Jump to content

Milliyetciligin Evreleri


evrensel-insan

Recommended Posts

Insanoglu tarihinde ilk defa , etik yonlendirim ve yaptirimlardan ve en onemlilerinden biri olan milliyet ve bunun savasimi olan milliyetcilik aidatini kendisine kisilik ve kimlik degeri verisi ve tabusu yapmis; once bunu politik cikar amacli olarak kullamis, daha sonrada kisilere hak ve ozgurluk degeri olarak vermistir.

 

Milliyetin insanoglu tarihine cikisi ilk olarak bati'da 16. yuzyilda yurtseverlik mucadelesi olarak ingiliz ic savasindadir.

 

Iste bu asama, milliyetciligin ilk asamasi olan; MILLIYETCILIGIN POLITIK OLARAK ULKE VE TOPLUMUNDAKI IKTIDAR, GUC VE OTORITE asamasidir.

 

Bu asama 18. yuzyilda Fransiz ihtilali ile tum Avrupa'ya yayilmis ve milliyetcilik adi altinda ulkeler ve toplumlar savaslar vermislerdir.

 

Bunun en temel tarihi ornegi Osmanli Imparatorlugundan ayrilan ulke ve toplumlar ve Osmanli Imparatorluguna son veren TC.'dir.

 

19. yuzyil ile birlikte, basta emperyalizmin yayilmasi ve ulke toplumlarinin goclerle biribiri icine girmesi ve ulke butunlugunde de milliyet farklarinin ortaya cikmasi ile, ikinci asama olan; ULKE BUTUNUNDEKI TOPLUMUN BUNYESINDEKI FARKLI MILLIYETLERIN VERDIGI MILLIYETCILIK AYRIM SAVASIMIDIR.

 

Burada cok onemli bir fark vardir. Emperyalizm kendi ulke ve toplum butunlugunde farkli milliyetlerin sorununu onlara cesitli hak ve ozgurlukler taniyarak, bir yerde cozerken; bu sorunu her turlu ekonomik/politik ve diplomatik cikar sagladigi ulkelerde ulke butunlugunu bolme ve parcalama adina bir AYRIMCILIK KISKIRTMASI/ORGUTLEMESI olarak kullanmistir ve bugun de hala kullanmaktadir.

 

Buna en guzel tarihi ornegi SSCB ve Yugoslavya'nin parcalanisi olarak gosterebiliriz.

 

Ayni donem yani ikinci asama sadece HAK VE OZGURLUK TANIMA VE AYRISMA OLARAK degil; ayni zamanda milliyetlerin BIRLESTIRIMI OLARAK ta yansimistir.

 

Buna da en guzel ornek; duvarini yikarak birlesen bati ve dogu Almanya toplumudur.

 

Milliyetciligin bugun geldigi nokta, YA ULKELER FARKLI MILLIYETLERINE HAK VE OZGURLUKLERINI TANIYACAK VE UNITER YAPISINI KORUYACAKTIR; ya da EMPERYALIZMIN CIKAR OYUNU ELIYLE ULKE VE TOPLUMUNDA MILLIYET AYRISTIRMASI SAVASIMINA YENILECEK VE PARCALANACAKTIR.

 

Iste burada eger bir ulke ve toplumu uniter yapisini korumak ve ulke butunlugu ve toplum birligi beraberligi olarak yasamini surdurmek istiyorsa; TARIHSEL OLARAK ILK ASAMAYI ASMIS OLMAK DURUMUNDADIR.

 

Cunku bugun ulke ve toplumu olarak MILLIYERT FARKI GOZETMEKSIZIN USTELIK TEK BIR MILLIYETI POLITIK IKTIDAR GUC VE OTORITE OLARAK DIGER MILLIYETLERIN USTUNDE VE HAKIM KILMAK dusunce ve savasimi cagdisidir ve tutarsizdir.

 

Tutarsizliginin ana nedeni, emperyalizmin ayristirma politik cikarina hedef olmasidir. Cunku bugun dunyanin hic bir cografyasi ve toplumu TEK BIR MILLIYETTEN OLUSAMAZ. Her ulke ve toplumu olusturan milliyetler vardir.

 

Bu durumda emperyalizmin oyununa ve politik cikarina kurban olmak istemeyen ve de uniyer yapisini korumak isteyen ulkelerin tek cikari; UNITER BIR DEVLET YAPISINDA BUNYESINDEKI MILLIYETLERI FARKLARI ILE BIRLIKTE BIRLESTIRME VE HIC BIR MILLIYETE USTLUK VE HAKIMIYET IMTIYAZI TANIMAMAKTIR.

 

Bugun milliyetcilik ulke politikasi ve bir milliyetciligin millet ve milli iktidarligi gucu ve otoritesi artik cagdisidir.

 

Ya bunyesindeki milliyetlere hak ve ozgurluklerini taniyacak, ya da millet devleti olarak parcalanacaktir.

 

Konuyu ulkemiz ve toplumumuz olarak ele alirsak; 1923 ile birlikte ulke ve toplum milliyetciligin ilk politik asamasini tarihsel olarak vermis ve BIR MILLIYET USTLUGU HAKIMLIGI TEMELINDE MILLET DEVLETINI KURMUSTUR.

 

Bugun artik ikinci asamaya gecmek durumundadir. Cunku artik bu hakim ve gucu elinde politik olarak tutan ve diger milliyetleri gale almayan kendini onlarin ustunde goren ve onlara hak ve ozgurluklerini tanimayan bir politik yanasim; tam da emperyalizmin mikroayrimciliginin politik cikarinin hedefidir.

 

Ya ikinci asama olarak MILLIYETCILIGININ POLITIK OLMAYAN VE HAK VE OZGURLUK OLAN DIGER MILLIYETLERIN VARLIGINI ALGILAYACAK KENDI UST VE HAKIM POLITIKASINA SON VERECEK UNITER BIR DEVLET OLARAK YASAYACAK, ya da EMPERYALIZMIN MIKROAYRIMCI POLITIK CIKARINA YENILECEK VE PARCALANACAKTIR.

 

Bugun hakim ve ust olarak politik iktidar savasi vermesi o milliyetin cografya ve toplumunun emperyalizmin cikari dogrultuisunda parcalanmasi demektir.

 

Bu acidan politik olarak hakim milliyetin milliyetciliginin tek bir anlami vardir, oda ulke ve toplumunu emperyalizme parcalatmaktir.

 

Bunu onleyecek tek cozum; her farkli milliyetin hak ve ozgurlugunu tanitim temsil olarak taniyan ve hic bir milliyeti kendine politik olarak secmeyen ve toplumu bunyesindeki her bir milliyete esit mesafedce olan ve her bir milliyetin hak ve ozgurlugunu kurum ve kuruluslari ile evrensel hukuk ve insan haklari olarak koruyan kollayan bir devlet; ancak emperyalizmin milli ayristirma oyununa ve cikarina karsi ayakta kalabilir, aksi parcalanmaya canak tutmaktir.

 

Bugun bir ulke ve toplumu eger hala milliyetciligin ilk asamasinin savasini vermeye calisiyorsa, tarihin 5 asir gerisinde kalmis demektir.

 

Cunku milliyet ve milliyetcilik konusundaki cagdaslik; ulke bunyesindeki uniter develetin her bir vatandasinin milliyetine aidatindan gelen her turlu yasam ve iliski hak ve ozgurlugunu tanimak ve bunun ulkesi bunyesinde politik bir cikar savasimi haline gelmesini onlemektir.

 

Cunku bugun milliyetciligi hala politik bir iktidar ve guc savasimi olarak gorenler; emperyalizmin kendsilerini parcalamalarina canak tutanlar ve on ayak olanlardir.

 

Bugun olmasi gereken ise, milliyetin her turlu aidatinin vartandasin etik hak ve ozgurlugu oldugu ve bunun devletince ona taninmasi ve milliyetinin de temsilinin saglanmasidir.

 

Ya ulkeler cagdisi kalarak emperyalizmin ulkelerini parcalamasina canak tutacaklar, ya da cagdas olarak uniter bir devlet temelinde ulke bunyesindeki milliyet farklarinin hak ve ozgurlugunu devletleri eliyle taniyacaklar temsil edecekler ve her bir vatandasta her bir vatandasin milliyet temeline saygi duyacak. Devlet te bunyesindeki hic bir milliyeti guc ve hakim kilmayacak one cikarmayacak.

 

Milliyet sorununu hak ve ozgurluk olarak farkli milliyetlerine tanimayan vermeyen ve sadece bir milliyeti hakim ve ustun kilan milliyet sorununu cozememis olan TEK MILLIYETLI MILLET DEVLETLERI bugun cagdisidir ve emperyalizmin mikroayrimcilik politik cikar ideolojik calismasi ile de parcalanmaya mahkumdur.

  • Like 5
Link to comment
Share on other sites

  • 8 ay sonra...

Kemalizm'in Millet tanımı vatandaşlık esaslıdır, etnik temelde değildir. 60 sonrası uygulamada yerini ABD destekli Ülkücü anlayış

almıştır.

 

Buna tepki olarak da Kürt etnisitesi Milletleşme sürecine girmiş, Kürtlük, etnik esaslı Türklüğe karşı etnik esaslı başka bir millet olarak algılanmaya başlamıştır. Dolayısıyla, Kürtçülük denen akım, Kürt Milletini inşa etme yolunda ilerlemektedir.

 

Olması gereken ise, Kemalist anlayışla ve onun yeniden yorumu ile, tüm sosyo-etik farkları kucaklayan Modern Millet anlayışıdır.

 

Esasen Anayasalarda yer alan anlayış da çağına göre Modern Millet anlayışıdır. Ancak, bu çağa göre revize edilip, tüm sosyo-etik hak ve özgürlüklerin tanındığı, tüm farkların kucaklandığı bir anlayışa dönüştürülmesi şarttır.


Türklüğün artık Ülkücü anlayışın kıskacından kurtulması, orjinal Kemalist anlayışla çağdaş yorumuna kavuşması ve mevcut yaygın çarpık algıdan koparılıp Emperyalist ayrıştırmacılığının tuzaklarına açık haldeki karakterinin değiştirilmesi elzemdir.

  • Like 3
Link to comment
Share on other sites

Kemalizm'in Millet tanımı vatandaşlık esaslıdır, etnik temelde değildir. 60 sonrası uygulamada yerini ABD destekli Ülkücü anlayış

almıştır.

 

Buna tepki olarak da Kürt etnisitesi Milletleşme sürecine girmiş, Kürtlük, etnik esaslı Türklüğe karşı etnik esaslı başka bir millet olarak algılanmaya başlamıştır. Dolayısıyla, Kürtçülük denen akım, Kürt Milletini inşa etme yolunda ilerlemektedir.

 

Olması gereken ise, Kemalist anlayışla ve onun yeniden yorumu ile, tüm sosyo-etik farkları kucaklayan Modern Millet anlayışıdır.

 

Esasen Anayasalarda yer alan anlayış da çağına göre Modern Millet anlayışıdır. Ancak, bu çağa göre revize edilip, tüm sosyo-etik hak ve özgürlüklerin tanındığı, tüm farkların kucaklandığı bir anlayışa dönüştürülmesi şarttır.

 

Türklüğün artık Ülkücü anlayışın kıskacından kurtulması, orjinal Kemalist anlayışla çağdaş yorumuna kavuşması ve mevcut yaygın çarpık algıdan koparılıp Emperyalist ayrıştırmacılığının tuzaklarına açık haldeki karakterinin değiştirilmesi elzemdir.

Zaten sorun da orda.  Cunku kendini turk olarak gormeyen bir vatandas, bu millet taniminda kendini bulamamaktadir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Sorun tanımda değildir. Sorun zorlanmış / algılattırılmış algıdadır.

Hic bir zaman sorun tanimda olmaz, o kavrama her bir beynin kendi duzeyinin kendi ...e goresi temelinde verdigi anlam ve icerikte olur.

 

Sonucta yazisanlar bir kavramin ayni anlam ve iceriginde bulusamazlarsa, o zaman o kavramin her turlu tarafsal/dogrusal ideolojik inancsal ifadesi ve tartismasi, ayni kulvarda bulusmaz.

 

Buna en guzel ornek bundan yillar once bir programda "SSCB'nde demokrasi var mi?" programinda yasanandir. Oyle bir an gelmistir ki, tartisanlar kendi aralarinda demokrasi kavraminin ne oldugu anlam ve iceriginde ortak bir nokta bulamadiklarinin farkina varmislardir.

 

Yani bir seyin vari/yoku, ya da dogrusu/yanlisi o seyin ne anlam ve icerik ile beslendiginin temelindedir.

 

Maalesef bu da her bir ...e goreye gore degiskendir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Zaten sorun da orda.  Cunku kendini turk olarak gormeyen bir vatandas, bu millet taniminda kendini bulamamaktadir.

 

Kendini Türk olarak görmeyen vatandaş neye göre Türk olarak görmüyor ? Tanımda vatandaşlık şartı var. Vatandaş olduğu halde o olmadığını düşünerek mi  kendini bu millet tanımında bulamıyor ?

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Kendini Türk olarak görmeyen vatandaş neye göre Türk olarak görmüyor ? Tanımda vatandaşlık şartı var. Vatandaş olduğu halde o olmadığını düşünerek mi  kendini bu millet tanımında bulamıyor ?

Kokeninin turk olmamasina gore ve bu hakkin ona tasninmamasina gore.

 

Yani "ben kurd kokenli T.C. vatandasiyim" diyememesine gore.

 

Kendini millet taniminda etnisitesi ve kendi olarak bulamiyor.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Türk kökeni sence nedir ?

Sadece ideolojik ve politik bir inanctir. Tum etnik kokenler gibi. Cunku dogustan boyle bir milli etiket yoktur. Dogumdan sonra alinir ve kisiye sorulmaz.

 

Alindiktan sonra da sosyo-etik bir farktir. Yani diger kokenlerden farkli bir fark. O yuzden de bu farkin hak ve ozgurlugunu bulundugu ulkesinin devleti saglar.

 

Bu her bir sosyo-etik fark icin gecerlidir. Etik temelindeki fark ister dini ister milli ister ahlaki, ister sosyal, ister siyasal, ister geleneksel v.s. olsun.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Peki, bu Türk etnik kökeninin ( ! ) özellikleri nelerdir ?

Nereden baslayacagiz, hangi tarihten?

 

Cunku toplumlar tarihler boyu degisime ugrar.

 

Mesela bana sorarsan, benim yetistirimimde turklukten ziyade, 1960 laik muslumanlik agir basar. Yani tum sosyo-etik farklar bu temele dayanir.

 

Sonucta osmanli fark ayrimi muslim gayri muslim idi. Cunku milli bilinc yoktu.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Nereden baslayacagiz, hangi tarihten?

 

Sonucta osmanli fark ayrimi muslim gayri muslim idi. Cunku milli bilinc yoktu.

 

Tabii ki, konumuz olan TC'nin kuruluş aşamasındaki Türk etnik kökeninden. Bunu sende söylemişsin zaten, " Müslüman " diye. Türk = Müslüman idi.

 

Dolayısıyla, diğer Sosyo-etiklerden farklı bir sosyo-etik durum ve o sosyo-etikin siyasallaştırılıp diğerleri üzerinde üstünlük ve hakimiyet kurması gibi bir durum yokmuş.

Link to comment
Share on other sites

Laik müslümanlık anlayışı neyin, hangi tarihsel koşulların ürünüdür ? Osmanlı da var mıydı ? Neden TC'den sonra ortaya çıktı ?

Temeli bir cesit Anadolu tasavvufuna dayanir. Yani Allah ile kulu arasina kimse giremez, her kul kendinden sorumludur ve hic bir kul baska bir kulun muslumanligini degerlendiremez.

 

Bu konudaki soylem "Her koyun kendi bacagindan asilir/kendine musluman" olarask gosterebiliriz.

 

Bu Anadolu muslumanligidir, 1970 lere kadar surmus, sonra arap muslumanligi boy gostermistir.

 

Iste bu m usluman gayri muslimlerle de gecinen musluman ve kendi disinda baskasina karismiyan muslumandir.

 

Genelde inanc temelinde islama baglidir, sartlar temelinde de kendince neyi uygun gorurse onu yapar.

 

Toplumsal olarak;

 

Cenaze torenleri, bayramlar, mevlutler, kurban kesme, sunnet olma, oruc tutma, dua etme v e basortusu (turban degil) takma. 

 

Ahlak olarak ta gayet topluma uygun ahlak.

 

Osmanli da olan SERIAT ICERMEYEN DIN DEVLETI IDI.

Link to comment
Share on other sites

Tabii ki, konumuz olan TC'nin kuruluş aşamasındaki Türk etnik kökeninden. Bunu sende söylemişsin zaten, " Müslüman " diye. Türk = Müslüman idi.

 

Dolayısıyla, diğer Sosyo-etiklerden farklı bir sosyo-etik durum ve o sosyo-etikin siyasallaştırılıp diğerleri üzerinde üstünlük ve hakimiyet kurması gibi bir durum yokmuş.

Ben sosyallikten etik farklardan bahsediyorum. Siyasetten ya  da bunun siyasi malzeme yapilmasindan degil.

Link to comment
Share on other sites

Bu konudaki soylem "Her koyun kendi bacagindan asilir/kendine musluman" olarask gosterebiliriz.

Bu söylem eleştirel bir söylemdir, olması gerekeni anlatan değil. Ayrıca Anadoluda mahalle baskısı herdaim olmuştur.

 

Osmanlıda şeriat uygulanmıştır. En son Mecelle bile şeriat hukukudur. Sahi sen şeriattan ne anlıyorsun ?

 

Bir de Osmanlı döneminde yaşamış gibi anlatmışsın. Laik Müslümanlık adı üstünde laikliği kabul eden müslüman demektir. Bu tür Müslümanlık da TC döneminde ve dinin kısmen devlet eliyle yeniden yorumlanması ile mümkün olmuştur, yenidir.

Link to comment
Share on other sites

Sahi sen siyasal kelimesinden ne anlıyorsun ? Tek aklına gelen siyasi partiler mi ?

Siyaset demek, bir ideolojik inancsal nitelik temelinde iktidara gelmek ve bu nitelik temelinde toplumu yonlendirmektir.

 

Ayrica iktidar daolanin ulke ve toplumunun hukumet temelinde devlet eliyle her turlu ihtiyacinin karsilanmasi, yasam standartinin yukseltilmesi ve de disarida ulke ve toplum cikarina gudulecek bariscil bir policy. 

Link to comment
Share on other sites

Siyaset demek, bir ideolojik inancsal nitelik temelinde iktidara gelmek ve bu nitelik temelinde toplumu yonlendirmektir.

 

O halde neden, ben;

 

" Tabii ki, konumuz olan TC'nin kuruluş aşamasındaki Türk etnik kökeninden. Bunu sende söylemişsin zaten, " Müslüman " diye. Türk = Müslüman idi.

 

Dolayısıyla, diğer Sosyo-etiklerden farklı bir sosyo-etik durum ve o sosyo-etikin siyasallaştırılıp diğerleri üzerinde üstünlük ve hakimiyet kurması gibi bir durum yokmuş. "

 

dediğimde;

 

" Ben sosyallikten etik farklardan bahsediyorum. Siyasetten ya  da bunun siyasi malzeme yapilmasindan degil. "

 

dedin ?

Link to comment
Share on other sites

O halde neden, ben;

 

" Tabii ki, konumuz olan TC'nin kuruluş aşamasındaki Türk etnik kökeninden. Bunu sende söylemişsin zaten, " Müslüman " diye. Türk = Müslüman idi.

 

Dolayısıyla, diğer Sosyo-etiklerden farklı bir sosyo-etik durum ve o sosyo-etikin siyasallaştırılıp diğerleri üzerinde üstünlük ve hakimiyet kurması gibi bir durum yokmuş. "

 

dediğimde;

 

" Ben sosyallikten etik farklardan bahsediyorum. Siyasetten ya  da bunun siyasi malzeme yapilmasindan degil. "

 

dedin ?

Evet cunku ulkemizde devlet de hukumet de iktidar devlet ve hukumeti olarak bu sosyo-etik farki her zaman kendi politik cikarina duygu somurusune tasimis ve su istismar etmistir.

 

Iste o yuzden bu kavramlarin temeli sosyaldir siyasal degil. O yuzden de evrenbsel hukuk ve insan haklarinda taninmasi hak ve ozgurluk aksi bunun ihlalidir.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1122-sosyo-etik-sorun-gayriturkluk-ve-gayri-sunnilik/

Link to comment
Share on other sites

Yukarıda Türklüğün bir sosyo-etik fark olmadığını söylüyorum. Sen ise bunu çürütmek yerine hala aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsun.

 

Bak;

 

" Tabii ki, konumuz olan TC'nin kuruluş aşamasındaki Türk etnik kökeninden. Bunu sende söylemişsin zaten, " Müslüman " diye. Türk = Müslüman idi.

 

Dolayısıyla, diğer Sosyo-etiklerden farklı bir sosyo-etik durum ve o sosyo-etikin siyasallaştırılıp diğerleri üzerinde üstünlük ve hakimiyet kurması gibi bir durum yokmuş. "

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Yukarıda Türklüğün bir sosyo-etik fark olmadığını söylüyorum. Sen ise bunu çürütmek yerine hala aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsun.

 

Bak;

 

" Tabii ki, konumuz olan TC'nin kuruluş aşamasındaki Türk etnik kökeninden. Bunu sende söylemişsin zaten, " Müslüman " diye. Türk = Müslüman idi.

 

Dolayısıyla, diğer Sosyo-etiklerden farklı bir sosyo-etik durum ve o sosyo-etikin siyasallaştırılıp diğerleri üzerinde üstünlük ve hakimiyet kurması gibi bir durum yokmuş. "

Nedir turkluk "sosyo-etik fark" degil ise?"

 

Olan vesayet ve turklestirme nedir peki?

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...