navigarre necesse est

Sakinleştirici bir müzik olmuş bu.

Belki de bir işaret sıfatı olmak bile bir işarettir varlığımıza Yaşamın derinliklerinde küçük bir dehlizin anında olmaklığımızın tezahürüdür Hiçbir şey olamayan ruhumuzun dünya sahnesine çıkışıdır küçük noktalar Bizim yaşadığımız sanıların hiçliğidir Hiçliğin içinde anlam bulmaktır bir anlığına Tarih sahnesinden evrenin varlığını sorgulamamızdır belki de Belki de varlığımızla Tanrı'yı sorguya çekmektir bir sözcük ile ile gibi bağlaçlarla bağlanmaktır isimleri tanımlayarak Tanesini göstererek... Olmaktır bir bir kelimede Nitelenen gölgesinde.

Benim alan ziraat değil ki. Bunu veterinerler, ziraatçiler daha iyi bilir açıkçası ya da gıda mühendisleri.

Yok daha yolun çok başındayım. Yazılımcı olan sensin. Ehh, yazmadan öğrenilmiyor sonuçta.

Vallahi çok iyi yapmışlar. Zaten Japonlar bu işin piri. Kod yazmak bir süre sonra kopyala yapıştıra dönüyor. Hiçbir yazılımcı saatlerce kod yazmıyor bildiğim kadarıyla. Tabi işinde uzmansa yoksa benim gibi yeni yetmeler yazmak zorunda.

Şöyle düşünelim. Bir roket yaptık ve tüm fizik kurallarını altüst ederek seyahate çıktık. Işık hızıyla ilerliyoruz ve ömrümüz de evreni dolaşmaya yetecek uzunlukta. Buna rağmen evrenin başına gitmek 13,8 milyar yıl sürüyor. Bu süreçte geçeceğimiz milyonlarca galaksiyi saymıyorum bile. Henüz bilmiyoruz ama insan bilmediği şeyi abartır da abartır. Bu sebeple bizden büyük varlıklar olarak düşünüyoruz. Olabilme ihtimali de var yok değil. Bu kadar galaksi, yıldız ve gezegen içinde canlı olmaması çok düşük bir olasılık. Bir virüs, bırak virüsü prion, viroid tarzı şeyler bile bulsak olay yaratır. Çünkü bir canlılığa işarettir bu. Hee canlılık nedir sorusu da ayrı muamma tabi.

Hayata gelmemizin bir amacı yok. Varsa da bunu kendini gerçekleştirmek ve ayrılmak olarak algılayabiliriz. Bana kalırsa bir amacımız da yok ama zaten yüksek zeka bunu gerektirir. Bir amaç uğruna tamamen hayatını adamayı ve belki de seçebileceğimiz en iyi şey budur hayatta.

Bu aralar ilkleri yaşıyorum ne güzel.

Yaşadıklarım yazmamı engelliyor ondandır. Pek iyi gitmiyor çoğu şey.

Ya eveeeett Yalanın İcadı harikaydı ve dinle de inançla da iyi dalga geçmişti ama bu konunun en iyisi bence Life of Brian. Listeye bu da eklenmeli. Monty Python'ın tüm filmleri izlenebilir bence. Harikaydı.

Laaann videoyu bile izlemedim diyorum. Sen bana ne diyorsun? Burayı belki şimdi biz okuyoruz ama ileride başkaları a okuyacak. Bu sebeple ben bir düşüncemi yazdım olarak bakıyorum. Senin gibi düşünmüyorum bu konuda. Videoyu izleseydim zaten senin gibi saldırabilirdim ama buna artık gerek duymuyorum. İnadına var olarak ilerleyip bu yanlış diyorum.

Rica ederim.

Stalker Seventh Seal ya da orijinal adıyla Det Sjunde İnseglet Big Fish Tanrılar Çıldırmış Olmalı. Emin değilim bu filmin adından @kavak daha iyi bilir. Dersu Uzala Sanırım benden bu kadar. Az film izleyen biri olarak pek öneride bulunamayacağım.

Ben bunları değiştirmeye çalışmıyorum ki. Gerek var mı sence bataklığa bulanmaya? Gerçekler ortada. İstedikleri kada oynayabilirler. Ben gerçeklerin ortaya çıkmasından sorumluyum. Bunu da yerine getiririm.

Biliyorum da ben o misyonerliğe hizmet etmiyorum. Alanımla ilgili bir konu ve yorum yaptım o kadar.

Ben hiçbir şeye inanmıyorum. Bir biyolog olarak yorumda bulundum sadece. Videoyu izlemedim. Ne dediğini bile bilmiyorum. Tek bildiğim bunun inançla alakası olmadığı başka faktörlerin olduğu. Dikkat ettiysen orada bilimsel olarak bir varsayım söylerken genetik olaylardan bahsetmişim.

Yüzyıllardır insanların dikkatlerini çekmek için kullandıkları bir sıfat ve araç haline geldi tanrı. Olay o bölgeye dikkat çekmek başka bir şey değil. Ne tanrı geni var ne de Tanrı parçacığı. Önemli olan halkın dikkatini çekmesi. Bu sebeple tanrı lafı konulur genelde bulunan ve dikkat çekilmek istenen şeye.

Sadece Türkiye özelinde konuşabilecek bir durumdayım. Bunun en büyük sebebi bence dayanıklı bir millet olmamız. Genel anlamda beslenme ya da havadan değil de genetik olarak dayanıklıyız sanırım. Çünkü baktığımızda kanser çağımızın hastalığı ve çok sayıda olmasına rağmen insanlar zor da olsa dayanıp kurtulabiliyorlar. Kanser beslenmeyle ya da sadece havayla ilişkilendirilen bir şey olmaktan çıkmalı. Genetik olarak protoonkogen ve onkogenlerimiz var ve bunlar okunursa birkaç defa kanserleşme başlayabiliyor. Sanırım dayanıklı milletiz ondan. Yalnız bu sadece benim fikrimdir. Bir moleküler biyolog ya da kanser araştırmacısı değilim bu yüzden pek bilgim yok. Sadece kanserin sebepleri aşırı farklı bunu biliyorum.

İlk başta çok zor olan ancak bu yola baş koydunuz mu gittikçe kolaylaşıyor her şey. Sadece birden geçiş yapmayacaksınız. Normal beslenmeniz nasıl mesela? Belki de o sağlıklı ve siz sağlıksız sanıyorsunuz. O yüzden bu konuda bilgi alalım önce. Buna göre bir şeyler söylemek daha uygun olur.

Ben bir şeye karar verdim mi önümde tanrı bile duramaz. Kendi sözümdür. Hee bir de mahlasımın tamamı. Navigare necesse est vivere non est necesse.

Kadınına göre değişir bu. Çok belli etmeseler de sevdiklerinde şapşallaştıkları doğrudur. Daha ilgili daha şefkatli olur.

Olabilir. E, yani, sonuçta bir canlı bakıyorsun ve ona zaman ayırmayacaksan beslemenin anlamı yok. Bakabileceğini düşünmüyorsan almayı aklından bile geçirme. Bence insan bakabileceği hayvanı almalı her daim. İleride köpek almadan önce yaşam standartlarıma göre karar vereceğim. Değiller. Hayvan besleyebildiğin bir dönem olursa anlarsın. Evet yüz kere karşı tarafta tartıştık bu konuyu zaten.

Hem evet hem hayır. Yani 5 yaşında da bu halde olmaz insan değil mi? Yaa hiç sorma Apaçi ve haremi gitti Çanakkale'ye. Bu yüzden sadece 3 tane var hayvanım. 2 muhabbet kuşu bir kanarya. Bunların sadece birini ben aldım ve yanımda. Kitaplar mal mülk olsa da hayvanlar mal mülk değildir.

Bunun zekayla ya da yetiştiğin ortamla ilgisi yok çünkü bende gösteriş yapılan bir ortamda yetiştim. Karakterle de ilgisi oluğunu düşünmüyorum. Bir insanın yapısında olup olmamasıyla ilgili bence. Sigara gibi bir şey. Yapında varsa içiyorsun yoksa içmiyorsun. Bu arada bende gösteriş yaparım yanlış anlaşılmasın ama malla mülkle değil. Hayvanlarımla, kitaplarımla yaparım. O da zaten kısa sürer. Öyle çünkü karşında duvar oluyor ve kendini üst görüyor. Halbuki hiçbir şey değil. Daha bugün başıma bir beyinsizin ettiği hakaretler geldi çok kitap okuyan erkekle ilgili bir yazımdan dolayı. Avrupalara gitmiş gerzek ama üstündeki o ezikliği ve okumayı anlayamama tozunu atamamış.

Buna şaşırmaları onların varoş olduklarını göstermez. Şaşırılacak bir şey bu çünkü. En basitinden iletişim için en basit araçtır telefon. Telefonunun olmaması için arkadaşının olmaması ya da merak edeninin olmaması gerekiyor. Yaşın doğruysa annenle babanı saymıyorum. Yaşıyorlarsa ömürleri uzun olsun, vefat ettilerse toprağı bol olsun ikisinin de. Neyse konumuz bu değil. Ayrıca bence normal bir durum bu, övünülecek bir tarafı da yok. Japonların yaptıklarını görünce şahsen bir zahmet bu konuda da uslu dursunlar diyorum. Ayrıca bunun sosyokültürel etkilerinden çok bence ürettikleri teknolojiyle alakası var.