Jump to content

Din ve Tanri Uzerine Bir SoylesI


evrensel-insan

Recommended Posts

Dunyanin A cografyasinin, A toplumunda iki kisi, din ve tanri uzerine sohbet etmektedir. B sahsi ile C sahsi arasinda gecen sohbet.

 

B- Senin bir dinin var mi?

C-hayir, yok. Ya senin?

B- Var, Adi da Tutra Dini ve ben bu dinin getirdiklerini uyguluyorum.

C- Ben Tutra dininin getirdiklerini uygulamiyorum.

B- Neden?

C- Cunku ihtiyacim yok.

B- Ama, Situ tanrisinin bir emri, Tutra dini uygulamasi.

C- Olabilir.

B- Nasil "olabilir"

C- senin, Situ tanrinin bir emri oldugu icin ve sen bu emri uyguladigin icin olabilir.

C- Peki sen, Gizu Tanrisi ve onun kitabi Letu'ya neden inanmiyorsun?

B- Cunku benim tanrim ve kitabi, tum tanri ve kitaplardan daha onemlidir.

C- Ozaman seninle ayni inancsizligi tasiyoruz.

B- Nasil, yani.

C- sen de, bende; Gizu tanrisina ve onun kitabi Letuya olumsuz bakiyoruz. Sen inancini Situ tanrisinin, Tutra dini ile, ben ise inanca ihtiyac duymamakla Gizu tanrisi ve Letu Kitabina karsi, olumsuz yanasiyoruz.

B- Olurmu, ben "en yuce v.s." tanri ve dinine inaniyorum.

C- olabilir, ben Tanrinin hicbir turune ve dinin hic bir uygulamasina ihtiyac duymuyorum.

B- o zaman, Situ'nun cezalarina razisin.

C- sen de Gizu'nun. Bu arada unutma, dunyada sadece bu iki tanri yok, daha bircok tanri ve din ve de rehber var.

B- iyi de Situ benim tum sorularima cevap verebiliyor.

C- Gizu da oyle. Ama; senin sordugun sorulara, Situ'nun cevap verebiliyor olmasi, senin inancin degil mi? Ben ise sorulara bilimsel cevaplar veriyorum. Veremedigim olursa da, ileride verilebilecegini biliyorum. Ustelik sen cogu zamanini ve yasamini Situ ve Tutra dinine ayiriyorsun, sirf cezalanmamak icin ama; Gizu'nun cezasini unutuyorsun. Eger sen dunyadaki mevcut, tum din kitap ve tanrilarinin seni cezalandimamasini istersen, vay haline. Ben ise yasamimi yasiyor, bilim ile ilgileniyor ve bu hayatta kendi istedigimi yapiyorum, hic bir inanci hic bir dine ve tanriya da beslemedigim icin, ceza alma gibi bir endisem de yok.

B- Aaa, saat gec olmus, benim dini uygulamami yerine getirmem lazim, yine gorusuruz.

C- tabi, ne zaman istersen.

 

Boyle bir soylesi. Isteyen kendinden de bir seyler katabilir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

  • 2 hafta sonra...

Merhaba sayın evrensel-insan,

 

Bu diyaloğa iki itirazım var;

 

1- Din, bir ihtiyacın karşılığı olmaktan öte bir hakikat meselesidir. Dinin uygulamaları "x ihtiyacımı karşılıyor"dan öte "dinde y gerçeğini gördüm" sebebiyle yerine getirilir. Namaz bedenime iyi geliyor diye değil namaz gerçek olduğuna ikna olduğum kitapta emredildiği için kılarım. vs.

 

2- Din, tamamıyla bir bilinmeze körükörüne inanma işi değildir. İman var olan gerçekliği tasdik etmektir. "Kur'an'da "x/--" ayetinde şu gerçekliğe işaret ediliyor" diyerek o gerçekliği tasdik etmiş yani iman etmiş olursunuz. Bunun dışında anlaşıldığı gibi bilinmeze (gaybe) iman etmek de vardır. Ancak bu sadece henüz gözle görülmeyip ileride görülebilecek şeylerin var olduğuna ikna olmaktır; Allah, Cennet-Cehennem, Melekler-Şeytanlar vs.

 

Bir örnek ile açıklamaya çalışırsam; Bir tv kanalı "x yerinde y olay oldu" diye bir haber geçiyor ve siz x yerini gidip y olayına tanık oluyor ve evet "x yerinde y olayı olmuştur" deyip gerçeği tasdik etmiş olursanız, siz de bir (seküler) mümin (gerçeği tasdik eden) olmuş olursunuz. Bu tv kanalının yaptığı doğru haberleri göz önüne alarak ileride "olacak" dediği şeylere henüz olmamış dahi olsa ikna olursunuz yani gaybe inanmış olursunuz. yoksa birçok kişinin yanlış algıladığı gibi iman delilsiz-mesnedsiz her birşeye öylece kanmak değildir.

 

 

Bilim bilene kadar kitapta yazan bir tek gerçekliğe bile olsa iman etmemek için sebeb nedir? "Kur'an'da şu gerçeklik var ancak şu kadar bilimsel dayanağı olmayan ayet var" diyen bir kişi neden var olan o tek gerçekliğe iman ederek beklemez bilimin bilinmezleri keşfetmesini? Yine bir örnekle açmaya çalışayım; "x kişi y gerçek sözü içinde barındıran birşeyler yazmış ancak yazdıklarının hepsinin noktası virgülüne kadar doğru olduğu belli olana kadar, gerçek bir söz söylese dahi şu an için yalancının tekidir" denebilir mi? Ortada bir gerçek ve 99 bilinmeyen var. Neden gerçek kabul edilmeyip de 99 bilinmezin keşfedilmesi beklenir? Neden 1 gerçek varken 99 bilinmeze yalan muamlesi yapılır.

Link to comment
Share on other sites

 

Bilim bilene kadar kitapta yazan bir tek gerçekliğe bile olsa iman etmemek için sebeb nedir? "Kur'an'da şu gerçeklik var ancak şu kadar bilimsel dayanağı olmayan ayet var" diyen bir kişi neden var olan o tek gerçekliğe iman ederek beklemez bilimin bilinmezleri keşfetmesini? Yine bir örnekle açmaya çalışayım; "x kişi y gerçek sözü içinde barındıran birşeyler yazmış ancak yazdıklarının hepsinin noktası virgülüne kadar doğru olduğu belli olana kadar, gerçek bir söz söylese dahi şu an için yalancının tekidir" denebilir mi? Ortada bir gerçek ve 99 bilinmeyen var. Neden gerçek kabul edilmeyip de 99 bilinmezin keşfedilmesi beklenir? Neden 1 gerçek varken 99 bilinmeze yalan muamlesi yapılır.

Kuran'da gerçeklik ve doğruluk hariç herşey vardır.600 sayfalık bir kitabın 1500 senedir 1 hecesi bile kanıtlanmamıştır.Diğer tarafta da gerçek delillere dayanan yüzbinlerce sayfalık "bilim kitabı" vardır..ve her harfi kanıtlara dayalıdır.Bilimi nasıl reddedersiniz??.Neyse Siz kanıtlanamayacak bir kitabı ve onun içindeki kahramanları yüceltmeye devam ediniz..

Link to comment
Share on other sites

Saygideger LA-illallah;

Benim bu baslikta vermek istedigim, tarihler boyu insanoglunun inanarak ve somutlastirarak ortaya bir suru dini uygulama ve tanri kavram algisi koymasiydi.

 

Yani konu bunlarin icinden hangisinin digerine gore secimindeki karar mekanizmasiydi.

 

Ya da secilenin neye gore secildigi, secilmeyenlerin neye gore red edildigiydi.

 

Gercek, gerceklik konulari ise,eger konumuz din ve teoloji ise, sadece aklin inandigi bir ideolojik dogrudur. Ya da kisilerin, bulunduklari toplum ve cografyalara gore, kendilerine verilen tanri ve din gercegini alip kabullenmeleri,ustelik; zahmet edip, "neden digerlerini kasbullenmiyoruz?" sorusunu bile sormamalari, ve de kendilerine verilene, otomatikman inanmalari ve sorgulama/dogrulama yapmamalaridir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

"Yaratici" ile soylesi

 

Yaratici ile olan soylesilerden, birini buraya aktariyorum.

 

Ben; Son zamanlarda, bayagi bir "sikintidasin. Sana, inanmayanlar, seni yok sayanlar; bir de benim gibi, seni hesaba katmayanlar, gale almayanlar var. Ne zamandan beri herkesin yaraticisi degilsin?

 

Yaratici; Yaw, hersey aslinda Ronesansla basladi. Ronesans ile birlikte, insanoglu itaatini bozup; hem kendini hem de herseyi "kurcalamaya basladi.

 

Yaw, dedim kendikendime;' bir elma sendromu daha mi yasiyorum acaba?' Bu is aslinda; neyse, bilimi bir cesit idare ederiz. Nasil olsa; olani bulacaklar, olan da zaten benim 'ol' dedigim.

 

Bir baktim, felsefede de Kant'tan sonra; buyuk bir hizla; varligi sorgulayalim derken; insanoglu, beni sorgulamaya basladi. Marx ve Engels' le ugrasayim derken; basima birde Darwin cikti. Bu arada, Nietzche beni "oldurmezmi!" Neyse, bunlarla; zaten huzurumda bulusacagim icin onemsemedim.

 

Ben; Ne o "kan mi kaybediliyor?"

 

Yaratici;Pek degil. Beni bir inanirim, ruyada gormus olacak ki! Akilli tasarimciligi ortaya atti ve 'bir tasarlayan var' dedi. Oh, biraz rahatladim, derken; bu arada Derrida cikip; yazari oldururken" kizim sana soyluyorum, gelinim sen anla' demezmi!

 

Neyse, bilimden fazla korkum yok. Hem beni konu etmiyorlar, hem de benim 'ol' dedigimi buluyorlar. Son Hawking'in bilim yasalarini bana bahsetmesi de cabasi. Aslindainsanoglu, beni bilimden cikarabilse, onlardarahatlayacak bende.

 

Benim korkum da sevincimde felsefe, beni yok saysalarda, var saysalarda, soylenmez, aciklanmaz saysalarda, bilinmez saysalarda sonucta konu benim., ama, bu arada hem felsefenin, hem de; insanoglunun kendi kontrolunu kendi eline almak istemesi beni dusunduruyor.

Oyuzden, benim 1. ve 2. dunya savaslarinda ve ondan sonraki savaslarda bir rolum

yok.

 

Ben; Iyide; sen kimin yaraticisisin? Son zamanda hep muslumanlar "kaybediyor."

 

Yaratici; Ben ne yapayim; hem ben, hem de insanoglu o konuda hem fikiriz. Guclu olan kazaniyor. Sonucta, henuz bir rakibim yok. Oyuzden, hala tek konu olan benim. Bu da benim gundemde kalmama yetiyorda, artiyor.

 

Aslinda seytan diyorki;' su insanogluna, bir rakip cikarda; oyle kendi kendilerine 'gelin, guvey olmasinlar' Eger ben bu isi yapmazsam; yakinda insanoglu kendini bana rakip kilacak. Gerci, beni bulmalari olanaksiz ama; bu onlari benden daha cok 'kopariyor.'

 

Ah! o elma agaci yokmu! hersey aslinda orda basladi. Itaat derken, asilik gundeme geldi. Bilseydim, elmaya 'sarkacaklarini' agacin ustune elma koyarmiydim. Kuru bir agac koyardim, o zamanda zaten elma konusu olmazdi.

 

Sana bir sir vereyim. Aslinda; o elmaya, seytan, benden habersiz bilgi yuklemis. Iste o gundur, bugundur; insanoglu bilgileniyor ve bilgilendikce de; benden 'soguyor' Aslinda, benim tek bir rakibim var. Bilgilenmek. Beni de 'korkutan' iste insanoglunun, bu bilgilenme sayesinde; korku acisindan bilinclenmesi ve korkuyu yenmesi.

 

Neyse, bu gunku sohbeti burda keselim. Daha meleklerle toplantim var. Bu arada seytanin son yaptiklari hakkinda da bilgi almam lazim.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...