-
İçerik sayısı
48 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
Sitemizdeki itibarı
0 NeutralTTT hakkında
- Doğum günü 19-06-1965
Contact Methods
-
Website URL
tankut.sebat.net
Profile Information
-
Gender
Male
Son profil ziyaretçileri
239 profil görütülenme
-
Eveeet! Sürekleyelim. Bir varoş çatlağının en belirgin özelliği; her şleyi, herkesten dahâ iyi bilir! Hiç bir şeyi, öğrenmeye gerek sezinmez. Çünkü bir varoş çatlağı, her tür gerekli bilgiyle; doğuştan donatılmıştır! Kitap ya da makâleler okumak? Ne münâsebet! Gereksiz süre kaybı! Bilhassâ Müslümân toplumlardaki varoş çatlağı; herkesi, salak olmakla suçlar. Müslümânlar ise; birilerini iknâ edemezlerse; sözleri, hazır: "Şenin bişigoloşig rahâtşıjlığın var!" 😆
-
Seni, hiç de yanlış anlamamışım. Gittiğin yolu sürdür, varoş çatlağı!
-
Vay be! Güldürdün beni; düşünme özürlüsü imişim, ha! 🤣 Anasayfanın altlarında bir yerde, varoşuları tartışıyoruz; bir bakıver. Sana, liberalistler ve sosyaldemokratlar doğrultusunda, bir öykü anlatayım. Ötekikent ve Berikikent'i birleştiren iki yol var. Birisi, eski yoldur; eğik-bükük ve yamaçlı bir yoldur. İkincisi ise, bir çizgi gibi; doğrudan ilerleyen bir otoyorldur. Bu otoyol, köprülü-tünelli olduğu için; hiç bir engeli olmaz. Liberalist ve sosyaldemokrat, aynı yolda; yan-yana ilerlerler. Bir noktaya geldiklerinde ise; liberalist, ileriye doğru bakar; bir trafik kazâsı görür. Direksiyonu, yana kırar ve eski yola girer. Liberalist ile yan-yana ilerleyen sosyaldemokrat, aynı trafik kazâsını görür; ama umursamaz ve ilerler. Liberalist, otuz dakîka diye planladığı mesâfeyi; kırk dakîka sonra aşar; ve gideceği noktaya varır. Yalnızca on dakîkalık süre kaybı olur. Liberalist, Berikikent'e vardığında; sosyaldemokrat, hâlâ sıkışık trafikte beklemektedir! Bu öyküde, iki kişiyi aktarıyorum. Sosyaldemokrat, yalnızca kara ve ak bilir. Bu iki görüntünün arasında, milyarlarca farklı tonun olabileceğni anlayamaz. Liberalist ise,;o milyarlarca farklı aratondan da yararlanır. Buradaki sosyaldemokrat, senden başkası değildir. 😃 Kıt beyinli yaratıklar, bir şeyler saçmalıyorlar! Sen ise; o kıt beyinli yaratıkları alkışlıyorsun! Soyaldemokratlar, beş yaşındaki çocuklar gibidirler; her saçmalığı alkışlarlar! Liberalist ise; hızlı ve derin düşünür. Not: Yukardaki Marx örneğini, bir kez dahâ oku. Anlayacksın ki; Marx bile, bir kapitalist idi. Ama onun kapitalizm anlayışında, kommünlük (tektip insân) yatar. Kommünlük anlayışında ise; hiç bir alanda ilerlenilmez! Orada, bilim olmaz; teknik olmaz; felsefe olmaz... Hiç bir şey olmaz!
-
Sen, varoş ortamda doğup-büyüdüğün için; aynı aşağılık kompleksli varoş çatlağısın; tıpkı annen-baban gibi. Arabesk'i de, çok seviyor olmalısın. Önümüzdeki günlerde, benzer bir konuya değineceğim. Ve sen, yine kendi varoş gözlüğünü kullananarak; senin gibi varoş kökenli saftiriklerden, örnekler getireceksin. Varoşlardan sıvıştığında ve yeni ufuklara daldığında, göreceksin ki: "Vay anasını! Ben, koca evreni, uçsuz-bucaksız bir varoş mahâllesi sanuyormuşum! Meğerse; öyle değilmiş!"
-
Karl Marx'ı bilmeyeniniz, var mı? Kendisi; sosyalizm ve komünizm kuramının yaratıcısıdır. Onun, çoook ünlü bir kitabı var: Das Kapital. Eğer Marx, kimi saftirik yurttaşlarımızın sandığı gibi; sömürüyü, sömürge araçlarını ve soygun düzenini destekleseydı; bu, nasıl bir mantık olurdu? Oysa; o, birlikte üretmeyi ve eşit paylaşımı destekliyor. Kitabın başlığı; işte bu yüzden Das Kapital'dir. O saftirik varoş çatlaklarına soruyorum: Meseleyi, şimdi anladınız mı?
-
Yine bir aranot geçeyim. Yeryüzündeki hiç bir müzikbilimci, türküleri eleştirmez. Neden mi? En azından; kısa süre öncesine kadar, türküler; yalnızca kırsak kesimde ve neredeyse sıfır eğitimli kişilerce bestelenmişti. Köyün birinde, bir adamcağızı düşünün. Adamcağızın (ya da kadıncağızın) köyünde, ilkokul bile yok. Belki de; köyünden dışarıya, hiç çıkmamıştır. Bu kişicik, bir çalgı bulur; ve başlar tıngırdatmaya. Bir süre sonra; artık o çalgıya alışmıştır. İçinden, bir ezgi geçer. Eline, çalgısını alır ve başlar çalmaya. O ezgiye, kendi sözlerini de ekler. Ve böylece, bir türkü oluşur. Günün birinde; nota yazmayı ilen birisi, o köye gelir. Bizim köylü, türküsünü sunar. Müzikçi, pürdikkat dinler ve adamcağızın çalgısına odaklanır. Artık o türkü, kayıtlara geçmiştir.
-
Eveet! Kaldığımız yerden sürekleyelim. Kapitalizm diye bir oldu olmasaydı; insânlar, hâlâ bonobolara benzeyen hayvanar olabilirdi. Bu yaşamda, bir şeyler yaratabilmek için; kişisel çıkarkar, kaçınılmazdır. Her alanda; her yeni buluşun temelinde, kişisel çıkarlar yatar; yânî kapitalizm! Düşünsenize; birilerinin kişisel çıkarları olmasaydı; sizinle, yine de burada sözenebilirdim. Ama 2022 yılında değil de; belki de, 222,22,22,022 yılında görüşebilirdik. (Elbet de uradakiler, çoktan gebermiş olacaktı! 😏)
-
Koşuklarda, dize atlama yanlışları! Türkçe koşuk dizerken; her dizenin sonunda, bir yazımkipi olmalıdır; kesinlikle! Bizim sözyazarlarımız, bu kuralda da sınıfta kalmışlar! Yalnızca orası değil; bir de, kavramları bölerek; dize atlıyorlar! Oha yâni! Düzinelercesine örnek verebilirdim. Ama yalnızca üçüne değineceğim. Bir: Hiç tükenmeyeceğini sandığımız... Necdet Tokatlıoğlu, amma da saçmalamış! Tanıdık geldiği gibi; bestenin ilk dizesini, başlık yapmış! Bir sürü başka hatâları da var. Dilbilim ve koşukbetimge açısından, öyle bir saçmalık segiledi ki; uslara durgunluk! Birinci anadizenin başına bakalım: Hiç tükenmeyecek sandığımız aşkımız, bitecek miydi! Burada, ne denebilir ki?! Susalım! İkinci anadizenin başına bakalım: El-ele tutuşup, gezdiğimiz yerleri; ararım şimdi. Ve ben susuyorum! Benim başlığım: "Nerdesin, alktığım?" http://srl.alazli.net/ktm.php?subaction=showfull&id=1590844814&ucat=44&template=ktm& İki: Bir peri masalı Yukarda aktarmıştım ya; bu beste, sayısız saçmalık yumaklarımızdan birisi! Beni üzen gerçek, ne; biliyor musunuz? Bu saçma-sapan harf yığınını oluşturan aymaz yaratık; Doktorrrrrrrrr Bekir Mutlu! Ona, o doktorayı veren kurumu; bombalamak gerekir! Neyse...! Bestenin her üç dizeğinin, son iki dizeleri de; aynı saçmalık! ... bir sevdâ bûsesi, dudaklarına kondurup; kandırmak isterim seni! ... bir akşam; saçına, gülden bir demet kondurup; kandırmak isterim seni! ... bir gece; rüyâna, tüm sevgileri kondurup; kandırmak isterim seni! Benim yazdığım başlıklar: - Gölümdeki ısın - Das Feenmärchen - Enchanting fairies http://srl.alazli.net/ktm.php?subaction=showfull&id=1622365446&ucat=44&template=ktm& Üç: Böyle bir karasevdâ Burada da, irili-ufaklı yanlışlar var. Ancak Gündoğdu Duran, sözyazarlığına da bürünürse; şöyle bir güldürü oluşur: ... o ipek saçlarına dökülen akla biter. Beste: Gündoğdu Duran Güfte: Gündoğdu Duran - Böyle bir karasevdâ - Endlose Liebe - Everlasting love http://tankut.sebat.net/ktm_tt.php?subaction=showfull&id=1584692400&ucat=7&template=ktm_tt&
-
Kapitalizm, nedir; ne deyildir? başlıklı konuda, Tenten'in saçmalıklarını ve benim, ona verdiğim yanıtları temizleyin. Dogmaya dayalı saçmalıklar üreterek; bilim tabanındaki bir tartışma, dağıtılmasın. Bu tür saçmalıklar yüzünden, sıklıkla Ateistforum'dan ayrılmıştım. Aynısının olmasını istemem.
-
Varoş çatlağı! Kaybol!
-
Keşke önce okusan da; sonra yorum yazsan! Ne kadar saçmaladığının, farkında bile değilsin!
-
Ben, hep söylerim ya; Türklerin, doğru sandığı bilgilerin topuna yakını; yanlıştır. Bizim solcu avanaklar, başlarlar söylenmeye: "Gabidalizm! Gabidalizm! Gabidalizm!" Kapitalizm, nedir? "Kapital" sözcüğünün bire-bir Türkçe karşığı, "üretim değeri"dir; ürettiğiniz hizmetin ya da ürünün değeri. Bunu, "emek" olarak da algılayabilirsiniz; ve doğru yolda yürürsünüz. Kaptalizm, emekten başka bir şey değildir. Kapitaizmin, diğer bir tanımı da var; "serbest piyasa". Serbest piyasa; diğer deyişle, kapitalizm; üretimimn kalitesini artırırken; fiyatların da, düşmesini sağlar. Kapitalizmin, diğer bir tanımı dahâ var; "doğa". Sizin yaşamda kalma içgüdünüz, kapitalizmdir; sağlıklı bencilliğiniz, kapitalizmdir. Çalıştığınız şirkette, maâş almanız; kapitalizmdir. Patrona gidip de; maâş artırımı isteğinde bulunmanız; kapitalizmdir. Karnınız açıktığında, yemek yemeniz; kapitalizmdir. Ancak: Elinizdeki bir ürün hâlâ işlevliyse; ve siz gibip; bir yenisini alıyorsanız; salağın önde gidenisiniz! Bu duruma, kapitalizm denmez! Böyle bir dyurumda, sömürüyü ve sömürge düzenini desteklemiş olursunuz! Yânî; kimilerinizin dediği gibi; yaban kapitalizmi (vahşî kapitalizm), desteklemiş olursunuz! Kapitalizmi anlamanız için; sizlere, abes bir örnek sunayım. Siz, bir yağmur ormanındasınız. Br pitonu gözlemliyorsunuz. Piton, bir hayvanı yakalıyor! Ve uzun sürecek olan bir yutma sürecine başlıyor. Yaklaşık bir saat sonra, bu işlem de bitiyor. İşte; oraya gidip, o pitonun başını okşayabilirsiniz. Size,bir kuyuk darbesi bile indirmez; çünkü karnı toktur; yânî mutluduır. Buyrun size kapitalizm!
-
Yakalandın; Türkiye'de yaşadığını, öğrenmiş olduk. 🤪 Atasözlerini ve kalıplaşmış sözleri sevmem. Ama atalarımz, ne güzel söylemiş: "Davul, dengi-dengine göre çalar!" Erdoğan'ın yönettiği bataklıkta, insân erdemi kalmamış! İnsânlarımız, yükümlülükte; yalnızca karın tokluğunu düşünüyorler; kâhredici bir gerçek! Cımbızla bile dokunamayacağım bir yaratığıın yatağına, aslâ giremem! Ama demek ki; insânlarımız, iyice umutsuzluğa gömülmüşler! Başka bir çözümyolu göremiyorlar! Örneğin; Ali Ağaoğlu gibi çirkin bir yaratığa dokunmaktansa; kadınlar, ölümü göze almalılar! Ama yeğlerini, o tiksinç yaratıktan yana kullanıyorlar! Diyebilecek, sözüm yok!
-
Önce, forumun bir numaralı varoş çatlağının aymazlığını; buraya ekleyeyim: Görüyorsunuz ki; beyin, bayağı gidik! Sesimi beğenmediğini vurgularken; Arabesk'e yönelmemi istiyor. Hani; sesim, güzel değildi? 😄 Aranot: Bu varoş çatlağı, videolarımın bir tekine bile tıklamadı. 😁 Mâdem o kadar korkunç sesim var; nasıl olur da; milyonlarca insân, videolartımı izliyor ve indiriyor? 😜 Ama biraz ciddîleşeyim. Eylül 2020'de, adımın çağrıldığını duydum. O yöne baktım. Bir adamcağız, bana doğru geliyordu. "Sie sind Herr Sürül; oder?" "Anscheinend bin ich es." "Sie sind auch Tan Tankut; richtig?" "So ist es." Adamcağız, yirmi dakîkaboyunca; beni alıkoydu. Kendisini tanıttı. Renik Friedrich Wilhelm Üniversitesi'nde, müzik doçenti imiş. Bir konuyu da, özenle vurguladı: "Üçbuçuk oktavdan dörtbuçuk oktava, böylesine kusursuzca yönelen birisi; bulunmaz bu yeryüzünde." Anladığım kadarıyla, "My big love Aysun" (Avuçlarımda, sıcaklığın var!) başlıklı eseri kastediyordu. Ve ekledi: "Zâten bilindik çağırganların (şarkıcı) hepsi, tekseslidir. Sizin ise; yüzlerce sestonunuz var. Nasıl başarıyorsunuz bunu?" Yalnızca, sol açık elimi kaldırp; mutulukla gülümsedim. Bütün o yirmi dakîkanoyunca konuştuklarımızı anlatmaya, gerek yok. Biz müzik uzmanıyla sözenmek, bana da iyi geldi. Son olarak da; bir Endenichli olduğu için; en çok da, "Das Leben in Endenich" (Kordonboyu seyrine düştü) parçasını desteklediğini vurguladı.
-
Birazcık düşündüm. Ona, barbarlık değil; sömürü diyelim. Ama sözkonusu, İslâm ve Hristiyânlık olunca; sömürge yöntemi de diyebiliriz. Çünkü barbarlık, çok farklı anlamlara da gelebiliyor. Ancak dînlerin; sömürü aracı olduğu; kesinden de ötedir.