alpinçayırı

Kütüb-i Sitte'deki sahih hadislerinde geçen sıkandal bir olaydır. Cümleden de anlaşılacağı üzere Arab'ın dini İslam'a göre kadın, şeytan suretinde gelir ve gider. O zaman bu mantığa(!) göre bütün kadınlar şeytandır. Anne de bir kadın olduğuna göre o zaman anneler de şeytandır. Bir de "cennet, anaların ayakları altındadır." diye başka bir hadis var. İnsanlarda; denizatları gibi erkek, erkeği doğurmadığına ve kişiyi doğuran anne de bir kadın olduğuna göre o zaman bu cennet, şeytan(!) sayılan kadının ayakları altında mı oluyor? Benim bildiğim cennette melekler olur, şeytanlar değil. Şeytanın cennette ne işi var? Al sana İslam'ın kayış kopartan derin paradokslarından birisi. İslamiyet'te kadın olmaktan kurtulman için üçüncü bir cins(lezbiyen, gey, travesti vb.) de olamazsın çünkü bu dinde ayetlerle ve hadislerle birlikte eşcinsellik kesinlikle haramdır, eşcinsel olduğun takdirde ise mürted diye öldürülürsün. Neresinde tutarsan tut elinde kalıyor şu bedevi Arab'ın leş dini.. Bu durum resmen kakafoni.. İslam'da en avantajlı kesim, yetişkin erkeklerdir. Kadınlar, uyanın artık; başta İslam olmak üzere bütün semavi dinler erildir ve sürekli erkeklere hitap eder. Kur'an'da ve hadislerde kadına hitap eden tek bir şey yok. Varsa yoksa hep erkekler. Bakın, sizin Allah'ınız size "şeytan" diyor. Arab'ın ilkel barbar bedevi kültüründen de bu beklenirdi zaten. Lanet olsun İslam'a. Pislam.. İlgili linkler: 1) https://sorularlaislamiyet.com/kadinlar-seytanin-aglaridir-hadis-i-serifi-nasil-anlasilmalidir 2) https://sorularlaislamiyet.com/bilin-ki-kadin-seytan-suretinde-gelir-ve-seytan-suretinde-gider-sizden-biriniz-bir-kadin-gorunce-0 3)

İslam dininin Kur'an'dan sonraki ikincil kaynağı olan Kütüb-ü Sitte'de Sahih-i Nuhari'de geçen ve kadınları aşağılayan sıkandal bir hadis. Bu rezalet hadise göre işlerini kadına bırakan bir toplum asla felah(kurtuluş) bulamazmış. Hele hele laflara bak, kadının başa geçtiği bir toplum asla iflah olmazmış(!) da zart zurt. Kadın ve erkek, birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Bir kere kadınsız toplum, yarınsız toplumdur. Dünya tarihinde çeşitli milletlerinde nice adını tarihe altın harflerle yazdırmış kadın yöneticiler vardı. Özellikle kadınların, kendilerini aşağılayan İslam dinine karşı mücadele etmeleri gerekirken bu mücadeleyi biz erkeklerin yapıyor olması da ayrı bir üzüntü. Sözde Cahiliye Devri'nde Arap kadını ile erkeği eşit iken İslam geldi, kadının hakkını elinden aldı ve erkeğe haksız ayrıcalıklar vererek kadını değersiz bir eşya yaptı. Tatlısu Müslümanları, alın size dininiz İslam'ın gerçek yüzü. Bu hadiste iş derken bütün işleri kastediyor sadece çamaşır ya da diğer ev işleri değil. İlgili linkler: 1) https://islamqa.info/tr/answers/135052/islerini-idarelerini-yurutmek-icin-bir-kadini-baslarina-geciren-bir-topluluk-asla-felah-bulmaz-hadisi-hakkinda 2) https://sorularlaislamiyet.com/kadinin-devlet-baskani-hakim-ve-vali-olmasi-ile-ilgili-bir-kavmin-basina-kadin-hukumdar-gelirse-o#:~:text="İşlerini bir kadına bırakan topluluk,günlük muamelelerde onun şahitliği geçerlidir

Kütüb-i Sitte'deki geçen sahih bir hadis olup Beyhaki tarafından aktarılmıştır. Buradaki ilim, pozitif bilimler değildir tam tersine dini bilgilerdir. Yani ilgili hadisi "İslamiyet, Çin'de ortaya çıksa Müslüman olacaksın" olarak anlamak gerekir. Muhammed'in "İlim, Çin'de de olsa gidip alınız" sözü, Necip Fazıl'ın "İslamiyet, Avrupa'dan gelse Müslüman olacaksınız" sözüyle eş anlamlıdır. Örneğin İlim Yayma Cemiyeti, teknolojik icatlar mı yapıyor? Hayır. Varsa yoksa imam hatipler ve Kur'an kursları... "İlim, Çin'de de olsa ona tâlip olun. Çünkü ilim, her Müslüman'a farzdır." Beyhakî, Şuabu’l-İman-Beyrut, 1410, 2/253 İlgili link: https://sorularlaislamiyet.com/ilim-cinde-de-olsa-aliniz-hadisinin-ravi-zincirinin-yer-aldigi-kaynagi-verir-misiniz

Bu söz, nonteist camianın en meşhur mottolarından birisi olup genellikle Mustafa Kemal Atatürk'e atfedilir. Yani özetle, bütün dinler insan ürünüdür ve asla ilahi değildir. İlgili linkler: 1) https://it.pinterest.com/pin/yeryznde-ne-yazldysa-insan-yazd-ne-sylendiyse-insan-syledi-atatrk--428616089549079464/ 2)

Türk ahşap işçiliğinde çok kullanılmış bir bezeme tekniği olan kündekari(kakmacılık), yıldızlı süsleme sanatında arada kalan özel olarak yapılmış geometrik şekillerdir. Kündekari, bir ya da iki boyutlu bir sanat türüdür. İlgili linkler: 1) https://islamansiklopedisi.org.tr/kundekari 2) https://klasiksanatlar.com/icerik/sayfa/94/kundekari.html 3) https://arkitera.com/haber/ahsabin-dile-gelmis-hali-kundekari/

Arş(عرش/earsh), Arapça'da taht veya koltuk anlamlarına gelen bir sözcük olup İslam'da Allah'ın yedinci ve en son katında oturduğu göğün en son katıdır hatta buna Arş-ı Ala(علاء العرش/eala alearshi) denilir. Arş, Yahudilik'te Araboth(ערבות/arvot), Hıristiyanlık'ta Tetramorph olarak bilinir. İlgili linkler: 1) https://islamansiklopedisi.org.tr/ars--kelam 2) https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/ars 3) https://islamveihsan.com/ars-ile-ilgili-ayetler.html 4) https://islamveihsan.com/ars-i-ala-ne-demek.html

Taha 5, Mümin 7 ve Hakka 17 ayetlerinde geçen bir gerçektir. Semavi dinlere göre Allah, bir kıral olup arş denilen tahtını da sekiz tane melek taşır. Taha 5: "O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Arş'a hakim oldu." Elmalılı Hamdi Yaır Meali Mümin 7: "Arş'ı taşıyan, bir de onun çevresinde bulunan melekler devamlı olarak Rab'lerine zikir ve hamd eder." Diyanet İşleri Eski Meali Hakka 17: "Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabblerinin tahtını, bunların da üstünde sekiz (melek) taşır." Diyanet İşleri Eski Meali İlgili linkler: 1) https://kuranmeali.com 2) https://fikriyat.com/galeri/islam/arsi-tasiyan-melekler-hamele-i-ars 3) https://yavuztellioglu.blogspot.com/2016/09/ars-tasyan-hamaletul-ars-ve-kusatan.html

Yadsınamaz acı bi gerçektir. Esma-ül Hüsna'ya göre Allah'ın 99 adından birisi olan Arapça El-Malik, Türkçe'de ''Kıral'' anlamına gelir. Üstüne üstlük, Allah'ın tahtını da sekiz melek taşır. İlgili linkler: 1) https://facebook.com/photo.php?fbid=1459698884125897&id=244196442342820&set=a.1467865419975910 2) https://tr.pinterest.com/pin/777785798139465334/ 3)

Olmayan bir olaydır çünkü ilgili palavradaki Kur'an'ı yaktıktan sonra fareye dönüşen(!) kız, aslında Patricia Piccinini adlı Avusturalyalı bir heykeltıraşın yaptığı bir heykeldir. Bir neslin beynini yıkayan o katmerli yalan... Kur'an'ı kimsenin çarptığını görmedim fakat elinde Kur'an'la enayi çarpan çok sahtekar gördüm. İlgili linkler: 1) https://webtekno.com/kur-an-i-yirtan-kiz-efsanesi-h123385.html 2) https://onedio.com/haber/koskoca-bir-neslin-kabuslarina-konu-olan-kur-an-i-kerim-i-yirtan-kiz-efsanesi-aslinda-ne-1154002 3) https://sondakika.com/dunya/haber-cogu-kisi-hala-yanlis-biliyor-kur-an-i-kerim-i-14505502/

İbn Kesir(ابن كثير/abn kathir); 1301-1373 yılları arasında Memlük Devleti döneminde yaşamış hadisçi, tefsirci ve tarihçi olup kendi adıyla anılan İbn Kesir Tefsiri'yle bilinir. İbn Kesir, Şam'da doğup Şam'da ölmüştür. İbn kesir, Dört Büyük Sünni Ekolü'nden Şafiiliğe mensuptur ve İbn Teymiye'nin öğrencisidir. İlgili linkler: 1) https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-kesir-ebul-fida 2) https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/ibn-kesir

Atlarınıza binin, gidiyoruz; Cem Akkılıç'ın Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı en efsanevi bilog yazılarından birisidir. İlgili linkler: 1) https://cem69.wordpress.com/2009/01/04/atlariniza-binin-gidiyoruz/ 2)

Beyhaki(بيهقي/bayhaqi), Miladi 994-1066 yılları arasında Nişabur'da yaşamış İran(Pers/Fars/Acem) kökenli bir fakih ve muhaddis. İlmi çalışmalarıyla İslam'a büyük katkıda bulunan Beyhaki, daha doğrusu Kütüb-i Sitte'deki sahih hadislerin derleyicisidir ve İmam Şafii ile birlikte Sünni mezhebinin Şafii ekolüne günümüzdeki son şeklini veren kişidir. İlgili linkler: 1) https://islamveihsan.com/imam-i-beyhaki-kimdir.html/amp 2) https://dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1786 3) https://islamansiklopedisi.org.tr/beyhaki-muhammed-b-huseyin

Celaleddin es-Süyuti(جلال الدين السيوطي/jalal aldiyn alsuyutiu), 1445-1505 yılları arasında yaşamış Sünni bir İranlı hadisçi olup kendi adıyla anılan Süyuti Tefsiri'yle bilinir. İmam Celaleddin es-Süyuti; Kurtubi, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır vb. gibileri ile birlikte en tarafsız tefsiri yapan nadir kişilerdendir. İlgili linkler: 1) https://islamansiklopedisi.org.tr/suyuti 2) https://ismailaga.org.tr/imam-es-suyuti-hazretleri-kimdir 3) https://dogruhaber.com.tr/haber/38196-imam-celaleddin-es-suyuti/

Muhammed bin Ahmed el-Kurtubi(محمد بن أحمد القرطبي/muhamad bin 'ahmad alqurtubii); adını Endülüs Emevi Devleti'nin başkenti Kurtuba'dan(Cordoba) alan, Orta Çağ'da yaşamış Arap bir düşünürdü. Kurtubi, gençlik yıllarını Kurtuba'da geçirdi ve eserlerinde Mutezile gibi akılcı akımlara karşı çıkarak nakilci geleneksel ehlisünnet inancını savundu. Katolik Hıristiyan İspanyolların Müslümanlara ve Yahudilere karşı başlattığı Reconquista(Yeniden Fetih) ile birlikte Endülüs'ün düşmesinin ardından Kurtubi, ailesiyle birlikte İskenderiye'ye giderek kariyerini orada devam ettirdi. Kurtubalı İmam Kurtubi'nin kendi adını verdiği Kurtubi Tefsiri, Kütüb-i Sitte'deki(6 Ciltlik Hadis Kitabı) en sağlam hadislerden birisidir. İlgili linkler: 1) https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/kurtubi 2) https://islamansiklopedisi.org.tr/kurtubi-ahmed-b-omer

Hadis derleyicileri olan Beyhaki ve Deylemi'den sahih bir rivayeti olan ilgili hadistir. Bu hadisi duyunca aklıma Bektaşi'den imama verdiği osurukla yıkılan dinin direği ayarı geliyor. Bir osssurukla yıkılan bu osuruktan dini, ufak çıkarlar uğruna siyasiler ve cihadçılar ayakta tuttu ve tutuyor. Demekki namaz, İslam'ın paslı direğiymiş. "Namaz, imanın direğidir. Cihad, amelin zirvesidir. Zekât ise, bu ikisinin arasında yer alır." Deylemi, Müsnedü'l'Firdevs "Namaz, imanın ölçeğidir. Kim o ölçeği tam doldurursa mükâfatını da tam alır." Beyhaki, Şuabü'l-İman İlgili linkler: 1) https://sorularlaislamiyet.com/namaz-dinin-diregidir-kim-onu-terkederse-dinini-yikmistir-ifadesi-hadis-midir 2) https://sorularlarisale.com/namaz-dinin-diregidir-hadisi-dinimizin-namazla-ayakta-durdugunu-ifade-etmektedir-burada-diger-ibadetlere-nispeten%3famp 3) https://islamveihsan.com/namaz-neden-dinin-diregidir.html/amp

Bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Dünya'nın bütün uygar ülkelerinde 'doğa tarihi müzeleri' vardır. İşte, başta American Museum of Natural History(Amerikan Doğa Tarihi Müzesi) ve Musei Vaticani(Vatikan Müzeleri) olmak üzere o doğa tarihi müzeleri: https://anadoluhayat.com.tr/blog/hayata-dair/dunyanin-en-unlu-doga-tarihi-muzeleri-1111

George Carlin'in şu sikecinde fena geçirdiği dini bir palavradır: ''On Emir'e itirazım var. Şöyle ki: Neden On? Onuna birden gerek yok. Bence emirler listesi, on emir elde edebilmek için kasten ve suni olarak şişirilmiş. Bu liste bariz olarak 'vatkalı' bir liste. Bakın şöyle oldu: Beş bin yıl kadar önce bir grup dinci sahtekar toplanıp insanları hizaya sokup kontırol altında tutmanın bir yolunu buldu. İnsanların esasen salak olduklarını ve kendilerine söylenen her şeye inanacaklarını biliyorlardı. Böylece bu adamlar Tanrı'nın, bizzat Tanrı'nın herkes tarafından dikkate alınıp uygulanmasını istediği bir listeyi kendilerine verdiğini duyurdular. Her şey bir dağın tepesinde; etrafta hiç kimsecikler yokken olup bitmişti, dolayısıyla başka gören de yoktu. Peki size bir şey soracağım: Bu adamlar, bir çadır içerisinde oturmuş bütün bunları uydururken neden 10 sayısını tercih ettiler? Neden on? Neden dokuz ya da on bir değil? Nedenini de izah edeyim: Çünkü on, kulağa önemli gibi geliyor. Oni kulağa resmi geliyor. Eğer on bir deselerdi insanların onları ciddiye almayacağını biliyorlardı: Ne? On bir emir mi? S*ktir git lan. Sen dalga mı geçiyorsun benimle? Ama on! On, kulağa önemli gibi geliyor. Onluk düzen ona dayalıdır. Bir deste on adetten oluşur. On, pisikolojik olarak tatmin edici bir sayıdır: top ten (en iyi on), en istenen on, en iyi on giyim gibi... Yani emirlerin on adet olması tamamen bir pazarlama kararıydı. Ayrıca (On Emir) bariz bir yalan listesi. Tirajının yüksek olması için kasten şişirilmiş siyasi bir belge. Gelin size emirlerin sayısını azaltarak nasıl daha mantıklı ve gerçekçi bir liste oluşturabileceğimizi göstereyim. İlk üç emirden başlayacağız ve On Emir'in Roman-Katolik versiyonunu kullanacağım çünkü ben çocukken zorla kafama sokulan versiyon buydu. Ben Rab'bim, senin Tanrın. Karşımda başka ilahların olmayacak. Rab'bin ismini boş yere ağzına almayacaksın. Şabat gününü takdis edeceksin. Evet. Daha konuya girer girmez apaçık görülüyor ki ilk üç emir küllüm yalan. Şabat günleri, Rab'bin adı, başka ilahlar, ürkütücü bir dil... İlkel insanı korkutup kontırol altına almak için düşünülmüş ürkütücü bir dil. Bu türden batıl zırvalıkların 21. Yüzyıl'ın entelektüel ve medeni insanının hayatında geçerliliği kesinlikle olamaz. O zaman ilk üç emri atıyoruz gitsin ve elde var yedi. Babana ve anana hürmet edeceksin. Bu emir, itaat ve otoriteye saygı göstermeyle ilgili. Bir başka deyişle bu emrin amacı insanları kolayından kontırol altına alabilmek. Gerçek şu ki itaat ve saygı durduk yerde verilen şeyler değildir. Kazanılmaları gerekir. İtaat ve saygı ebeveynin ya da saygı duyulacak birey her kimse onun performansına bağlı olmalıdır. Kimi ebeveyn saygıyı hak ederken pek çok ebeveyn hak etmez. Nokta. Kaldı altı. Şimdi; her ne kadar mantık; dinin anlayıp kabullenmekte zorlandığı bir husus olsa da, ben mantıklı davranacağım ve zaman kazanmak için listede bazı atlamalar yapacağım. Çalmayacaksın. Yalan şahadet etmeyeceksin. Çalmak ve yalancılık. Biraz düşünürseniz göreceksiniz ki bu iki emir aslında aynı davranış türünden bahsediyor: Ahlaksızlık. Hırsızlık ve yalancılık! Yani ikisine birden ihtiyacımız yok. Onun yerine bunları tek bir emirde birleştirerek özetle 'ahlaksızlık yapmayacaksın' deriz ve hooop, beş emir kaldı. Bu arada emirleri birleştirmeye başlamışken, birlikte olması gereken iki emir daha var: 'Zina etmeyeceksin.' ve 'Komşunun karısına göz koymayacaksın.' Yine bu iki emir de aynı davranış türünü yasaklıyorlar ki bu sefer yasaklanan evlilik yuvasına sadakatsizlik. Bunlar arasındaki fark göz koyma olayının beyinde olup bitmesi. Ve ben insanlara başkalarının karısıyla ilgili fanteziler kurmayı yasaklamamanız gerektiğini düşünüyorum. Öyle ya yasakladık diyelim, adam çavuşu tokatlarken ne düşünecek peki? Ama evlilik yuvasına sadakat mantıklı bir fikir. O yüzden bu fikri tutalım ve diyelim ki 'sadakatsizlik yapmayacaksın' ve birden bire dörde düştük. Ve tekrar düşündüğümüzde fark ederiz ki dürüstlük ve iffet de aslında aynı genel değerin bileşenleridir. Yani aslına bakarsanız dürüstlükle ilgili iki emir ile sadakatle ilgili iki emri de birleştirip olumsuz ifade yerine olumlu ifade kullanmak suretiyle 'her zaman dürüst ve sadık olacaksın' diyebiliriz. Böylece elimizde üç emir kalıyor. Komşunun malına mülküne göz koymayacaksın/imrenmeyeceksin. İşte, bu düpedüz aptallık. Ekonomi, komşularımızın malına mülküne imrenmemiz sayesinde ayakta duruyor. Komşu şarkı söyleyen bir vibratör aldığında aynısından bir tane de siz edinmek istersiniz. imrenme anlamındaki göz koyma istihdam yaratır. imrenmeye dokunmayın. imrenmeyle ilgili bu emri de çıkarttığımızda geriye iki emir kalmıştır: birleştirip kapsamını genişlettiğimiz sadakat emri ile henüz bahsetmemiş olduğumuz bir diğer emir: Öldürmeyeceksin. Beşinci emirle yasaklanan cinayet. Ancak biraz düşünürsek, aslında din hiçbir zaman cinayeti kabullenmekte sorun yaşamamıştır ki. Hem de hiç! Tarihte tanrı adına öldürülenlerin sayısı tüm diğer nedenlerle öldürülenlerin sayısından çok daha fazladır. Birkaç örnek vermek gerekirse: İrlanda tarihini düşünün, Orta Doğuyu, Haçlı Seferlerini, Engizisyon mahkemelerini, Amerika’daki kürtaj cerrahı cinayetlerini düşünün. Ve evet, lafı ağzımdan aldınız: Dünya Ticaret Merkezini düşünün ve dindar kesimin “öldürmeyeceksin” emrini ne kadar ciddiye aldığını göreceksiniz. Çok açık ortada ki dindar kesim için, özellikle de katı dindarlar için cinayet pazarlığa açık bir husus. Bu konu sadece öldürenin kim öldürülenin kim olduğuna bağlı. Ve işte tüm bunlar ışığında dostlar, sizlere tarafımdan revize edilmiş iki emir listesini sunuyorum: Birinci Emir: Her zaman –ve özellikle de kukuyu kimden alıyorsan ona karşı, dürüst ve sadık olacaksın; ve İkinci Emir: Karşındakinin senin tapındığın görünmez yaratıktan farklı bir görünmez yaratığa tapınıyor olması durumu hariç; kimseyi öldürmemeye gayret edeceksin. Bu kadarı yeter de artar bile dostlar. Musa, emirleri dağdan indirirken cebinde bile taşıyabilirdi. Ve eğer böyle bir listemiz olsaydı işte o zaman o “zeki” Alabama yargıcının kamusal alanda duvarda kalıcı olarak sergilemesine de aldırmazdım. Elbette ek bir emir daha yazdırması kaydıyla: “kendi dinini kendine saklayacaksın”. George Carlin İlgili link:

Turgut Altınok denilen sahte milliyetçi tipitipin canlı yayın sırasında İstiklal Marşı'nı okuyamaması sıkandalıdır. Yıllarca milliyetçilik satan mankurta bak sen. Zaten bu dincilerde vatan duygusu yoktur. Tamam; İstiklal Marşı'nın tüm 10 kıtasını okumak değil ama bilinen ilk iki kıtasını eksiksiz okumak gerekir, değil mi? İlgili linkler: 1) 2) 3)

Avoda Zara(עבודה זרה), Yahudilik'te putperestlik anlamına elen İbranice bir sözcük olup Altın Buzağı olayı ile özdeşleştirilir ve On Emir'in ilk iki maddesini ihlal etmedir. Tevrat, Talmud ve 613 Mitzvot gibi diğer Yahudi kutsal(!) metinlerinde de bu durum; sık sık eleştirilir. Avoda Zara, aslında Talmud'un dördüncü kitabı olan Nezikin'in(נזיקין/Zararlar‎) kitapçıklarından birisidir.

Ankara'nın Çubuk ilçesinde, dedesinin mandırasına gitmek için yola çıkan 13 yaşındaki Alperen Tekyürek, birdenbire çete halindeki sokak itlerinin saldırısına uğradı. Derisi; sokak itleri tarafından kas dokularının gözükebileceği şekilde parçalanan ve ağır yaralı olarak kurtarılan Alperen Tekyürek, hastaneye kaldırıldı. Başıboş sokak köpeği sorununda sarı muhalefet CHP'li belediyeler, bilerek görmezden geliyor çünkü Pawguards gibi mama lobisinden gelen milyonlarca lira cukka var. İlgili link: https://cnnturk.com/video/turkiye/ankarada-basibos-kopek-saldirisi-2187223

Ankara'nın Keçiören ilçesinde 10 yaşındaki Tunahan Yılmaz adlı bir çocuk, gittiği ilkokulun yolunda 20 civarında başıboş sokak iti çetesi tarafından saldırıya uğradı. Sokak köpekleri tarafından parçalanıp ağır yaralan çocuk hastaneye kaldırıldı. An itibariyle mama lobisinin iki(milyon)yüzlü köpektapar(itperest) enikleri bu olaya sessiz. Her zaman derim: Gelişmiş ülkelerde "sokak köpeği" diye bir kavram yoktur. Sokak köpeği, gelişmemiş ülkelerde olur. Zamanında bu konu hakkında Atatürk ve İsmet İnönü'nün sokak köpeği sorununa çözümü olmuştu, aynı şey şimdi de uygulansın. Sarı muhalefet de aynı köpektaparlar gibi bu olay karşısında sessiz kaldı. #başıboşköpekleritlafedilsin #sokaktabaşıboşköpekistemiyorum #başıboşköpekistemiyorum İlgili link:

Utanmadan "Oyun istiyor abisi" diyen köpektapar tipitiplerin görmezden geleceği ve Hakkari'nin Yüksekova ilçesindeki o sıkandal görüntülerdir. Bir milli güvenlik sorunu olan binbir türlü hastalık saçan sokak itleri derhal itlaf edilmelidir!.. İlgili linkler: 1) https://yuksekovahalkinsesigazetesi.com/yuksekovada-kopeklerin-saldirisina-ugrayan-kiz-hayatini-kaybetti#google_vignette 2)

Bolu'daki ilgili otel, zaten ahşaptan yapılmış eski bir otel olup denetleyeni de Kültür ve Turizm Bakanlığı'ymış. Bu AKP-MHP çetesi, ilgili olaydaki kendi pisliklerini aklamak için utanmadan suçu Tanju Özcan'a atarlar. Katil ve yalancı AKP!.. Üstelik, ilgili otele 2021'de yangın güvence belgesini de yine AKP iktidarı vermiş. AKP, en büyük milli güvenlik sorunudur!.. İlgili linkler: 1) https://t24.com.tr/haber/denetimsizlik-faciasinda-sorumlulugun-kimde-oldugu-belirsiz-kaldi-bakanlik-ve-belediye-topu-birbirine-atti,1212177 2) https://gazeteduvar.com.tr/muteahhitler-istedi-itfaiyenin-denetim-yetkisi-alindi-makale-1751366

Haray Haray Men Türk'em(Haray Haray Ben Türk'üm), Ünlü Azerbaycan Türk'ü halk ozanı Araz Elses'in en efsanevi parçalarından birisidir. Bu şarkının teması İran İslam Cumhuriyeti'nde mollaların esaretinde yaşayan ve sayıca İran nüfusunun %60'ını oluşturan Tebriz başkentli Güney Azerbaycan Türkleri'nin yaşamlarını ve çektikleri acıları anlatıyor. "Yurdumun dört bir yanından milletim sel olup akar. Caddeler, meydanlar artık milletime dar gelir. Bütün millet, birce sesle Türk'üm diye haykırır. Boynu bükük yaşamak milletime ar gelir. Göklere yükselir bu ses. Haray haray, haray haray ben Türk'üm!. Bu ses, Sultan Savalan'ın sehendimin sesidir. Bu ses, göğsü garip kalan ulu erkin sesidir. Bu ses, milyon milyon Türk'ün varlığının sesidir. Bağımsızlığa can atan milletimin sesidir. Kurtuluşun delisiyim, delikanlı Türk'üm ben. Haray haray, haray haray ben Türk'üm! Dinlesin bu sesi Dünya, yer gök duysun bu sesi, Yokluğuma ferman yazan eller duysun bu sesi. Tılsım kırılmıştır artık! Parçalamışız kafesi. Bu sese kurşun sıkanın kesilecek, kesilecek nefesi. Ölüme meydan okuyan delikanlı Türk'üm ben. Haray haray, haray haray ben Türk'üm!.." Araz Elses İlgili link:

Özgür ve dürüst bir Dünya olup bu söz, aslında Alman filozof Arthur Schopenhauer'a aittir ve ilgili sözün tamamı şu şekildedir: "Dünya, 15 yasından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz." Belirli bir yaşın altındaki çocuklara din gibi soyut ve tehlikeli fikirleri dayatmak açıkça çocuk istismarıdır çünkü çocuk istismarı, sadece cinsel yollarla gerçekleşmez. Namaz kılmayan çocuklarınızı dövün hadisi de bununla bağlantılıdır. Bu kötü durum, bildiğimiz beyin yıkamaktır çünkü yalnızca günahkar olanların Tanrıları ve tövbeleri vardır. İlgili linkler: 1) https://unutulmayansozler.com/arthur-schopenhauer-sozleri-54.html#google_vignette 2)