Jump to content

Beynin Fonksiyonu-Soyutlama


evrensel-insan

Recommended Posts

Yeryuzunde ve evrende insanogu algisinin ortaya koydugu tum varliklar temelinde, soyut ozelligi olan tek tur, turumuz insanogludur. Soyutlama, insanoglunun monologuyla, hem kendi turunu, hem de algiladigi herseyi, soyutuyla ortaya koymasidir.

Burada ilk dikkat edilmesi gereken konu; insanoglunun ortaya koydugu, sey her ne ise; bunun kendi kendine insanoglu algisinin monologu disinda, insanoglu ile bir dialog kurarak ortaya koyamamasidir. Seyin kendisini kendi adinaortaya koymasinin, insanoglu monologunca mumkun olmamasi ve seyin ortaya konumunun insanoglu, eliyle/adina/ait/icin olmasinin bir anlamida, ortaya konanin, insanoglu monologuyla ortaya konumunda, bu ortaya konumda, bir rol ve yer almamasidir.

Insanoglu soyutlamasi, soyutuyla mumkundur. Eger insanoglu, bu soyutunu bes duyusu ile ortaya koyuyorsa, ortaya konan somut; eger bu ortaya koyum, duygu, sezi ye dayaniyorsa, ortaya koyum soyuttur.

Insanoglu soyutlamasini yerine getiren, insanoglunun yapilandirdigi ve sekillendirdigi dogal dusuncesidir. Nasil insanoglu, her seyi ortaya soyutuyla koyuyorsa, kendini de soyutuyla ortaya koymustur. Burada insanoglunun, kendini ortaya koyarken, daha once ortaya koydugu soyutlar, temel alinmistir.

Yani insanoglu kendisini ortaya, kendi disindaki yine algisiyla dile getirdigi, metafizik ve etik degerlerle ortaya koymustur. O yuzden de, insanoglunun ortaya koydugu dogal dusuncenin bu soyutlarinda, insanoglunun kendisi yer almaz ve sadece ortaya koydugu, degerler, tabular ve veriler yer alir. Iste tum bu degerler, insanoglunu degil; onu yoneten ve yonlendiren, insanoglunu toplumsallastiran ve insanoglunun birarada yasamasini "saglayan" ve insanogluna yon, yontem, yaptirim getiren; ideolojik inancsal dogru tabularidir.

Bunun evrensel bir onayi olmamasi, bilimsel olmamasi ve sadece dogrulayanin ideolojisi ve inanci temelinde dogrulanmasi, dogrularin inanc ve ideolojik farkliliklari temelinde, ayrimci, cikarci, guce ve otoriteye dayanan bir iceriktedir.

Iste insanoglu, bu kendi ortaya attigi soyutlarina, yine kendisi teslim olmus ve bu soyutlara verdigi iceriklerle ve kurdugu baglarla, kisilik ve kimligini olusturmustur. Bu tabulari, sahiplenen ve sabitleyen insanoglu, yine bunlarin dogrular arasi tartismasini surdurmektedir.

Soyutlamanin, bu temelden baska; iki farkli anlami daha vardir. Birincisi tecrit etme, yani ayirma, digeri de, azat etme, yani ozgurluge kavusturmadir.

Dogal dusuncenin yapilanis ve isleyis koken ve temelleri, soyutlamayi, ancak bir ayristirma olarak algilar.

Evrensel insanda ise, bu soyutlamanin icerik ve anlami, ozgurlestirme, yani tabulu rasadir. Iste bu seyin soyut veya somut, tabulu rasa haline getirilmesi ve tabulu rasanin tekrar ve yeniden insan ozu ve birey gorunusu koken ve temelinde ortaya konmasi, en azindan bugune kadar ortadaolmayan, ama kendi dahil, herseyi ortaya koyan, insanoglunun kendi kendini ortaya koyumuna, kendi ozu olan insan ve insanligi bilincli ve farkinda olarak evrensel tur butunlugu temelinde kazandirmak olacaktir.

Bu da ancak, insanoglunun ortaya attigi soyutlarin, kendi ortaya attiginin farkina ve bilincine varmak, onlara icerik vererek teslim olmak ve onlar tarafindan yonetilip, yonlendirilmek yerine; onlari sadece kullanip, paylasmak ve bunu yaparken de insaanoglu olarak, kontrolu, yonlendirme ve yonetimi kendi ustune almaktir.

Cunku, INSANOGLUNU, INSANOGLU YAPAN ONUN SOYUTLAMASININ SOYUT VE SOMUT ORTAYA KOYUMUDUR.

Iste onemli olan bu soyutlamanin ve ortaya koydugu somut ve soyutlarin, insan ozu icerikli olmasi ve insanoglunu insandisi ve insanlikdisi bir yasam ve iliski sunacagina, onu insanlastiracak icerik kazanmasidir.

Cunku bunun bilinc ve farkindaligi, insanoglunu yaratilissal, ideolojik, inancsal, metafizik ve etiksel tum ayrimcilik, cikar, ve de ayrimci yonlendirim ve yaptirimlardan kurtaracaktir.

Insanoglu o zaman, herseyin bilincinde ve farkinda olarak, bu soyutlamasinin yararini hem kendi turu adina, hem de monologu ile ortaya koydugu algiladigi herbirsey ve hersey adina tadabilecektir.

Bunun icin insanoglunun tek yapmasi gereken, KENDISINI BIR VE TUR OLARAK ORTAYA KOYABILMESIDIR.

Buradaki birin onemli olan kismi, bu birin bireyci akilci olmamasi ve sadece kendi birini one cikarmamasi, aksine bir olarak evrensellik ve insansalligini one cikarmasidir.

Bu birin bir onemide; ortaya attigi madde, tanri, dusunce, nesne, ozne ve bunlarin mentalitesini veren metafizik ve etik ideolojik inancsal dogrularla hareket degil; bu dogrulari ortaya atan kendi turunun temelinin bilinci ve farkindaligiyla harekettir.

Kisaca, insanoglunun soyutlamasi; insandisi ve insanlik disi degil, soyutlarina teslim olucu degil, bu soyutlarla turu icinde ayrimcilik, cikar, bencillik v.s. mucadelesi degil; tamamen kendi turunun ozu olan insan olma ve insanlik sunmayi icermelidir. Bu da soyutlamanin koken ve temellerini ortaya koyan, dogal dusunceden arinmak ve kurtulmak ve turunun adina yakisir insan oz ve gorunusunu ortaya koymak demektir.

Evet soyutlayacagiz, ama bunun bilincinde ve farkinda olarak ve soyutlayanin BIZLER VE TURUMUZ OLDUGUNU ALGILAYARAK.
 

Link to comment
Share on other sites

Soyutlama, insanoglu (somut ve soyut birlikteligi, bolunmez ve ayrilmaz butunlugu) nun, soyutuyla (dili, kavrami, felsefesi, bilimi, inanci, ogretisi, bilgisi, ve bilimum dile getirdikleri) hem somutu (bes duyu ile algilanan ve algisina kavramla ozdeslestirilerek, bir isim, verilen-madde, nesne, varolus, evren, dunya, fenomen v.s.), hem de soyutu (sezgi, duyum ile algilanan ve algilanisina kavramla ozdeslestirilerek, bir isim, karakter, oz ve icerik verilen-yaratici,m tanri, sevgi, demokrasi, butun izmler, butun etik ve metafizik veriler), kendi turu adina/icin/ait/eliyle monolog olarak ortaya koymasidir. Eger bu mono ortaya koyum, insanoglunun kendi turu arasinda bir soru&cevap temelli, tartismaya, kabule, redde acilirsa; bu da mono-dialogdur.

Soyutlama eger, somuttan, soyuta dogru ise ve somut taban tasiyorsa, bilimsel; soyuttan, somuta dogru ise ve somut taban tasiyorsa, inancsaldir.

Buradaki soyuta, somut taban bulma konusu, ideolojik inancsal dogrusallar temelindeki kisinin kendisi icin sahiplendigi ve sabitledigi dogrusudur.

Dolayisi ile, bir soyuta verilen icerik ve onunla kurulan bag temelindeki somut tabanlar, bu tabanin verenin dogrusuna gore degisken ve gorecelidir. Yani bir kisinin ayni soyuta verdigi somut taban ile,baska bir kisinin ayni soyuta verdigi, somut taban farklilik gosterebilir.

Bu da zaten, soyutlarin; somut taban temelindeki ideolojik inancsal dogrusal temelli dogrulari tartismasidir. Metafizik ve etigin tum ideolojik inancsal dogrulari bu temeldedir.

Ayrica, hic bir soyuta, somut tabani olmadan, inanimaz. Yani inancsallik, mutlaka soyutun bir somut taban bulmasi le mumkundur. Bu somut tabanin, dusuncede, ideolojide ve inancta olmasi bile yeterlidir. Cunku bu yaratilan ideolojik inancsal sout taban ugruna insanoglu, biribiriyle savasmakta ve mucadele etmektedir.

Butemelde de; hangi soyutlamanin soyutunun somut tabani oldugunu, ancak buna ideolojik inancsal dogru olarak sahip cikan ve sabitleyen kendine kanitlar.

Sonucta insanoglunun, soyutlamasinin ve soyut ve de somut tabaninin, mutlakligi, degismezligi, kesinligi, ispati v.s. bundandir. Yalniz, soyutun bu iceriginin "kesinligini" sadece kesinlestiren ortaya koyar ve sadece onun ideolojik inancsal dogrusudur.

Iste burada, bilimselligin; inancsal ogeler tasimasi ve inancsalligin "bilimsel" ogeler tasimasi ise; herseyi bir ezogelin corbasina donusturur.

Oyuzden ne inancsal, ne bilimseldir. Bunun tam kesin farkini ortaya koymak, metafizigin ve etigin ideolojik inancsal dogrulari ile ve var ve ol temelli soyutlamalar ile degil; bil kokenli, epistemoloji ve onun somutun (uzerinde deney, bulus, gozlem yapilabilen) somutu ortaya koyucu ve yanlislanabilir, soyutlarla (formul, tez, teori, antitez, hipotez, sentez, analiz v.s.) ve de evrensel onay kazanmis olmasi ile mumkundur. Buradaki tehlikede, bilimsel soyutun; ayaklarinin yere basmayacak duzeyde, yani epistemoloji ustu bir inancsal teori haline donusturulmesidir. Yani spekulatif, somuta dayanmayan bir teori haline.

Soyutlama; beynin, soyutu dusuncenin, yarattigi kavram ve kavramla algilananin ozdeslesmesidir.

Bu algilamanin temeli duyum, sezgi v.s. ise; soyutlama soyut; alglamanin temeli, bes duyuya dayaniyor ise, soyutlama somuttur.

Buradaki soyutlamanin, bir baska ifade edis sekli de; ortaya koymaktir. Burada da, dogal dusuncenin sessel/kulaksal yapilanisi ve noktasal isleyisinden dolayi, ortaya koyan, ortaya koyulan ve ortaya koyum tek bir nokta haline getirilmistir.

Nitekim soyutlama denince, akla; ne soyutluyan, ne de soyutlanan gelir. Sadece soyutlamanin bu iki ogeyide iceren kesismisligi gelir.

Oyuzden, ortada bir soyutlama var ise; mutlaka bir soyutlayan ve soyutlananin olmasi gerekir. Soyutlayan, her zaman insanogludur, soyutlanan insanoglu da dahil, algilanan ve kavram ile ozdeslesendir. Soyutlama ise, bir yon ve yontemdir, bu da dogal dusuncenin yapilanis ve isleyisinin insanoglu eliyle/adina/ait/icin hem kendine hem de, algilayarak kavramiyla ozdeslestirdigi herbir seye ve herseye uyguladigi, onu dile getirisidir.

 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...