Jump to content

Tanrı nedir ve Tanrı var mıdır?


Predictor

Recommended Posts

Tanrı Gök'tür, Gök tanrıdır. Tanrı başlangıcı olmayan, sonu olmayan sonsuz boyutta sonsuzluktur. Tanrı sonsuzdur. Tanrı varlığı, kendinden 'yaratmıştır'. 'Yarattıklarında' açığa çıkmış, onların içinde de kendisini göstermiştir. Görünen bütün nesneler tanrının görüntüsüdür.

Gök = mekan, evren vakum, kozmos, universum vs.

Gök neyden oluşur? Gök proton ve elektrondan oluşur!

Tanrı'nın varlığı, yokluğu konuşulmaz. Varlık varsa, tanrıda vardır. Varlık tanrıdadır ve tanrı varlıktadır. Varlık bir bütündür. Görünenlerin tümü tanrı'nın görüntüleridir

Kadın ve erkek tanrının yeryüzündeki en üstün görüntüleridir.

Tanrı'ya yaklaşmak için Bilim gerekir!

Tanrıdan gelmedin, Tanrı ile geldin, biz Tanrıda varız, Tanrıda yaşıyoruz (biz Tanrıyız)! Görünenlerin tümü, görünmeyenlerin tümü Tanrıdır.

Başka bir deyişle, mekandan gelmedin, mekan ile birlikte geldin (sen mekansın). Mekan bizim içimizde yaşar, biz de mekanın içerisinde yaşarız. Biz proton ve elektronun (Tanrının) görüntüsüyüz - Tanrı yalnızca parçacıkların düzenlenmesi ile görünür hale gelir!

Dedim: Ey kimsin sen?

Dedi: Senim ben!

Türklerin gerçek inancı doğaya bağlıdır, yani doğa ile iç içedir.

Bu inançta tapınak, inanç görevlisi yoktur. Bu, gerçek inanç ve bilimdir, din değildir. Türkçede din kavramının karşılığı yoktur.

Arı duru Tanrı inancına dönem dönem başka inançlardan, dinlerden sızmalar olmuştur. Böylece çoğalan inanç duruluğunu yitirir. Biçimlerin çoğalması, ayrıntılara takılıp kalınması tüm inançları bozar.

Doğu Türkçelerindeki biçimiyle Tengri, Oğuz Türkçelerinde Tangrı (sonra Tanrı) sözü Gök anlamındadır. Bugün gök diye adlandırdığımız kavram ile, bugün 'yaratıcı' kavramı Tanrı sözüyle anlatılır. Bu yanlıştır!

Bugün biz insanlara sahte Tanrıyı (allah, god, elohimi) öğretiyorlar. Çakma tanrı dünyayı yönetenler tarafından yaratılmıştır. Dünya, kraliyet aileleri tarafından yönetiliyor. Din krallık otoritesinin temelidir. Krallık da dinin bekcısidir. Krallık bir temelle ihtiyac duyar, din de bir koruyucuya. Çünkü koruyucusu olmayan şey kaybolur.

Bugün bizim bildigimiz i̇brahi̇mi̇ di̇nler, yani yahudilik, hristiyanlık ve islamiyet tamamen kralliyet aileleri tarafından bir konsept olarak yaratılmıştır. Hıristiyanlık ve islam dini yahudiliğin bir kopyasıdır! İbrahi̇mi̇ di̇nler, güneşe tapınmanın bir parodisidir. Uydurma olan, musa'yı, isa'yı ve muhammedi güneşin yerine koyuyor ve başlangıçta güneşe verilen tapınmayı şimdi onlara veriyorlar. Ayrıca din o kadar eski değildir, olsa olsa en fazla 300 ila 400 yıl eskidir!

Dinlerin iki amacı vardır

1. insanların beynine 'inanç filtresi takmak'.

2. insanları korku ve bağımlılık içine sokmak, ve böylece daha iyi yönetilmelerini sağlamaktır.

Dine olan inanç eğitme ile gelir. Var olmayan bir şeye inanmaya ikna olmuş bir kimse, bu inançtan mantıkla ayrılamaz.

 

Çinliler, allah'ın varlığını ya da yokluğunu tek bir soruyla çözmüşlerdir.

Kendilerine sordular: "Her şeye gücü yeten allah" kaldıramayacağı kadar ağır bir taş yaratabilir mi?

Eğer yanıt evet ise, o zaman Allah her şeye gücü olamaz, çünkü taşı kaldıramaz.

Eğer yanıt hayır ise, o zaman da Allah her şeye gücü olamaz, çünkü bu kadar ağır bir taşı yaratamaz!

Sorunun mantığını anlıyor musunuz? Mantığa göre bir 'Yaratıcı' var olamaz, bu İMKANSIZDIR!

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

On 14.06.2023 at 18:14, Predictor yazdı:

Tanrı Gök'tür, Gök tanrıdır. Tanrı başlangıcı olmayan, sonu olmayan sonsuz boyutta sonsuzluktur. Tanrı sonsuzdur. Tanrı varlığı, kendinden 'yaratmıştır'. 'Yarattıklarında' açığa çıkmış, onların içinde de kendisini göstermiştir. Görünen bütün nesneler tanrının görüntüsüdür.

Gök = mekan, evren vakum, kozmos, universum vs.

Gök neyden oluşur? Gök proton ve elektrondan oluşur!

Tanrı'nın varlığı, yokluğu konuşulmaz. Varlık varsa, tanrıda vardır. Varlık tanrıdadır ve tanrı varlıktadır. Varlık bir bütündür. Görünenlerin tümü tanrı'nın görüntüleridir

Kadın ve erkek tanrının yeryüzündeki en üstün görüntüleridir.

Tanrı'ya yaklaşmak için Bilim gerekir!

Tanrıdan gelmedin, Tanrı ile geldin, biz Tanrıda varız, Tanrıda yaşıyoruz (biz Tanrıyız)! Görünenlerin tümü, görünmeyenlerin tümü Tanrıdır.

Başka bir deyişle, mekandan gelmedin, mekan ile birlikte geldin (sen mekansın). Mekan bizim içimizde yaşar, biz de mekanın içerisinde yaşarız. Biz proton ve elektronun (Tanrının) görüntüsüyüz - Tanrı yalnızca parçacıkların düzenlenmesi ile görünür hale gelir!

Dedim: Ey kimsin sen?

Dedi: Senim ben!

Türklerin gerçek inancı doğaya bağlıdır, yani doğa ile iç içedir.

Bu inançta tapınak, inanç görevlisi yoktur. Bu, gerçek inanç ve bilimdir, din değildir. Türkçede din kavramının karşılığı yoktur.

Arı duru Tanrı inancına dönem dönem başka inançlardan, dinlerden sızmalar olmuştur. Böylece çoğalan inanç duruluğunu yitirir. Biçimlerin çoğalması, ayrıntılara takılıp kalınması tüm inançları bozar.

Doğu Türkçelerindeki biçimiyle Tengri, Oğuz Türkçelerinde Tangrı (sonra Tanrı) sözü Gök anlamındadır. Bugün gök diye adlandırdığımız kavram ile, bugün 'yaratıcı' kavramı Tanrı sözüyle anlatılır. Bu yanlıştır!

Bugün biz insanlara sahte Tanrıyı (allah, god, elohimi) öğretiyorlar. Çakma tanrı dünyayı yönetenler tarafından yaratılmıştır. Dünya, kraliyet aileleri tarafından yönetiliyor. Din krallık otoritesinin temelidir. Krallık da dinin bekcısidir. Krallık bir temelle ihtiyac duyar, din de bir koruyucuya. Çünkü koruyucusu olmayan şey kaybolur.

Bugün bizim bildigimiz i̇brahi̇mi̇ di̇nler, yani yahudilik, hristiyanlık ve islamiyet tamamen kralliyet aileleri tarafından bir konsept olarak yaratılmıştır. Hıristiyanlık ve islam dini yahudiliğin bir kopyasıdır! İbrahi̇mi̇ di̇nler, güneşe tapınmanın bir parodisidir. Uydurma olan, musa'yı, isa'yı ve muhammedi güneşin yerine koyuyor ve başlangıçta güneşe verilen tapınmayı şimdi onlara veriyorlar. Ayrıca din o kadar eski değildir, olsa olsa en fazla 300 ila 400 yıl eskidir!

Dinlerin iki amacı vardır

1. insanların beynine 'inanç filtresi takmak'.

2. insanları korku ve bağımlılık içine sokmak, ve böylece daha iyi yönetilmelerini sağlamaktır.

Dine olan inanç eğitme ile gelir. Var olmayan bir şeye inanmaya ikna olmuş bir kimse, bu inançtan mantıkla ayrılamaz.

 

Çinliler, allah'ın varlığını ya da yokluğunu tek bir soruyla çözmüşlerdir.

Kendilerine sordular: "Her şeye gücü yeten allah" kaldıramayacağı kadar ağır bir taş yaratabilir mi?

Eğer yanıt evet ise, o zaman Allah her şeye gücü olamaz, çünkü taşı kaldıramaz.

Eğer yanıt hayır ise, o zaman da Allah her şeye gücü olamaz, çünkü bu kadar ağır bir taşı yaratamaz!

Sorunun mantığını anlıyor musunuz? Mantığa göre bir 'Yaratıcı' var olamaz, bu İMKANSIZDIR!

 

Tarihte Peygamberler nedense hep krallar soylular ile mücadele veriyor.

İnsanların hiçte korku içinde ve bağımlı olarak bir inanç sahibi olduğunu gözlemlemiyorum. 

İnsanlar deprem gibi gerçekten doğadan korktuklarında dizleri titrer ve bir yaratıcıya dua ederler. Ama korku dindiğinde yine o yaratıcı düşüncesi yok olu verir. 

İnsan nankördür. 

.... 

Taşı kaldırmak yapma eylemini içerir. Yapmak sebep sonuç ilişkisine bağlı üç boyutlu mekan ve zaman da olan bir sanal eylemdir. 

Taşın yaratılması ise nedensellik içeren bir yaratma eylemidir. Minkowski uzayı gibi zamanın işlediği bir durumda gerçek eylemidir. 

Dolayısı ile Voltaire nin kötülük problemi gibi kurduğun bu mantık mantıksız. Çünkü sorumluluk içeren yapma ve yaratma eylemleri insan - yaratıcı eylemlerinden farklı şeylerdir. 

Link to comment
Share on other sites

Aslında, metafizikçilerle konuşmuyorum, çünkü onlar fiziği kurguyla karışık yapıyorlar, soyut varlıkların kütlesi, uzunluğu ve dönüşü olabileceğine inaniyorlar. Var olmayan bir şeye inanmaya ikna olmuş bu fizikçileri, bu inançtan mantıkla ayıramazsın.

Ama burada kendimi cevap vermek zorunda hissediyorum.

 

Taşın yaratılması ise nedensellik içeren bir yaratma eylemidir. Minkowski uzayı gibi zamanın işlediği bir durumda gerçek eylemidir.  

1. Doğada yaratıcı yoktur, bununla sadece evreni değil, dünyamızı da kastediyorum. Kimse bunun aksini kanıtlayamaz!

2. Uzay-zaman, aldatıcı bir paketten, bir illüzyondan başka bir şey değildir, çünkü zaman ve ışık hızının yönü yoktur, yani vektör değildirler, çünkü hız, mesafe ve zaman arasındaki bir ilişkidir, bu da mekanın tanımı için bağımsızlık şartını ihlal ediyor.

İddia edilenin aksine uzay-zaman dört boyutlu değildir ve ışık küresel olarak yayıldığı için mesafe bir ölçü değildir.

Uzay-zaman fikri Hermann Minkowski'den geliyor, 1907'de buna inanıyordu. Görelilik kuramını formüle etmek için öklid dışı bir uzay inşa edebilecegini. Anlamadığı şey, öklid dışı geometri yalnızca işlev olan ancak mekanda olmayan kavisli yüzeylerde geçerlidir. Metrik mekanda öklid geometrisi kullanılıyor. Bu yüzden mekan her zaman şişirilmiş bir balon olarak sunulur, sanki biz basıkmışız gibi. Ancak mekanla karşılaştırılabilecek hacim, balonun kabuğu değil içindekidir. Bu da, çoğu insanın düştüğü düşünce tuzağıdır.

Eğer bu fizikçileri bilimsel bir şekilde çıkmaza sokarsan, o zaman düşünce deneyleri yaptıklarını iddia ediyorlar. Ancak bunların düşünce deneyleri gerçekliğe değil kurguya dayalıdır.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...