Jump to content

kutsal kitaplarda kalbin düşünce merkezi sanılması


alpinçayırı

Recommended Posts

Yüzyılların skandalıdır. Halbuki bilime göre beyin, düşünme organı; kalp de duygu/his organıdır. Bunu ilkokul bebesi bile bilir. Kısacası kalp düşünmez, beyin düşünür. Aptal insanlara "beyinsiz", vicdansız insanlara "kalpsiz" denir. Kalbiyle düşünmüş(!), yok akciğeriyle düşünmüş(!). Bu sözler açık bir şekilde insan aklıyla alay eden saçma sapan, ilkel ve kof sözlerdir.

Özellikle Ortadoğu'da yaşamış eski insanlar; beynin fonksiyonlarını bilmezdi, kalbi düşünme organı zannederlerdi. Halbuki beynin düşünce organı olduğu taaa Antik Yunan-Roma'dan beri biliniyordu. Hipokrat gibi insan anatomisini çizmiş eski Yunan doktorları; kalbi duygu organı, beyni de düşünme organı olarak ısrarla vurgulamışlardı. Antik putperest dönemde insanlık, günümüzden çok daha ileriydi: Artemis tapınağı, tıp, mimari vb. falan...

Demekki neymiş, kutsal(!) kitaplar, insanın aklına değil de duygularına hitap edermiş. Çünkü kalp bir duygu/his organıdır.

 

osgttyvd8mgiwlbk.jpg

4nudx6rui2ct9nzm.jpg

wbym6tqaclustwa4.jpg

Link to comment
Share on other sites

Kalbin amacı kan pompalamktır. Kalbin üzerinde bulunan hormon bezleri birkaç çeşit hormon salgılar.

Heyecanlanma, aşk , sevgi yada öfke durumlarında bu hormon bezleri çalışır. Bizde kalbimizde birşey olduğunu hissederiz. İşte bu hormon etkisindendir. Yoğun olarak ilk oradan kana karışan hormonlar bizim kalbimizde sıkışma yada rahatlama veya çarpıntı hissi uyandırabilir.

 

İşte arabın kuran yazarları kendi düşüncelerinden kaynaklanan kalpteki hormon salgılarını hissetmişler. Tıpkı bütün insanlar gibi.  Vede buradan saçma bir karara varmışlar , kalbin düşünme merkezi olduğunu sanmışlar.

 

Aslında bu inanç firavunlardan alıntıdır. Ortadoğu dinlerinin kökeni antik Mısır hanedandır. Onlar da kalbin düşünce merkezi olduğunu sanmışlar.

 

Kalpteki hareket değişimlerinin beyin aktiviteleriyle ilgili olduğunu 20.inci yy da evrim ve bioloji uzmanları ortaya çıkardılar.

Yaratılışçı düşünceye kalsak hala kalbimizle düşündüğümüzü sanacaktık.

Çinliler bu kadar bağnaz değillermiş. Akupunktur noktalarını keşfetmeyi başarmışlar. Bedenin bir bölgesinin diğer bölgeyle bağlantısı olduğunu sinir uçlarının varlığını görebilmişler.

Araplarda öngörü diye birşey yok. Tepeden inme vahiy var. Bu nedenle ne söylemmişse onu onaylayıp korumuşlar.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...