Jump to content

Kemalizm/Fasizm Bagi/Iliskisi


evrensel-insan

Recommended Posts

Cunku ben ortak dile vesayet demedim. Tek bir sosyo-etigin dini ya da milli topluma dayatilmasina "vesayet" dedim.

 

Ama " Dil etnisite varligini ortaya koymakta ana ogelerden biridir. " diyerek dilinde bir sosyo-etik değer olduğunu kabul ederek.

 

Ortak dil nasıl vesayet olmuyor ? O da " tek bir sosyo-etikin topluma dayatılması " olmuyor mu ?

Link to comment
Share on other sites

Ama " Dil etnisite varligini ortaya koymakta ana ogelerden biridir. " diyerek dilinde bir sosyo-etik değer olduğunu kabul ederek.

 

Ortak dil nasıl vesayet olmuyor ? O da " tek bir sosyo-etikin topluma dayatılması " olmuyor mu ?

Bir ulkede sosyo-etik yapi olarak bir resmi dil ve arz ve talep temelinde de ana diller vardir.

 

Bu ana diller resmi dilden farkli olarak o dildeki her bir vatandasin ogrenme ogretme  hak ve ozgurlugudur.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1120-ana-dilde-egitim-mianadil-ogretimi-mi/

Link to comment
Share on other sites

"Faşizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir."

Bu yukarıdaki yazının yazarının yazısını yazarken yararlandığı kaynak olan Vikipedia'daki Faşizm başlığında verilen Faşizmi tanılayan ilk paragraftan mukayeseye başlayalım.

 

Ancak; bir noktada buluşmadan başka bir paragrafa geçmezsek mukayesemiz daha sağlıklı olacaktır. Aksi durum, hem başlığı takip edip okuyanlar için, hem de tartışacak olan veya fikir paylaşımında buluşan veya katkıda bulunmak isteyenler açısından konunun dağılmış olduğu izlenimi yaratacaktır. İlk paragrafı geçtikten sonra sırayla diğerlerini de ele alıp mukayesemizi tamamlarız.

 

"Faşizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir."

 

"Faşistler; bireylerin millî kimlik altında tek kişi olarak birleştiği bir organik ulusal komüniteyi esas alarak, kendi milletlerinin yükselişini amaçlarlar; ayrıca disiplin, endoktrinasyon, fiziksel eğitim ve öjenik unsurlar yoluyla halk seferberliği arayışı içinde olan totaliter bir devlet aracılığıyla ortak bir ata ve kültür gibi birey ötesi bağlarla birleşirler.

 

Faşizm, millet üzerinde dejenerasyona sebep olduğu düşünülen veya milli kültüre uyum sağlamayan yabancı tesirleri defetmeyi hedefler."

 

( Vikipedi )

 

Şimdi burada;

 

1- En başta Faşizm bir ideolojidir ama Kemalizm bir ideoloji değil, bir doktrinler bütünüdür. Nihai hedefin değil, nihai hedefe bir an önce varmak için seçilmiş yöntemlerin bir harmanıdır. Faşizm gibi diğer ideolojilerin ise nihai bir hedefi vardır, genel kurguları sürekli sürdürülebilir bir nihai rejim içindir. Oysa Kemalizm yalnızca çağdaşlık düzeyi ne ise ( o çağa göre ) bunun elde edilmesi için gereken yöntemleri Türkiye koşullarında açıklayan, öneren, uygulamaya çalışan geçici-devrimsel bir araç niteliğinde olan ilkeleri ihtiva eder. O nedenle bu mukayese bir elma-armut mukayesesidir. Yapacağımız mukayese bu anlamda bilimsel olamayacaktır.

 

2- Faşizmin uygulandığı ( iktidara geldiği ) ülkeler sanayi devrimlerini tamamlamış, burjuva demokrasilerini tesis etmiş, milli kimlikleri oturmuş, sınıflarının belirginleştiği, emek-sermaye eksenli sınıf çelişkilerinin yaşandığı aşama kaydetmiş - görece gelişmiş veya gelişmiş ülkelerdir.

 

Faşizmin bireylerin milli kimlik altında tek kişi olarak birleştiği bir organik ulusal komüniteyi esas alması, bu sınıf çelişkilerini ortadan kaldırmaya yönelik Korporatist uygulamaları ile kendi milletlerinin, diğer milletlerden üstün olduğu iddiası ile birlikte yükselişini ( savaşı ve yeni topraklar elde etmeyi ) amaçlaması nedeni ve güdüsü iledir. Faşizm işçiyi sermaye sınıfına ezdirmemiş, devlet eliyle sendikalar kurmuş, işsizliği sıfıra ulaştırmış, tamamen teknokratik yaklaşımla ekonomik verimi ve top yekun geliri arttırmıştır.

 

Yani, Faşizm, aslında Kapitalizmin birey odaklı yaklaşımının tersine devlet ve onun milleti odaklı ve yine Kapitalizmin tersine dolaylı olarak değil doğrudan, libertenyen değil otoriteryen, kaba bir şekilde savaşı kutsayan, emperyalizmi nihai hedef alan halidir.

 

​Kemalizmin devletçiliğinde ise, nihai hedef olarak değil, sınıfların oluşumunu hedefleyen geçici bir devlet kapitalizmi vardır. Olmayan sınıflar üzerinde ve zaten bu yüzden olamaz olduğu için, Korporatif yaklaşımları yoktur. Zira, malzeme olarak elinde henüz feodal üretim ilişkilerine dayanan bir toplum yapısı vardır.

 

İşte otoriteryenliği de bu feodal yapıyı ve feodal değerleri, ileri bir yapı olan kapitalist yapıya dönüştürmek içindir ( Jakobenizm ). Amaç ve hedef hem ekonomik olarak hem de değerler açısından ileri gelişmiş kapitalist ülkelerin yapısıdır.

 

3- Kemalizmin Milliyetçiliği ise, Faşizm gibi söylem itibariyle kendi milletinin diğer milletlerden üstün olduğu iddiası varmış gibi görünse de, kapitalist ileri çağdaş ülkelerin milletleri gibi bir milleti hedefleyen, ülkede var olmayanı, bir modern milleti yaratmak amacı güden, yüzyıllardır ezilmiş bir topluma yönelik geçici - motivasyon içerikli yaklaşımdan fazlası değildir. Zira, Kemalizm savaşı ve bu yolla yeni topraklar elde etmeyi amaçlamaz.

 

Birey bilinci taşıyan Milli kimlik hem laikliğin, hem demokrasinin, hem de kapitalist ekonominin teminatıdır.

 

Ancak, Batıda Millet bilinci oluşmadan ne özgürlük ne eşitlik ne de adalet kavramları ne laiklik ne de Sanayi Devrimini ortaya çıkaran birey bilinci gelişmemiştir.

 

Zira, Millet bilinci gelişmeden din / etnik eksenli ayrımcılık ortadan kalkmaz. Bu ayrımcılıklar var olduğu sürece de özgürlükten, adaletten, eşitlikten söz edilemeyeceği gibi, doğal olarak laiklik de ortaya çıkmaz. Birey bilinci taşıyan Milli kimlik işte bu üç sacayağından yükselir. Bu üç ilke tam olarak hayata geçirilmeden birey bilinci ortaya çıkmaz. Adalet, Özgürlük, Eşitlik kavramları da Millet Bilincinin gelişimine bağlıdır.

 

Kısacası, tarihsel ve mantıksal olarak öncelik, Millet bilinci oluşturmaktadır. Bu sürecin çeşitli sebeplerle sekteye uğradığı bir yerde ( KARŞI DEVRİM ) ya feodal yapıya doğru geri yönelimle yarı feodal bir hibrid yapı ortaya çıkar ( 50'den itibaren günümüze kadar Türkiyenin sosyo-ekonomik yapısı ) ya da Faşizm'e yönelimle birey bilinci taşımayan orta sınıf ağırlıklı bir toplum yapısı.

 

Zihinlerde Millet bilinci oluşturulduktan sonra da Eşitlik, Adalet, Özgürlük kavramları kendiliğinden gelişir ve Birey Bilincini oluşturur. Birey Bilinci de ister istemez tam demokratik ve sosyal devleti talep eder. Devlete hizmet eden birey anlayışı doğal olarak giderek bireye hizmet eden devlet anlayışına dönüşür.

 

İşte, Kemalizm de bu tarihsel sıralamayı hayata geçirmek için Türkiye şartlarına uyarlanmış doktrinler bütünüdür.

 

O zamana kadar Ümmet Bilincinden tarihsel koşulların oluşmaması nedeniyle kendiliğinden evrilmemiş / evrilememiş olan Millet Bilincinin verilmesi önceliktir.

 

Burada olan şey ise Jakobenci Devrim'dir. Buna Politik Vesayet de denilebilir. Bununla beraber tüm devrimlerin doğası zaten böyledir.

 

Gözden kaçırılmaması gereken husus, devrim sürecinin gerektirdiği uygulamaların AMAÇ DEĞİL, ARAÇ OLDUĞUDUR.

 

KEMALİZMDE HEDEF ÖZGÜR BİREY DEVLETİNİN DEMOKRASİSİDİR .

 

AMAÇ MUASIR SEVİYENİN ÜSTÜNE ÇIKMAKTIR.

 

FAŞİZMDE İSE POLİTİK VESAYET " HEM ARAÇ HEM AMAÇ " TIR.

 

FAŞİZMDE HEDEF YALNIZCA FAŞİZMDİR.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Bu yukarıdaki yazının yazarının yazısını yazarken yararlandığı kaynak olan Vikipedia'daki Faşizm başlığında verilen Faşizmi tanılayan ilk paragraftan mukayeseye başlayalım.

 

Ancak; bir noktada buluşmadan başka bir paragrafa geçmezsek mukayesemiz daha sağlıklı olacaktır. Aksi durum, hem başlığı takip edip okuyanlar için, hem de tartışacak olan veya fikir paylaşımında buluşan veya katkıda bulunmak isteyenler açısından konunun dağılmış olduğu izlenimi yaratacaktır. İlk paragrafı geçtikten sonra sırayla diğerlerini de ele alıp mukayesemizi tamamlarız.

 

"Faşizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir."

 

"Faşistler; bireylerin millî kimlik altında tek kişi olarak birleştiği bir organik ulusal komüniteyi esas alarak, kendi milletlerinin yükselişini amaçlarlar; ayrıca disiplin, endoktrinasyon, fiziksel eğitim ve öjenik unsurlar yoluyla halk seferberliği arayışı içinde olan totaliter bir devlet aracılığıyla ortak bir ata ve kültür gibi birey ötesi bağlarla birleşirler.

 

Faşizm, millet üzerinde dejenerasyona sebep olduğu düşünülen veya milli kültüre uyum sağlamayan yabancı tesirleri defetmeyi hedefler."

 

( Vikipedi )

 

Şimdi burada;

 

1- En başta Faşizm bir ideolojidir ama Kemalizm bir ideoloji değil, bir doktrinler bütünüdür. Nihai hedefin değil, nihai hedefe bir an önce varmak için seçilmiş yöntemlerin bir harmanıdır. Faşizm gibi diğer ideolojilerin ise nihai bir hedefi vardır, genel kurguları sürekli sürdürülebilir bir nihai rejim içindir. Oysa Kemalizm yalnızca çağdaşlık düzeyi ne ise ( o çağa göre ) bunun elde edilmesi için gereken yöntemleri Türkiye koşullarında açıklayan, öneren, uygulamaya çalışan geçici-devrimsel bir araç niteliğinde olan ilkeleri ihtiva eder. O nedenle bu mukayese bir elma-armut mukayesesidir. Yapacağımız mukayese bu anlamda bilimsel olamayacaktır.

 

2- Faşizmin uygulandığı ( iktidara geldiği ) ülkeler sanayi devrimlerini tamamlamış, burjuva demokrasilerini tesis etmiş, milli kimlikleri oturmuş, sınıflarının belirginleştiği, emek-sermaye eksenli sınıf çelişkilerinin yaşandığı aşama kaydetmiş - görece gelişmiş veya gelişmiş ülkelerdir.

 

Faşizmin bireylerin milli kimlik altında tek kişi olarak birleştiği bir organik ulusal komüniteyi esas alması, bu sınıf çelişkilerini ortadan kaldırmaya yönelik Korporatist uygulamaları ile kendi milletlerinin, diğer milletlerden üstün olduğu iddiası ile birlikte yükselişini ( savaşı ve yeni topraklar elde etmeyi ) amaçlaması nedeni ve güdüsü iledir. Faşizm işçiyi sermaye sınıfına ezdirmemiş, devlet eliyle sendikalar kurmuş, işsizliği sıfıra ulaştırmış, tamamen teknokratik yaklaşımla ekonomik verimi ve top yekun geliri arttırmıştır.

 

Yani, Faşizm, aslında Kapitalizmin birey odaklı yaklaşımının tersine devlet ve onun milleti odaklı ve yine Kapitalizmin tersine dolaylı olarak değil doğrudan, libertenyen değil otoriteryen, kaba bir şekilde savaşı kutsayan, emperyalizmi nihai hedef alan halidir.

 

​Kemalizmin devletçiliğinde ise, nihai hedef olarak değil, sınıfların oluşumunu hedefleyen geçici bir devlet kapitalizmi vardır. Olmayan sınıflar üzerinde ve zaten bu yüzden olamaz olduğu için, Korporatif yaklaşımları yoktur. Zira, malzeme olarak elinde henüz feodal üretim ilişkilerine dayanan bir toplum yapısı vardır.

 

İşte otoriteryenliği de bu feodal yapıyı ve feodal değerleri, ileri bir yapı olan kapitalist yapıya dönüştürmek içindir ( Jakobenizm ). Amaç ve hedef hem ekonomik olarak hem de değerler açısından ileri gelişmiş kapitalist ülkelerin yapısıdır.

 

3- Kemalizmin Milliyetçiliği ise, Faşizm gibi söylem itibariyle kendi milletinin diğer milletlerden üstün olduğu iddiası varmış gibi görünse de, kapitalist ileri çağdaş ülkelerin milletleri gibi bir milleti hedefleyen, ülkede var olmayanı, bir modern milleti yaratmak amacı güden, yüzyıllardır ezilmiş bir topluma yönelik geçici - motivasyon içerikli yaklaşımdan fazlası değildir. Zira, Kemalizm savaşı ve bu yolla yeni topraklar elde etmeyi amaçlamaz.

 

Birey bilinci taşıyan Milli kimlik hem laikliğin, hem demokrasinin, hem de kapitalist ekonominin teminatıdır.

 

Ancak, Batıda Millet bilinci oluşmadan ne özgürlük ne eşitlik ne de adalet kavramları ne laiklik ne de Sanayi Devrimini ortaya çıkaran birey bilinci gelişmemiştir.

 

Zira, Millet bilinci gelişmeden din / etnik eksenli ayrımcılık ortadan kalkmaz. Bu ayrımcılıklar var olduğu sürece de özgürlükten, adaletten, eşitlikten söz edilemeyeceği gibi, doğal olarak laiklik de ortaya çıkmaz. Birey bilinci taşıyan Milli kimlik işte bu üç sacayağından yükselir. Bu üç ilke tam olarak hayata geçirilmeden birey bilinci ortaya çıkmaz. Adalet, Özgürlük, Eşitlik kavramları da Millet Bilincinin gelişimine bağlıdır.

 

Kısacası, tarihsel ve mantıksal olarak öncelik, Millet bilinci oluşturmaktadır. Bu sürecin çeşitli sebeplerle sekteye uğradığı bir yerde ( KARŞI DEVRİM ) ya feodal yapıya doğru geri yönelimle yarı feodal bir hibrid yapı ortaya çıkar ( 50'den itibaren günümüze kadar Türkiyenin sosyo-ekonomik yapısı ) ya da Faşizm'e yönelimle birey bilinci taşımayan orta sınıf ağırlıklı bir toplum yapısı.

 

Zihinlerde Millet bilinci oluşturulduktan sonra da Eşitlik, Adalet, Özgürlük kavramları kendiliğinden gelişir ve Birey Bilincini oluşturur. Birey Bilinci de ister istemez tam demokratik ve sosyal devleti talep eder. Devlete hizmet eden birey anlayışı doğal olarak giderek bireye hizmet eden devlet anlayışına dönüşür.

 

İşte, Kemalizm de bu tarihsel sıralamayı hayata geçirmek için Türkiye şartlarına uyarlanmış doktrinler bütünüdür.

 

O zamana kadar Ümmet Bilincinden tarihsel koşulların oluşmaması nedeniyle kendiliğinden evrilmemiş / evrilememiş olan Millet Bilincinin verilmesi önceliktir.

 

Burada olan şey ise Jakobenci Devrim'dir. Buna Politik Vesayet de denilebilir. Bununla beraber tüm devrimlerin doğası zaten böyledir.

 

Gözden kaçırılmaması gereken husus, devrim sürecinin gerektirdiği uygulamaların AMAÇ DEĞİL, ARAÇ OLDUĞUDUR.

 

KEMALİZMDE HEDEF ÖZGÜR BİREY DEVLETİNİN DEMOKRASİSİDİR .

 

AMAÇ MUASIR SEVİYENİN ÜSTÜNE ÇIKMAKTIR.

 

FAŞİZMDE İSE POLİTİK VESAYET " HEM ARAÇ HEM AMAÇ " TIR.

 

FAŞİZMDE HEDEF YALNIZCA FAŞİZMDİR.

Bunu ben yanitlamistim ve diyorum ki "kemalizm, radikal otoriteryan milliyetçi bir siyasî ideolojidir."

 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

  • 10 sene sonra...

Konudaki iletileri okumadım ama kendi görüşümü paylaşayım. 

Bence Kemalizm bir faşizm türü olmasa bile kemalistlerin çoğunun faşist kafalı olması bu ideolojinin güncellenmesi veya tarihten silinmesi için yeterlidir. 

Ya kendilerini güncelleyecekler yada siyasette eriyip yok olacaklar. Özgür Özel de bunu farkında olacak ki Kürt/Solcu seçmenin sevgisini kazanmaya yöneldi. Tıpkı Kılıçdaroğlu gibi. 

On 03.12.2013 at 01:21, Küresel Vana yazdı:

KEMALİZMDE HEDEF ÖZGÜR BİREY DEVLETİNİN DEMOKRASİSİDİR .

 

AMAÇ MUASIR SEVİYENİN ÜSTÜNE ÇIKMAKTIR.

 

FAŞİZMDE İSE POLİTİK VESAYET " HEM ARAÇ HEM AMAÇ " TIR.

Bu konularda uzman değilim ama daha önce duyduklarıma göre tek parti döneminde "Türk ırkının üstünlüğü" adında çalışmalar yapılmış. Güneş dil teorisiydi sanırım.

Bir Türk olarak bunları garip buldum. Bu çalışmaların yanında halkçı ve demokratik olduklarını da iddia ediyorlar. Ne kadar garip ve çelişkili. 

 

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...