Jump to content

Recommended Posts

İnsanlık tarihi dinsizlik ile başlar ve yine dinsizlik ile ilerler.  


Günümüzdeki dinlerin en eski 10 bin yıllık olduğu düşünülürse insanların çok çok uzun yıllar boyunca ateist olduğu anlaşılabilir. Sadece birileri inanmayı seçti ve bu virüs gibi yayıldı.  


Değişen doğa ile mücadele etmeyi zor bulup teslim olmayı kolay bulup  , düşünmeyi ve araştırmayı zor bulan kolaycı zihinler inanmayı seçtiler. Çalışarak kazanmayı , doğaya rağmen birşeyler ortaya koyabilmeyi zor bulan tembel zihinler inanmayı icad ettiler. Hepsi bu.  


Ancak dinlerin icad olmasıyla birlikte insanlık da ilerlemeyi durdurdu. Farkındaysanız ne zaman ateizm popüler hale gelse insanlık ilerliyor yeni bir devir açılıyor. Ama ne zaman dindarlık hüküm sürse işte binlerce yıl yerinde saymaya başlıyoruz.  


Antik dönemlerde ateizm düşüncesi ile insanlar felsefeyi sistematik düşünmeyi sorgulamayı bulmuşlar , sonra maddeyi ve olayları sorgulamaya başlamışlar.  


Dinciler buna niye karşı çıkmış anlamak epey güç gerçekten. Aslında tek sebebi ellerindeki kolay sömürü yöntemini kaybetmek olduğunu biliyoruz. Ama onlar bunu söylemek yerine binlerce safsata ile karşımıza çıkıyorlar.  


Düşünsenize bir kere 16.ıncı yy’la kadar insanlar öküz ve at sahibi olmayı lüks olarak görüyor , tedavi bile olamıyordu. Çalıştıkları emekleri ile kilise ,cami yada tapınaktakilere hizmet etmek zorundaydılar. Böyle kandırılmış ve sömürülmüşlerdi. 

Tam 5000 yıldır acımasızca süregelen bu yaşam şekli 16.ıncı yy’da sorgulanmaya başlanınca dinciler birden ayaklandılar.  
Dincilere göre tanrının hoşuna gitmeyen şeyler oluyordu.. Aslında kendi saltanatlarının yıkıldığını farkediyorlardı. Yoksa tanrı safsatasının gerçeğini onlar çok iyi biliyorlar.


Neydi bu tanrıların hoşuna gitmeyen şeyler?  


Beslenme ve tedavi olanaklarının artması, ulaşım ve iletişim kolaylığı ve en tehlikelisi bilgiye herkesin ulaşma olanağının artmasıydı.  
İnsanlar sağlıklı ve eğitimli oldukları sürece din sektöründen geçinen tarikatların payları azalacaktı.  


Düşünsenize üfürükçülük , muska ve büyücülük ile geçinenlerin hem gelirleri azalacak hem de dolandırıcı oldukları anlaşılınca düşman edineceklerdi.  


İşte bu tehlike dinciler için kabul edilemez olduğundan derhal karşı tarafı yani bilgiyi üreten ve onu hizmete dönüştüren ateistleri şeytanlaştırmak gerekiyordu.  


Elektrik haram , tıraş olmak haram, fermuarlı elbise giymek haram, polyester iplik haram , araba haram , modern bilimleri okumak zaten tastamam haram ve kafirlik...modern tedavi yöntemlerini denemek düşünmek bile haram...sorgulamak küllün haramdı..


Ama insanlık bu bilgileri ve modern yaşamı dincilerin adiliğine rağmen kolay ve hızlı benimsedi.  


İşte asıl sorun bundan sonra başladı. Benimsemek... Yeni yetişen nesili hedef seçen dinciler elektriği , ilacı allahın bir nimeti olarak tanıtıp ona kul olmamız gerektiğini anlatarak çocukların beyinlerini yeniden  yıkamaya başladılar.


İşte sorgulanmasını istemedikleri bir nokta var o da şu ki , elektrik, ilaçlar ,arabalar, modern şehirler , kanalizasyon , evdeki musluklar bile hep kâfir ateist dedikleri insanlar tarafından bulunmuştur.  


Madem ki bunlar allahın nimetleridir o zaman neden insanları binlerce yıldan beri bu nimetlerle tanıştırmadı? Binlerce peygamber göndermiş de ne yapmış insanlar için?  


O kadar çocuk ve yetişkin insan çok basit hastalıklar nedeniyle ölmüşken tanrı ve peygamberleri neredeydi?
İnsanlık binlerce yıldan beri beslenme sıkıntısı çekerken tanrı ve peygamberleri neredeydi?


Tanrı her zaman din satıcılarının, dolandırıcıların  tarafındadır.  
 
 

Link to comment
Share on other sites

Dinler yokken ahlak ve görgü kuralları yine vardı. Dinler sadece bunların üzerine çöküp kendindenmiş gibi göstermeye çalıştılar. Ahlak ve toplumsal yaşam kurallarının çıkışı dinlerin varlığı ile başlamadı. Görgü kuralları  insanlığın ortak değerleridir dinlerden bağımsızdır.

Tıpkı günümüzde teknolojinin üzerine çökmeye çalıştıkları gibi. Elektrik, ilaç tedavi , araba ve eğitim gibi olanakları allahın bir nimeti olarak göstermeye çalışıyorlar. Böylece kendi sapık ve mantık dışı yaşam tarzlarına kapı aralamaya çalışıyorlar.

İyi ama 125 bin peygamber gönderdiğini iddia ediyorlar. Niye bu teknolojiyi , bilgiyi onlar insanlara öğretemediler? Binlerce yıllık karanlığın içinde köleliği bile engelleyemediler?

İşte buradan çok net anlaşılıyor ki bilgi ve görgü dinlerin üzerinde bir olgudur. Dinler yokken insanlık bilgiyi ve görgüyü çoktan elde etmişti. 

Sanılanın aksine dinler ahlakı ve bilgiyi çarpıtmış ve ahlaksızlık ile cehaleti kutsamıştır.

Hırsızlık mı yapacaksın , allah için yapıyorum de..

Yalan mı söyleyeceksin , allah için söylüyorum de..

Cinayet mi işleyeceksin , allah için öldürüyorum de..

Tecavüz mü edeceksin , allah için tecavüzcüyüm de ..

Bozgunculuk mu çıkaracaksın , allah için yapıyorum de ..

İftira mı atacaksın ,allah için yapıyorum de..

İnsanları mı sömüreceksin allah için yapıyorum de..

Link to comment
Share on other sites

  • 4 hafta sonra...

Tövbe(teşuva) etmek, ahlaki bir dejenerasyondur. İnsanın utanma duygusunu ve vicdanını yok eder. Şirk dışındaki bütün günahların Tanrı tarafından affedileceği inancı, insana her türlü pisliği yaptırır. Semavi dinler, Semitikler tarafından modern insanlığa karşı kurulmuş bir komplodur. Din, en tehlikeli uyuşturucudur kokainden beterdir. 

Link to comment
Share on other sites

 

"Kültürümüzün kalbindeki ağza alınmayacak en büyük kötülük, monoteizmdir. 'eski ahit' olarak bilinen barbar bir tunç çağı metninden üç insanlık karşıtı din meydana çıkmıştır: Yahudilik, İsevilik ve İslam.

Bunlar, gök tanrılı dinlerdir ve tamamen ataerkildirler. Tanrı, gücü her şeye yeten 'baba'dır. Bunun sonucunda, Gök Tanrı ve onun dünyevi erkek elçileri, insanlığa sundukları kadın nefretiyle 4000 yıldır bu diyarlardaki kadınlara eziyet etmişlerdir." Gore Vidal

Monoteizm; Dünya'nın başına gelmiş en büyük ve eski beladır çünkü doğası gereği monoteizm, ilgili Tanrı'dan başka ilahlara tapınmayı yasaklar. Oysaki politeizmde insanların diledikleri tanrıya tapınması gayet de doğaldı ve gerçek hoşgörü o zamanlar vardı. Monoteizm, aynı zamanda anaerkil avcı-toplayıcı toplumdan ataerkil feodal topluma geçişin sembolüdür. Bir de monoteizmde "Tanrı, kendini öldürebilir mi?" paradoksu vardır. neresinden tutarsan tut, elinde kalıyor şu tevhid zihniyeti..

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...