Jump to content

Mantiksal olabilirlik olasiligi Uzerine


evrensel-insan

Recommended Posts

Herhangi bir onermenin, varsayimin, hipotezin, teorinin v.s. hangi mantiksal ceside ve tabana dayanirsa dayansin, kendi bunyesindeki mantiksal aciklamasi "olabilirligin olasiligi" uzerinedir.

 

Bilindigi gibi, mantiksal olmaya, toplum dilinde "akil yurutme" denir.

 

Demekki her mantiksal durum kendi tabanina gore bir olabilirlik olasaligi tasimasi gerekir. Yalniz bu olabilirlik olasaligini tasimanin mantigi ister istemez, soyuta yani numenal yetiye ve adi ile akila dayanir.

 

Burada akil iki turlu isler; ya akilda yaratilan bir ideolojik inancsal dogruyu, akil olabilirlik olasiligi temelinde somuta tasir. Yani etik olarak ya da bir metafizik temelli ideoloji olarak. Ornek her turlu izm ve her turlu etik ve metafizik taban. Bu tabanin kavramin sistem, duzen ve kurum ve de kurumlasmaya donusup toplumda isletilmesi.

 

Ya da mantiksal olabilirlik olasaligini olgusal olarak ya da akilci olarak soyuta tasir.

 

Burada aslinda bilimsel ve akilci yanasim farkini algilamak cok onemlidir.

 

Bu fark tasimanin nereden nereye olmasi ile farklilasir.

 

Somutun soyuta tasinmasi, bilimsel olabilme olanagi tasirken; ayni olanak soyutun somuta tassinmasinda da gecerlidir.

 

Yani bir beyin bu tasimayi nerden nereye yaparsa yapsin; burada bilimsel ve inancsal farki yoktur. Buradaki fark; olabilirlik olasaligindadir.

 

Iste burada bilimsel olan ister somuttan soyuta/ister soyuttan somuta tasinsin; ortada mutlaka olabilirlik olasaliginin OLMUS OLMASI/OLABILIR OLMASI gerekir.

 

Bir ornek verelim. Eger ortada bir olgu varsa, zaten bu olgunun mantiksal olabilirlik olasiligina gerek yoktur. Cunku bu OLABILIRLIK OLMUS VE GOZLEM VERMEKTEDIR.

 

Ya da ortada henuz bir gozlem yok, ama tum soyut veriler, bilimsel bir temele tabana dayaniyor ise; OLABILIRLIGIN OLABILME OLANAGI SADECE GOZLEME KALMISTIR ve bilim bunun icin calismaktadir.

 

Iste burada yine onemli olan bu olgu ya da teorinin, test edilmis olmasi ve gozlem vermesinin yaninda; GECERLILIGI VE YASAYASBILMESININ ANCAK BASKA BIR GOZLEME VE ONUN YANLISLAYABILIRLIGINE KADAR OLAN GECERLILIGIDIR.

 

Burada bilimsel olmayan da iki turludur. Ya olabilirlik olasiliginin olmuslugunun bilisselligine erememek, dolayisi ile kabul etmeyerek karsi cikmak ve karsi cikilan ve inanilan inanci gecersiz oldugu halde savunmak; ya da olabilirlik olasiligi uzerine aklin bir yaratimi ve bu yaratimin olabilirligini olmus kilmak, ya da olmus olarak inanmak. Kisaca bilimsel gozlem ile yanlislanamaz kilmak yani gozlemini olguya degilde; aklin dogrulamasina birakmak ve tartismak.

 

Iste bu beynin tarihler boyu ic iceligi gecmisligi ve ayni beynin urunu olarak hem bilimselligin hem inancin ustelik ayni yollarla ortaya koymasi; henuz yuzyilimizda bile bilimselligi inancsal ideolojiye, ya da inancsal/ideolojiyi bilimsellige tasima mantiksal olabilirlik olasaliginin olmayanini ortaya atmaktadir.

 

Bu da en basta emperyalist zihniyetin bilimi her turlu dogallik ve fenomenlik kisvesi altinda kendi akilci cikarinin ve ego tatminin temelinde dogal ve fenomenal zihniyet olarak kullanimini getirir.

 

Aslinda yukaridaki her turlu tasimaya, herkes kendince ornekler verebilir ve herkesin verecegi ornekler; onun beyninin bu konuya ne kadar vakif olundugunu da gosterecektir.

 

Eger istenirse ornek de verilebilir. Yalniz baslikta boyle bir ornek verilmemesinin sebebi, bir yerde okuru yazilani algilamaya ve bilimselligin bilinc ve farkindaligina yonlendirmeye yani sorgulamaya yonlendirir.

  • Like 13
Link to comment
Share on other sites

Burada olabilirliğin olasılığına mantıksal bir çerçeveden bakılarak karar verilmektedir. evet mantık bu çerçevede doğru şekilde çalışır ve beklendiği gibi çalışır. Ama mantık üretilirken kullanılan argümanlar zaten bu olabilirlik olasılığını oluşturan şeylerdir.

Yani gözlemler, kesinlik burada yoktur çünkü zaten tüm sistem aynı kökten gelmiştir. İnanç temelinden gözlemlere duyduğumuz inanç mantığımızı inşa etmiştir, yanlışlanabilirlik ilkesi onu statik bir yapıdan hareketli hale getirmiştir.

Şu durum gözden kaçırılmamalıdır, Eğer sorgulanan Bilimsellik ve bilimsel metotlar ise bu yöntemleri kullanarak bir sonuca ulaşılamaz. Çünkü bilimsel metotlar Mobius şeridi veya ters küre gibi topolojik olarak kendi üzerine dönebilen özelliklere sahip değildir.

Link to comment
Share on other sites

Burada olabilirliğin olasılığına mantıksal bir çerçeveden bakılarak karar verilmektedir. evet mantık bu çerçevede doğru şekilde çalışır ve beklendiği gibi çalışır. Ama mantık üretilirken kullanılan argümanlar zaten bu olabilirlik olasılığını oluşturan şeylerdir.

Yani gözlemler, kesinlik burada yoktur çünkü zaten tüm sistem aynı kökten gelmiştir. İnanç temelinden gözlemlere duyduğumuz inanç mantığımızı inşa etmiştir, yanlışlanabilirlik ilkesi onu statik bir yapıdan hareketli hale getirmiştir.

Şu durum gözden kaçırılmamalıdır, Eğer sorgulanan Bilimsellik ve bilimsel metotlar ise bu yöntemleri kullanarak bir sonuca ulaşılamaz. Çünkü bilimsel metotlar Mobius şeridi veya ters küre gibi topolojik olarak kendi üzerine dönebilen özelliklere sahip değildir.

 

Son cumleni aciklar misin. Deigim gibi olgu zaten gozlem veriyorsa; bunun mantiksal olabilme olasaligi olmuustur. Inanc olarak "okuzun altinda buzagi aramak" ve "mutlaka bunu bir tasarlayan vardir" demek; sadece aklin ego tatminidir. Ayrica bir statiklik te yoktur. Cunku her olgu yeni bir gozlem ile yanlislanabilir.

 

 

 

Iste bu acidan bilimsellik; olgusal gecerlilik/yasayabilirlik ve gozlemsel yanlislanabilirlik uzerine kurulur. Bu da zaten bilimi bilimsel olarak ilkten, mutlaktan, tekten, sabitten v.s. korur. Kisaca surekli suregelen bir surec olarak daimi kilar, ayni mekan ve fenomen gibi. Dolayisiyla algi, bilgi,kavram ve gozlem gibi.

Link to comment
Share on other sites

Deigim gibi olgu zaten gozlem veriyorsa; bunun mantiksal olabilme olasaligi olmuustur. Inanc olarak "okuzun altinda buzagi aramak" ve "mutlaka bunu bir tasarlayan vardir" demek; sadece aklin ego tatminidir. Ayrica bir statiklik te yoktur. Cunku her olgu yeni bir gozlem ile yanlislanabilir.

 

Statiklik olmadığını bende söyledim zaten yani yanlışlanabilirlik özelliği bu durumu sağlar, ancak bu iki durum yani gözlem ve yanlışlanabilirlik beraberce mantıksal olabilirliği bir sonsuz vidaya benzetir. dinamikte olduğu için sürekli döner ancak bir başı ve sonu olmadığı için ilerleme yoktur ancak vidaya teslim olursan onun içerisinde ve yörüngesinde hareket edebilirsin.

 

Çünkü bilimsel metotlar Mobius şeridi veya ters küre gibi topolojik olarak kendi üzerine dönebilen özelliklere sahip değildir.

 

Örnek olarak, Mantıksal bir olgunun gerçek olup olmadığına dair mantıksal olabilirlik, olgunun gözlemlenmesi ile kısmi bir sona ulaşır, evet doğrudur bu , ancak bu kısmi sona ulaşırken kullandığımız yöntemin doğru olup olmadığını test edebilme şansımız yoktur. Çünkü bunu test etmek için bir başka olabilirlik yasasını ortaya atmalı ve bu defada onun güvenilirliğinden şüpheye düşmemiz gerekecektir. Bu böylece sonsuz bir dişli gibi ucu bucağı belirsiz bir girdapta kayboluncaya veya yoruluncaya kadar buna devam etmemiz gerekecektir.

Ancak kestirme bir çözüm vardır.

İlk seferinde bunun güvenilir olduğunu kabul etmek yani gözlemlenmiş/gözlemlenecek olgunun inceleme yönteminin güvenilir yani yanlışlanabilir olduğunu eğer bir yanlışlık olursa bir sonraki mantıksal olabilirliğin bunu ortaya çıkaracağına dair inancımızı korumak.

Bu kestirme yol , sonraki adımları yapmamızı engeller ve bizi Mobius şeridi gibi, yöntemimizin güvenilir olduğuna dair şüpheden ve buna dair oluşturduğumuz numeal türde olabilirlik olasılığından ve ve bu olasılığı oluştururken kullandığımız yöntemin güvenilirliğinden , ve bu yöntemin veya olabilirlik olasılığının güvenilirliğinden emin olmamızı veya emin olabileceğimiz noktaya gelebileceğimize dair düşünceye gitmekten alıkoyar. ve tabi ki sonraki adımları gerçekleştirmememizi de sağlar.

Böylece biz kestirme yoldan bilimsel kesinliğe ulaşmış oluruz ancak içinde bir miktar inanç hala vardır. Üstelik öyle bir noktadadır ki olmasaydı bilimsel ilerlemenin de mümkün olmayacağı bir noktadır.

Link to comment
Share on other sites

Statiklik olmadığını bende söyledim zaten yani yanlışlanabilirlik özelliği bu durumu sağlar, ancak bu iki durum yani gözlem ve yanlışlanabilirlik beraberce mantıksal olabilirliği bir sonsuz vidaya benzetir. dinamikte olduğu için sürekli döner ancak bir başı ve sonu olmadığı için ilerleme yoktur ancak vidaya teslim olursan onun içerisinde ve yörüngesinde hareket edebilirsin.

 

Bas ve son zamansal kavramlardir ve jkisir dongudur. O yuzden de fenomenin basi sonu olmaz, dolayisiyle gozlemin de, alginin da bilginin de kavraminda. Zaten bilimin bilimsel olmamasini saglayan mekani zamansal degerlendirmedir. Buradaki sorun da oncelik ve sonralik sorunudur. Sonsuz bile son kavraminin sadece olumsuzudur. O yuzden bas son yok ise kisir dongu de yoktur.

 

Örnek olarak, Mantıksal bir olgunun gerçek olup olmadığına dair mantıksal olabilirlik, olgunun gözlemlenmesi ile kısmi bir sona ulaşır, evet doğrudur bu , ancak bu kısmi sona ulaşırken kullandığımız yöntemin doğru olup olmadığını test edebilme şansımız yoktur. Çünkü bunu test etmek için bir başka olabilirlik yasasını ortaya atmalı ve bu defada onun güvenilirliğinden şüpheye düşmemiz gerekecektir. Bu böylece sonsuz bir dişli gibi ucu bucağı belirsiz bir girdapta kayboluncaya veya yoruluncaya kadar buna devam etmemiz gerekecektir.

 

Mantiksal olgu ne demek? Olgu mantiksal degil, gozlemseldir. Ayrica gercek te goreceli ve degisken ve de bilimsel olarak olgu degildir, yapilandirilmis ideolojik inancsal bir dogrulamadir. Dedigim gibi kesinlik ve suphe bilimsel degildir, gecerlilik veyanlislanabilirlik bilimseldir. Bence sen mekansal degil; zamansal dusunuyorsun.

 

 

Ancak kestirme bir çözüm vardır.

İlk seferinde bunun güvenilir olduğunu kabul etmek yani gözlemlenmiş/gözlemlenecek olgunun inceleme yönteminin güvenilir yani yanlışlanabilir olduğunu eğer bir yanlışlık olursa bir sonraki mantıksal olabilirliğin bunu ortaya çıkaracağına dair inancımızı korumak.

Bu kestirme yol , sonraki adımları yapmamızı engeller ve bizi Mobius şeridi gibi, yöntemimizin güvenilir olduğuna dair şüpheden ve buna dair oluşturduğumuz numeal türde olabilirlik olasılığından ve ve bu olasılığı oluştururken kullandığımız yöntemin güvenilirliğinden , ve bu yöntemin veya olabilirlik olasılığının güvenilirliğinden emin olmamızı veya emin olabileceğimiz noktaya gelebileceğimize dair düşünceye gitmekten alıkoyar. ve tabi ki sonraki adımları gerçekleştirmememizi de sağlar.

Böylece biz kestirme yoldan bilimsel kesinliğe ulaşmış oluruz ancak içinde bir miktar inanç hala vardır. Üstelik öyle bir noktadadır ki olmasaydı bilimsel ilerlemenin de mümkün olmayacağı bir noktadır.

 

 

Guvenden neyi kast ediyorsun? Olguda itirazya da tartisma yok ki. Bak sana soyle aciklayayim.

ortada sonsuz, sinirsiz ve daimi bir fenomen var, buna insanoglu fenomeni de dahil; cunku insanoglu her fenomen gibi, kendi fenomenini de gozlemliyor. Insanoglu bu fenomene, gozlemi, duyusal ve duyumsal algisi, ve her turlu bilgisi (bilimsel, bilissel, kavramsal, ifadesel, dilsel, felsefi, inancsal, ideolojik, dogrusal, gecerli, kalici, mutlak, kesin, degismez, degisken v.s.) ile bu fenomene epistemolojik bir sinir ve son veriyor.

 

Bunun bilimsel ve bilissel olani olgu. Iste bilimsellik ve bilissellik, diger bilgilerden ve sinirlama ve sonlamalardan YANLISLANABILIRLIK, YENILENEBILIRLIK VE DEGISIM olarak farklilasiyor.

 

Iste bu farklilasma, fenomeni sinirsiz, sonsuz ve daimi kildigi gibi; gozlemi, bilgiyi ve algiyi da sinirsiz ve sonsuz ve de daimi kiliyor.

 

Tek fark fenomenin bu sinirsizligi, sonsuzlugu ve daimiligi KESINTISIZ, gozlemin, alginin ve bilginin sinirsizligi, sonsuzlugu ve daimiligi KESINTILI. Iste bu kesintiyi veren de bilimsel ve bilissel olarak olgu ve gecerlilik; kesintiyi kaldiran da bunun gozlem ile yanlislanabilirligi.

 

Iste bilimsel ve bilissel fark bu KESINTININ GECERLILIGI dir. Diger her turlu bilgi de, bu KESINTI KALICIDIR. Yani mutlaktir, sonludur, kesindir, degismezdir v.s.

 

Metafizikci ve varliksal materyalistler/nesnel gercekciler, idealistler/oznel gercekciler ve pozitivistler/isimciler; kesintinin gecerliligini algilayamazlar. Cunku kesintiyi kalici kilarlar. Iste epistemolojinin bil kokeni ve insanoglu yapilandirilmisligi ile, metafizigin var, ol ve inan kokeni yapilandirilmisligi farki da tam budur.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...