Jump to content

Fenomene Bakis Acilari


evrensel-insan

Recommended Posts

Bilindigi gibi insanoglunun hem kendini hem de algiladigi herseyi ortaya koyusu, bilgisi sayesindedir. Insanoglu kendi de dahil bu bilgiyi, fenomeni gozleminden, fenomeni olcumunden, fenomeni bulumundan, fenomen uzerindeki deneyiminden, birikiminden, sorgulamasindan ve her turlu soru/cevabindan saglar.

Bu temelde insanoglunun fenomene bakis acilari bilinen ve bildirilen bes cesittir. Bunlar sirasiyla; varliksal, inancsal, kavramsal, bilimsel ve bilissel.

Buradaki ilk ana fark; bakis acisinin fenomen uzerinden mi, yoksa fenomenin gozlemi uzerinden mi olan farkidir.

Bu fark bilimsel ile bilimsel olmayan, ya da cognitive ve noncognitive olan/olmayan farkini ortaya koyar.

Bilindigi gibi, fenomen ile ilgili iki farkli alan vardir, birincisi E.Kant'in bilimin gozlem tabani olan ve kisaca Turkce de "gorungu" olarak tercume edilen alan;

Digeri bu kavramin varliksal ve diger her turlu bakis acisini ortaya koyan, metafizik alan olan fenomenoloji.

Bu aciklamalardan sonra, fenomene insanoglunun yonelttigi farkli bakis acilarini tek tek inceleyelim.

Varliksal; Metafizigin hem ontolojik, hem de teolojik bakis acisidir ve varligin ilkligi, tekligi, onceligi, sonraligi v.s. temelindeki determinist, indirgemeci, kesinlikci ve sabit bakis acilari olan ideolojilerdir. Burada ontolojik varlik algisi duyusal olan, teolojik varlik algisi duyumsal/sezgisel olandir. Yani kisaca insanoglu beyninin numenal yetisi ile ortaya atilan ideolojiler.

Buradaki ana sorun, varligin ne oldugunu ortaya koymak yerine; ortaya konamamis bir varligin, var/yok tartismasi kisir dongusudur.

Inancsal; Genelde aklin akilci olarak somut bir degerle ozdeslestirdigi, ya da ozdeslestirmek uzere yola ciktigi, duyusal hale getirilen, ya da getirildigi zannedilen soyut degerler. Sadece inanan akli baglar ve inanan aklin kendine inancin dogrulanmmasi, ya da yanlislanmasidir. Buradaki sorun, dogrulayanin da yanlislayaninda bunu ancak kendi aklina yaptigi ve biribirine gosteremedigidir.

Kavramsal; Fenomeni sadece bir dil araci olarak algilayan metafizik bakis acilarindan biridir. Diger bakis acilari gibi, kesinlikci, indirgemecidir.

Bilimsel; Bilimsel bakis acisi, ise fenomene degil; onun gozlemini dile getiren bakis acisidir. Yani ortada bir gozlem ve yansi veren bir fenomen vardir. Iste bilimsellik bunun gozleminden, gozlemin soyutu olan teori, formul, tez, antitez den baslar; ya da bu teori, formul, tez, antitezi gozleme tasimaktan baslar.

Sonrada bu teorinin testi ve olgulasmasi gelir. Buradaki olgu, bilimsel olarak ne kesin ne de suphelidir, sadece yanlislanabilene kadar evrensel onay almis olarak tartisma disi olarak gecerlidir.

Bilissel; Bu bakis acisi, bir fenomen olan insanoglunun yine bir fenomeni olan beyninin fonksiyonal yapi ve islemini ortaya koyan, numenal yetisidir. Iste bu numenal yeti ile her turlu bilissel gozlem, cognition temelinde, cognitive ve noncognitive olarak yapilir. Bilissellik genelde matematiksel/mantiksal bilgi icerir ve gozlemi direk fenomenal degil; fenomeni hareket ettiren numenin fenomenal hareketinin, davranisinin v.s. gozlemidir.

Iste bir kisi herhangibir kavrama, bu temellerle bakar ve bu temellerle bir kanaate varir. Burada aci ve ilginc olan her bir bakis acisinin kendi icindeki tutarliligi ve biribiri ile ortak algisinin olmamasidir.

Bu sorun da gene beynin, alisilagelmis olarak siradan bir sekilde, indirgemeci vedeterminist noktalama yerlesmisliginden ve bunun otomatiklesmis ve sorgulanmayan olmasindan kaynaklanir.

O yuzden mesela diyelim, bakis acisi inancsal ya da varliksal olan bir beyinin, kavramsal, ya da bilissel/bilimsel temelli epistemolojik bakis acisini algilamasi hemen hemen imkansizdir. Nedeni de noncognitivizmdir.

Iste bu nedenden en azindan bir tartisma da, fenomene bakisacisinin ayni bakis acisi olup olmadiginin bilinc ve farkina varmak; en azindan tartismanin sagligi ve tutarliligi acisindan onemlidir.

Bu algi ve bilgi yoksa, tartisma tartismadan cikar, kabul/red temelli ikna oma/etmeye donusur. Bu da yazilarin degil; yazarlarin devreye girmesi ve biri biri ile olan lakapsal, kisilik kimlik atismasidir.         

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

"Duyu" içerisinde, beş duyu ve ölçüm gözlemi de varsa eğer, sadece numenal algı olmuyor. Bilimsel tarafı da var.

Aslinda hepsi bir birine zincirleme olarak bagli. Burada onemli olan etkenlik temelindeki belirgen ve belirtenlik. 

 

Sonucta alginin duyusal ve duyumsalligi duyulu ya da duyumlu beyinde algilanmaktadir.

 

Yani goren, goz degil; beyindir v.s. Goz sadece gorme islevini saglasyan fenomendir. Ayrica goruleni beyin fonksiyonu olarak degerlendiren de, beyindir; goz degildir. Insanoglu vucudunun her bir organi ya da ogesi, anlam ve icerik kazanma ve kazandirma da arac olma olarak sadece beynin fonksiyonunun yansittigidir.

 

Zaten sosyoloji ve psikoloji bilimlerinin temeli davranisin arka planindaki dusunceyi gozlemler. Biri bireyin iliskisi digeri kendi kisisel yasami ve bu yasaminin kendince bilincli ya da bilincsiz yansittigidir. 

 

Yani sosyo-psikoloji. Zaten her ikisi de kisinin kendi turunden olanlar ile birlikte yasamasindan ve iliskisinden kaynaklanir.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...