Jump to content

datatip

Members
  • İçerik sayısı

    28
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Sitemizdeki itibarı

0 Neutral

Son profil ziyaretçileri

160 profil görütülenme
  1. Yazdıklarınız, çok ayrı tellerden çaldığımızın kanıtı.
  2. Yapılamaz, olamaz, düşünülemez dersen; düşünebildiklerinin sınırında yaşarsın. Yöntemi yazdım. Uygulayıcı yada kişinin kendisi, neden o kunuyu öyle düşündüğünü düşünecek duruma geldiğinde ilerleme kaydedecek.
  3. Yöntem basit ama tek başına bir yetişkinin uygulaması çok zor. Yetişkinler için sorunlarını aştıkça ve ufkunu "olamaz, imkansız, düşünülemez" sınırlarını aştıkça, elden geldiğince tam bir zihin esnekliği yakalayana kadar olabilirlilik sınırlarını genişlettikçe zekanında arttığını iddia eder. Matematik ve dil öğrenirken, bir bıkkınlık, isteksizlik mi sarıyor insanı. Öğrenilmiş çaresizlik vardır. Tüm duygularınıza dikakt ederek, üstüne eğilmek gerek. Ben neden bu soruda bunaldım, yada içim sıkıldı deyip anılara dönmek gerek varsa daha eski anılara bile. İnsanoğlu çok hassas bir varlıktır. Bu çalışma aslen çocuklara yanlış eğitim vermemek üzere geliştirildi. Ama bir yetişkinde ne kadar kendini geliştirmişse çocuğada o kadar pozitif bakar ve onun gelişmesine, çocuğun yerinde destek vermek şartıyla, kendini yaratması sağlanır. (Tabi kendini yaratacaksın sözü çocuğa çok büyük bir yüktür, bunu demeden takip etmeli çocuğun gelişiminiSadece saçma sapan din emir buyrukları, görüşleri değil, saçma sapan örf adet ve geleneklerde çocuğun zihnini baskılamaktadır. Her doğaya doğamıza uygun olmayan bilgi, zihni şaşırtır. Çocukken beyin tam gelişmemiştir bu nedenle herşeyi alır. İçe kaçan bilgi denir bu duruma. Yetişkin olunca prefrontal kortex denen yeni bir beyin bölgesi oluşur. Burdan neyi neden öyle düşündüğümüzü düşüntüttürür. İşte matematik ve dil öğrenirken duygularınız ve aklınızdan geçen her düşünceyi tek tek analiz edip, prefrontal kortexin gücüyle, daha makul ve gerçekçi bağlantılar yapmayı sağlamalı. İşte tek başına zor dememin nedeni: Sizi dışardan gözleyen biri daha çok farkedebilir sizi. Bu nedenle bir psikologdan yaerdım alınabilir. Ama Henüz psikoloji ile öğrenme arası o çok önemli bağlantı henüz resmiyet kazanmadı. Psikolog bile şaşırır. Sorunlar çözülünce zihin nasıl açılır diye. Halbuki eski yada yeni bilginin, yeni bilgiyi bozması yada eski bilgiye uyum sağlayamaması nedeniyle öğrenilemediğini iddia edende psikoloji olduğu halde. Öğrenememek psikolojiktir dediğimde bir öğretmen şaşırmıştı üstelik. Bu lkoşullarda yavaş yavaş kendinize anılar, duygular, düşünceleri yeniden irdelemeniz ve öğrenmeyi zevkli hale getirmeniz mümkün olup, en azından kendinize yolculukta önemli adımlar atmış olacaksınız.
  4. Çok beklersin
  5. Atgözlüğü takmaya gerek yok. Benim iddiam bilimsel değil ama felsefesi yeter. Herşeyin başı felsefedir. Ben diyorumki önünüzde iki yol var. Ya zannedilkdiği gibi zeka genetiktir, geri zekalılar zeki kategoriye geçemez yada benim iddiam: Marjinal bir çıkış yaptım ve zekanın genetik molmadığı, ruh haliyle (Psikolojiyle) doğrıu orantıyla sıkı bağlantılı olduğu, sorunları çözülen kişinin zekasını n arttığını savundum ve çok ilginç sonuçlar elde ettim. Bu yol verimli Siz istediğinize inanın, (ama gentik olsaydı bilim hangi gen olduğunu belirlemesi gerekirdi), size hangisi moral ve ruh halkinize iyi geliyorsa ona inanın. Benim için bir mahsuru yok. Benim 20 öğrenci dışında yapğtığım bir çalışma yok. O küçücük çalışma bile böyle verimli olduysa, gelecekte bu konunun irdelenmesi ile neler farkedilir kimöbilir. Size inançlarınızda mutluluklar diliyorum çünki irdeleme yok, istişare yok.
  6. Benim sorunum, inanışları yeniden irdelemlerle, kendimize ve topluma daha faydalı düşünüşler ve sonuçlar yakalatabilmek. Haklı olamk yada olamamk umrumda değil, ben isediğimi elde ettim. Amacım kalıpları aşmak. Evet bir konuyu bir yerde bağladıysak, ötesınırları göremeyiz. Bu farkedilirse ipi çözüp, daha ufufklara yolculuk etmek gerek Deistim. Özde insanın sıfatı önemlidir. Sıfatı düşük insan bilimöe girse, doğaya hakimiyetten, atom bombası... yapmaktan söz eder. Dinin cihadından ne farkı var. Sıfatı iyi insan ise tuttuğunu altın eder. Din yada Bilim de. Bilim ve bilimsel yöntemin güzelliği, her bilimle uğraşacağım diyen kişimnin güzel olduğu anlamı taşımaz. Benim güzel bir arım var demek o kişiyi güzel kılmaz(Epiktotes) Bunun neresi çamur. Beninm tanrım, olması gerektiği gibi değildir, olduğu gibidir. Beyin gibi kapalı kutudur.Yaptıklarından, emarelerini izliyebiliriz ancak. Benim zayıf noktam, Tanrı ya iyidir yada bu iyiliğin dışındadır diye geldiğim noktada her iki tarafı gittiği yere kadar izledim. Sonuççta iyi olan olasılıktan gittiğimde bire bin meyve aldım. Kötüdür dedğim tarafta ise sömüren, silikleşip kaybolan bir dünya vardı. Belkide tanrı her çağırdığında sana geliyordur ama sen farketmiyorsundur. Başka bir bakış açısıyla ise çok, sen senin hakkında kötü düşünen kişilerin yanına ya gitmezsin, ya fikirlerini değiştirmek içn gidersin yada kavgaya gidersin. Tanrı da hiçbirşeyin zorunluluğu yoktur. Stefen Hawkins, görsen geri zekalı dersin. Geri zekalı denilenlerden saz çalanları sosyal medyadan duyuyoruz. Kısaca ekstrapiramidal sistem bozukluklarında kişi rastgele hareketler, sıçramalar, mimikler, felçlerde salyasının akmaları görülür. Zeka bunlardan bağımsızdır. Bunlara bakıp gerizekalı diyemeyiz. Bir amacımda geri zekalı deyip eziyet eden bir ortamdaydım, o kişilerin aklına soru bıraktım. Ve çok zeki yada zeka problemin kendisi değildir. İnsanı bunlar göstermez. Dolayısıyla: Yolumuzun verimliliği daha önemlidir.
  7. Güzel soru. Öğretmen değilim. Öğretmedeki farkım ne denilebilir. 1993-1996 yıllarındaki inanışlara bir başkaldırıydı. Öğrenemdiğinde zeka geriliği var diyemiyor, istisnada kabul etmeyerek, problem karşısında empati yapıyor, matematiğin mantığını anlamalarına çalışıyordum. Bildiği bir şey yakalayınca, burayı genişletiyor ve benzetmelerle, geri kalan hemen herşeyi bu bildiği şey üzerine inşaa ediyordum. Problemi anlayana kadar, değişik şekillerde soruyordum. Helede bilinçaltının öğrenememeye etkisinin de varlığını farkederek, soru ve çözümlerde sürekli cocuğu gözlemliyordum. Elinin, ayağının titrediği yerler, kekemelik yaptığı, dilinin sürçtüğü yerler hep bilinçaltına giriş yerleridir ve matematiği çözmeye çalışmayarak, çocuğu zedelenmeleri konusunda konuşturuyor,bunların neden matematiği anlamasına engel olduğunu belirleyip, konuyu açımlıyorum. Uzun gibi görünüyor özü anlayışve sevgidir. Birde bu çalışmamada bir şey farkettim ki "Öğrenemeyen öğretemez" dedim. Anlattığımızı neden anlamadığını öğrenmeli, yeni yollar keşfedebilmeliydik.
  8. Bakış açısı, kişinin kendisini bağlar. Ben 20 geri zekalı denen öğrenciye matematik dersi verdim ve 19u başarılı moldu dedim. Zekadaki katı bakışı kırdım, bir yol açtım, isteyen yeni araştırmalar yapar. Yapacaktırda uzun yıllar var önümüzde. Kanıtlama konusuna gelirsem bilim bile sorgulanabilir ve bilim gücünü burdan da alır. Geceleri gökyüzünde olan beyaz noktacıklar var onlar nedir desem, duraksamadan bilimin etkisiyle "Yıldız" dersiniz. Nerden biliyorsunuz gidip gördünüzmü. İşte böyle bilinen ile deneyimlenen bilgi arasında büyük farkta vardır. Din bilimin aynadaki hayalidir. Herşeye dinde bir cevap vardır ama ne ayaklar yere basar ne akıl. Yinede dine benzetmeklede, "düşünmekten kaçmakta da", "yeniden irdelemlerden kaçmakta da" özgürsünüz. Sonuna kadar güzel belirleyişiniz var, zeka beklentilerimize cevap vermeyip zeka geriliği desekte bazı insnalara, bu onlara "kötü veya kaba davranma hakkını vermez"
  9. Bilimsel olarak çürütülemezde. Bilim, çürütmeye çalıştıkça, ama çürümeyince bilimin geliştiği vakıdır. Ama aramızda belirlenemsi gereken bir şey var. Benim zeka diye beklentilerime cevap veren bir canlı zekidir diyemem. Mesela yunuslara zeki derim, farelere gerizekalı. Otistikler ise, benle kontak kurmaz çünki gerizekalıdır derim.Ama onunla kontakt kurmayı başaramadığım için kendi zekamdan endişe etmem. (Etmeliydim). Zekamdan şüphem olmadığından her beklentilerime cevap vermeye insanlara ve canlılara gerizekalı derim. Konu basit iki grupa ayrılmış 20şer öğrenci alınır. Bebeklikten itibaren incelenir. Bir gruban anne ve babasına çocuk gelişimi hocalarınca bilgilendirrilir, desteklenir ve 3 yaşlarında kolay öğrenip öğrenemediğine bakılır. sonra okul döneminde derslere puanına bakılır.Sonra aynı kişi lise ve üniversitede takip edilir. Bir grup anlayışlı-sevgi-hoşgörü ile ve bebeğin-çocuğun kendisisni gerçekleştirmesi üzerine bir yaklaşım berilir Diğer gruğ baskıdan dövmeye kadar kademeli gözlem altında kalır Sonuç tezimi çürütür yada genişletir.
  10. Bilmiyorum ben aramızda farklı diyebileceğim hiçbir şeyi net olarak belirleyemedim. "Bilgi nedir, nasıl öğrenilir" sorusuna kadar gider konu. Bilgiye ve cana, istisna tanımdan yapılan bir genel yorum, herşeyi değiştirir.
  11. Evet bir gün birisi bu çalışmayı yapacak. Benim ömrüm yetmez artık ve yapmayıda başaramadım. İnsanın farkı, belkide farkındalığının farkına varmış olması da değildir. Bir hayvanın zihni yerinde olmadan onun neyin farkında olup olmadığının kararını veremeyiz.
  12. Estegfirullah, toplumu beğenmemek ne haddime. Sadece gerçeği toplum belirler dedim. gerçekte toplumdan topluma, zamandan zamana değişir dedim. İnsan zeki doğar, aptallşatırılır. İnsanın doğasını bilseydik, ona uygun yetiştirirdik ve zekiliği değerlendirilirdi. Ama sevgi ve anlayışla değil, baskı ve aşağılama ile yetiştirilince aptallaşıyorlar. Toplumumuzun ve toplumların kültürünü tartışabilmeliyiz. Amacımız beyin egzersizleri. Yoksa bilimsel olarak önce zeka nedir diye tanımlamak gerek. Konu konuyu açtığından yuazmakla zor oluyor ama pek tabi bir gün yapılacak: Anlayış sevgiyle büyütülen çocukların daha zeki olduğu gösterilecek. Ben bunu yapmayı çok istedim ama çokça abuksabuk engellemelerle karşılaştım.
  13. Einstein'ıda ilkokularında geri zekalı sandılar. Bende ilkokul 3 sınıfa kadar hep aynı 3 ana dersten kaldımda annemin itirazlarıyla, dilekleriyle üst sınıfı okur hale geldim. 4.sınıfta bana uygun bir yaklaşım gösteren hoca oldu ve okul genel sınavında dördüncü oldum. O kadar çok sorgulanması gereken şey varki. Her soru bir buhran yapabiliyor ve bilinemezler beynimizi sarmalayabiliyor buda beynin kendini korumaya almasına neden oluyor yani yeni bilgilere kapatıyor kendini, bunuda hafızam yok olarak sanılabilir ama değildir. Belki sizin durumunuz budur belkide karşılıklı konuşsaydık başka bir sistematiği yakalayacağım. Kimbilir.
  14. Evet abartılı, ben dahada abartıyorum. Özellikle kendini onayladığında. Eskiden nöronlar zedelenmemiş olacak derdim. (Fenilketonüri, serebral palsy... gibi) Sonra o kişilerde bir araştırma yapamadığım için bu şartıda kaldırdım. Şayet kanıtlanamazsada çürütülemiyor bu fikir. Önüne gelen her soruya bi cevap bulunuyor, buda gelişme getiriyor ve hoşuma gidiyor. Bilimöin genel kanaati "zeka genetiktir" üzerinedir ve desteksizdir. Bilim bunu diyemez, genini göstermeden. Zeka diye neyi kastetmekteyiz. Öğrettiklerimizi anında öğrenenmi. Herkes farklı şeyleri daha kolay öğrenirken bazıları aynı şeyleri zor öğrenir. Nedeni bilinçaltıdır. Zekanın eşit olduğunu kanıtlayıcı bir bilimsel araştırma yoktur. Felsefik olarak ele alınmıştır. oda J.J.Roussea ve yeni öğrendim B.Russel bu taşın altına ellerini koymuşlardır. Evet o coğrafyanın kültürü sonucu belirlemektedir. İnsanlar aptal olsun diye yetiştirilmedikleri halde neden anlayışsız toplumlarda aptalların sayısı fazladır. Yada neden zeki değil kurnazların sayısı artmaktadır. Konu "insan nedir" sorusuna cevap verebilmekle alakalıdır.
×
×
  • Create New...