Engse Hohol Mesaj tarihi: Kasım 5, 2011 Report Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 5, 2011 Devletin kurumları herhangi bir din idolojisi yayamaz eğer laik ise..Laiklik, din açısından yönsüzlük'tür. Laik devlette din adamının geçimlik parası devlet bütçesinden ödenmez. Din adamının tabı(tap/hizmet), tap ettirdiklerine karşılık,tabı almış yalnık(nas)lar tarafından karşılanır...Ülkemizde böyle değil ne yazıkki. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Tumagü Mesaj tarihi: Kasım 6, 2011 Report Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 6, 2011 Dine eğilimi radikal olmayan toplumlarda laiklik sorunu olmuyor. Örneğin Rusya'da; Moskova'da -8 derecede bayram namazı kılanlar, hutbeyi uzatan müftüyü protesto etmişler. 5-10 kişinin Kurban Bayramı mesajlarını okumuş falan. Türkiye'de laikliğin karşısına din erkinin çıkma gerekçesi, dini ibadetlerini gerçekleştirmek isteyen samimi dindarlara hizmet vermekle yetinememeleri, aynı zamanda ibadet edenleri sünnet'e (arap geleneği) göre biçimlendirmek için ikna edemiyor olmaları din erkinin zoruna gidiyor ve bu aşamada laikliğe kabahat buluyorlar ve "Biz namaz kıldırma memuru değiliz" diyorlar. Oysa din aristokrasi'sinin kabahati laikliğe biçmeleri çare değil, yüzleşmek zorunda oldukları arap-sünnet geleneğinin köhneliğidir. Türkiye'den Kabe'ye 74,000 kişinin getirilip götürülmesinde, cenaze işlemlerinde ve diğer din hizmetlerinin çalışma ilkelerinde laiklik hiçbir sıkıntı yaşatmıyor. Yalnızca toplumu biçimlendirememenin ezikliği nedeniyle dini aristokrasi, müftülük ve milletvekilliği seviyesinde laikliğe sataşmalar görülüyor. Kısacası din hizmetlerinin, isteyene erişimini laiklik kesintiye uğratmıyor aksine hizmetin güvenini laiklik sağlatıyor. Dini aristokrasi bunu yetersiz görüp toplum mühendisliği yapmanın peşinde, "laiklik dinsizlik değildir" söylemi yayarak laikliği karalıyor. Link to comment Share on other sites More sharing options...
denizbahar Mesaj tarihi: Kasım 20, 2011 Report Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 20, 2011 Hani ulkelere gercekten laik diyebiliriz? Link to comment Share on other sites More sharing options...
panteidar Mesaj tarihi: Kasım 20, 2011 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 20, 2011 Hani ulkelere gercekten laik diyebiliriz? Laiklik ilkesine anayasasında yer vermiş olan ülkeler olduğu gibi, anayasasında yer almadığı halde laikliği uygulayan ülkeler de var.Türkiye 1937 tarihinde anayasasına laikliği eklerken dünyada bu ilkeye sahip 2 ülke vardı, Fransa ve Sovyetler Birliği.Anayasasında laiklik ilkesi olan ülkelerin bazıları Kongo, Zaire, Çad gibi eski Fransız sömürgeleridir. Bunların dışında Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Arnavutluk, Rusya, Angola, Hindistan, Japonya, Meksika ve Portekiz'i sayabiliriz. Anayasasında laiklik olmadığı halde uygulamada laik olan ülkeler ise genelde Doğu blokunun eski sosyalist ülkeleridir. Polonya, Letonya, Moğalistan, Slovakya, Slovenya, Ukrayna gibi.Ayrıca ABD, Avustralya, Küba, İspanya gibi ülkeleri de sekuler-laik çizgide görebiliriz. Bana göre laikliği hakkıyla uygulayan ülkeler Hollanda, Belçika, Fransa, Portekiz, İspanya, İrlanda ve eski sosyalist ülkelerden bazılarıdır. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
denizbahar Mesaj tarihi: Kasım 20, 2011 Report Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 20, 2011 Tukriye'deki laiklik olmasi gerekenden biraz farkli ama galiba Ataturk'un yapmaya calistigi dinin devlet yonetiminde kontrol altina alinmasi ve underground'a kaymamasini saglamakti, ama pek basarili olamadi. Sunni mezhebin ve dini egitimin zorunlu olmasi gibi dayatmalar disinda halen Kuran kurslari, tarikatlar vb. denetimsiz olusumlar var. Ayrica laikligi uygulayan diger ulkelerde bile eger yogun musluman nufusu varsa ve bu kulturu yasamak istiyorsa sorun oluyor, ornegin basortusu vb. Kisacasi oyle de yapsan olmuyor, boyle de yapsan olmuyor, sorun dinin kendisinde galiba. Turkiye nasil yasalar koymali ki hem herhangi bir dini uygulamak istemeyenler kendilerini korkusuzca ifade edip fikirlerini ortaya koysunlar ve buna karsilik dinini uygulamak isteyenlerde yapabilsin, bu kendi basina bir sorun. Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Mesaj tarihi: Kasım 22, 2011 Report Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 22, 2011 TC tarihinde laiklik hic bir zaman laikiyle olmamistir ve laikligi getirecek olan zihniyet sekuler olmadigi surece de olmasi mumkun degildir. Link to comment Share on other sites More sharing options...
satsuma56 Mesaj tarihi: Ocak 1, 2012 Report Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 1, 2012 Başbakan Erdoğan Mısır gezisi kapsamında bir televizyon programına konuk oldu. Erdoğan programda "Laiklikten korkmayın", "laiklik kesinlikle ateizm değildir" dedi. Vatan gazetesinin aktarımına göre Erdoğan şu şekilde konuştu: "Türkiye’de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslümanım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım. Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır." Erdoğan bu ikna çabasını şu şekilde sürdürdü: "Ben Mısır’ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır’da yeni rejim laik olacaktır. Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir."Laiklik Ateizm Değildir ----- Mısır halkını bilemem ama belki bu açıklamadan sonra bizdeki laiklik karşıtlarının laikliğe bakışı değişir. Evet, Mısırlıları ikna etmekte ne kadar başarılı (!) olduğunu görüyoruz: Mısır seçimlerinde İslamî partiler sandalyelerin dörtte üçünü kazandı Mısır'da ikinci aşaması geçtiğimiz hafta tamamlanan Halk Meclisi seçimlerine, sandalyelerin dörtte üçünü kazanan İslamî partiler damgasını vurdu. İkinci aşamada oyların yüzde 36,5'ini kazanan Müslüman Kardeşler'in Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) birinci gelirken, Nur Partisi liderliğindeki Selefiler ise oylarını 4 puan artırarak yüzde 28,7 ile ikinci oldu. Ülkenin en köklü partisi olarak kabul edilen Vafd ise birinci aşamada üçüncü olan liberallerin oluşturduğu Mısır Bloku'nu dördüncülüğe itti. Mısır'ın AK Parti'si olarak adlandırılan Vasat, ikinci aşamada da beşinci oldu. Ahram gazetesinde yayımlanan sonuçlara göre üç aşamalı seçimlerin ilk iki turunda HAP 498 sandalyenin 161'ini elde ederken, Selefiler ise 82 milletvekilliği kazandı. İkinci aşama sonunda Vafd'in sandalye sayısı 27, Mısır Bloku'nun 23, Vasat'ın 7 oldu. Diğer sandalyeler ise küçük partiler arasında paylaştırıldı. İkinci aşama seçimlerde katılım oranı ilk aşamanın çok üzerinde yüzde 65'e çıktı. Önümüzdeki ay başında yapılacak olan üçüncü aşama ile Halk Meclisi seçimlerinin tamamlanacağı Mısır'da daha sonra da yine üç aşamalı Şûra Meclisi seçimleri gerçekleştirilecek. Halk Meclisi'nin 508 üyesinden 10'u devlet başkanlığı yetkilerini elinde bulunduran Askerî Konsey tarafından atanacak. Devrik lider Hüsnü Mübarek döneminde de yapılan benzer uygulamaya göre bu kontenjandan genellikle Hıristiyanlar ve kadınlar parlamentoya alınıyordu. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1219765 Link to comment Share on other sites More sharing options...
cebrail42 Mesaj tarihi: Haziran 9, 2012 Report Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2012 Laiklik ateizmdir. Ancak tc laik değil sadece sözde laik (laikci) bir devlettir. Laik bir devlette her dine, inanca eşit mesafede olunması, din ile devletin birbirinden ayrılması gerekirken tc'de durum böyle değildir. tc'de devlet din ile bağını koparmıyor aksine dini kendisine bağlıyor, boyunduruğu altında tutuyor ve bunu da dib denilen hıyanet işleri aracılığıyla yapıyor. Laik bir devletin nasıl birşey olduğu konusunda sadece bir tane örnek vereceğim; Bir müslüman kadın çarşafıyla, burkasıyla, erkek ise sakalıyla, cübbesiyle, şalvarıyla üniversiteye girebilmelidir. Hakeza yahudi kipasıyla, hristiyan da haçıyla vs. İşte böyle olur laiklik.Cok dogru bir tespit,ayrica diyanet isleri baskanligida kalkmali devlet hicbir din adamina maas baglamamali her inanc sahibi inancinin gerekliliklerini ve ihtiyaclarini kendisi karsilamali devlet dinle ilgili hicbir seye karismamali butun dunyada olmmasi geereken bu aslinda Link to comment Share on other sites More sharing options...
rende Mesaj tarihi: Haziran 9, 2012 Report Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 9, 2012 Cok dogru bir tespit,ayrica diyanet isleri baskanligida kalkmali devlet hicbir din adamina maas baglamamali her inanc sahibi inancinin gerekliliklerini ve ihtiyaclarini kendisi karsilamali devlet dinle ilgili hicbir seye karismamali butun dunyada olmmasi geereken bu aslindaİnancın, hırsızın elinin kesilmesini emrediyor. Ne yapacağız bu durumda?İnancın, zina suçlaması yapan 4 ten az kişi ise 80 sopa vurulmasını emrediyor? Ne yapacağız bu durumda. Diyelimki zina suçlaması yapanlar 2 kişi ama ellerinde kamera kaydı var zinaya ilişkin... Ne yapacağız bu durumda Link to comment Share on other sites More sharing options...
cebrail42 Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Report Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 ABD Müslüman kardeşler gibi radikal islamcı bir örgütün Mısırın başına geçmesini asla kabul edemez.Eğer bu olursa ABD ve İsrail için Ortadoğuda felaket olur.Çünkü Mısır diğer Arap ülkelerine benzemez.Mısır'daki Müslüman kardeşler iktidar olursa diğer Arap ülkelerindeki radikal islamcılar'da kolayca iktidara gelir.Ve sonuç ABD için tahmin edemeyeceği ve önünü alamayacağı badireleri beraberinde getirir.ABD ve Israil firavunlarinin onunu kesen hersey dogrudur Link to comment Share on other sites More sharing options...
cebrail42 Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Report Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Bu konuda Haklısın.Din bir virüstür.Tamamen Yok olmalıdır.Din yok edilmese siyonizm yildizli Israil bayragi xunyanin tepesinde nasil dalgalanacak karl marx darwin einsteini (kokenleri yahudi)kendilerine rehber edinenler siyonizmin bbayragini nasil dalgalandiracaklar o zaman? 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
rende Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Report Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Allah yahudileri diğer milletlere üstün kılmış (Kuran öyle diyor), demekki bir bildiği var yaratanın. Aslında dinciler tam Yahudilerin istediği insanlar. Tek işi yahudilere küfretmek olan, ağlayan, sızlayan, şikayet eden, bir toplumun yükselmesi için gerekli olan kanatlarından birini kırıp kadını eve hapseden, bilimden korkan yani az gelişmiş insanlar topluluğu. Sizler küfrettiğiniz Yahudilerin arayıp da bulamadığı kitleyi oluşturuyorsunuz. Aslında işbirlikçi sayılırsınız. Müslüman ülkelerin az gelişmişliğinin sebebini korkusuzca sorgulasan ne dediğimi anlarsın. Şuçu, başarısızlığı başkasına atarak hiç bir toplum gelişemez. Gelişmek ve güçlü olmak isteyen toplumlar suçu başkasında değil kendisinde arayanlardır. Bakara 47- Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
cebrail42 Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Report Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Devleti olusturan unsur halktir kanunlarda toplumun ihtiyaclarindan dogar Turk halkina dayatilan kanunlar Tanzimattan Fermanindan beri batinin kanunlari bati kulturune dayali kanunlarin bizde isi ne nicin biz baskalarinin beden olculerine gore duzenlenmis elbiseleri giymeye zorlaniyoruz,onlar hicbir zaman bizden kanun almislar mi hayir,Turkiyede tum toplumun ihtiyaclarini karsilayici kanunlar yapilmali herkes rahat yasasin mutlu olsun Link to comment Share on other sites More sharing options...
rende Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Report Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2012 Tazminat fermanı zamanında Osmanlı nın içinde bulunduğu çaresizliği ve kokuşmuşluğu anlamaya çalışsan niçin başkasının kurallarına ihtiyaç duyduğunu anlarsın. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now