osarici

Laiklik konusundan önce devlet ve mülkiyet konusunu tartışmak gerekir. "Bir tarlanın etrafını çitleyip 'burası bana aittir' diyen ve bu söze inanacak kadar saf kişiler bulan ilk insan uygar toplumun kurucusu olmuştur." j.j.rousseau islami, laik, ateist, kominist vs. devlet; Eğer onu oluşturan halk kitleleri olmadıkça var olabilirmi? 1000 kişilik bir devlet düşünün. 10 tanesi bilgin 990 tanesi cahil ise; Devlet, 10 tanesinin belirlediği yönetim şeklini mi? Yoksa 990 tanesinin belirlediği yönetim şeklinimi oluşturmalı? İşte bu yönüyle laiklik - bilmin kriter alınma şeklidir. Ancak bu sistem eksik. Kapitalizm ve laik birleşimi egemen ABD_AB, çağımızda bazı temel problemleri çözemedi; 1) Mülkiyet - iletişim - yaşam -insan - hayvan vs. hakları ve bunların adaleti 2) Ekonomik olarak köleliği kaldıramadı hatta ekonominin kölesi halklar düzenli olarak krize maruz kalmakta 3) Evrimini bilimle tamamlayamamış coğrafyaların ileri yönde gelişmesini sağlayamadı. Demekki bu sistem eksik veya hatalı. Bu açıdan da laiklikte eksik veya hatalı. Bu durumda Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıyla; askeri devletin (yani siyasetçiler ve bürokratlar) toplum da din işleriyle egemen olmasını engelleyememektedir. Bütün bu durumda çözüm üst ve alt devlet tanımlanmasıdır. Üst devlet din ve devlet işlerinin ayrıldığı hukuku temsil etmelidir. Alt devlet ise askeri devletin (yani siyasetçiler ve bürokratlar), din işlerine karışmalıdır. Bu karışma bilimin dışında yapılacak her türlü eylemi reddetme-denetlemesi olmalıdır. Yine alt devlet; sivil devletin (yani şirketler, vakıfllar, cemaatler, sivil toplumlar, öğrenciler vs) de din işlerine karışmalıdır. Bu karışmada bilimin içine sokulacak her türlü eylemi reddetme-denetlemesi olmalıdır.

Zaten arap baharı riskli bir ruletti. Dikdatörü devirmek için demokratlar-muhafazakarlar birlikte kullanıldı. Yeni aşamada devrik liderden sonra nasıl bir ülke kurulacak? İç savaş olan ülkeye silah satarak mı para kazanılacak? Yoksa demokrasi gelen ülkeye avm kurularak mı para kazanılacak? Ama bu seçeneklerin içinde islam ülkesi yok. Ancak gerçekleşmesi olası. Bunu engellemekte Yeni Osmanlılara kalıyor. ABD_AB gazeteleride veriyor gazı. Erdoğanın söylevini ben şöyle anladım. Din-para kuru laiklikte en yüksek. Laiklik-para kuruda şeriatta en tepede. Eeee amaç para olduğuna göre...

PearlyGates, yazısı mantıklı ve başlıkla yerinde. Şimdi karakedi sen ne anlatmaya çalışıyorsun? Derdin nedir senin? Atatürkü sevenlerden bir şeymi istiyorsun? Yada bunları düşman mı görüyorsun nedir anlatmaya çalıştığın? Ayrıca bir şeyi beğenmiyormusun o zaman ne alternatifin?

“Bir kadınla ilgilenmekle”, “kadınlıkla ilgilenmek” veya “kadın ilgilenmeyle ilgilenmek” arasında ciddi farklar vardır. Bir kadınla ilgilenmek ise, realizmin ürünü. Türkan Şorayın Selvi Boylum Al Yazmalım filminde hayatına ikinci giren erkeğin sevgi emektir, anlayışı. Bir nevi doğuran mı bakan mı sorusu? Kadınlıkla ilgilenmek, estetik ve sanatsal bir bakış. Esasen çoğu erkek “kadın sevmeyi sevmek” de ancak bunun farkına varmamaktadır. Zira arebeks kültürün temeli kadın seven erkektir. Model kadın kültürün işleyişine göre değişmekte. Köy içinde entarili, şehirde kotlu kız. Fashion TV dan fırlamış sarışın kadın idolün temel noktası. İlginç olan, kadın sevmeyi seven erkek modelini benimsemiş kadınlarımızda mevcut; Onlar kendilerini sevenlerle değil kadın sevmeyi seven erkeklerle ilgililer. Zaten kuaförlerde bunun için var. Fashion TV dan fırlamış sarışın kadın idolü olmasaydı ticaret çok zayıf olurdu. Bu durum melankoli, romantizm, duygusalcı bakış açısıyla açıklanabilir olsa da, esasen beslediği asıl popülarizm; pornografidir. Pornografi derken cinsel pornografiden bahsetmiyoruz. Estetikten yoksun erotizm nasıl pornografi ise estetikten yoksun kadın idol; o kültürün pornografisi olmaktadır. Yani, pornografi aslında hem realizmin hemde estetiğin olmadığı bir alandır. Kişinin benliği ile alakalıdır. Kadın-sevmeyi sevmenin ürünüdür. Bikini ve mini etek size ne çağrıştıryor? Görsel anlamda mini etek ve bikini nedir? İşte bu noktada Avrupa-Türkiye ayrımı oluşmaktadır. Zira bu iki kültürü ayıran temel unsur pornografidir. Kadına, estetik bakış; Toplumu yapı-eser anlamında ileri faz haline getirir. Zaman gazetesinde yer alan bir haberde; miliyet sanat gibi heykel-resim vs. sergileri ile kimsenin ilgilenmediği yazıyordu. Habere göre toplum bu tarz haberler istemiyordu. Bununla ilgili olarak hiç yapılmamış bir sanat sergisinin duyurusu yapıldı ve bu sav desteklenmeye çalışıldı. Yine kadına, realist bakış; toplumu sivil-idare anlamında ileri faz haline getirir. Örneğin kadına seçme ve seçilme hakkı verilmesi, Çalışma hayatındaki varlığı, Evdeki sosyal statüsü gibi. Arabistanda kadınların şöförlük yapabilmesini tartıştığımız bir Dünyada yaşıyoruz. Toplumun ileri faz- geri faz olması; toplumun cinsiyetini belirleyen faktördür. İleri faz toplum esasen kültürel açıdan estetik-real değerleri oturtmuş toplumdur. baba toplumdur. Zira bu tanımlama girişim nedeni ile yapılmaktadır. Geri faz toplum ise estetik-real değerler yerine pornografi üzerinden devam eden toplumlardır. Bunlar ana toplumdur Bikini ve mini eteğe tekrar dönersek; baba toplumda bireylerin algısı normalizasyonken, ana toplumda algı pornografidir. İslam nüfuslu devletlerde, toplum içi bireyin kültürel pornografi (buradaki pornografi, cinsel pornografi değildir) ile yetişmesi; toplumdaki objeleri sınıfsal olarak günah-yasak-şeytan işi olarak algılatırken; baba toplumlarda algı normalizasyondur. Maço tavırlı arabesk esasen bu bağlamda erkeklik değil analıktır. Yine objeler çıplak veya günah değil algı çıplak ve günahtır. Bu psikolojiyi anlamak, ülkemizdeki özgürlükler ve demokrasiye; yönetsel ve toplumsal tepkiyi; anlamaktır.

"hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır...." Atatürk

Bence yapılacak en akıllıca durumu ortaya koydular. mahkemeleri haksız görüp yinede AKP oy veren büyük bir kitle var. Eğer bu şekilde erken seçim oluşursa da oluşmasada CHP mağdur durumuna düştü. Şuanda madur CHP var. Acıklı - arabeks CHP bence iyi oy alır. Ayırıca MHP nin boykot etmemeside bence MHP yi bitirecek gibi görünüyor. Sonuçta Cumhurbaşknlığı gibi yine AKP yi kurtaran MHP olarak anılacak.

İnsan - insan veya doğayı kendisi yaratmaya kalkıştığı teknolojiye doğru gidiyoruz. Bu durum bir çiçeği imal edebilme çabasında gerçek - sanal gerçek arasındaki farkımızı ortaya koyacak. Elma, gercegin ne oldugunu mu bize verir, yoksa gercekte var olan midir? sorusunda mesele döngüdür. Şöyleki gerçek aslında bir üst boyut gerçeğinin ortaya koyduğu durumdur. Aslında gerçek, hep sanaldır. Bilgisayar oyunları gibi. Yazılımda gerçek, sen isen, yazılım sanaldır. Yazılım elemanları için ise gerçek sen değilsindir. gerçek, yazılımı oluşturan elemanlardır. Yazılım elemanlarıda asla kendisinin gerçek olmadığını fark edemez. Mesela biz şuan bir yazılım olabiliriz. Eğer bir yazılım isek olmadığımızı ispatlayamayız. Ancak anlayabiliriz. Nasıl mı? Döngüyle. Çünkü gerçek eğer bir küçük yazılım ortaya koyarsa; içinde bir döngü oluşturur. Biten noktalar oluşturur. Tıpkı gece ve gündüz gibi. Tıpkı, mevsimler gibi. Neden dünya dönüyor? Neden hep bir tekrar içindeyiz. Bu dünyada asıl aldatmaca ise zamandır. Zaman olmasaydı; her gün aynı günü yaşadığımız bir dünyada olsaydık; bu durumda akıl farkedebilir olurdu; Bu durum daire ile spiral arasındaki fark gibidir. Biz yazılımlarımızda daire kullanırız. Yani döngümüz zamandan bağımsızdır. Zamansa döngüye dairelerin spiral bir yaya gibi ileri gitmesine yol açar. Dolayısıyla her gün aynı gün olmaz. Bir oyunu saatlerce oynayın ve gözlerinizi kapatıp oyunu kafanızda canlandırın veya oturup bir iki hafta sadece matematik çalışın; Sonuç kaba kodlar; kaba veri tabanı; bizim bilinç dediğimiz aslında çok daha ayrıntılı kodlar ve veri tabanları tarafından algılanır. Bir an kendi similasyonumunuz içine girer gibi oluruz. Eğer gerçek olsaydı; Ne zaman olurdu nede gece ve gündüz. Biz hiçbirşeyiz. Nihilizm bu açıdan da doğrudur. Herşey hiçbirşeydir. Biz, kullanıcısı içindeki elemanlar olan; bu elemanlara akıl verilmiş; çok iyi bir similasyonuz. Gerçek değiliz. Aslında ne acı var nede tatlı sadece matematik var.

Rum, kürt, türk ne farkeder. Benim sokağımdan geçip haak tüğğ diye balgamını sokağa tükürüyormu? Ben buna bakarım.

B.İskender ve romayı hatta haçlıları düşünürsek, bu gün sarısaçlı mavi gözlü batı ırklarının doğuda olduğunu görüyoruz. İpek yolunuda tezlerde ortaya koymak lazım sonuçta kafkas,rusya, iran üç ticari yoldan biri. Bir başka tezde nuhun gemisinin cudiye düştüğü. Bütün bunlardan o bölgenin asla türk veya kürt olduğu bence söylenemez. Olaya sahil olarak bakmak daha doğru. Zira sahil demek liman ve ticaret demektir. Liman ve ticaret aynı zamanda hem düşünürlerin hemde halkların geçiş noktalarıdır. Kozmopolitliğin simgesi limandır. Ancak liman kenti olmayan bu bölge geçişin olduğu; ancak halkların geçişinden sonra yerleşikleşildiği bir bölge. Arapların mezopotamyaya girdiğinde üç nüfus söz konusu; Hintliler, Farslılar, Türkler. Bu güne kadar hiç bir medeniyeti istila tecrübesi olmayan araplar; Müslümanlığın yayılmasıyla mezopotamyada kendilerinden sosyal olarak 10 gömlek üstte bir medeniyeti işgal ettiler. İşte durum bundan kaynaklanıyor. Örneğin roma veya mısır burayı işgal etseydi Dünyanın şekli ve müslümanlık bu biçimde olmazdı. Örneğin ilk kominizm bu topraklarda vardı. Medeniyet hayatı göçebelik olan araplar ilkkez medeniyetlerden biriyle tanışınca; Kontrolü ancak baskı ile sağlayabilmiştir. Bunun sonucu olarakta, hem ırklar hemde mezhepler şekillenmiştir. Aynı durumu mısırdada gözlemleyebilirsiniz. Mısır bence şuan Ramses zamanından bile geri bir medenniyettir. Çünkü burada da araplar göçebe kültürlerini-islam ile sentezleyerek baskı rejimi kurmuşlardır. Bu gün pramitler yaldır yaldır parlamıyor çünkü kaplama taşları talan edilip camilerde kullanıldı. Hatta bir tanesinin üst tepesi alınıp minareye konmuş. Arabistanda Ecdat kalesine yapılanları da gördük. Sonuç olarak mezopotamya bölgesi; Arap istilası ile medeniyetlerin çatışmaya girdiği bir bölgedir. Oradaki halklar selçuklu ve osmanlı türklerinin bölgeye hakim olmasına kadar karışıktır. Osmanlı döneminde de bu bölge araplarla türkleri ayıran bir tampon vazifesindedir. Eğer Van akdenize açılan bir iç deniz olsaydı; Belki de kürtlerden oluşan bir devlet olurdu. Diyelim ki kürt diye bir ırk var. Neden kendilerine biz kürtdüz diyenlere hayır siz yoksunuz diyelim ki. Velevki var; Neden bir ülkeleri yok; Çünkü bir ülke kurabilmenin gereklilikleri var; Bu topraklarda gerçekten onları tarımsal-hayvancılık-kültürel-ticari ters evrime iten sebep türkler değil araplardır. Dolayısı ile onları devletsiz kılanda araplardır. Türkler değil. Aksine türkler araplardan daha uzaklara batıya gitmişler ve kendilerine ülke kurmayı başarmıştır. Ve kurdukları osmanlı selçuklu ile araplara karşı kendilerini güç olarak ortaya koymuştur. Bu güçte mezapotamyaya yapılan arap istilasını ve roma haçlı istilasını engellemiştir. O bölgenin varlığını sürdürmesini sağlamıştır. Bu gün mardinde vs. dahil o bölgede arap asimilasyonunu Türkler engellemiştir. Şimdi Eğer gerçekten Kürtler varsa, olsun yada olmasın farketmez. O bölge insanı; kendilerine düşman olarak arapları görmeleri gerekirken kalkıp bize düşman kesiliyorlar. Niçin Türkiyeden bir bölünme toprak veya özerklik telebi var. Bu taleplerinin adresi araplardır. Emperyalist güçlerin gazına geliyorlar. Türkiye bölünürse İttifak kuvvetlerinin onları nasıl ve ne şekilde sömüreceklerinin farkında değiller. Birlikten kuvvet doğar. Türk halkının O bölge insanına bunca yüzyıl yaptıkları kardeşlikten sonra bize, toplumumuza, devletimize, karşı bunca hınç ve nefretin beslenmesi çok üzücüdür. Türk halkı pKK yı affetmeyecektir. Unutmayacaktırda. Şimdi kürtlere sormak lazım sizler hala pkknın yanındamısınız yoksa türk toplumunun mu? Asıl soru budur. Taraflıklarıda kaderlerini belirleyecektir.

Öcalan ev hapsine çıkabilmeli Posta gazetesi yazarı Mehmet Ali Birand'ın Kürt sorununa ilişkin yazdığı yazısında Öcalan'a ev hapsi ve genel af istedi. ... iyi zamanlama

Haberal - Balbay - Engin alan için ne yapacaklar göreceğiz bakalım BDP kadar cesurlarmı? Bu arada yakında nato askerleri bize demokrasi getirebilir.

Bir hiçbirşeyin; gerçek olabilmesi için, önce başka bir hiçbirşeyin; gerçek olmaması gerekir. Örneğin elma gerçek ise önce elmasızlık gerçek olmalıdır. Dahada açıklayıcı olursak bir dünyada eğer bir "dinazor" gerçekten varmı? diye sorarsanız. Daha önce dünyada hiç dinazor olmamışken ki durumla hayır; daha önce dünyada var olupta sonradan dinazorun neslinin tükenmesi durumuyla hayır; Da iki hayır farklıdır. Yani ilk hayır esasen asla oluşamyıyacak bir soru ve cevapken, ikinci hayır oluşabilir bir soru ve cevaptır. Buda şunu ortaya koyar dünyada bilinmemiş herşey, hiçbirşeydir. Aslında buda yalnıştır. Daha önce dünyada dinazor var iken ve dinazorların varlığı hiç bulgusal olarak ortaya konmamışken dinazorlar gerçek değildir. denilecekti. Oysa dinazorlar tanımlanmasada gerçekti. Bütün bunlara göre gerçek; bir evrensel küme içinde ortaya konulabileceğini gösterir. Yani zaman, tanımlama fonksiyonu gibi tüm belirsizliklerin fonksiyonuna bağlı olan bir evrensel küme içinde var olup olmama meselesidir. Eğer evrensel küme bir ev ise o evin içindekiler geçektir. Eğer evrensel küme evin içindeki bir oda ise o odadakiler gerçektir. ama evin mutfağı, odada gerçek değilken, evde gerçektir. Dahada ilginci, eğer ev bir bilgisayar oyunu simcity ise kulanıcı için ev gerçeksizliktir. Onun için bilgisayar ve oynadığı bilgisayar gerçektir. Ancak bilgisayar içindeki yazılımda ev ve elemanları gerçektir. Bilgisayar yazılımındaki elemanlara göre kullanıcı nedir? KEndi evrensel kümesinin dışındaki bir gerçektir. Sonuç olarak; gerçek, kendinden daha gelişmiş bir gerçeğin oluşturduğu sanaldır. Eğer bir olgu var ise asla gerçek değildir. Çünkü var olma durumunda onu oluşturan bir üst boyut gerçeği gerekir. üst boyut gerçeğide var ise onunda bir üst boyutu vardır. hatta onunda... işte bu sonsuzluktur. Sonsuz büyüklüktür. Sonuç olarak biz iyi bir similasyonuz.

Lux e Temebris; Kürt varmıydı yokmuydu değil örneğin 2060 yılında kürtler ne olacak onu konuşalım. Zira bu güdişle Türkler o yıllarda kürtlere terorist faaliyette bulunan bir azınlık olacak.

CHP haberal vs. için karar netleşene kadar meclise girmemesi aynı politikayı MHP ninde benimsemesi sonucunda bu olabilir. Ancak bunun için cesur olmak lazım. Bence bu cesaret bu iki partide yok. Ancak herşeye rağmen Dicle durumu devam ettirilir, CHP-MHP tutuklu milletvekillerinin de milletvekilliği düşürülürse; Dikkat: AKP 330 geçebilir. bence amaçta bu.

Çok güzel anlatmışsın; Zaten sana itirazın temel söylemi ile başbakanın söylemi birebir örtüşüyor. Demirel ayrı ancak diğerlerine haksızlık yapılmış. aslında bütün bunların temelinde Atatürkü Deccal olarak görmek var. Yani bir nevi tümden geliyorlar. Bu düşüncenin tepesine çıkınca bunu buluyorsun.