Herakles

Seçim sürecinde değişen hukuki bir statü varsa YSK pek haksız sayılmaz.Mevcut yasaların uygulanmasından dolayı YSK suçlanmamalı. Dediğim gibi hukuki durumdaki değişiklik var mı varsa nedir buna göre konuşmalı. Seçim kanununa girmeye gerek var.Çünkü bu kanunlar çerçevesinde kararlar alınıyor. Kanun uygulanıyor diye BDP ve bağımsızlar mıy mıy edemezler.Tehditle hareket ederlerse kendi bilecekleri iş.

Ben bu noktada YSK'dan ciddi bir açıklama bekliyorum. Hatip Dicle adayken hukuki statüsü neydi?TUTUKLU-HÜKÜMLÜ Hatip Dicle milletvekili seçildiğinde statüsü neydi?TUTUKLU-HÜKÜMLÜ Eğer her iki anda durumu aynıysa YSK düzenbaz ve çelişkilerle dolu kaotik bir kurumdur. Ve bu 80 bin kişinin davasında mücadelesinde de her türlü ardında dururum.Çünkü bir aldatmacaya kurban gitmiş olacaklar. Gelelim bağımsızların kararına yemin etmezler boykot ederlerse hiçbir söz hakları kalmaz.Ara seçimde ellerindeki vekilleri de kaybedeler ve BDP siz bir meclis olur.Bu da güzel olmaz. AKP şu an 327 sandalyeye sahip bunun 1 ini TBMM başkanlığına verecekler.326 vekille Anayasa filan değişmez.Ayrıca öyle bir riski AKP'de almaz.Bir ara seçim olmadan da AKP'nin kendiliğinden 330 olması imkansız partisinden istifa eden vekiller olup AKP'ye geçmezse. Yukarıda ne demiştim; Eğer her iki anda durumu aynıysa YSK düzenbaz ve çelişkilerle dolu kaotik bir kurumdur. BDP bunu boykotla yapmamalıdır.Seçim kanunu ve birçok kanunda değişiklik yaptırtarak yol almalıdır.

Hatip Dicle'nin adaylık süreci ve seçimi kazandıktan sonraki durumu arasında ne fark olduğunu YSK açıklamalıdır. Adam seçim sürecinde mi hüküm giydi?Ysk bunu açıklamalıdır.Eğer seçim sürecinde hüküm giydiyse YSK haklıdır.Yok hüküm giymediyse YSK düzenbazdır.

Böyle kanun olmuş yapılmış bu aptalca yasalar yapılmış ve uygulanmış.Seçim kanununda reform yaptırtmadan gerisi fasa fisodur. Ortada milletvekili çıkarabilecek bir çoğunluk olması nedeniyle boş oylar geçersiz oylar o çoğunluğa yarar.

Boykot bir ara seçimi getirir.Ara seçimdede AKP 327'nin üzerine vekil koyar kalan vekiller için olan seçimden.Ara seçim AKP'nin ekmeğine yağ sürer.Arsızlaşan AKP filan değil.Böyle kanunlarla böyle adaylar koyan mal muhalefet partileridir.

Milletvekili olamayan birinin/barajı geçemeyen bir partinin oyları boşa gitmiş sayılır ve ondan sonra en çok oyu alan adaylar/partiler milletvekilliği kazanır. Seçim kanunu böyle.

YSK'nın kesinleşmiş kararı olmadan alınan mazbata hikaye.YSK seçim sonuçlarını resmi gazetede yayınlatmadan hiçbir sonuç geçerli değildir.

Burada YSK'nın ikiyüzlülüğü var ve bir açıklama yapması şart.Hatip Dicle adayken seçime kadar ne olduda milletvekilliği düşürüldü?Adayken hüküm giymemişmiydi? Adaylığına neden izin verildi hukuki durumu ve sabıkası aynıysa o günden bu güne.Pekala, BDP Hatip Dicle yerine aday gösterebilirdi o zaman. YSK ,Hatip Dicle konusunda,dicle, adayken ve şimdi seçimi kazanmışken arandaki farkı söylemeli. Ben AİHM'ye dava açılmasını gayet mantıklı buluyorum.Çünkü YSK aldatmaca yapmış olur Dicle'nin hukuki durumu değişmemişse.

Hatip Dicle- milletvekili olamadı-YSK reddetti. Balbay ve Haberal milletvekili olabildi-Mahkeme tahliye etmiyor tutukluluklarına devam diyor.Tutuksuz yargılanmaları için bir yol aranabilir mi hukukçular sormak gerekiyor.Balbay ve Haberal'da durum baya karışık.

Sevgili evrensel-insan Diyarbakır'da 7. bir bağımsız aday olsaydı ve oyları AKP'den fazla olsa idi o aday milletvekili olurdu. Diyarbakırdaki durumun öyle olması AKP dışında milletvekili çıkarma sayısına bir partinin erişmemiş olması ve başka bağımsız aday olmamasıdır. Balbay ve Haberal'ın seçim bölgelerinde ise durum farklı.Ayrıca bu adaylar CHP 'den seçildiler.YSK bu adaylar milletvekili olamaz da demiyor.Hatta avukatları mazbatalarını aldı.Vekaleten yemin etme durumu var mı bakılır.Ama meclis oturumlarına katılamayacaklar tutuklu oldukları süreçte. Kısacası bu adaylar yerine bir AKP'li gelecek diye bir durum yok.Diyarbakır'daki mevzu farklı.Balbay ve Haberal milletvekili olabiliyorlar ama tahliye olamıyorlar(tutuklu yargılandıklarından).Hatip Dicle ise milletvekili olamıyor(terör suçundan hüküm giydiğinden.) Ayrıca AKP'nin 330 altında kalması (2007'deki il vekil sayıları yeni sistemle değişmiştir) YSK'nın yeni vekil sayısı düzenlemesidir..

Nasıl 330 olabilecek AKP? Balbay ve Haberal'ın yerine AKP'li aday seçileceğini mi düşündünüz?

CHP ve MHP milletvekili adayının düşmesi durumunda partinin kazandığı milletvekili hakkı sayısı değişmez. Yani, Bursa'dan CHP 5 vekil kazandı ise 5 vekil CHP'den olacak demektir.Bir alt sıradaki aday milletvekili olur. Eğer BDP diyarbakırdan parti olarak 6 vekil çıkarsa idi kaybettikleri 1 aday yerine yine kendilerinden aday olacaktı ama bağımsız girdiklerinden ve bir parti gibi olmadıklarından Hatip Dicle'nin düşmesi AKP'ye yaradı. Yalnız ara seçimler olursa AKP 330'u geçebilir.

Ara seçimler sadece boş koltuklar için yapılır.Yani TBMM'ye gitmeyecek 35 milletvekilliği için. Kazandıkları koltuklar için tekrar sandığa gitmeleri saçma olur.Aksine AKP bu ara seçim sayesinde mevcut oy potansiyeli sayesinde yine vekil kapar. Yani Diyarbakır'da 6 milletvekili olan AKP kalan 5 milletvekilliğinden de pay alır bu ara seçim durumunda.Genel seçimde kazanılan bu 6 vekil haklarını devam ettiriyorlar.Genel seçimin iptal edilmesi halinde bu haklarını kaybederlerdi ancak.Ara seçim genel seçimin iptali demek değildir. BDP'nin ara seçim için böyle birşey yapacağını sanmam zaten aptalca olur.

Menderes'e yapılan suçlamalar yukarıdadır. Kırşehir'i ilçe yapması pekte demokrat olmadığını gösteriyor.

BDP,Sivil anayasa mı istiyor demokratik anayasa mı istiyor yoksa bir kürt ulusalcı anlayışı mı doğurmak istiyor? CHP,Seçim öncesi tavrında ne noktada? MHP,Her zamanki gibi herşeye karşı mı? AKP,330 altında kalmanın rahatlığıyla zaten anayasa yapacak çoğunluğumuz yok millette tek başına bu yetkiyi vermedi mi diyecek? Bence Sivil Anayasa süreci çok uzamamalı.

Anadili Kürtçe olan İran kökenli olan, mezopotamya, ve Anadolu'ya yayılmış kabile/aşiret halklarıdır.

Zorunlu askerlik kaldırılıp profesyonel orduya geçilirse Vicdani Ret sorunu ortadan kalkar. Türkiye'nin bu yönde yapmak istediği reform bu şekildedir. Mevcut durum insan hakları açısından ciddi eleştirileri hakediyor.Vatani görev illaki adam öldürmek ve bunu öğrenmek üzerine ifa edilmek zorunda olmamalı.

Milletvekili adaylığı kabul edilmiş birinin milletvekilliği neden reddedildi? Adaylık ve seçim süreci döneminde yeni bir mahkeme kararı mı oldu?Olduysa nedir? YSK seçim süreci ile ilgilenmelidir.Seçim sonrası süreç TBMM'nin işidir.Bence YSK işgüzarlık yapmış. Hukuki bir durum varsa Yargıtay ve Cumhuriyet Başsavcılığı gereğini yapar.YSK misyonunun dışına taşarak seçim sonrası sürece de el atıyor. YSK, Hatip Dicle'nin adaylığını kabul etmemeliydi.Demek ki bir sakatlığa başka bir sakatlıkla çözüm bulunmaya çalışılıyor. Gelelim BDP=PKK denklemine eğer böyle birşey hukuken varsa PKK ile işbirliği eylemsel ise BDP kapatılır,kapatılmalıdır.Hiçbir demokrasi bir partiye terörizm hakkı tanımaz.

Kuran daha sonradan bir sürü hikaye ve yorumla meal edilip ve açıklama yapıldığı ne yazık ki doğru.İslam Kuran'dan sonra şekillenmeye devam etmiştir.Bu Kuran'ın açıklamalarına da yansımıştır. Benim kendi görüşüm anlatacağı şeye dikkat çekmenin o çağ Arap tarzı yöntemidir bu.Yani durup durup Allah yemin etmiş denmesi komik tabi. Tabi işin temelinde Kuran Allah sözüdür algısındaki ciddi mistik problemlerdir.

Jadıcım ben de 1960 darbesinin ve sonuçlarını şiddetle kınayanlardanım.Fakar yazdığın yazıdaki alıntı ile ilgili bir eleştirim olacak.İngiltere Ortak Pazar'a ne zaman katıldı?

Yemin zaten arapça bir kelime,yine kasem kelimesi var.Bunları kullanan cümlelerde var Kuran'da fakat. Ben Muhammed'in varolan olgulara dikkat çekerek insanları birşeye odaklamak ve dikkat çekmek istediğini düşünüyorum. İncir'e Zeytin'e yani çevredeki herşeye dikkat et odaklan düşün zikret gibi.Bir düşünce esnasında çevrendeki donelerden yararlan gibi gibi.

Valla tam olarak Yemin değil bunlar. Andolsun ifadesi ekleniyor kelimenin başına vav eklenince.V-EL-ASR/ ASRA ANDOLSUN DİYE çeviriyor.Aslında birşeye odaklamak adına güçlü bir hitap gibi duruyor.O çağın Arap hatipleri şairleri ve halka duyuru yapanları bu tarzı çok kullanmışlardır.

Muhammed kavmi ve doğası gereği çevresinden gözlemlediği olguları kendi diliyle ve kavminin lisanıyla zikrediyor.Benim söylemim çok basit ve net pek bir yere çekemezsin.Muhammed'in kullandığı tarz o çağda o kavmin tarzıdır. Yani bir İngiliz yaşamdan hayattan aldığını kendi diliyle veya bildiği dille aktarabilir.

Her birey kendi lisanı ve anlatım tarzıyla O'nu anlatmaya çalışır.Yemin eden Allah filan değil.Onu ve çevresini hayatını tanımlamaya çalışan insan.

Kaset olaylarının ardında AKP'nin olduğuna dair bir kesinlik yok.Ayrıca fevri olarak herkes video çekip ilgili sitelere video koyar.Buna ne AKP ne de başka ülke hükümeti mani olabilir.