Jump to content

Monad iNSANOGLU ve Soyutlamanin/Yapilandirilmisligin Dogusu


evrensel-insan

Recommended Posts

Bilindigi gibi felsefe'de anlatilan bir felsefi zah sekli vardir. Bu anlatimin bir suru konuya isik tuttugu bir gercektir. Bunun  bir hikaye olarak degerlendirilmesinin yaninda, felsefenin bilimin dilin ve her turlu insanoglu yapilandirilmisliginin temelini ve nasilini anlamak ve de 20. yuzyildan itibaran dilin kavramsal anlam ve iceriginin onem kazanmasi temelinde nasil bir kavramin farkli beyinlerce ve farkli ..e goreler temelinde farkli algi ve degerlenmesiin de algilanmasinsda bas yardimcilardan biridir. 

 

Monad felsefede magarada karanlikta yasayan bir fenomene isaret eder, ayni anne karninda sekillenmeye basliyan ve henuz dogmamis embriyo ya da fetus gibi.

 

Iste bu anne karnindaki fetusun dogmasi ile, icinde yasadigi magaradan disari cikan monad ayni durumdadir. Yani her ikisinde de SOYUTLAMA YETISINI KULLANIMA ACABILECEK NUMENAL YETI DEGERLERI MEVCUTTUR, YALNIZ HER IKISINDE DE HENUZ KAVRAM VE BILGI MEVCUT DEGILDIR.

 

Monad yetiskin bir fenomen oldugundan konumuzu ve anlatimimizi onun uzerinden surdurecegiz.

 

Bu meshur felsefi anlatimda, monad magaradan cikinca once karanliktan isiga cikar ve boylece tum soyutlama yetisi ve bu yetiye yardimci vucudunun her bir organinin duyusal ozelligi yasama gececek bir ortama kavusur. 

 

Dha on ce acikladigimiz surece kisaca yeniden degilelim.

 

Bu monad gozlem olarak bir suru biribirine benzemeyen farkli seyler algilamakta ve buyuk bir endise korku tedirginlik yasamaktadir. Kendince kendini koruma adina da dikkatli davranmaktadir.

 

Iste burada kullanilan cumlenin ne kullanimi ne de bu kullanimda gecen her bir kavram bilgi bu monadin BILGISINDE DEGILDIR.

 

Monadin bilgilenme sureci soyle baslar.

 

Once butun bu saskinligi onun beyninde !? birakir ve bu mon ad, bu !? "var" algisini verir. Yani kisaca "algim var" der. Daha sonra, bu algiladigi vari iletisime tasiman adina kendince ona bir ad verir, mesela dunya. Iste dunya adi verdigi algisinda beliren seye fenomen, yani observable occurance" der. Cunku bu dunya adini verdigi algiladigi sey ona magaradan ciktiktan sonra belirmistir. 

 

Iste bu monad "madem ben bu dunya fenomenini algiliyorum, ozaman bu gercektir der ve bu adini verdigi algiladigi fenomen gercegini gozlemlemeye baslar. Mesela "dunya duzdur" dogrusuna inanir, cunku baktiginda dunyayi duz gorur. Iste dunya duzlugu olgusu "dunya yuvarlaktir gozlemi ile degistirilir ve boylece monadin her bir gozlemsel olgusu, yeni bir gozlem ile yeni bir olguya tasinir ve boylece herset degisime ugrar. algi gozlem ve kavramsa biligi. Cunku dunya duzlugu uzerine kurulan gozlem algi ve kavramsal bilgi, dunyanin yuvarlakliginin gozlemi ile anlamini ve yasamini yitirmis, dunya yuvarlakligi uzerine yeni bir gozlem algi kavramsal bilgi vucut bulmustur. Iste her bir olgusal gecerlilik ve onun algisi gozlemi kavramsal bilgisi, yeni bir gozlem ile yasamini yitirir. Zaten butun bunlar farkli ...e gore temelinde farkli anlam ve iceriktedir. Iste eski olguda takilanlar ve ona sarilanlar yeni olgunun dunyasinda cag disi kalirlar.Toplumlarin biribirinden farklilasmasi ve her bir monadin farkli beyin duzeyi ve agisi gozlemi kavrasal bilgisi ve bilinci farki da burdan gelir.

 

...E GORE FARKI VE YENILENEN GOZLEM VE OLGUYA AYAK UYDURAMAMA VE ESKISINDE DIRENEREK INANCSAL VE IDEOLOJIK DOGMALASMA.

 

Iste burada bu gozlemledigi adina dunya dedigi fenomen gercegi, monaddan ve onun iradesinden b agimsiz olarak vardir ve monad, butun bu iletisim kurma adina verdigi herseyi anlami icerigi v.s. ile BU GERCEGI YAPILANDIRMISTIR. Yani manad bir insanoglu biri olarak GERCEGI YAPILANDIRMISTIR ve boylece gercegin yapilandirilmislik oldugu ortaya cikar

 

Bu arada monad bir sey hisseder ya da duyumunu/sezgisini hareket ettirerek beyninde yeni bir !? olusur ve monad yine bu na var algisini verir. Yalniz bu sefer bu alginin nerden geldigini bilmemektedir yine de ona bir ada verir "korku" Ben bunu algiliyorum ama buna bir fenomen tabani bulamiyorum, ama madem boyle bir algim var buna inanmak zorundayim der. Belirli bir zaman sonra baska bir durumda korku adini verdigi duyumu yine alir ve "demekki algim DOGRUYMUS" diye dusunur ve boylece aklinin inandigi bir hissi kendine dogrulamis olur. Boylece DOGRUYU DA YAPILANDIRMISTIR.

 

Bu arada kendi gibi bir monad'a rastlar ve aralarinda butun bu yapilan dirilanlarri birbirlerine anlatirlar ve boylece dil ve ifade, anlam ve icerikm dogar.

 

Tabi birinin gercegini yerine gore oteki kabul etmez, birinin dogrusunu yerine gore oteki kabul etmez. Biri gercegi duyuya baglar, digeri duyuma baglar. Biri fenomeni ilk tek mutlak kilmaya ve ona bir ad anlam ve icerik vermeye calisir, digeri butun bunlarin baska bir guc tarafindan oraya kondugunu soyler.

 

Iste boylece monadlar arasinda insanoglu temelinde tartismalar atismalar yonlendirmeler hatta savaslar katliamlar baslar.

 

Kisaca monadlar her biri ortak yeti ile dogduklari halde, bu yetiyi farkli kullandiklarindan farkli anlam ve icerik cikarirlar.

 

Iste boylece bugunku soyutlama dallari ve cesitleri felsefi tartismalar ve temelleri ve de her turlu adlanmis temelin kavramsal bilgisi ve farkli anlam ve icerigi ortaya cikar.

 

Aslinda bu monadlar, bugunun bireyleridir. Cunku kendi beyinlerini kendi kullanarak kendi serbest iradaleri ile kendilerine yasam ve iliski kurmuslardir.

 

Tabiki bazi monadlar, sadece bazi monadlari kabullenir, boylece etik, ideolojiler ve inanclar, dogrular kitlesellesir.

 

Iste o yuzden bugun insanoglu neyin ne oldugunu kendi ...e gorsi yemelinde anlam ve icerik vererek tartisir  durur.

 

Dolayisi ile yukarida aciklanan hic bir kavram tum insanoglu icin ayni anlami varmaz. Gercek, dogru, fenomen, algi, bilgi, gozlem, duyu, duyum saymakla bitmez.

 

Iste bu durumda her birimiz birer insanoglu monadi olarak neyin ne oldugunu tartisir dururuz. Halbuki bu neyin ne oldugunu ORTAYA ATAN DA YAPILANDIRANDA BIZ OLDUGUMUZ HALDE.

 

Kissadan hisse, ya toplumsal bi monad ya da bireysel bir monad farki cok onemlidir, ya bilimsel bir monad ya da inancsal bir monad farki cok onemlidir. ya bir bilissel monad, ya da bir ideolojik monad farki cok onemlidir. Ya bir susunen/sorgulayan monad, ya da biat eden teslim olan bir monad olmak farki onemlidir.

 

Kisaca TUM BU KAVRAMSAL BILGIYI ANLAM VE ICERIGINI INSANOGLU YASAMINDA YAPILANDIRDIGI HALDE, FARKLI ...E GORELER FARKLI ANLAM VE ICERIK VERIR VE BOYLECE AYNI KAVRAMDA BILE O KAVRAMIN ANLAM VE ICERIGI TARTISMASI CIKAR.

 

Iste burada monad'in kendi zihnini insanlastirmasi evrensellestirmesi bilimsellestirmesi ve bilissellestirmesi o monadin insanlasmasinin baslangic temelini teskil eder.

 

Bu da monadlarin yasam ve iliskisinin duzen ve sisteminin her bir monadin her bir farkli anlam ve icerigi cesnisinde ve zenginliginde bir arada farklarinin hak ve ozgurlugunu kullanarak yasayip iliski kurmasinin kendine ve insanliga hedefledigi olmasidir.

 

Yoksa monadlar ayni turun elemanlari olsa bile biribirlerine her turlu zarari vermekten, biribirlerine hakim ve ustun gelme adina biribirlerini yonlendirme yonetme adina birinin niteligini digerlerine dayatma adina biribir lerini yok ederler.

 

Monad dogar, ama onun dogurdugu soyurtlama da maalesef bir monadi digerine oldurtur(oldurmek)

 

Cunku ne de olsa monadlar, ilk soyutlama ve anlam ve icerik verme tecrubesini hayvanlardan almislar ve onlardan aldiklari gozlemi yasam ve iliskilerine dil anlatim felsefe v.s. olarak tasimislar ve duzen ve sistemlerini guc otorite baski zorlama ustunluk hakimiyet uzerine kurmuslardir.

 

Iste basta zihinsel devrim bu insanoglunun HAYVANI OZUNUN INSANI OZE DEGISIMI ILE MUMKUNDUR.

 

Yani artik "insanoglu bir sosyal hayvandir" soyleminden kurtulmak bilinclenmek ve "insanoglu bir insandir" siari ile yola cikmak gerekir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Bilginin Monad (insanoğlu) tarafından yapılandırıldığını, bazan farklı yapılandırıldığını, bazan güncelleştirildiğini anladık. Güzel bir anlatım.

 

İnsanoğlu bu yapılandırılmışlığına kaynak ve temel teşkil eden fenomeni de(varlık) bir yapılandırılmışlık olark algılıyor, düşünüyor, içinden çıkamıyor.

 

Fenomenin yapılandırılıp, yapılandırılmadığı konusunda ne diyeceksin? Kavram olarak değil tabi, varlık olarak.

Link to comment
Share on other sites

Bilginin Monad (insanoğlu) tarafından yapılandırıldığını, bazan farklı yapılandırıldığını, bazan güncelleştirildiğini anladık. Güzel bir anlatım.

 

İnsanoğlu bu yapılandırılmışlığına kaynak ve temel teşkil eden fenomeni de(varlık) bir yapılandırılmışlık olark algılıyor, düşünüyor, içinden çıkamıyor.

 

Fenomenin yapılandırılıp, yapılandırılmadığı konusunda ne diyeceksin? Kavram olarak değil tabi, varlık olarak.

Iste metafizigin uc temel (madde/dusunce/kavram) ve uc cesit (nesnel/oznel/isim) bunyesindeki indirgemeci determinist monist/dualist yapilandirilmisliginin dilsel yapi ve isleyisi de bu.

 

Ayrica insanoglu fenomeninin ideolojik inancsal izmsel ve etik/estetik yapilandirilmisliginin dogrusal/iyisel/guzelsel yapi ve isleyisi de bu. 

 

Buradaki yapilandirma uc cesit, fiziksel sosyal ve matematiksel/mantiksal.

 

Fiziksel olan direk gozlemi alinan fenomen ile ozdeslesen bilgi

 

Sosyal olan insanoglu ve hayvan gozlemi ya da akilciligi ile ortaya konan ve onlar ile ozdeslesen bilgi.

 

Matematiksel/mantiksal bilgi de hem bilimsel/teorik; hem inancsal/ideolojik.

 

Buradaki sorun; AKILCILIGIN ilk tek mutlak temelli kesinlikci ve supheci yapilandirilmisligi, tum insanoglunu kapsamanmasi, gozleminin sadece inanci ile dogrulayanca gecerliligi ve yanlislanabilir olamamasi.

 

Iste o yuzden evrensel-insan zihniyeti tum yapilandirilmisligin yapi ve isleyisinin dogal/fenomenal zihniyete dayandigini ve bunun zihinsel insanlasma evrensellesme bilimsekllesme ve bilissellesme icermedigini ustelik dogru iyi guzel tartismasinda guc ve otoriteye gerek duydugunu ve de guc ve otorite de olanin da toplumun niteligini hice sayarak sadece kendi niteligini tek ve uyulmasi gereken nitelik olarak topluma dayattigini goruyoruz.

 

Iste numenal yeti birey ve sosyo-etik bilinc farkindalik ve bilissellik te burda devreye giriyor.

 

Yoksa gerisi verilene uyum temelindeki teslimiyet ve biat kulturu suru psikolojisi ve korku felsefesi.

 

Butun bunlar bir kere kurulan ve yapilandirilan ve hic bir degisime ugramayan dilin langual ve linquistik temeline kuruluyor ve sadece noktasal temelde kulak/ses hitabina yonelik.

 

Diyelim ad olarak baslayan yapilandirma ekleri aldikca aliyor ve tum bu almalar ayni nokta uzewrine kesismeli ve bir ek digerinin ustune gelince diger ekler gozden ve dusunceden kayboluyor.

 

Halbuki goz dili cizimsel sekilsel dis yan ve yan yana koyarak TEK BIR NOKTA UZERINDEKI TUM NOKTALANMIS OLANLARI ORTAYA KOYABILIYOR.

 

Buradaki noktalanmislik, aslinda yapilandirilmisligin kendisi.

 

Iste evrensel-insan zihniyeti bu noktalanmisligin "view of point" yani noktanin resmini veriyor. "point of view" ise bakis acisi, bakis noktasi demek. Iste buradaki aci ya da nokta karsitli ve zit bakisin yani conflict in birini digerine tercihini ve de kendince hakim ve ustunlugunu ortaya koyuyor.

 

Umarim karisik ve uzun olmamistir.

 

Son olarak FENOMENI HIC BIR SEKILDE YAPILANDIRAMAZSIN, CUNKU FENOMENI YAPILANDIRAN KENDI KENDI ADINA DEGIL; SADECE INSANOGLU VE ONUN ALGISI GOZLEMI VE BILGISIDIR.

 

Ustelik fenomeni kesin ilk tek mutlak olarak yapilandirmak, ideolojik inancsal dogrusal dogmadan ve ilerlemenin yenilenmenin gelismenin onunu kesmekten ve bu temelde algiyi gozlemi kavramsal bilgiyi de sabitlemekten baska bir sey degildir.

 

Iste bilgi toplum ve caginda bu tamda tutuculuk gericilik cagdisilik v.s. nin nesiller arasi farkin tartisma temelli noncognitivizmin insanoglu dialogunu sadece tek tarafli monologa dondurmenin de tezahurudur.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...