
reichminister
Members-
İçerik sayısı
49 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
2
reichminister last won the day on 30 Nisan 2023
reichminister had the most liked content!
Sitemizdeki itibarı
7 NeutralSon profil ziyaretçileri
230 profil görütülenme
-
tarihte ünlü biri 'keşfedilecek tüm büyük fikirler keşfedildi artık bir şey kalmadı' tarzı bir şey diyordu. halbuki 1800lü yıllardayken daha. Bilimin nihai bir sınırı varsa bile şu anki konumda bittiğini görmeye hiçbirimizin ömrü yetmez. belli bir kısmı bilim ama ötesi bitik böyle bir şey olmaz. bilim adamları zaman zaman fantastik teoriler ortaya atıyor ama bunları mutlak doğru diye pazarlamıyorlar, zaten sağlam olmadığı sürece bilim camiası da ilgilenmiyor. Atom bombaları ve nükleer enerji santralleri gayet maddi ve etkili şeyler. kütle-enerji dönüşümünün keşfi sayesinde bunlar yapılabildi. öznel fikirlerini dikte ediyorsun. ben yoktan var olma ya da yok olma durumlarını savunmam. termodinamik yasaları ortada. Ama enerji diye bir şey aslında yoktur dersek, işte o zaman bu, kütle bazı olaylarda aslında olmayan bir şeye dönüşüyora çıkar. yoktan var olamayacağına göre bir kaynak olması gerekiyor. ancak enerji sadece maddeye atadığımız hayali bir sayıdan ibaret değil. herhangi bir maddenin bünyesinde olmayan enerjiye, boşlukta yayılan fotonlara ne demeli, onlar da aslında olmayan birer hayal ürünü mü. sorulan sorulara cahil disleksi vs kullanarak cevap veriyorsun, karşıt fikre tahammülün yoksa yazdıklarını okumam bir şey de yazmam olur biter sorun değil benim için.
-
Orda kişisel düşünce olan tek şey "bilimsel temel yok" demem ve buna da hata denir mi emin değilim çünkü son yazdıklarında da bir referans göremiyorum. Her neyse, Ben bilimsel olarak gözlemlenmiş bir durumu nasıl açıkladığını merak ettiğimi söylemiştim. ama sanırım açıklaman, 'çift yok olma' diye bir olayın aslında hiç gözlemlenmediği, bilim adamlarının bizi kandırmaya çalıştığı. çünkü maddenin enerjiye dönüştüğü örneklere rağmen aksinde ısrar ediyorsan, bu örnekleri ve bilimsel çalışmaları kabul etmiyorsun demektir, başka bir açıklama gelmiyor. kendi kişisel fikirlerini yine kendi fikir ve iddialarınla desteklemeye çalışıyorsun, belki bu fikirleri bilimsel ilkelerden etkilenip ona göre oluşturmuşsundur belki hiç alakası yoktur, bunu bilemem ama dimdirek "Enerji bir kavramdır, yani yoktur, hayali bir ürün" yazmak herkesin her şey için yapabileceği türden bir şey ve inandırıcı olmaktan epey uzak.
-
En başta madde ve enerji iki ayrı şey, birbirine dönüşemez diyorsun, ben bunu neye dayanarak söylediğini veya karşıt-parçacıkların çarpışıp enerjiye dönüşmesi fenomenini nasıl açıkladığını merak ediyorum ama yine aynı cümleyle cevap vermişsin: "dönüşemez mümkün değil" , ama bilimsel bir temel yok. Evet enerji o parçacığın(objelerin) özelliği, tamam. ama neden "bir obje asla özelliğine dönüşemez" gibi bir kural olduğunu düşünüyorsun, bunu hangi bilimsel veri, gözlem, kanun destekliyor? benim için önemli olan bu. bildiğim kadarıyla yıldızlar zamanla kütle kaybediyor, nükleer füzyon olayında da kütle enerji dönüşümü var (gerçi bunda madde tamamen kaybolmuyor ancak kütle kaybı yaşanıyor ve karşılığında çokça enerji açığa çıkıyor, prensip olarak aynı durum).
-
çift oluşum ve çift yok olma durumları var örneğin. elektron ve pozitron çarpışıyor ve enerjiye dönüşüyor. bir nesne olan 'elektron' bir konsept olan 'enerji'ye dönüşüyor.
-
bilim kanunu demekle ne kast edildiğini anladığını düşünüyorum. yine de açıklamaya çalışayım. nokta atışı olmayabilir ama en genel haliyle bilimsel bir kanun demek, bir fenomenle ilgili genelgeçer-evrensel çıkarımları özetleyen açıklamalara verilen isim, derdim. hala bunun sebebini merak ediyorum bu arada. çünkü buna ters düşen durumlar var gibi görünüyor.
-
Neden ? böyle bir şey öngören herhangi bir bilim kanunu bilmiyorum.
-
Modern küresel sistemde herhangi bir devletin güçlü bir konumda olması için neler gerekir? benim şahsi düşünceme göre belirli bazı maddeler şunlar : 1) okyanuslara erişim 2) dengeye ulaşmış nüfus ( belli bir seviyenin üzerinde ve artış hızı düşük) 3) komşu devletlerle olan ilişkisinde her konuda baskın taraf olmalı, bariz şekilde. 4) diasporası ve uluslararası sosyal kuruluşları güçlü. 5) nüfus/okul oranı olabildiğince düşük, yükseköğretim kurumları bütçesi yüksek. 6) oturmuş idari sistem. bu, yolsuzluğun önüne geçmede başarılı bir sistem olmalı. düşündüğümde benim aklıma gelenler bunlar. dikkatimden kaçan noktalardan dolayı içerik değişebilir ama tahminimce evrenin başka köşesinde bizimkine benzer bir organizasyon varsa o da bizimkini etkileyen aynı faktörlerle şekillenmiştir.
-
Kitaba nasıl bir tepki verdiğimden hiç bahsetmemiştim aslında ama her neyse bu önemsiz bir nokta. Aytunç altındal benim pek tanıdığım bir yazar değil, kitapta bahsettiği şeyler de tartışmalı şeylerdi diye hatırlıyorum biraz. dinler tarihi okumuşluğum var, ama sırf bu konu üzerine detaylı bakmadım, dolayısıyla çift taraflı okuma yaptım diyemem. bana göre karşı tarafın söylediği "romalı tarihçilerin ve diğer pagan kaynakların isa'dan bahsetmeye ancak m.s.100'den sonra başladığı" yönündeki söylem doğruysa isa'nın gerçek mi kurgu mu olduğu mevzusu epey belirsiz kalıyor. faaliyetlerinden bu kadar rahatsız olup çarmıha gerecek kadar ciddiye aldıkları birinden kötülemek için de olsa bir yerlerde açık şekilde bahsederlerdi diye düşünüyorum. belki bahseden kaynaklar da vardır, ben bilmiyorum. ama eğer İsa kurguysa bunun sebebi, dini kaideleri değiştirmek isteyen fakat kendisi böyle bir noktada olmayan insanların, arkasına sığınabilecekleri birine olan ihtiyaçları olabilir.
-
Sonuçlar hiç inandırıcı değil, halkı yansıtmaktan fersah fersah uzaklar. Süreci sıkı takip etmiş biri olarak benim gördüğüm tam olarak böyle. 2018'de akp %42.5 ; mhp %11 aldı. geçen beş senede >2 milyon kişi öldü, ~5 milyon yeni seçmen geldi. üstelik o arada 2019 seçimlerini de gördük. şimdi bu 5 senenin sonunda akp %35.5, mhp%10, yrp+bbp%4 olduğu gösteriliyor. bunun gerçekçi olduğunu düşünmek imkansız. yrp-bbp gibi partilere tayyip karştı bloktan(üstelik böylesi bir ortamda) oy geçmeyeceğine göre, akp %39.5 diyebiliriz. 5 senede %3 oy kaybetmiş, hadi diyelim babacan davutoğlu akşenere vs. bir akpli bile destek vermedi, milyonlarca seçmen arasında tek kişi bile geçmedi. hadi yeni oy kullananların da %30'u verdi ve akp için bu ütopik sonuç çıktı, buna kılıf uydursak airbus mhp nolacak ? zafer partisi ayrıldı, zamanında hdp karşıtlığından iktidara yanlayan mhplileri topladı. baraj aşağı çekildi. mülteci istilası, sinan ateş ve hüdapar olayı doğudaki kendi seçmeninden büyük tepki gördü ama sonuç olarak 5 yılda %1 oy kaybetmiş mhp, yersen. 2018'deki %11'den sadece zafere geçen onun iki katıdır. yeni oy kullanan gençlerin şöyle yarısı falan mhpli demekki, ordan dengeliyor. muhalefetin yapması gereken bu sallama seçim sonucunu tanımadığı ilan etmek, vekilleri meclisten çekmek. sert propagandaya dönmek. iktidar birkaç aya gerçekleri kabul etmek zorunda kalıyor mu kalmıyor mu görürdük.. ama tabiki dahi siyasiler iradeye saygı diyip ikinci tura da gider, süper valla. ikinci turda ysk'nin keyfine %56'ya %43 demek gelse keşke, ne sallasa oluyor sonuçta. Bu kafayla gidilirse bakalım 15 gün sonra muhalefetten kim kalacak. halkın öfkesi biriktikçe birikiyor, hala değişim olmazsa artık nsdap-vari uç partiler yükselir.
- 23 yanıt
-
- din dömürüsü
- siyaset
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Michael Crichton'un "Rising Sun" adlı romanında atıf yapılması sayesinde haberdar olup araştırdığım olay. Tarihe, Soğuk Savaşın son zamanları olan 1987 yılında geçmiş, ABD'yi rahatsız etmiş skandaldır. Toshiba çalışanlarından birinin sızdırması sonucu açığa çıkıyor ve devamında yürütülen soruşturmalar neticesinde, Japon teknoloji devi Toshiba ile Norveç silah-sanayi şirketi Kongsberg'in, Sovyetler Birliğine nükleer denizaltılar için ileri teknoloji motor sistemleri sağladığı anlaşılıyor. 1945'te batı bloğu ülkeler, komünist ülkelere askeri ambargo uygulama kararı aldıktan sonra, olası teknoloji transferini denetlemek için bir uluslararası kurul oluşturuldu.(The Coordinating Committee for Multilateral Export Controls). Bu olay da aynı kurul tarafından inceleniyor. Sonuçta bahsi geçen iki firmanın hayalet şirketler aracılığıyla Sovyetler'e denizaltı motorlarının ~20 kat daha sessiz çalışmasını sağlayacak teknolojiyi sattığı kesinleştiriliyor. Basit gibi görünse de, bu durum Sovyet nükleer denizaltılarının tespit edilmeden amerika kıyılarına sokulup istediği gibi hareket edebileceği anlamına geldiğinden ABD'de infial yaratmıştır. Bu sebepten ABD kongresi Toshiba'yı bir yıl süreyle iç pazardan banlıyor, Japon mahkemesi ise uluslararası komite kurallarını ihlal ettiği için şirket yöneticilerinden ikisine 10 ay hapis, şirkete de 100m dolar para cezası veriyor. Kongsberg devlet bağlantılı olduğu için çok fazla üzerine gidilmiyor ve şirket Norveç tarafından kapatılıyor. kaynak : https://www.kcl.ac.uk/news/the-toshiba-kongsberg-case
-
diyanet.gov.tr sayfalarının birinden olduğu gibi alınmış ayet alıntısına "tahrif etmişsin" dedin, altında "gayet de açık" dışında bir şey bile yazmadığı halde, ayetin anlamı ile ilgili tek bir yorum yazılmadığı halde "bu anlamı nasıl çıkardın" dedin. Ben özellikle kendi yorumumu katmadığım halde İftira atıp, Yalan söyleyip, üstüne bir de sonunda pişkin pişkin sen bir şey bilmiyorsun demeye kalkarsan işte orda hadsizlik sınırını aştın, ukalalıkta hızla yol alıyorsun demektir. şunu bil ki, herhangi bir konuda üste çıkayım diye bu kadar alçalanı, hiçbir yerde adam yerine koyup muhattap almazlar. artık ben de almam, son yorumun nasıl bir terbiyesizliğe sahip olduğunu gösterdi çünkü. Normalde önceki iletiye ek olarak bu ayeti eklemeyi düşünüyordum. ama senin, sırf son mesajı atmış olmak için her iletiden sonra alakalı alakasız aklına ne gelirse doldurduğunu görünce vazgeçtim. onun yerine en sona şu ana dek gördüğüm en marjinal oksimoronu koymaya karar verdim. sen yine rastgele cevapla bir şeyler, her şeye bir bahane bulabildim diye kendini pışpışlarsın. ben ise dediğim gibi, son densizliğinden sonra kâle almam.
-
yine kendi düşünceni dine mal ediyorsun. yahu bu kadar kendinden şey katacaksan sen kendi dinini kur olsun bitsin. islam böyle diyor ve gayet de açık, kimsenin açıklama yapmak için 40 takla atmasına gerek yok.
-
yine işine geldiği gibi anlayıp verdiğin bir cevap. alakasız. bak ben daha önceki iletimde ne yazmışım aşağıya alıntılıyorum : okumuyorsun ki, sadece işine gelene bakıyorsun, işine gelmeyince okumuyorsun bile. komple bu halde olmanızın sebebi de bu zaten. çok iyi cevap verdin gerçekten, biz diyorduk ki bir tane bile müslüman bilimci yoktur. büyük resmi görmüşsün ilginçtir, nasıl islam düşmaları bunlar da müslümanların bulduğu şeyleri müslümanlardan saklamaya çalışabiliyorlar, yoksa o zamanki müslümanlar bu buluşlara sahip çıkmamış mı, "meleklerin bacaklarına bakıyorlar" deyip yıktırdıkları rasathane gibi bu yeni fikirlerin islama ters düşeceğine inanıp bu buluşları kenara mı atmışlar yoksa? yok canım, daha neler, hiç sanmıyorum
-
tekrar oku mesajımı bakalım sen öyle dedin yazıyor mu. hep aynı hata. müslümanlar bilimde geri kaldı diyince de 3 tane bilim adamı örnek veriyordun. karşı tarafın demek istediğini anlayamıyorsun bile maalesef.
-
onlar buna da bir bahane bulur kesin . şahsen benim bu siteden haberim yoktu, uygun bir zamanda mutlaka bakmayı düşünüyorum, tarihsever birisi olarak epey ilgimi çekti.