Jump to content

baglanti789

Members
  • İçerik sayısı

    7
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Sitemizdeki itibarı

0 Neutral

Profile Information

  • Gender
    Not Telling
  1. Evrende bir yapı yada madde ışık hızını geçtiği an bizim görüş alanımızdan çıkar. Kendisine ne olur bilemem ama bize görünmez olur. Samanyolu ışık hızını nasıl geçecekmiş? O zaman bizde beraber ışık hızını geçmiş olurduk. Yok artık daha neler. Uzayda hızı kullanarak geleceğe gitmek mümkündür ama geri dönüşü yoktur. Geleceğe gider orada kalırsın. Somut gerçek. Zamanda yolculuk düşüncesi saçmalıktır. Zaman, madde ve enerjinin hareketi olduğuna göre, zamanda yolculuk olamaz. Çünkü zaman yoktur. Solucan deliklerinin zamanda yolculukla alakası yoktur ki. Araştırılan bir konudur. Mr. Kaku antimadde kullanarak solucan deliği yaratıp içinden geçilebileceğini anlatıyordu. İlginçti. Olabilir belki. Tez sadece.
  2. Evet bu şekliyle olması daha iyi birşey olur. Yinede 'O zaman gerçek ne' sorusu ile karşılaşacaksın. Sanırım en güzeli, işin en başından gerçeği bulma yükümlülüğünün herkesin kendisine ait olduğunu söylemek olur.
  3. O kadar basit değil işte. Adama git 'Din yalan' de anlatta anlat. Sana der ki 'O zaman gerçek ne'. Ateizm gerçek dersen hiçte inanmaz sana. Ateizmi benimseyecek kaç kişi çıkar ki? Bende ateizmi red ettim. İşte bilimdi kilimdi kıvranır kalırsın. Yok agnostizm, panteizm, Buda, Yoda... Kültür altyapısı yok, düşünsel altyapı yok, temel felsefi bilgi ve düşünce yok. Eğer felsefik düşünceden yoksunsa karşındaki kişi ak ve karayı tanır, griyi bilmez.
  4. Gerçekçi olalım. Bir ateist yada agnostik diyelim, kötü bir iş yapacaksa inançsızlığını hiç göz önüne sermez ki. Ayrıca din adına bomba patlatmak suçtur. Teistinde ateistinde kötüsü kötüdür. Dinin kesinlikle yasakladığı şeyleri yapıp yapıp ibadetlerle kapatmaya çalışan bir sürü teist var. Ticaret gibi görüyorlar bunu. İnançsız olup gizli gizli teist ve din düşmanlığı yapan insanlar yok mu yani? Hemde nerelerde nerelerde. Bunlar hiç mi örgütlenmemiştir? Medyadan az çok izlediklerimiz bu işlerin olduğunu düşündürüyor. Her iki tarafta sütten çıkmış ak kaşık değildir elbette. Ben bazen teistlerin yapıp söylediklerini duyup çok kızıyorum ama bunun genel bir tutuma dönüşmemesi gerektiğini çok iyi biliyorum.
  5. Ne kadar uzun sürdü ya. Düşünce özgürlüğünün ne kadar çok düşmanı var bu dünyada. Yazıklar olsun.
  6. Ne kadar bilimseldir bilmiyorum ama insanda ayna nöronlar olduğu söyleniyor. Gerçi bunu hayat içinde de görüyoruz. Limon yiyen birisini görünce ağzımız sulanıyor. Oysa limonu biz yemiyoruz ki o anda. Daha birçok örnek verilebilir. İlgili videoları internette bulabilirsiniz. İnsan eğer Tanrının var olduğuna inanırsa, evrendeki çok büyük bir gücü var kabul etmiş olur. Bu durum ayna nöronları harekete geçirir, kişi Tanrıyı varmış gibi kabul eder. Dolayısıyla O'na yönelmek suretiyle beyninde inanmayanlara göre farklı bir aktivite gerçekleştirir. Teslimiyet gibi kavramlarda o insanın kendisinin yada dini empoze edenlerin seçeceği ölçülerde pasif olmasını sağlar. Bu da aklını belli ölçüde bloke eder. Beyinde bunların karşılığı elbette vardır. Ölçülmesi bile mümkün olabilir belki. Oysa Tanrı yok. Olmayan bir güce yönelmek ve teslim olmak insana ne hayır getirir ki. Getirmemiştirde zaten. Bugün insan ne elde etti ise çalışmasına borçludur. Özverilerine borçludur. İnançlı kişiler dahi olsalar. İnançlı olunca sanki çalışmadan elde edebiliyorlarda. Beyinde Tanrı noktası olduğuna inanmıyorum. İnançlı kişilerin beyinsel aktivitesi inançsızlara göre farklı olabilir. Bu çok normaldir elbette. Ben inançlı olmaktan inançsızlığa geçiş yaptığımda 4 gün hiç uyumadım. Beynim inanılmaz çalışıyordu ama ben onun ne düşünüp ne yaptığını bilmiyordum. Ben buna inanma hipnozundan kurtulduğum zaman diyorum.
  7. Çok klasik bir söz. Hayat bana bunun ne kadar doğru olduğunu öğretti. Yoksa ben sersem sersem romantik sözlerin gerçek olduğunu sanıyordum. Kurda sormuşlar ensen niye kalın diye, o da 'kendi işimi kendim görürümde ondan' demiş.
×
×
  • Create New...