Jump to content

Uzak Sahil

Members
  • İçerik sayısı

    1
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Everything posted by Uzak Sahil

  1. Ey Tanrının varlığına ispat isteyen, Sen delilsin Sen ispatsın Nasıl diye soruyorsun değil mi? Gel daha içinden bak kendine Kalbine dön ve içine bak Ne buluyorsun orada Bir boşluk mu, hiçlik mi yoksa sonsuzluk mu, varlık içre varlık mı Şüpheleri, arzuları, dertleri, sözleri bırak da bak Bunları bırakıp bakabilsen bir vicdan bulacaksın, her şeyde Hak diyen Sen bunu ister adalet olarak tanımla, ister doğruluk, ister güven, ister koşulsuz kabul, istersen de süphesi olmayan gerçek İçinde mükemmeli, hatasızı, hiç kötülük taşımayan iyiyi, hiç çirkinlik içermeyen güzeli arayan bir kalp bulacaksın Berrak bir akıl arayacaksın, şüphesiz bir delil, kalbine huzur verecek bir görüş O inciyi berrak denizlerden sor orada Yalanı olmayan kalbine, kalbinin arayısına sor bir yoku mu arıyor? Hiç olmadıysa neden arıyor? Ne arıyor? Neden arıyor? Bil ki bu arayışında çok haklı. Bil ki bunu herkes aradı. Gerçekten arayanlar, özlem duyanlar bilsin ki, aslında susuz suyu değil, su susuzları arar. Samimi olarak arayana, içten arayana Selam. Ve dua ile Biz bulduk, bulmaya da devam ediyoruz, belki bulduk dedik ama kendimizce Kadrini bilmek her kişinin kendince Emin ol kim ne aradıysa bulmuştur O'nun varlığını ispata kitap gerekmez, din gerekmez, arayışta doğruluk, kendine dürüst bir akıl, kendine güven veren bir vicdan gerek zira Allah Kur'an'da hiç bir ayette varlığına bir delil getirmedi. İnsanın, varlıktaki noksanlıktan, kötülükten, acıdan, kusurdan, fanilikten o kadar rahatsızlığı, yok olma ya da zarar görme korkusu, güçsüzlüğü o kadar vardı ki, bir mükemmeli, bir sadece doğruyu, sonsuz güven veren adaleti, solmayan güzelliği mutlaka olmalıydı, O mutlaka olmalıydı, O olmazda her şey yarım, her şey eksik kalacaktı, O olmazsa bir gün herşey yok olacaktı, çünkü görüyordu acılarla savaşlarla zulümlerle hastalıklarla istediğine ulaşamamış hevesler arzularla insanlar ölüp gidiyordu birer birer Evet olmalıydı Aklımın ona evet var diyebileceği ama nasıl ben varım evet kendimi hissedebiliyorum, görebiliyorum, tüm duyularım hasar görse içten içe ben varım evren var dünya var anne baba var ama O'nu göremiyorum ama dünyada ağaçlar var her ağaç hem birbirinden çok farklı ama hepsi de ağaç bebekler çocuklar farklı milletler hepsi birbirinden çok farklı ama bir cerrah kimliğine bakmadan herhangi birini ameliyat edebilor bir elmanın tüm kodları bir çekirdekte yazabiliyor bu çekirdek akıl iddiasında bulunmuyor ama cümle akıllıların yapamadığını yapıyor daha da ilginç olanı bu bir tanecik elmanın var olabilmesi için bütün bir alemin var olması tam da elmanın istediği gibi olması gerekiyor ama alemin o elma çekirdeğinden haberi yok onların haberi yokken bu devran öyle bir dönüyor ki sanki hepsi birbirinden haberli, sanki hepsi hepsinin en ince ihtiyacına vakıf bu düzenin böyle devam edebilmesi için evrenin en uzak köşesindeki bir zerrenin dahi tüm evrenin bütün bilgisine ama aklına gelen gelmeyen bütün bilgisine ve hiç eksiksiz tüm olarak sahip olması gerekiyor ki tam olarak davranması gerektiği gibi davransın ve sadece o zerre değil var olan her bir zerrenin de en az onun kadar bilmesi gerekiyor aynı zamanda da banane o elmadan ya da diğer almalardan demeyecek bir an bile canının istediği gibi değil tam olması gerektiği gibi davranacak yani özetle bir elmanın yetişebilmesi ve senin onu yiyebilmen için tüm var olan zerrelerin tanrısal bir bilgi düzeyi tıkılmaz bir iradesi ve kainatın tüm kurallarını hiç istisnasız işletebileceği işlem gücünde akılları olması gerekir ve en önemlisi tüm bu sonsuz sayıdaki tanrısal güç ve bilgideki zerrelerin fikir birliği etmesi hiç birbirlerine ihtilaf etmemeleri gerekir yoksa bunlardan biri yok benim canım elma istemiyor derse kainat dağılır gider bir tanrıyı kabul etmezsen sonsuz tanrıları kabul edeceksin yok o da olmaz dersen sana elma yok kusura bakma kiraz da yok daha yazardım ama vaktim yok
×
×
  • Create New...