Jump to content

Qua Felsefesi Nedir?


evrensel-insan

Recommended Posts

Bilindigi gibi, felsefenin hangi dali olursa olsun, bir ideolojik inancsal tartisma alanidir.

 

Felsefenin tartisma alani olmasinin tek sebebi, konu ne olursa olsun; onu ortaya atanin kendine bilincli, ya da bilincsiz olarak aldigi bir tartisma tabanindan konuya yanasmasidir.

 

Orneklersek, eger konu varlik tartismasi ise, yani ontoloji; tartisma felsefesinin temel ve tabani tartisan kisinin kendi subjektif tabanidir.

Yani, ya madde den yola cikar, materyalist, nesnel objektif yanasir.

 

Ya dusunceden yola cikar, idealist, oznel subjektif yanasir.

 

Ya pozitivizmden yola cikar, pozitivist, isimsel ve subjektif yanasir.

 

Ya gercegi, nesnellestirir, ya gercegi oznellestirir.

 

Bu her turlu etik tede boyledir. Ya otoriteden yana, ya egodan yana bakar, ya da nihilisttir.

 

Ya marxist, sosyalist, emperyalist, fasist, anarsist, milliyetci, ulusal, liberal v.s. yanasir.

 

 

Tanrinin varligi konusunda, ya teist, ya antiteist, ya ateist, ya da agnostik yanasir.

 

Isin ilginci, yazar genelde hangi tabandan ve nasil yanastiginin kendi de bilincinde degildir.

 

Tum bu yanasimlarin, ortak bir noktasi vardir; o da ideolojik ve inancsal, ayrimci yanasimdir.

 

Yani kendi subjektif bakis acisindan yola cikarak, ya indirger, ya da butunler.

 

Iste konu ne olursa olsun, bir oznenin bu yanasimi; ayrimci, ideolojik ve inancsal yanasimdir.

 

Halbuki tum bu yanasimlari ortaya atanin kendisi olan insanoglundan yanasmak ise, butun bunlari icerir ve butun bunlara ayrimci bir ideolojik inancsal acidan bakmaz.

 

Qua felsefesi, bir oznenin, OZNESININ AYRIMCI IDEOLOJIK INANCSAL BAKIS ACISINI KONUYA KATMADAN DISARIDAN VE NOTR ALGILI BAKIS ACISIDIR.

 

Mesela; Din felsefesinde, bir dini temelden, ya da dinsiz bir temelden degil de, dini felsefenin ne oldugunu tum felsefeleri ile birlikte ve hic birinde yer almadan, gozlem olarak ortaya koyar.

 

Ayni sey teoloji icinde gecerlidir. Teolojik bir tabandan degil; teolojinin ortaya atilmis tabanlarinin gozleminden yola cikarak, teolojiyi gozlem olarak ortaya koyar.

 

Ayni sekilde, ontolojinin de bir tabanindan degil; ontolojik olarak ortaya atilmis her tabanin gozleminden ve ontolojinin ortaya koyumundan yola cikar.

 

Bu etik (milli, dini, ahlaki, siyasal, toplumsal, sosyal v.s.) her turlu yonlendirim ve yaptirimlar icinde boyledir.

 

Yani, kisaca tartisilan her turlu tabanin bir taban olarak tartismasini yapmaz, aksine; tartismada yer alan tum tabanlari gozlem ile ortaya koyar.

 

Qua felsefesinin, en onemli yani; eger basarilabilirse, oznenin her hangi bir sekilde tartistiginin tabaninin ne oldugunu ona algilatmaya calisir. Cunku, tartisan genelde, ya tartistigi tabani ad olarak bilmekte, ya da bilmemektedir.

 

Kisaca ornek verirsek, mesela; kisi tanrinin varligini/yoklugunu tartismakta ama; nasil bir tanriyi tartistiginin bilincinde olmamaktadir.

 

 

Ya da ateist oldugunu soylemekte, bunun antiteizm ile farkini algilayamamaktadir,ya da ateizmini sirf bir dini inanistan ayrilis uzerine kurmaktadir.

Konu aslinda, bir insanoglu oznesinin tum yasam ve iliskilerindeki her dusunce ve davranisini iceren bir konudur ve bilinc, farkindalik gerektirmektedir.

 

Eger konu algilanir ve konuya yanit gelirse, devam edebilirim. Cunku konunun algilanmasi icin, once anlasilmasi gerekir.

 

Oyuzden katilim olmadan, konunun dallanip budaklanmasi, konunun dagilmasina neden olacaktir.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Bütün eleştiri ve tezleri "genelleştirerek" aynılaştırıştırıyorsunuz.

Fakat nedense sizin felsefeniz bir şekilde yukarıda saydığınız kategorilerin birisine dahil olamıyor?

Ortaya koyduğunuz tezi yalnızca yine ortaya koyduğunuz yaklaşımlarla tanımlayabiliyoruz.

Neden sadece bu felsefe yanlışlanamazlık mührüne sahip oluyor?

İdealizmin büyük sorunlarından biridir ,kendi ile çelişmesi.

 

Bütün fikirler bir şekilde dogmatik ve ya ideolojik olurken nedense bu olamıyor?

Diğerleri yadsınırken bu felsefenin yadsınamaması garip değil mi?

Yeni bir din gibi ,ne ilginç!

Link to comment
Share on other sites

Saygideger kapital;

 

Bütün eleştiri ve tezleri "genelleştirerek" aynılaştırıştırıyorsunuz.

 

Evet insanoglunun ortaya attigi her seyin, evrensel ayniliktaki sorunsal kokenine, yapisina ve isleyisine gore herseyi gozlemliyorum. Bunun icin, evrensel-insan zihniyeti basligina bakabilirsin.

 

Fakat nedense sizin felsefeniz bir şekilde yukarıda saydığınız kategorilerin birisine dahil olamıyor?

 

Eger benimki bir felsefe ise, ben; insanoglunun ortaya attigi ideolojileri, inanclari ve onlarin tartismasal tabanini degil; insanoglunun kendisini temel ve taban aliyorum.

 

Ortaya koyduğunuz tezi yalnızca yine ortaya koyduğunuz yaklaşımlarla tanımlayabiliyoruz.

 

Ortaya konan, insanoglunun sorunsal yapilandirilmisligi ve bunun bir insan ve insanlik zihniyeti icermedigi.

 

Neden sadece bu felsefe yanlışlanamazlık mührüne sahip oluyor?

 

Yalnislanabilirligi, insanoglunun ortaya attiklari ile degil; insaanoglunun kendisinin bir fenomen olarak gozlemlenmesi ile mumkun.

 

 

İdealizmin büyük sorunlarından biridir ,kendi ile çelişmesi.

 

Ic celiski, insanoglunun evrensel yapilandirdigi yapi ve isleyisin ayniliginda vardir. Seyin kendisi zaten celiskidir.

 

Bütün fikirler bir şekilde dogmatik ve ya ideolojik olurken nedense bu olamıyor?

 

Cunku insanoglunun ortaya attiklarini degil; insanoglunun kendi fenomenini temel aliyor ve onun neden zihinsel insanlasamadigini ortaya koyuyor.

 

 

Diğerleri yadsınırken bu felsefenin yadsınamaması garip değil mi?

 

Yadsinabilmek mumkun olmuyor ki. Cunku insanoglu, insanoglunun ortaya attigi degerleri tartismakla mesgul. Insanoglunu insanlastirmayan degerleri tartismakla mesgul. Ancak aklin her ortaya atilan konudaki ideolojik inancsal sinirinin asilmasi ile, ancak boyle bir dusunce uretilebilir.

 

 

Yeni bir din gibi ,ne ilginç!

 

Ortada olan yenilikten ziyade, eski sorunun tum resmi ile ortaya koymasi. Yenilik, bu sorunu ortaya koyabilenin, bu sorundan ne algiladigina ve nasil kurtulmak istedigine bagli. Bu da, zihinsel olarak insanlasmak isteyen her beynin, kendi insiyatifine kalmis bir durum. Ayrica, zihinsel insanlasmaktan ne algilandigi ile paralel bir durum. Sadece sorunu ortaya koyuyor, kimseye "sen boyle/soyle yap/ol" temelli bir mudahelesi yok. Herkesi kendi degerleriyle algiliyor, sadece degerlerin insanlik adina nasil bir sorun oldugunu ortaya koyuyor.

 

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

“ Evrensel-insan zihniyeti” makalenizi diğerleri gibi okudum ,bir daha okurum sayın evrensel-insan.

 

Şeyleri her türlü metafizik dayanaktan uzak (fakat siz materyalizmi de ideoloji temelinde aynılaştırdığınız için buna dahil ederek) olarak açıklama iddiasında bir zihniyet.

Ama “bilimin felsefesi nedir”in açıklama cüretine girdiği anda bu kendi ile çelişir.

Çünkü ;kendisini yalnızca kendinden öncekilerin öznel yargılar olduğu tahakkümü üzerinden yapılandırır.

Bunu ne yanlışlayabiliyor ne doğrulayabiliyoruz.

Felsefenizin bunun gibi öznel bir durum yaratmayacığını nasıl açıklıyorsunuz ?

Kaldı ki bu teolojinin nedensellik sorununda sınıfta kaldıgı sorunun bir benzeridir.

Gözlemden ve insan zihninden bahsediyorsak ,şeylerin değil ama, bir öznellikten her zaman söz edebiliriz.

Temel sorum budur.

 

Bir diğer husus:

 

Gerçeğin göreceliği ya da asla bilinemeyeceği sadece onun fenomenlerinin gözleneceği üzerine kurulu felsefenin bir diğer sorunu yine kendi ile çelişir.

Bilimsel teorilerin ya da toplumsal gelişimin keskin çizgilerle teorize edilmesini ideoloji olarak adlandırırken fenomenlere dayalı gözleminiz bize “bilimin

felsefesi bu olabilir”i tembihliyor.

Nasıl oluyorda sadece “evrensel insan zihniyeti” kendi eleştirisinden dokunulmazlık payesini alıyor ?

Aklın ideolojik sınırında nasıl oluyorda evrensel-insan felsefesinin böylesi bir sınırı olmuyor?

Öyle ki felsefeniz insanoğlu temellidir ve bahsettiğiniz kategorilerin içerisine sırf bundan dolayı dahil olmak zorundadır.

 

Son soruda ,bunu savunmanın dürüstlükle açıklayamayacığınız bir nihilizm olduğunu görmelisiniz!

Link to comment
Share on other sites

Saygideger kapital;

 

Ortada bir evrensel-insan zihniyeti yok. Ortadaolan sadece olan zihniyetin sorunsal resmini vermek var.

Dolayisiyle, bir ispat, kesinlik, pozitivite yok, aksine; sorun, cikarsama, curutme var.

 

Ben, insanoglunun evrensel ayniliktaki yapilandirdigi yapi ve isleyisinin, insandisi ve insanlikdisi oldugunu ve bunun da insanoglunu zihinsel olarak insanlastirmayan bir sorun oldugunu ortaya koyuyorum.

 

Tanri da, madde de insandisi yapilandirilmislardir, insanlikdisi olanlar ise, ego, ayrimcilik, insanoglu turunu bir araya getirmeyen her turlu ideolojiler, inanclardir.

 

Surdan basliyalim. Ben diyorumki, insanogluna yansiyan kendisi dahil, herseye anlam, icerik veren insanoglunun kendisidir, bu bugun alternatifsizdir ve insanoglu turu disinda, boyle bir oznellige sahip bir guc epistemolojik olarak yoktur.

 

Istersen buradan basliyalim ve eger bu yazilanlara bir itirazin var ise, itirazini dile getir; ordan devam edelim.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygıdeğer evrensel-insan ,

 

İnsanoğlundan bahsediyoruz elbette.

Cevap olarak bana slogan ve sürekli tekrarladığınız bu retoriği öne sürüyorsunuz.

Sorularıma cevap alamamışım.

"Oradan değil ,buradan başlayalım" şeklinde nasihat almışım.

 

Not : Yazılarınızı takip ettiğimi ,okuduğumu belirtmiştim yine de verdiğiniz link için sağolun.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger kapital;

 

 

Şeyleri her türlü metafizik dayanaktan uzak (fakat siz materyalizmi de ideoloji temelinde aynılaştırdığınız için buna dahil ederek) olarak açıklama iddiasında bir zihniyet.

 

Metafizik, insanoglunun bir soyutlamasidir (varlik ile ilgili ortaya attigi ideolojiler ve inanclar), insanoglu madde degildir. Madde insanoglunun varlik ile ilgili ortaya attigi bir ideolojidir, ayni idealizm, pozitivizm, realizm, subjektivizm ve isimcilik gibi.

 

Ama “bilimin felsefesi nedir”in açıklama cüretine girdiği anda bu kendi ile çelişir.

 

Zaten bilimin felsefesinin ne oldugunu aciklayan madde degil, insanoglu. Ayrica bilimin felsefesini metafizik, ontolojik taban olarak degil; epistemolojik taban olarak acikliyor.

 

Çünkü ;kendisini yalnızca kendinden öncekilerin öznel yargılar olduğu tahakkümü üzerinden yapılandırır.

 

Insanoglunun bir onceki nesilden bilgi mirasi aldigi dogrudur. Yalniz, ben; bu bilgi mirasinin ilk adimina, evrensel ayniliktaki yapilandirilisina, yapisina ve isleyisine deginiyorum. Bu o gunde ayniydi, bugunde aynidir. Yani insanoglunun butun soyutlamasinin (felsefe, dil, bilim, inanc v.s.) bir yapilandirilmis yapi ve isleyisi vardir (x ve y)

 

Bunu ne yanlışlayabiliyor ne doğrulayabiliyoruz.

 

Ortadaolan yanlislama ya da dogrulama degildir. Bu yapinin yapilanisinin ortaya konmasidir ve bu yapilanisin, insandisi ve insanlikdisi oldugunun gosterilmesidir. Yani yapilandiran zihniyetin dogal bir zihniyet oldugu, insansal zihniyetle, tum resmi ve sorunlari ile birlikte ortaya konmaktasdir.

 

 

Felsefenizin bunun gibi öznel bir durum yaratmayacığını nasıl açıklıyorsunuz ?

 

Konu felsefeden ziyade, insanoglunun kendi dahil soyutlamasinin ne oldugu,sorunlari ve resmi.

 

 

Kaldı ki bu teolojinin nedensellik sorununda sınıfta kaldıgı sorunun bir benzeridir.

 

Teoloji tanrinin varligini isleyen metafizigin bir koludur. Bilimin konusu degildir, bilimsel degildir. Aklin kendini ideolojik ve inancsal olarak kendine tanrinin varligi konusunda olumlu, ya da olumsuz dogruladigi bir dalidir.

 

 

Gözlemden ve insan zihninden bahsediyorsak ,şeylerin değil ama, bir öznellikten her zaman söz edebiliriz.

 

Insanoglunun kenmdisi zaten, hem madde, hem dusunce hemde kavramdir. Bu uclem olmadan, insanoglu olmaz ve insanoglu soyutlamasi da bu uclem uzerine dayanir. Insanoglunu, sadece bir maddeye, dusunceye veya kavrama indirgemek; insanoglunun yetisinin ve soyutlamasinin ne oldugunu algilayamamak demektir.

 

 

Gerçeğin göreceliği ya da asla bilinemeyeceği sadece onun fenomenlerinin gözleneceği üzerine kurulu felsefenin bir diğer sorunu yine kendi ile çelişir.

 

Burayi aciklar misin?

Nasıl oluyorda sadece “evrensel insan zihniyeti” kendi eleştirisinden dokunulmazlık payesini alıyor ?

 

Bunu size daha once de aciklamistim. Evrensel-insan zihniyeti insanoglunun yapilandirilmisliginin yapisini ve isleyisini zihinsel insanlasamamak adina ortaya koymasidir. Yani, dile gelen degil; dile getirendir.Dile gelenin, arka planindaki zihniyettir.

 

Aklın ideolojik sınırında nasıl oluyorda evrensel-insan felsefesinin böylesi bir sınırı olmuyor?

 

Cunku evrensel-insan zihniyeti, aklin her turlu yapilandirilmisliginin yapisal ve islevsel resmini veriyor. Bunu verebilmesi demek, aklin her turlu sinirinin disina cikip, dusuncenin ufkunu ve onunu acmasi demektir.Qua felsefesi de burada devreye giriyor. Eger ben bir birey olarak konuda kendime ait fikrimi belirtirsem, bu qua felsefesi olmaz zaten.

 

 

Öyle ki felsefeniz insanoğlu temellidir ve bahsettiğiniz kategorilerin içerisine sırf bundan dolayı dahil olmak zorundadır.

 

 

Ama, ideolojilerin ve inanclarin hic birinin temeli insanoglu degil. Ya tanri, ya madde, ya dusunce, ya etik v.s.

 

 

İnsanoğlundan bahsediyoruz elbette.

 

Eger ideolojilerden, inanclardan bahsediyorsak; insanoglundan degil, insanoglunun soyutlamasindan bahsediyoruz. Materyalizm, idealizm v.s. insanoglundan degil; onun varliga bakisa acisindan bahseder.

 

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Aklin Ic ve Dis "Savasi/Bilinc/Farkindalik Kapaliligi

 

Aklin kendini ya dogumdan aldigi, ya da kendi kabullendigi; inancsal, ya da ideolojik dogrusunun verdigi iki tana savasimi vardir.

 

Ic savasim; Bu savasim, aklin kendi bunyesindeki savasimdir. Bu savasimin harcadigi kinetik enerjinin, karsitli verdigi savas; hem inanilan dogrunun karsi tarafa kabul ettirme temelli, "galibiyet, sahiplik, sabitlik" savasi; hem de kendi "galibiyet, sahiplik, sabitligini, karsi tarafla "savasirken" " "kaybetmeme, yitirmeme, supheye dusmeme", yani, "maglup olmama savasi"

 

Dis savasim ; Bu savasim POZITIFLERIN savasidir.

 

Mesela bir inanirin, inancini kabul ettirme/ kaybetmeme;

Ya da bir inancsizin, inancsizligini kabul ettirme/kaybetmeme savasidir.

 

Goruldugu gibi, inanan ve inancsizin biribirine olan zitliklari, kendi acilarindan kendilerinin dogrulari ve pozitifleri; biribirleri acisindan da, karsisindakinin negatifleridir.

 

Yani inanirin pozitifi inanclilik olurken, negatifi inancsizlik (ic savas)

Inancsizin pozitifi inancsizlik olurken, negatifi inanclilik (ic savas)

 

Iste bu iki ic savasin, birbiri ile olan savasimi da dis savasimdir.

 

Dis savasimda da ayni kinetik enerji karsitligi mevcuttur ve kisaca her iki dogrunun inanci acisindan kabul ettirme/galibiyet ve karsi tarafi da kabul etmeme/maglubiyet savasidir.

 

Iste herhangibir aklin inandigi dogrusu ugruna verdigi bu ic ve dis savasim; potansiyel enerjisini kullanima acmaz.

 

Potansiyel enerjinin kullanima acilmasi demek; aklin bu ic ve dis savasimi kendi bunyesinde notrlemesi, yani aklin dogrusuna inandigi o konudaki inancsal dan hem pozitif, hem negatif olarak kurtulmasi ve arinmasi, yani aklin inandigi o dogrunun her iki kinetik savasim ucunu birbiri ile NOTRLEMESI ve boylece o konuda, kendini gozleme ve potansiyel enerjinin acikligina ve ozgurlugune, birakarak BILINCI VE FARKINDALIGI ACIGA CIKARMASI VE ALIMINI SAGLAMASI.

 

Iste bilincin ve farkindaligin acikligi ve ozgurlugu, dusuncenin bilinclenmesinin ve farkina varmasinin onunun acilmasi; gozlemin potansiyel enerjisinin acikligi ve algiliyabilirligidir. Notrluk ve disaridan bakis acisi da buradadir.

 

Cunku, akil hem kendi icinde bir ic savasim, hem de disariya karsi bir dis savasim verirken; gozlem, potansiyel enerji, notrluk ve disaridan bakis acisi ve dolayisi ile bilinc ve farkindalik kapalidir.

 

Aklin boyle bir ic ve dis savas verdigi surece de bilinclenmesi ve farkindalik kazanmasi, verdigi ic ve dis savasi ilgilendiren tabu, deger, veri, ideoloji v.s. temelinde mumkun degildir.

 

Aklin kendini inandirdigi ve dogruluk adina verdigi bu ic ve dis savas; dogal zihniyetin her konusundaki ayrimci v.s. deger, veri ve tabu icin gecerlidir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Qua Felsefesinin zihinsel olarak ve matematik/mantiksal bilgi temelinde ilk ortaya atan akim, bilincsiz ve farkindasiz olarak nihilizmdir.

 

Cunkunihilizm oncesi, hersey NEYE DAYANIYORDU. En buyuk karsitlik ta, en son marx ve Engels'in ortak ortaya attigi emek/sermaye, uretim sahipligi/paylasimi, isci sinifi/burjuvazi karsitliklariydi. Diyalektik monizmin, Hegel monizmi idealizmi, Marx aciklamali materyalizme tasinmisti.

 

Nihilizm oncesi olan QUI (KIM) FELSEFESIDIR. Fakat ilgincolan kimin degil, insanoglunun NEYIN uzerine yogunlasmasi,kendi ortaya attigi NEYI temel ve taban almasi ne bakis acisindan yola cikmasiydi.

 

E. Kant ilk defa,ne ile kim farkini fenomen ve numen olarak ortaya koymus, fakat ve maalesef kimi yani numeni Yaraticiya, tasnriya bahsetmisti.

 

Iste nihilizmin ilk defa NEYI SIFIRLAMASI VE KIMIN BIR SOYUTLAMASI OLARAK ORTAYA KOYMASI, hem QUI felsefesinin, aslinda QUA oldugunu ortaya koymus hem de BILIMSEL QUI nin onunu acmistir.

 

Gerci nihilizm, insanoglu tarihinde dogal zihniyetin asli qui temelli fakat qua olarak algilanan her turlu bilgi temelini en buyuk karsitliga tasimis ve bu karsitlik diyalektik olarak insanoglu tarihini insanlik ve insan adina kana boyamistir. Cunku, nihilizm kim olarak INSANOGLU TURU BUTUNUNU DEGIL; INSANOGLU TURU BIRI OLAN BIREYI ONE CIKARMIS VE ONU TURUNE RAKIP KILARAK BIREYCI AKILCILIGIN, DOGAL ZIHNIYET OLARAK CIKMAZININ SON DURAGINA IMZA ATMISTIR.

 

Iste qua felsefesi nihilizm sonrasi, insanlik tarihinde neden kime donusumun, insandisi ve insanlik disindan insan ve insanliga donusumun zihinsel kapisiniacmistir.

 

Cunku, Qui felsefesinin dogal zihniyetine aykiri ve tezat olarak, aslinda qui felsefesinin olmadigini ve qua felsefesinin ise olmayan qii felsefesinin bir soyutlamasi oldugunu ortaya koymustur.

 

Hem ne olarak quayi yerine oturtmus, hem de qui ve numen olarak E. Kant'in tasnriya bagisladigi kimi, asil sahibi olan insanogluna geri dondurmus ve boylece kim sorusuna insandisi ve insanlikdisi bir guc aramadan ve gerek duymadan, insanoglunun kendisinin kim oldugunu ortaya koymustur.

 

Bu aynizamanda dogal zihniyetin kim ozneli ne nesneli diyalektik yonteminin de sonudur. Sonucta kimin ortaya attigi neyin diyalektigini ortaya koyan dogal zihniyet, kime yanit bulamamistir ve en uc noiktasi kimi ortaya koymak yerine kimi ortaya atan E. Kant'in kimi yaraticiya, tanriya yok temelli ateist bir yaklasimla care bulmustur. Ustelik yok dediginin de ne oldugunu ve neye yok dedigini bilmeden ve bilincine varmadan.

 

Iste qua felsefesine kadar, insanoglunun zihniyeti dogal olarak qui den yola cikmis, ama bunun bilincinde olmadigi icin, bunu yaraticiya vermis ve sadece ne uzerine yogunlasmistir. Qui konusunda kendi turunun ve birinin varligini algilayamamis ve kendi turu ve biri ustu bir gucu tarihler boyu her temelde yaratici ve tanri yapmistir.

 

Iste qua felsefesi bu tersligin duzelticisi, kimin kim oldugunun aciklayicisi ve neyi ortaya koyan kimin bilimsel cevabini epistemolojik olarak vericisidir.

 

Oyuzden qui si insan ve insanlik olmayan dogal zihniyet ile, quisi sadece ve sadece epistemolojik olarak insan olan qua felsefesi farki algilandiginda ve bilince ciktiginda da, dogal zihniyetin sonu olacak ve yerini INSANSAL ZIHNIYET ve asil neyi ortaya koyan kim alacaktir.

 

Iste qua felsefesi, insanoglunun tarihinde KENDINE DONUS, KENDINI BULUS, KENDINE VARIS, KENDINI ALGILAYIS VE KENDININ QUA'YI NE OLARAK ORTAYA KOYDUGUNUN, VE BASKA BIR ORTAYA KOYAN BIR QUI OLMADIGININ FARKINA VARIS FELSEFESIDIR.

 

Bu da ancak, epistemolojik olarak simdiye kadar insanoglunun dogal zihniyeti ile kendine ve algiladigi herseye verdigi zararin rahatsizligin ve sorunun temelini algilamaktir.

 

Cunku neyi tartisan insanoglu, bu neyi tartisanin kiminin kendi oldugu ve bu tartismanin yaraticisinin kendi oldugu bilincine ve baska kim aramaya ihtiyac duymamaya ve kendi ustu bir kim gucu yaratmaya gerek duymamaya algi olarak varabilecektir.

 

O yuzden, qua felsefesi, dogal zihniyetin kiminin kimin kim oldugunu algilamadan ortaya koydugu ve tartistigi neyi yerli yerine oturtmakta ve insan ve insanlik tarihinin insanoglu temelli dogal zihniyetinden arinis ve kurtul;usunun onunu acmaktadir.

 

E.kant ile insanoglunun ufkuna giren, nihilizm ile en buyuk catismalara yol acan bu zihniyetin elde edimi icin insanoglu qua felsefesi ile farkina varacagi yasamini kazanacak ve yasayip, yasatma bilincine erecektir.

 

Qua felsefesi, insanoglu tarihinde insanoglunun dogal zihniyetinden, insan ve insanligin zihniyetine donusumunun baslangic noktasidir.

 

Iste insanoglunun insanligi ve evrenselligi ise, ancak bu bilinc ve farkindaliktan sonra zihinlerde sorgulama olarak yerini alir.

 

Oyuzden qua felsefesi, insanin ve insanligin ve de onun her turlu soyutlamasinin ve de bilginin bilimsellik ile inancsallik farkini ortaya koyumunun felsefesidir.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...