Jump to content

qwer

Members
  • İçerik sayısı

    3
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Sitemizdeki itibarı

3 Neutral
  1. Zaten sosyalleşmek ile ilgili konunda da belirtmeye çalıştığın bilinç burada da kendini göstermiş , kişi veya kişiler bir konu üzerinde tartışırken , kişilerin veya olayların düşüncelere karıştırlması boştur , doğru sonuç en saf düşüncelerle ortaya çıkar , bu yüzden de din üzerine, insan pskioljisi üzerine , devlet sistemi üzerine , aklımıza gelebilecek en karmaşık ve en basit konulara herhangi bir insan en doğru sonucu ortaya koyabilir. Şu an herkes einstein ile sohbet edebilir , onun fikirlerini algılayıp beyininzde yorumluyorsanız onunla konuşmul oluyorsunuz zaten , bunlar düşünme yetisinin kesinliği mecburiyeti ve kalıcılığıdır.
  2. qwer

    Arkadaşlar öncelikle özür diliyorum , bu saflıktaki konulara her zaman bir tartışma ortamında kafa yordugum için bir bütün olarak yazarken sorumu tam ifade edememişim , benim anlatmaya çalıştığım düşünce evrenden ötesi değildi , ancak tam ifade etmeden önce şu yanlışımı düzeltmem gerek , mekanın ben bir olgu değil bir algı olduğunu düşünüyorum. İlk olarak algı özneldir. Özneldir deken anlatmak istediğim , bir x ve y kişisi düşünelim , x z dilinde y de t dilinde konuşsun , bir a nesnesine x z dilinde 1 , y t dilinde 0 desin x ve y aynı nesneyi eliyle gosterirken. x ve y'nin sonsuza kadar o nesneyi belirtebilmeleri için x'in 1 y'nin 0 demesi yeterli olucaktır artık. Bu örneği duyu organımız olan gözün(atıyorum) algıladığı renge uyarlarsak, z dili x'in renk algısı, t dili y'nin renk algısı , a nesnesi herhangi bir renk dersek; burda 1 ve 0'ın bir önemi kalmıyor çünkü algıladıgınız bir rengi başka bir bireye aynı şekilde algılatmanız veya bunu sorgulamanız imkansızdır. Bu bilinçte de gözlem veren olguların , nesnelliğinin söz konusu olamıyacağını düşünüyorum.(nesnel derken aslında tüm olguların bir algıdan ibaret ve algının da mutlak bir değişkenliğe sahip oldğunu düşünüyorum. ,(gözlem gerek bu öznel algılara sahip 5 duyu organlarımız gerek te bu duyu organlarının algı formatındaki düşünceler ile olabilir) Bu farkındalık ta bir yanılsama değilse mekanın bir algı olması gerekir , verilmiş ve verlicek cevap için şimdiden teşekkür ederim. (2. satır ile konu başlığı biraz çelişiyor gibi gozkuyor sanrm , benm amacm bu evrenden ötesi gibi sorulardaki zamanın ve mekanın rolunun farkının farkedilip her sabitliğin aslında bir algıdan ibaret oldugunu ve değişkenliğinin olabiliritesinin farkına varılmasını sağlamaktı , mekanın bir olgu mu veya algımı oldugu konusunda doğruyu görebilirsem sonraki yanıtlarımda konunun ana sorularına inebilceğim)
  3. qwer

    Arkadalar , felsefeyi (felsefe derken derin düşünmeyi kast ediyorum) 7-8 ay önce benimsedim, ilk olarak Friedrich Nietzsche'nin Zerdüşt kitabını okudum ve ondan sonra bu forumu buldum pek çok konuyu okudum ve benden kat kat bilgili insanlar olarak gördüğüm sizlere birkaç sorum var. Öncelikle bu düşüncem birine tanrıyı kim yarattı sorusunu açıklamaya çalışırken oluştu , zaman-mekan kavramının bir algı olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz diye düşünüyorum ve evrenden sonra neresi var? , tanrıyı kim yarattı? gibi sorular temelinde aslında ne zaman yaratıldı sorusu yatar. Mantıktüstü kavramlarla da zaman algısının ilişkisinin mantıklı beklenilmesi sonucu böyle bir belirsizlik , çeliki ortaya çıktıgını düşünüyorum. Şu anki bilgim ve kelime dagırcıgım bana yeterli gelmediğinden düşüncelerimi tam olarak ifade edemediğimi düsünüyorum bu yüzden düsüncemi biraz daha güçlü bir şekilde doğrulayabilirseniz memnun olurum. Anlaması güç bir ekilde yazdıysam lütfen belirtin daha ayrıntılı ve örneklerle açıklamaya çalışırım arkadaşlar
×
×
  • Create New...