Varlığı ve davranışları ile Allah fikrini çürüten adam

[Max Stirner]

Kısa bir hikaye uydurdum geliştirilebilir 

Bu hikayede kendi tecrübelerim gözlemlerim ve birazda kurgu kullandım 

Ana karakterimiz küçük yaşlardan itibaren Allah fikri ile beyni yıkanmış emir ve yasaklara uymak ile bir sorunu olmayan fakat adalet ve emeğinin karşılığını alma konusunda çok hassas bir kişiliğe sahiptir doğuştan 

yetim öksüz ve kimsesiz bir çocuk olan karekterimiz gaddar ve acımasız insanlıktan nasibini almamış bir takım insanların yanında büyümüş türlü işkence ve adaletsizliklere maruz kalmıştır ve bunların sonucunda değer yargıları yıkılmıştır

kısaca boyalı kuş kitabındaki karaktere benzemektedir bu kitabın filmi de mevcuttur 

daha küçük yaşlarda sırf ailesine tekrar kavuşabilmek için Allah’ın toplumun ve vasilerinin bütün emir ve yasaklarına eksiz uymuş bütün boş vakitlerini de Allah ın emrettiği şekilde geçirmiş fakat bunun sonucunda ne işkenceleri hafiflemiş nede ailesine kavuşabilmiştir 

fakat yılmamış hatanın kendisinde olduğunu düşünüp daha bir iman ile hareket etmiştir

taki vasisi ona annesi ve yeni eşinin bir fotoğrafını gösterip gerçek hikayesini anlatana kadar

bu fotoğrafta annesi ve eşi bir tatil beldesinde kokteyllerini yudumlar ve sahilde cennet gibi bir mekanda fazlaca samimileşmiş ve hallerinden çok mutlu kendilerinden başka hiçbir şeyi dert etmiyor olarak gözükmektedir

bu noktada karekterimiz küçük bir çocuk iken hastalanıp kilisede günah çıkarma bölümünde uyuya kaldığı zamanı anımsar 

birden yan kabinden peder bey peder bey günah çıkarmam gerek diyen bir kadın sesi ile uyanır

kadın peder bey küçük bir çocuk olan oğlumu öldürdüm 

çocuk nasıl öldürdün beni anne

kadın limonatasına zehir katarak öldürdüm peder

çocuk ben ölmedim ki anne peki beni neden öldürmek istedin anne

kadın yeni erkek arkadaşım onu istemiyor 

çocuk akşam eve gider ve yemek masasına oturur 

kadın oğlum çok solgun görünüyorsun sana bir limonata yapayım ister misin 

bu o resimdeki kadındır

 

[Max Stirner]

Bu noktadan sonra karekterimizin değer yargıları yıkılır etrafındaki insanları gözlemler ve görünüşte hepsinin kendilerini dindar ve iyi insanlar olarak gösterdiklerini fakat hepsinin münafık ve ikiyüzlü olduklarını buna rağmen bir tek kendisinin yetim öksüz ve kimsesiz olduğu için dert ve sıkıntı çektiğini yaşamın acımasız güçlü olanın kazandığı zayıf olanın ise yaşama hakkı olmadığını bu dinamikleri fark eder ileri de evrim ile tanışacaktır 

bu zamana kadar din ve tasavvuf konusunda oldukça bilgi sahibi olmuştur

en belirğin olarak fark ettiği şey ise kuran da Allah’ın insan fıtratını herkesten iyi bildiğini iddia edip insanları ancak cahilliye devri araplarında tesir gösterecek şeyler ile korkutup bir takım şeyleri vaad ettiğidir

fakat kendisi ise ne eski kavimlerin hatalarına düşmüş ne bu şeylerden korkmuş  nede vaad edilen ödüller ile mest olmuştur

en çok bahsi geçen şey olan yahudilerin sıkıntı zamanı allahtan yardım isteyip kurtuluşa erdiği zaman ise ihanet etmesi durumu kendisinde tam tersi işlemekteydi 

o çok doğru bir insan olmasına rağmen başı beladan kurtulmazdı bu zamanlarda Allah’a küfreder

bir arkadaşı iki dal sigara verir yada güzel bir kız ona tebessüm eder ise hemen camiye koşar namaz kılardı 

hem çalıştığı iş yerlerinde gördüğü yahudiler insan kelimesini etrafındaki müslümanlardan daha çok hak ediyordu 

[Max Stirner]

O taki sağlık sebebiyle askere alınmadığı zaman tatlı su müslümanı bir arkadaşı kendisi kabul edildiği için herkese nasip olmaz diyerek kahkahalar ile güldüğü zamana kadar hala Allah’ın bütün emir ve yasaklarını yerine getirip tasavvuf yolunda ilerlemişti sırf Allah tarafından daha çok sevilmek için bütün insanlara hakkını helal etmişti

bu noktada kendi kendisine şu soruyu sordu 

Allahın emrettiği şekilde yaşadım ve seveceği bir kul oldum o ise bana acıdan başka hiçbir şey nasip etmedi oysa etrafımdaki en ufak bela da sapıtacak nice münafık ve tatlı su müslümanın ise bütün işleri rast gitti ayaklarına taş dahi değmedi 

öyle şeyler gördüm ki ne cennet beni cezbediyor ne de cehennem beni korkutuyor

yaşadığımız bu hayatın dinamiklerini Allah değilde başka bir güç yönetip şekil veriyor olmalı bu çok açık ve bariz bir şekilde görülüyor dedi

bu noktada evrim ile tanıştı

[Max Stirner]

Onun nefsine Allah’ın hiçbir emir ve yasağı ağır gelmiyordu zaten o zamana kadar da örnek bir Müslüman olmuştu

ancak adalet duygusu çok gelişmiş ve emeğinin karşılığını almak konusunda çok hassas idi 

onu en çok imkansızlıklar ve burada bahsedemeyeceğim derecede ağır bir takım sebeplerden dolayı potansiyelini ortaya koyamamak ve insanların hakettikleri gibi yaşamamaları hırpalıyordu 

örneğin 16 yaşında pansiyon müdürü din kültürü öğretmeni olmasına rağmen hiçbir şey yemeden sadece su ile 10.orucunu tuttuğu gün din kültürü öğretmenin umursamaz tavırları ve kendine özel hazırlattığı mükellef sofrasına laf edince yediği dayağı hala hazmedemez

kendi kendine daha imanı var iken şöyle diyordu 

Madem allah var o zaman bunca adaletsizlik neden oluyor hiç kimse hakettiği gibi yaşamıyor rahat bir yaşam değil saygın bir yaşam için bile allahın emir ve yasaklarının dışına çıkmak gerekiyor 

bunları etkileyen en önemli faktör ise para bu çok bariz görülebilir para allahtan büyüktür Allah ya aciz ve bize kendisini tanıttığı gibi değil yada ….

küçük yaşlardan beri beyni yıkandığı için hala bir allah olmaması fikrini kabullenemiyordu

[Max Stirner]

Kendi bildi bileli kronik açlık çekmiş türlü işkencelere maruz kalmıştı 

adaletsizlik dışında bir korkusu adalet dışında da onu heyecanlandıran bir şey yok idi

intihara meyilli hayatı yaşamaktan dolayı acı çeken bir insandı 

arada bir acaba hata ben de mi diye düşünerek camide ne korkarak ne heyecanlanarak ne umutsuzluk ne de ümit ile sadece allahın huzuruna çıkmak için namaz kılar namaz bitiminde dua etmezdi

bunu yaptıktan sonra etrafındaki kaos ve adaletsizlerden iyice boğulacak gibi olur

çareyi dead god in me dinlemekte ve yakası açılmamış küfürler etmekte bulurdu 

Kuran meali okur sonra etrafını gözlemlerdi

en çok yahudileri lanetleyen korkutan yada vaad eden yada muhammedi öven ayetlere denk gelmişti

etrafındaki müslümanlara baktığı zaman kuran da lanetlenen yahudilerin davranışlarının tezahürünü ve helak olmuş kavimlerin davranışlarının tekrarını görürdü

kendi yetim ve öksüzlüğü ile muhammedin hayatını kıyaslar ajitasyon yaptığı için Muhammed’e yine yakası açılmamış küfürler ederdi

bu noktada allahın bana bir adım gelin ile başlayan ayetini anımsar ve hadi oradan ikiyüzlü yalancı …… derdi

 

[Max Stirner]

yukarıdaki yazıyı bizzat tecrübe etmiş olan karekterimiz artık varlık ve davranışları ile İslamı çürütmektedir 

Ali şeriatinin bu sözleri ise kahramanımızın hislerine tercüman olmaktadırlar