Röpteşambırlı Uzaylı

evrende fiziküstü hiç bişi yoktur.hemen olaylari tanrıya bağlamayın.tanri sadece insan zihninin bir ürünüdür.

yanlış anlamışsın dostum.ısınan maddeler genleşir, genişler.dediğin gibi geriye doğru gittikçe evren şu halinkinden daha buyuk olur.çünkü;ısınır.sonsuz yoğunluk ve sonsuz bir hacime yakınsar.diyor bilim adamları.öyle nokta olup kaybolma filan yok. doppler etkisini de yanlış anlamişsin. Uzayda ki galaksiler birbirinden uzaklaşıyor.bu yuzden resimde ki gibi yıldız uzaklastıkça ışıği kirmizi oluyor.evren genişliyor derken bunu anlatiyorlar. kavramlari iyi öğrenmek gerek.evren dediğin kara madde ve kara enerjidir.genişleyen bunlar.

Dostum, kötülüğü insanlarda bulmuşsun ama doğal kötülükler kimin suçu? (açlik, hastalık,depremler,besin zinciri, seller,kuraklık,soğuk.... vs. gibi.) Tabiat faşisttir, tabiat kördür, tabiat acımasiz, tabiat kötü,tabiat korkunçtur... Aksini iddia eden masai marada tek başina 1 gün geçirebilir.sabaha sağ çikarsa tabi kötülük varmiymiş yokmuymuş anlatır ve bizlerde öğreniriz.öyle hayal pilavi yemeye gerek yok.doğa ana toz pembe, iyilik dolu bir yer değil.

bende de pek gazete okuma alişkanliği yok ama klasik poz verme hareketi işte.amuda kalkıp poz verecek halleri yok herhalde 😂

Lambali radyolara baktım da onlarla bu aleti kıyaslamak doğru değil.bu cok basit bir düzenek.

Verdiğin linkte şöyle yaziyor: tikker; Alıcının detektörü ile kulaklık arasında bir elektromıknatıs tarafından tekrar tekrar açılan titreşimli bir anahtar kontağından oluşuyordu. Ham bir modülatörü olarak işlev gördü; dedektörden gelen sinyali bir ses oranında keserek, taşıyıcı her mevcut olduğunda kulaklıkta bir vızıltı üretiyordu. Böylece Mors alfabesinin "noktaları" ve "kısa çizgileri" duyulabilir hale getirildi.

yaptığın bu alette vızıltı geliyorsa çalışıyor demektir.ilkel telgrafmış sonuçta.

ismine niye radyo alıcısı demişler onu anlamadım.havadaki radyo dalgalarını algılayan bişey değil sonucta.ismi saçma olmuş

verdiğin linkte öyle yaziyor.mors alfabesi ile iletişimi sağlamak için yapilmiş bir tür telgrafmış.bu alfabenin nokta ve çizgilerini ise vızıltı halinde sese dönüştürebiliyormuş.ilkel bir modülatörü varmış telofonun ucunda.ses çikarmiyor sadece işte gelen elektrik sinyalini vızıltı halinde veriyormuş.

nasıl düş değil kardesim ? öldükten sonra tanrı ile tanışmayı düşünüyorsun.bu bir vehim,hayal, rüya değil de nedir? tanrı ile tanışmak, konuşmak, sohbet etmek filan bana çok fantastik geliyor.

Kardesim ne bekliyorsun bu düşten? ölünce tanrı ile çay içip, sohbet filan edeceğini mi ? Bak; Tanrı: umuttur.umut ise insanı öldürür. Çünkü; umut insanı eylemsizlik yani;bir tür atalet haline sokar.her şeyi tanrıdan bekler, umut edersin ; sorgulamaz, arastırmaz, düşünmezsin.çünkü: her sorunun cevabı tanrı'dır.bu durumda kitleleri taş devrine, mağara, ilkel dönemlere götürür.tanrı hiç bir soruya cevap vermez ancak yeni ve çözümsüz sorular ve sorunlar üretir.zaten yok orası ayrı mesele.

evrende: fizik ötesi, doğaüstü, olağan dışı hiç bir fenomen /güç yoktur.

Tanrı diye bir büyücü yok.

evrenin, enerjinin evrimi ile oluşmuş bir tür simülasyon olduğunu düşündüğüm için; bu "deja vu" denen olayın da beynin veri akışında ki gecikmeden kaynaklı olabileceğine salık veriyorum. yani; bu deja vu yaşiyan insanlar: düşük ram düşük işlemci düşük ekran kartına vs. sahip insanlar. bu yüzden beynin sağ ve sol lopları çevreden gelen sinyalleri hızlıca senkronizasyon edemiyor ve oksipital lopta görsel veri işlenirken kişide gecikmeli bir yaşanmışlık hissi oluşuyor.kısaca;bu deja vu: beynin performans düşüklüğünden kaynaklanıyor.bu performans düşüklüğüne ise: yetersiz beslenme, uykusuzluk, protein eksikliği,yorgunluk,gri hücre eksikliği, ilaç kullanımı, otlar vs. neden olabilir.

Tanrı; yaratıcı, yaratan demektir. asıl sorun şu ki ; evrene baktığımızda yaratılmış hiç bir şey göremiyoruz.otomatikman tanrı, tanımı ile yok oluyor.örneğin;suyu, taşi, topraği kimse yaratmadi.hepsinin kimyasal formülü var ve evrende uygun şartlarda oluşuyorlar zaten.

ne anlatmak istediğini anlamadığım için bir şey diyemiyorum kardesim.işik hızı hakkinda senle aynı fikirde olduğumu demiştim.ekleyeceğim fazla bir şey yok, zira; bu işik denen zımbırtının mahiyeti hakkinda en ufak-zerre, kırıntı, miskal bilgiye de rastlamadım herhangi bir yerde.parçacık denen şeylerin(foton,eloktron,proton) de misket gibi bir cisim olduğunu düşünmüyorum.daha çok iç içe geçmiş,sıkışmış farkli frenkastaki em dalgaları gibi geliyor.ışıktan bir ip sanki sarılmışta iplik yumaği olmuş gibi.fotonlar, protonlar gibi çeşit çeşit iplik yumakları.bu yumaklarda higs bozonuyla oluşmuş gibi.

imtihan diye bir şey yok.hergün bir sürü bebek imtihan olmadan ölüyor.eğer imtihan diye bir şey olsa bebeklerin ölmemesi gerekirdi.aksi durum imtihani saçma yapiyor çünki.veya herkesin aynı yaşta ölmesi gerekirdi.aksi adaletsizlik çünki.kısaca; bu imtihan argümaninin akla mantiğa uyan hiç bi tarafi yok.

kapitalizm, kominizm veya başka bir şey...bunların ne önemi var? kişinin finansal okur yazarlığı yoksa her türlü şapa oturur.parayı yönetemedikten sonra istersen çuvalla paran olsun, yine bir gün kaybedersin.parayı yönetmek ise bilgi, öngörü, tecrübe ve birazda şans ister.herkesin kazandığı bir düzen/sistem ise zaten olmaz.dünya zaten öyle bir yer değil.büyük balık küçük baliği yer.kısaca;evrim evrenin her yerinde vardır.ekonomide işte evrim geçirip durur.

O kadar yazmışsın ama boş.zaten bir şeyi 3-5 cümle ile anlatamiyorsan o şeyi kendin bile anlamamışsındır.tanrı varsa özgür irade diye bişey olmaz.çünkü: tanrı ;kuklacı biz;kuklayız demektir.

Hukukî anlamda bir kimsenin suçlu kabul edilebilmesi için suçun o kimse tarafından işlendiğinin hukukî süreçler sonucunda ispatlanması gerekir. Suç ortaya çikmadan tanrının çocuğu ilerde yapacaklarından sorumlu tutması ne kadar etik? Belki anne babası çocuğu saptıracaktı! Olamaz mı?onun için geç bunları kardeşim.

Rhodium kardesim güzel yerlere temas etmişsin lakin bu yazdıklarına cevap vermek beni aşiyor.ben zaten forumdaki bilgili kişilerden görüş almak için sordum.böyle bişey olur mu diye vs.safsata da olabilir. xD

tesekkürler john.farkli bakış açın olması güzel.bu konuları tartışmayı heycanli yapan da o zaten.farkli düşünmek iydir.bunu çoğu fizikçi bile yapamıyor maalesef.kitabi bilgileri pompalayip duruyorlar.

benim bildiğim doğal lazer kaynaği evrende yok.yapay olarak üretiliyor.tabi evren de çok büyük şimdi ve evrimle uzayın bir yerinde lazer işini olmuşta olabilir.nebulalar, bulutsular, gaz veya toz bulutları ayna görevi görüp uyarılmış elektronların üzerinde ki enerjiyi lazer işini olarak atmalarını sağlamiştir belki.elektronları da yıldız patlamarı uyarmiş olabilir.

klasik tanım:Bir cismin birim zamanda aldığı yola hız yani sürat denir. senin dediğine göre her şey durağan.zaman da yanılsama.mekanda.ama bizler bir zaman ve mekan algiliyoruz.bu ikisi zaten klasik tanım içinde ve direkt bunları tanımdan çikariyorsun.ortada tanım kalmiyor.algıladığımız hareketin gerçek tanımı sence nedir?bu ikisi yerine neyi koyacan?

kardeşim yazdığında ne yanlış bilmiyorum ama hareket denen olgu nasıl ortaya çikiyor bunu izah edebilir misin? hız formulünü kullanmadan veya klasik fizikteki hız kavramı dışında bir tanım yapabilir misin? sonuçta iddian büyük.senle aynı fikirdeyim ama hareketi tanimlamamiz gerekiyor öncelikle.takdir edersen.