yönelimle yarı feodal bir hibrid yapı ortaya çıkar ( 50'den itibaren günümüze kadar Türkiyenin sosyo-ekonomik yapısı ) ya da Faşizm'e yönelimle birey bilinci taşımayan orta sınıf ağırlıklı bir toplum yapısı. Zihinlerde Millet bilinci oluşturulduktan sonra da Eşitlik, Adalet, Özgürlük kavramları kendiliğinden gelişir ve Birey Bilincini oluşturur. Birey Bilinci de ister istemez tam demokratik ve sosyal devleti talep eder. Devlete hizmet eden birey anlayışı doğal olarak giderek bireye hizmet eden devlet anlayışına dönüşür. İşte, Kemalizm de bu tarihsel sıralamayı hayata geçirmek için Türkiye şartlarına uyarlanmış doktrinler bütünüdür. O zamana kadar Ümmet Bilincinden tarihsel koşulların oluşmaması nedeniyle kendiliğinden evrilmemiş / evrilememiş olan Millet Bilincinin verilmesi önceliktir. Burada olan şey ise Jakobenci Devrim'dir. Buna Politik Vesayet de denilebilir. Bununla beraber tüm devrimlerin doğası zaten böyledir. Gözden kaçırılmaması gereken husus, devrim sürecinin gerektirdiği uygulamaların AMAÇ DEĞİL, ARAÇ OLDUĞUDUR. KEMALİZMDE HEDEF ÖZGÜR BİREY DEVLETİNİN DEMOKRASİSİDİR . AMAÇ MUASIR SEVİYENİN ÜSTÜNE ÇIKMAKTIR. FAŞİZMDE İSE POLİTİK VESAYET " HEM ARAÇ HEM AMAÇ " TIR. FAŞİZMDE HEDEF YALNIZCA FAŞİZMDİR. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 2, 2013 Bu yukarıdaki yazının yazarının yazısını yazarken yararlandığı kaynak olan Vikipedia'daki Faşizm başlığında verilen Faşizmi tanılayan ilk paragraftan mukayeseye başlayalım. Ancak; bir noktada buluşmadan başka bir paragrafa geçmezsek mukayesemiz daha sağlıklı olacaktır. Aksi durum, hem başlığı takip edip okuyanlar için, hem de tartışacak olan veya fikir paylaşımında buluşan veya katkıda bulunmak isteyenler açısından konunun dağılmış olduğu izlenimi yaratacaktır. İlk paragrafı geçtikten sonra sırayla diğerlerini de ele alıp mukayesemizi tamamlarız. "Faşizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir." "Faşistler; bireylerin millî kimlik altında tek kişi olarak birleştiği bir organik ulusal komüniteyi esas alarak, kendi milletlerinin yükselişini amaçlarlar; ayrıca disiplin, endoktrinasyon, fiziksel eğitim ve öjenik unsurlar yoluyla halk seferberliği arayışı içinde olan totaliter bir devlet aracılığıyla ortak bir ata ve kültür gibi birey ötesi bağlarla birleşirler. Faşizm, millet üzerinde dejenerasyona sebep olduğu düşünülen veya milli kültüre uyum sağlamayan yabancı tesirleri defetmeyi hedefler." ( Vikipedi ) Şimdi burada; 1- En başta Faşizm bir ideolojidir ama Kemalizm bir ideoloji değil, bir doktrinler bütünüdür. Nihai hedefin değil, nihai hedefe bir an önce varmak için seçilmiş yöntemlerin bir harmanıdır. Faşizm gibi diğer ideolojilerin ise nihai bir hedefi vardır, genel kurguları sürekli sürdürülebilir bir nihai rejim içindir. Oysa Kemalizm yalnızca çağdaşlık düzeyi ne ise ( o çağa göre ) bunun elde edilmesi için gereken yöntemleri Türkiye koşullarında açıklayan, öneren, uygulamaya çalışan geçici-devrimsel bir araç niteliğinde olan ilkeleri ihtiva eder. O nedenle bu mukayese bir elma-armut mukayesesidir. Yapacağımız mukayese bu anlamda bilimsel olamayacaktır. 2- Faşizmin uygulandığı ( iktidara geldiği ) ülkeler sanayi devrimlerini tamamlamış, burjuva demokrasilerini tesis etmiş, milli kimlikleri oturmuş, sınıflarının belirginleştiği, emek-sermaye eksenli sınıf çelişkilerinin yaşandığı aşama kaydetmiş - görece gelişmiş veya gelişmiş ülkelerdir. Faşizmin bireylerin milli kimlik altında tek kişi olarak birleştiği bir organik ulusal komüniteyi esas alması, bu sınıf çelişkilerini ortadan kaldırmaya yönelik Korporatist uygulamaları ile kendi milletlerinin, diğer milletlerden üstün olduğu iddiası ile birlikte yükselişini ( savaşı ve yeni topraklar elde etmeyi ) amaçlaması nedeni ve güdüsü iledir. Faşizm işçiyi sermaye sınıfına ezdirmemiş, devlet eliyle sendikalar kurmuş, işsizliği sıfıra ulaştırmış, tamamen teknokratik yaklaşımla ekonomik verimi ve top yekun geliri arttırmıştır. Yani, Faşizm, aslında Kapitalizmin birey odaklı yaklaşımının tersine devlet ve onun milleti odaklı ve yine Kapitalizmin tersine dolaylı olarak değil doğrudan, libertenyen değil otoriteryen, kaba bir şekilde savaşı kutsayan, emperyalizmi nihai hedef alan halidir. Kemalizmin devletçiliğinde ise, nihai hedef olarak değil, sınıfların oluşumunu hedefleyen geçici bir devlet kapitalizmi vardır. Olmayan sınıflar üzerinde ve zaten bu yüzden olamaz olduğu için, Korporatif yaklaşımları yoktur. Zira, malzeme olarak elinde henüz feodal üretim ilişkilerine dayanan bir toplum yapısı vardır. İşte otoriteryenliği de bu feodal yapıyı ve feodal değerleri, ileri bir yapı olan kapitalist yapıya dönüştürmek içindir ( Jakobenizm ). Amaç ve hedef hem ekonomik olarak hem de değerler açısından ileri gelişmiş kapitalist ülkelerin yapısıdır. 3- Kemalizmin Milliyetçiliği ise, Faşizm gibi söylem itibariyle kendi milletinin diğer milletlerden üstün olduğu iddiası varmış gibi görünse de, kapitalist ileri çağdaş ülkelerin milletleri gibi bir milleti hedefleyen, ülkede var olmayanı, bir modern milleti yaratmak amacı güden, yüzyıllardır ezilmiş bir topluma yönelik geçici - motivasyon içerikli yaklaşımdan fazlası değildir. Zira, Kemalizm savaşı ve bu yolla yeni topraklar elde etmeyi amaçlamaz. Birey bilinci taşıyan Milli kimlik hem laikliğin, hem demokrasinin, hem de kapitalist ekonominin teminatıdır. Ancak, Batıda Millet bilinci oluşmadan ne özgürlük ne eşitlik ne de adalet kavramları ne laiklik ne de Sanayi Devrimini ortaya çıkaran birey bilinci gelişmemiştir. Zira, Millet bilinci gelişmeden din / etnik eksenli ayrımcılık ortadan kalkmaz. Bu ayrımcılıklar var olduğu sürece de özgürlükten, adaletten, eşitlikten söz edilemeyeceği gibi, doğal olarak laiklik de ortaya çıkmaz. Birey bilinci taşıyan Milli kimlik işte bu üç sacayağından yükselir. Bu üç ilke tam olarak hayata geçirilmeden birey bilinci ortaya çıkmaz. Adalet, Özgürlük, Eşitlik kavramları da Millet Bilincinin gelişimine bağlıdır. Kısacası, tarihsel ve mantıksal olarak öncelik, Millet bilinci oluşturmaktadır. Bu sürecin çeşitli sebeplerle sekteye uğradığı bir yerde ( KARŞI DEVRİM ) ya feodal yapıya doğru geri yönelimle yarı feodal bir hibrid yapı ortaya çıkar ( 50'den itibaren günümüze kadar Türkiyenin sosyo-ekonomik yapısı ) ya da Faşizm'e yönelimle birey bilinci taşımayan orta sınıf ağırlıklı bir toplum yapısı. Zihinlerde Millet bilinci oluşturulduktan sonra da Eşitlik, Adalet, Özgürlük kavramları kendiliğinden gelişir ve Birey Bilincini oluşturur. Birey Bilinci de ister istemez tam demokratik ve sosyal devleti talep eder. Devlete hizmet eden birey anlayışı doğal olarak giderek bireye hizmet eden devlet anlayışına dönüşür. İşte, Kemalizm de bu tarihsel sıralamayı hayata geçirmek için Türkiye şartlarına uyarlanmış doktrinler bütünüdür. O zamana kadar Ümmet Bilincinden tarihsel koşulların oluşmaması nedeniyle kendiliğinden evrilmemiş / evrilememiş olan Millet Bilincinin verilmesi önceliktir. Burada olan şey ise Jakobenci Devrim'dir. Buna Politik Vesayet de denilebilir. Bununla beraber tüm devrimlerin doğası zaten böyledir. Gözden kaçırılmaması gereken husus, devrim sürecinin gerektirdiği uygulamaların AMAÇ DEĞİL, ARAÇ OLDUĞUDUR. KEMALİZMDE HEDEF ÖZGÜR BİREY DEVLETİNİN DEMOKRASİSİDİR . AMAÇ MUASIR SEVİYENİN ÜSTÜNE ÇIKMAKTIR. FAŞİZMDE İSE POLİTİK VESAYET " HEM ARAÇ HEM AMAÇ " TIR. FAŞİZMDE HEDEF YALNIZCA FAŞİZMDİR.Bunu ben yanitlamistim ve diyorum ki "kemalizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir." 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Saturn Mesaj tarihi: 2 Mart Report Paylaş Mesaj tarihi: 2 Mart Konudaki iletileri okumadım ama kendi görüşümü paylaşayım. Bence Kemalizm bir faşizm türü olmasa bile kemalistlerin çoğunun faşist kafalı olması bu ideolojinin güncellenmesi veya tarihten silinmesi için yeterlidir. Ya kendilerini güncelleyecekler yada siyasette eriyip yok olacaklar. Özgür Özel de bunu farkında olacak ki Kürt/Solcu seçmenin sevgisini kazanmaya yöneldi. Tıpkı Kılıçdaroğlu gibi. On 03.12.2013 at 01:21, Küresel Vana yazdı: KEMALİZMDE HEDEF ÖZGÜR BİREY DEVLETİNİN DEMOKRASİSİDİR . AMAÇ MUASIR SEVİYENİN ÜSTÜNE ÇIKMAKTIR. FAŞİZMDE İSE POLİTİK VESAYET " HEM ARAÇ HEM AMAÇ " TIR. Bu konularda uzman değilim ama daha önce duyduklarıma göre tek parti döneminde "Türk ırkının üstünlüğü" adında çalışmalar yapılmış. Güneş dil teorisiydi sanırım. Bir Türk olarak bunları garip buldum. Bu çalışmaların yanında halkçı ve demokratik olduklarını da iddia ediyorlar. Ne kadar garip ve çelişkili. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now