Radikal olmamaya çalışıyorum.Kendimi geliştirmeye çalışıyorum.Birşeyler anlamaya çalışıyorum.Katı,değişmez yanlarım var ama değişmeyen tek şey de değişimdir,bunu da biliyorum.
Yani vakti gelince gelen şey tamamlar seni,neyse o artık.
Bir bilinmeze doğru dönüyoruz,gidiyoruz dünya küresinin üzerin de.Üstelik anlaşılmaz bir şey yok arkadaş da diyebilirsiniz,ya çözdünüz ya da yanılıyorsunuz.
Ben kendimden şüphe ediyorum,her şey bulanık ve puslu görünüyor.Yani delilik hali değil,sizler gibi bir düşün(fikir) kıyısına varamadım.Böyle durumlar da en büyük düşman yine insanın kendisi oluyor.Ama bir çok insan da da 'çarçabuk bir fikre,ideolojiye paydaş olma istenci' olduğunu gördüm,görüyorum.
Herkes 'büyük bir resmin parçası' olmayı hakikat arayışından daha özge görüyor.Ve bu kimlik,aidiyet,vs kibir üzerinden de ahkam kesebiliyor.
İnsan zemheri bir karanlığın içerisin de ki üzeri suyla kaplı bir kaya parçasının bir kenarın da olduğunu unutur,unutan ya da yüzleşmek istemeyen bir canlıdır.Zifri cahillik...Yani bu skor(çok gol yemişlik) bizi tanrıya mı götürmeli yoksa tanrısızlığa mı?
Belki de siz haklısınız dır.Bir rab,koruyucu kurtarıcı bir tanrı vs. yoktur.Bu Platon'un mağara alegorisine benziyor...
Ölmekten,sona ermekten,böceklere yem olmaktan korkuyoruz.Yaşlılığın feci akıbetinden biraz da...Neyse direksiyonu tanrıya doğru kıvırmak niyetin de değilim.(yani zıddına da.Mesajımın ana teması bu değil)
Mesajımın ana teması bilinmezlik,eminlik duygusunun naifliği.Ya da yazdığım gibi aidiyet adına bir inanca,fikre,ideolojiye çarçabuk entegre olma fikrinin bende yarattığı oksimoronluk hissi.(Fakat insan doğasına asi değilim,insan tabiatı gereği böyledir işte)
İnsan kültürel bir altyapı oluşturmadan ve kademe kademe onu inşa edip yükselmeden(Ben pizza kulesi modundayım)bulutların içerisiyle ve üzeriyle yüzleşemez.Aşağıdaki feci uçurumu(basitliği ve kuraklığı) da.
Sözün özü yazdıklarımdan çok uzağım,buradan bir megalomanlık çıkmasın.Hatta biraz depresyon çıkabilir...