Ey Tanrının varlığına ispat isteyen,
Sen delilsin
Sen ispatsın
Nasıl diye soruyorsun değil mi?
Gel daha içinden bak kendine
Kalbine dön ve içine bak
Ne buluyorsun orada
Bir boşluk mu, hiçlik mi yoksa sonsuzluk mu, varlık içre varlık mı
Şüpheleri, arzuları, dertleri, sözleri bırak da bak
Bunları bırakıp bakabilsen bir vicdan bulacaksın, her şeyde Hak diyen
Sen bunu ister adalet olarak tanımla, ister doğruluk, ister güven, ister koşulsuz kabul, istersen de süphesi olmayan gerçek
İçinde mükemmeli, hatasızı, hiç kötülük taşımayan iyiyi, hiç çirkinlik içermeyen güzeli arayan bir kalp bulacaksın
Berrak bir akıl arayacaksın, şüphesiz bir delil, kalbine huzur verecek bir görüş
O inciyi berrak denizlerden sor orada
Yalanı olmayan kalbine, kalbinin arayısına sor bir yoku mu arıyor? Hiç olmadıysa neden arıyor? Ne arıyor? Neden arıyor?
Bil ki bu arayışında çok haklı.
Bil ki bunu herkes aradı.
Gerçekten arayanlar, özlem duyanlar bilsin ki, aslında susuz suyu değil, su susuzları arar.
Samimi olarak arayana, içten arayana Selam.
Ve dua ile
Biz bulduk, bulmaya da devam ediyoruz, belki bulduk dedik ama kendimizce
Kadrini bilmek her kişinin kendince
Emin ol kim ne aradıysa bulmuştur
O'nun varlığını ispata kitap gerekmez, din gerekmez, arayışta doğruluk, kendine dürüst bir akıl, kendine güven veren bir vicdan gerek zira Allah Kur'an'da hiç bir ayette varlığına bir delil getirmedi. İnsanın, varlıktaki noksanlıktan, kötülükten, acıdan, kusurdan, fanilikten o kadar rahatsızlığı, yok olma ya da zarar görme korkusu, güçsüzlüğü o kadar vardı ki, bir mükemmeli, bir sadece doğruyu, sonsuz güven veren adaleti, solmayan güzelliği mutlaka olmalıydı, O mutlaka olmalıydı, O olmazda her şey yarım, her şey eksik kalacaktı, O olmazsa bir gün herşey yok olacaktı, çünkü görüyordu acılarla savaşlarla zulümlerle hastalıklarla istediğine ulaşamamış hevesler arzularla insanlar ölüp gidiyordu birer birer
Evet olmalıydı
Aklımın ona evet var diyebileceği
ama nasıl
ben varım evet kendimi hissedebiliyorum, görebiliyorum, tüm duyularım hasar görse içten içe ben varım
evren var dünya var anne baba var
ama O'nu göremiyorum
ama dünyada ağaçlar var her ağaç hem birbirinden çok farklı ama hepsi de ağaç
bebekler çocuklar farklı milletler hepsi birbirinden çok farklı ama bir cerrah kimliğine bakmadan herhangi birini ameliyat edebilor
bir elmanın tüm kodları bir çekirdekte yazabiliyor
bu çekirdek akıl iddiasında bulunmuyor ama cümle akıllıların yapamadığını yapıyor
daha da ilginç olanı bu bir tanecik elmanın var olabilmesi için bütün bir alemin var olması tam da elmanın istediği gibi olması gerekiyor
ama alemin o elma çekirdeğinden haberi yok
onların haberi yokken bu devran öyle bir dönüyor ki
sanki hepsi birbirinden haberli, sanki hepsi hepsinin en ince ihtiyacına vakıf bu düzenin böyle devam edebilmesi için evrenin en uzak köşesindeki bir zerrenin dahi tüm evrenin bütün bilgisine ama aklına gelen gelmeyen bütün bilgisine ve hiç eksiksiz tüm olarak sahip olması gerekiyor ki tam olarak davranması gerektiği gibi davransın ve sadece o zerre değil var olan her bir zerrenin de en az onun kadar bilmesi gerekiyor aynı zamanda da banane o elmadan ya da diğer almalardan demeyecek bir an bile canının istediği gibi değil tam olması gerektiği gibi davranacak
yani özetle bir elmanın yetişebilmesi ve senin onu yiyebilmen için tüm var olan zerrelerin tanrısal bir bilgi düzeyi tıkılmaz bir iradesi ve kainatın tüm kurallarını hiç istisnasız işletebileceği işlem gücünde akılları olması gerekir
ve en önemlisi tüm bu sonsuz sayıdaki tanrısal güç ve bilgideki zerrelerin fikir birliği etmesi hiç birbirlerine ihtilaf etmemeleri gerekir yoksa bunlardan biri yok benim canım elma istemiyor derse kainat dağılır gider
bir tanrıyı kabul etmezsen sonsuz tanrıları kabul edeceksin yok o da olmaz dersen sana elma yok
kusura bakma kiraz da yok
daha yazardım ama vaktim yok