evrensel-insan Konu tarihi: Temmuz 13, 2014 Report Paylaş Konu tarihi: Temmuz 13, 2014 Zihinsel evrim, dunyanin herhangibir cografya ve toplumunda dogan bir bebegin sahip oldugudur. Yani dogumda olan her turlu fiziki, sinirsel/kimyasal yapisi; beyin ve vucudunun algiya bilgiye ogrenime acik olmasi ve tamamen herhangibir kavram ya da bilgi ile dogmamis olmasi. Iste bu zihinsel evrim, dogan bir bebegin bulundugu ortamda kendisine dogumdan itibaren verdikleri ile yetisir. Burada onemli olan bu bebegin genelde tum dusunce ve davranislarinin sadece bir taklit ve ogrendigini tekrarlamasi olmasiir. Kisaca ne farkindalik ne de bilinc yasam ve iliskileri icin mevcut degildir. Dolayisi ile tum dusunce ve davranislari otomatik, yerlesmis, alisilagelmis bir sekildedir. Burada farkindaliga gecisin, temeli; huzur ve mutlulukta yatar. Eger kisi herhasngibir nedenden dolayi huzursuz ya da mutsuz ise; bu bir farkindaliktir. Bu iki turludur; Evrimsel olan bunun bil;incalti verdigi rahatsizliktir. Devrimsel olan da sorgulamaya yonlendirendir. Iste bu farkindalik ya beynin zorlamasi ya da kisinin sorgulamasi ile bilince yonelir. Yani artik kisi huzursuzlugun v.s. sadece farkinda degil; ayni zamanda bilincindedir. Bu bilinc, ya bilisselligi getirir; ya da beyin bilincalti bunu bir huzura erdirir, ya da kisi sorgulama asamasina girer. Kisaca devrimci olan ne farkindalik ne de bilinc degildir; bilisselligin sorgulama yolu ile kazanilip, rahatsizligin bir ust duzey olarak yeniden huzuru ve rahatligidir. Iste her bilisselligin ve sorgulamanin getirdigi yeni algilama bilgilenme ve yasam ve iliskideki bilissellesilen konudaki yeni dusunce ve davranistir. Iste insanoglu yasami boyu genelde zihinsel devrime yonelemez ve devrimini yapamadan yasamini yitirir. Zihinsel devrimin en onemli temeli; kisinin kendi istemi ve iradesi ile kendi beyninde yer etmisleri kendinin sorgulamasi ve degistirmesidir. Zihinsel evrim de ise; eger bir rahatsizlik var ise; bunun rahatligi bilincalti olarak beyin tarafindan yerine getirilir. Yani beyni tasiyan kisinin kendisi bu islemde yer almaz. Zihinsel devrim; farkindalik bilinc ve bilisselligin kisi sorgulamasi ve istemi ile beynini yonlendirmesi ve yonetmesidir. Bu temelde zehinsel devrimin olabilmesi icin; kisinin en azindan birey olmama farkindaligi bilinci ve bilisselligi gerekir. Iste buradaki bilissellik kisiyi birey olmak istemi ve sorgulamasina yonlendirir. Tabi ki birey yetistiren toplum ve cografyalarda bu zaten evrimlesmistir. Dolayisi ile cagdas ve etik olarak birey olmak bir devrim degildir. Buradaki devrim birey olmanin bilisselliginin getirdigi kisi eliyle gelen sorgulama ve degisimdir. Kisaca evrim kendiliginden ve bilincalti devrim ile kisinin istemi ve sorgulamasi ile yapilandir. Iste burada her farkindalik ve bilincin getirdigui bilisselligin yasam ve iliskisi algisi bilgisi ve dusunce ve de davranisi zaman ile otomatiklesir ve evrimlesir. Iste bu anlamda devrim, her evrimlesenin kisi eliyle yeni bir degisim farkindaligi algisi ve bilgfisi bilinci temelinde sorgulanmasidir. Bu bir yerde evrimsel tetikleme demektir. Yani kisi ve beyni her evrimini devrime tasidiginda onun da evrimlesmesi temelinde yeni devrimleri tetikler. Iste bunun aliskanligi da zaten huzursuzluk v.s. yi beklemeden hem evrimleri tetikleme de hem de her devrimi yeniden evrimlestirmedeki ve de yeni devrimler adina kisinin kendi devrimlesmis sorgulamasi ve beyinde yer edenleri surekli yenilemesi ve degistirmesidir. Henuz cagdas toplumlarda devrimsel bir beyin fonksiyonu yoktur, sadece evrimin olan duzeyde rahatsizligi ve devrime tetiklemesi vardir. Yani birey tetikleme olmadan, kendi basina degisime yonelecek bilissellikte degildir. Bu zaten evrensel-insan zihniyetinin sadece evrimsel yonlendirmesi degil; kisinin bu yondeki ve yonlendirmedeki kendi bilissel sorgulama ve beyin yetilerini harekete gecirme bilisselligidir. Iste evrensel-insan zihniyeti bu duzeyde evrimlesmisliktir. Burada surekli bir devrim ve bu devrimdeki kisinin yonlendirmesi ve sorgulamasi soz konusudur. Yani bu artik huzursuzluk v.s. iler degil; kisi-beyin birlikteliginin ortak hareketidir. Yeri gelir beyin kisiyi uyarir, yeri gelir kisi beynini uyarir. Iste bu zihin ile vucudun ortak bilisselligidir. Kisaca dunyanin her hangi bir cografya ve toplumunda dogan bir bebegin, evrimsel ve devrimsel yolculuiguna ortaya koyalim. Parcasal (ailesel, cevresel, toplumsal, tarihsel, kultuirel, her turlu etik, ideolojik ve inancsal) kisilik ve kutuplasma. Zihinsel evrimin ilk asamasi Bireysel (benli bireyci,bananeci v.s.) kisilik; bireyci akilciligin ideolojik inancsal etik secimi ve savunusu. Zihinsel evrimin birey yetistiren toplumlardaki asamasi Iste genelde insanoglu devrimini yapamadan yasamini yitirir. Simdi de beynin yeti temelli ogelerini siralayalim. Bulunan huzur ve mutluluk, gelen rahatsizlik, rahatsizligin farkindaligi ya da bilincalti zorlamasi, cozumsuzluk ya da ikna ve huzur, farkindaligin bilince tasinmasi ve bilissellik duzeyi. Eski yerde demir atma, ya da gelinen yeni donem; ve bunun huzursuzlugu v.s. yani bir usteki cumlenin tekrari. Zihinsel devrim icin; mutlaka bilissellik gerekir. Aksi olan bilisselsizlikte ise; evrime tabilik kacinilmazdir. Bu ya huzurludur, ya da sosyo-psikolojiktir. Ya farkindalik icerir, ya da icermez. Kisaca farkindalik ve bilinc evrimin, bunlarin bilisselligi ve kisinin beyin ile birlikte hareketi yani kisinin beynine olan mudahelesi ile gelen bilissellik devrimin gerektirdikleridir. Ornek verelim. Bir inanir eger huzurlu ise ortada ne farkindalik ne de bilinc vardir. Bir inanir huzursuz ise; bu ya bilincaltidir, ya da farkina varilmistir. Farkina varmak ya psikoloji getirir ya da korku endise getirir. Bunu ya beyin kendi cozer ve kisi farkinda olmaz; ya da kisi farkina varir ve cozume kendi yonelir ve bilincine erisir. Zaten bilinc asamasi; artik inancin verdigi huzursuzluktur ve yeni bir huzur arar. Bu da inancsizliga yonelistir. Buraya kadar evrimdir. Devrim ise; inanci inancsal olarak sorgulamak ve sadece taraf belirlemek degil; tarafi yaptiran fiilin farkina varmaktir. Yani beyindeki inanci eyleme ve tarafa tasima eylemini. Iste bunun farkindaligi bunu bilince tasir ve eylemin bilisselligi de; bu eylemden kurtulmayi arinmayi getirir. Yani serbestligi. Beyin ismi sorgulamaz sadece isme yonelik tarafindan duydugu huzursuzlugu sorgular, bu da eylem bilisselsizligidir. Ornek verirsek; tanriyi varliksal ve inancsal olarak sorgular. Beynin tanrilastirma eylemini sorgulamaz. Iste beynin tanrilastirma eyleminin vercegi olumlu olumsuz taraf secmeyi sorgular. Eylemi sorgulamak ismin bilisselligidir. Yani neden taraf secimine yonlendigini sorgulamak. Her eylem sorgulamasi ancak yeni bir huzur farkindalik ve bilinc getirir. Cunku bilissellik icerir. Eger sadece isim sorgulaniyorsa; taraf ve mensubiyet sorgulanmaktadir ki bu builissellik icermez. Kisaca bir inanir inancin bilincinde degilken, inancsizolan inancin bilincindedir; ama bilissellik ortada yoktur. Cunku hala taraf sahibiyeti soz konusudur. Yani eylem kavram sabitliginde yapilmakta ve kavram sorgulanmamaktadir. Mesela tanri var/yok, ya da tanriyainan inanma; sadece tanri inanc ve varlik isimleri bunyesindeki taraf secimidir. Bilissellik ise; bu bunyedekilerin sorgulanmasidir. Iste bu farkindalik, yukaridaki taraf sorgulamasinin bilincini verir ve bilisselligi de bu eylemden kurtarir. Bu baslik algisi bilgisi bilinci ve farkindaligi "yuksek" bir basliktir. O yuzden ne kadar net algilanirsa; o kadar acik sorgulatir. Aksi sadece noncognitivizm izlenimi verir. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now