Jump to content

Varolus Sorunu ve Varolusculuk


evrensel-insan

Recommended Posts

19. Yuzyilin sonlarinda ortaya cikan, 20. yuzyilda kitlesellesen ve bugun bile felsefe de varliksal tartisma temeli olarak basi ceken varolusu ve bakis acisini, site kitlemizin tartismasina sunuyorum.

Nedir varolus, kesin, mutlak, degismez, sabit olarak ortaya konabilir mi?, konursa nasil konur; konamazsa neden konamaz?

Varolusun bilgisel, bilimsel ve bilissel icerigi var midir, varsa nedir?

Cesitleri varmidir?, yani evren, evrim, dunya, doga ve insanoglu bir varolus mudur? hangisi degil se, neden degildir?

Varolusun numenal yetisi, teleolojisi, ozel ve oznelligi; kisaca yasasi, kurali v.s. var midir?, yoksa bunlari ona insanoglu mu verir?

Varolusun insanoglu uzerinde yasamsal, ilisdkisel duzen ve sistemsel bir etkisi var midir, varsa nedir bu etkiler ve nasil etkiler?

Evet, buyrun varolusu tartisalim.

Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm)-Existentialism

Yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa’da ortaya çıktı. Öncelikle bir felsefi akımdır. En önemli temsilcileri Martin Heidegger, Karl Jaspers, Jean-Paul Sartre, Gabriel Marcel ve Maurice Merleau-Ponty olmuştur. Felsefi bakımdan temelleri ise bunlardan önce Nietzsche, Kierkegaard ve Husserl gibi düşünürler tarafından atılmıştır. Varoluşçuluk 4 temel fikri savunur:

1. Varoluş her zaman tek ve bireyseldir. Bu görüş bilinç, tin, us ve düşünceye öncelik veren idealizm biçimlerinin karşıtıdır.
2. Varoluş, öncelikle varoluş sorununu içinde taşır ve dolayısıyla varlık’ın anlamının araştırılmasını da içerir.
3. Varoluş insanın içinden bir tanesini seçebileceği bir olanaklar bütünüdür. Bu görüş her türlü gerekirciliğin karşıtıdır.
4. İnsanın önündeki olanaklar bütünü öteki insanlarla ve nesnelerle ilişkilerinden oluştuğundan varoluş her zaman bir “dünyada var olma”dır. Bir başka deyişle insan her zaman seçimini sınırlayan ve koşullandıran somut tarihsel bir durum içindedir.

Varoluşçuluğun etkileri çağdaş kültürün çeşitli alanlarında görüldü. Kierkegaard’ı izleyen Franz Kafka, Das Schools, Şato, Der Prozess, Dava adlı eserlerinde insanın varoluşunu bir türlü ulaşamadığı istikrarlı, güvenli ve parlak bir gerçeklik arayışı olarak betimledi. Çağdaş varoluşçuluğun özgün temaları, Sartre’ın oyunları ve romanlarında, Simone de Beauvoir’in yapıtlarında, Albert Camus’nün roman ve oyunlarında, özellikle de L’Homme Revolte (Başkaldıran İnsan) adlı denemesinde işlendi. -Alinti-

http://bizimsity.net....o_pdf=1&id=183

Link to comment
Share on other sites

Varolusculuk algisi insanoglu aklinda bir kac cesit yansiyor.

Tanrilasabiliyor. Yani mistisizm temelli bir teslimiyetcilik.
Dogallasabiliyor. Yani kalitimsal, gensel v.s. bir teslimiyetcilik
Dusunceyi dondurabiliyor- Yani bananecilik/caresizlik ve teslimiyetcilik
Teleolojiklesiyor. Yani varolusa ozsel/ozel ve oznel bir oz olarak insanoglu numenal yetisi yuklenerek amac/erek/gaye veriliyor.

Kisaca algisi metafizik olarak var ve ol kokenlerinin birlesimi.

Burada da bir celiski var?

Bir sey varsa ol nedemek?

Bir sey olmussa, var nedemek?

Ya da evren varmiydi/oldu mu nerden basliyacagiz?, ayrica oldu ise o zaman bir olduran aramak ve bir ilk aramak kisir dongusunu nasil cozecegiz?

O zaman kisaca soyle diyebiliriz. Evren var, var ile basladi ve insanoglu verdikleriyle evreni oldurdu.

Iste o yuzden var ve olmak yerine, bil. Yani evreni gozlemle ve bilgi elde edin.

Iste sinirsizlik sonsuzluk, daimilik ve bunlarin getirdigi degisim, yanlislanabilirlik te bilimsellikte buradadir.         

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Sign in

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...