Jump to content

Bilinc-Inanc Iliskisi/Celiskisi/Farki


evrensel-insan

Recommended Posts

Bir birey olarak 21. yuzyilin insanoglu ve her turlu ortaya koyumu acisindan en buyuk mucadelesinin, savasinin hem kendi biri hem de turu bunyesinde ne oldugu sorulursa ve insanoglunun numenal insanlasma temelli devrimci gelismesi ile dogal zihniyetin insandisi ve insanlikdisi temelli evrimci "gelismesi" arasindaki farkin ne oldugu sorulunca, hic suphesiz bunun inanc ve bilinc arasindaki fark oldugunu soylerim.

 

Insanoglu felsefeye ilk adim attiginda, gozleminin akilcilik ile yonlendirip inanca sapmis ve sonra karanlik bir cag yasamistir.

 

1430'larla gelen ronesans donemi insanoglunun aslinda inanctan ideolojilere, yani aklinda derlediklerini somut yasam ve iliskiye, duzen ve sisteme tasidigi ve ayni zamanda da ayni akilciligi bilime tasidigi donemdir.

 

Insanoglu karanlik cagda inancsal cekmis oldugu her turlu insandisi ve insanlikdisi yasam ve iliskiyi; ronesansla ideolojik olarak cekmeye yonelmistir.

 

Boylece inanc ve ideolojiler karsi karsiya getirilmis ve inancdan bir suru ideoloji dogmustur.

 

Ayni inanc gibi bir yonlendirim ve yaptirim tasiyan guce, otoriteye ve iktidara yonelik ideoloji devrinin de temeli ayni inanc gibi akilciliga dayanmis ve bu akilcilik kendi bunyesinde empirisizmi yaratarak kendini bilime yonlendiren bir yeni ideolojik ve bilimsel doneme girmistir.

 

Bunun insanogluna sagladigi zihniyet degisimi yadsinamayacak duzeyde olmasina ragmen, insanoglu bunyesinde de yeni bir guc savaslarini ve dengesini dogurmustur.

 

Tarihte sosyal ve siyasal farkinin getirdigi toplumsallik olarak ta algilanan bu donem; toplumsalligin sosyalliklemi, yoksa siyaset ile mi saglanaginin mucadelesini vermistir. Siyaset agir basmis ve dunya sosyallesme adi altinda yeni bir doneme girmistir.

 

Bilhassa bilimselligin felsefi ve bilim temelli gelismesine 20. yuzyil sonu itibariyle BILINC de eklenerek, kavram ve dil one cikarilmis ve bilincin getirdigi bilmenin; yaratici, analitik, kritik, sorgulamali, arastirmali, incelemeli ve curutucu, yanlislayici, yenileyici, gecerli kilici, degisken, donusken donemi ile insanoglu yeni bir doneme girmistir.

 

Insanoglu yonlendirim ve yaptirim, ogrenim ve ogretim, kabul ve red, savunu ve karsi cikis, sahiplenis, sabitleyis v.s. temelinde inanmak ile bilmek arasindaki farki algilayabilmeyi basarabilmis inan ya da bil temelli beyin yonlendirimi farkini ortaya koyabilmeye yonelmistir.

 

Burada bahsedilen bilinc suur temelindeki canlnin canliligi degildir. Buradaki bilinc bir kisinin ne dediginin, ne yaptiginin kisi tarafinca kendi karari ve bilgisdi ile bilerek ve farkinda olarak yapabilmesidir.

 

Iste bu bilinc iki tarafli gelismistir. Ya bilinclenenler dogal zihniyet temelinde bu bilinclenmelerini kendi cikarlari temelinde kullanmis, ya da bu bilinclenenler bu bilinclenmeyi insanlik yolunda kullanmistir.

 

Iste bilincin insanlik yonunde kullanimlasi bilimin bilimselliginin cognitive bilim olarak insanoglu numenal yetisine el atmasini saglamistir.

 

Bugun 21. yuzyilin insanlasma ve insanoglu olarak kendi bunyesinde mucadfele etme farki, inanc ve bilinc farkidir.

 

Kisacainanc insanoglu beynini dusundurtmez, korlestirir, teslim eder ve caresiz birakirken; bilinc beyni dusundurtmeye, yaratmaya, analitik ve kritik dusunceye, yanlislamaya, gelistirmeye ve degisime yoneltmistir.

 

Kisaca insanoglunun bugun en buyuk insanlasamama sorunu; inancsal bir beyin tasimada yatmakta ve bu beynin bilince yonlenmemesinde ve bunun onlenmesinde son bulmaktadir.

 

Bir seyi ya bilirsiniz, ya da inanirsiniz.

 

Bir konu ve kavramda ya bilincli dusunur davranirsiniz, ya da verilen yonlendirim ve yaptirim temelinde ideolojik ve inancli dusunur davranirsiniz.

 

Ya bilgisel, bilissel, bilimsel, kavramsal, insansal ve evrensel olursunuz ya da yonelirsiniz; ya da tanrisal, inancsal, ideolojik, dogrusal, maddesel olur hic bir insanlik degeri tasimazsiniz.

 

Ya kendi kendinizi kontrol der ve yonlendirir, kendi yasaminizi kendi bilinciniz ile yasarsiniz, ya da size sunulan yasami size yasatilmak istenen yasami vucudunuzu bu isteme adayarak yasamaz, yasatirsiniz.

 

Evet cagimizin bugun ana farki inanc zihniyeti ile bilinc zihniyeti farkidir, secim sizin.

 

Bu arada uzulerek ulkemin ve toplumunun her dusunce ve davranista ve bunun somutlasmasinda inanc zihniyetine yoneldigini ve bunun gozleminin aci da olsa boyle oldugunu soylemek, sadece gercekci olmaktir.

 

Bunun her turlu ideolojik, inancsal, akilci ve dogrulara uymayan inkari; sadece bunun onunun alinmasinin dusunceye cikmamasini ve bilincine varilmamasini saglar.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

  • 12 sene sonra...

Bilgi ile inanç birbirine çok karıştırılır. Bu da aslında ortadoğulu zır cahil Arap sami ırkının çarpıtmasıyla inanç bilgi zannedilir.

Bilgi başkaları tarafından da doğrulanabilir ve farklı zamanlarda aynı sonuçları verir.

İnanç ise başkaları tarafından doğrulanamaz. Zamana göre , durıma göre değişir , hatta tam tersine bile dönüşür.

İşte bu nedenle inanç bilgi değildir. kurandaki zırvalar , dinlerin tamamı birer uydurmadan ibarettir.

Şimdi bana vahiy geldi böyle yazdırıldı , mağara tanrısı allah kirasını ödememiş ev sahibi dehlemiş.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...