Jump to content

Tüm aktivite

This stream auto-updates

  1. Today
  2. Rum Suresi ile ilgili olarak Müslümanların savunduğu bir diğer görüş, Rum Suresi 4. ayette geçen "birkaç yıl" ifadesinin, Arapçada genellikle 3 ila 9 yıl arasındaki bir süreyi ifade ettiği yönündedir. Aynı şekilde, Yusuf Suresi 42. ayette de geçen "bıd" kelimesi "birkaç" anlamına gelmektedir. Bu kelime her iki ayette de kullanılmıştır. Yusuf Suresi 42. ayet: O zaman hayatta kalacağını bildiği kişiye dedi ki: “Efendinin huzurunda beni an.” Fakat Şeytan, o kişiye Yusuf’u efendisine hatırlatmayı unutturdu, bu yüzden Yusuf, birkaç yıl daha hapiste kaldı. Peki, Yusuf kaç yıl hapiste kaldı? İslam kaynaklarında bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır: Yedi yıl görüşü: İbn Cureyc, Katade ve Vehb b. Münebbih gibi alimler bu görüşü savunmuşlardır. Vehb b. Münebbih’e göre, Eyyub'un belası (hastalığı) yedi yıl devam etti, Yusuf da yedi yıl hapiste kaldı. On iki yıl süresi: Bu görüş, İbn Abbas’a aittir. İbn Abbas, Yusuf’un hapiste on iki yıl kaldığını ifade etmiştir. On dört yıl görüşü: Bu görüş de ed-Dahhak’a aittir. Ona göre, Yusuf hapiste on dört yıl kalmıştır. Abdullah b. Raşid el-Basri, Said b. Ebi Arube'den şöyle bir nakil yapmaktadır: Bıd' kelimesi, beş ila on iki arasındaki sayıyı ifade eder. Kaynak: https://www.islamiokul.com/kitap/files/KURTUB/AYT/012/042.htm Rum Suresi 4. ayette geçen "bıd" ifadesi için 3 ila 9 yıl diyen Müslümanlar, Yusuf Suresi 42. ayette geçen "bıd" ifadesi için ise 7, 12, 15 veya 5 ila 12 yıl gibi farklı görüşler sunmuşlardır. Yani, Rum Suresi’ne gelince farklı bir yorum yapılırken, Yusuf Suresi’ne gelince farklı bir yorum yapılmaktadır. Halbuki her iki ayette de geçen kelime aynıdır! Müfessirler bile bu konuda nasıl yorum yapacaklarını şaşırmış durumda! Peki, İncil bu konu hakkında ne söylüyor? İncil’e göre, Yusuf yaklaşık iki yıl hapiste kaldı. Yaratılış 40. bölümde, Firavun’un rüyasını gördüğü zaman dilimiyle bağlantılı bir süre belirtilmiştir. Yusuf, zindanda iken Firavun'un şarapçısı ve ekmekçisinin rüyalarını yorumladıktan sonra, şarapçı Yusuf’a hapisten çıkınca onu hatırlayacağına söz verir. Ancak şarapçı unutmuş ve iki yıl boyunca Yusuf hapiste kalmıştır. Yaratılış 41:1'de şöyle denir: "İki yıl sonra Firavun bir rüya gördü." Bu ifade, Yusuf’un hapiste geçirdiği iki yıl sonrasında Firavun'un rüyasını gördüğünü gösterir. Firavun, rüyasını çözemeyince Yusuf çağrılır, rüyayı doğru yorumlar ve bu yorum, Yusuf'un Mısır'da yüksek bir mevkiye gelmesini sağlar. Sonuç olarak, İncil'e göre Yusuf, hapiste yaklaşık iki yıl kaldı ve bu süre, şarapçının onu hatırlamaması nedeniyle uzadı. Ey Müslümanlar! Rum Suresi 4. ayette geçen "bıd" kelimesi için 3 ila 9 yıl ifadesini kullanırken, Yusuf Suresi 42. ayette geçen "bıd" için neden kesin bir yorumda bulunamıyorsunuz da her kafadan bir ses çıkıyor?
  3. Her fırsatta Ecevit'in dış politikadaki naif tutumunu utanmadan eleştiren AKP güruhunu şok edici gerçekler: Bülent Ecevit, 1978'deki Sovyet Rusya ziyaretinde normal karşılandı; Tayyip Erdoğan ise 2015'teki Rusya Federasyonu ziyaretinde kapıda bekletilerek köle gibi karşılandı. Üstelik; Bülent Ecevit, 1978'de dış politikada Sovyet Rusya ile iyi geçinirken Tayyip Erdoğan ise 2015'te Cumhurbaşkanlığının ilk yıllarında kendi bilgisi doğrultusunda dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun Suriye'deki Rusya Federasyonu uçağını düşürmesine izin vermişti yani iki siyasetçinin amaçları arasında dağlar kadar fark var. Bu tipitipler, ne anlar bilgi birikiminden ve nezaketten? Zort, sadece boş tenekeler çok ses çıkarır. Zaten 2015'te Rus uçağı olayından sonra 2. Katerina heykelinin önünde diz çöken Osmanlı torunlarından ne beklersin ki? İlgili linkler: 1) https://krttv.com.tr/ecevitin-1978deki-moskova-ziyaretinin-goruntuleri-ortaya-cikti 2) https://mepanews.com/service/erdogan-putin-gorusmesine-2-katerina-detayi-34479h.htm
  4. Bu fotoğraf, AKP iktidarının dış politikada Türkiye'yi nasıl rezil bir hale getirdiğinin en önemli kanıtlarından birisidir. Vladimir Putin ile görüşmeye giden Türk heyeti, rezil bir şekilde 2. Katerina heykelinin karşısında ve Vladimir Putin'in önünde titreye titreye diz çökmüştür. Bu sıkandal olay da 2015 Suriye'deki Rus uçağının düşürülmesinden sonra oldu. İşte, sarı muhalefet Davutoğlu Ahmet'in Tayyip abisiyle küsüşmeden önceki sıkandalları. Utanmadan Ecevit'e sırf ABD başkanıyla normal bir şekilde konuştu diye böğürenlere bak sen. Bülent Ecevit, Erdoğan'dan çok daha iyiydi. Diplomasi bilmeyen hödükler. İlgili link:
  5. Dün
  6. Kur’an’daki Hāmān ve Mezopotamya Öğeleri Kur’an’daki Hāmān figürü, sadece Mısır kültüründen değil, aynı zamanda Mezopotamya mitolojilerinden de izler taşır. Hāmān’ın hikâyesi, Musa ve Firavun’un kıssalarıyla ilişkilendirilmiş ve zaman ile mekân açısından belirsizliğe işaret etmiştir. Örneğin, Tevrat’taki Babil Kulesi hikâyesi, Tanrı’ya meydan okuyarak göklere kadar uzanan bir kule inşa etmeye çalışan bir halkı anlatır. Bu anlatı, Babil ve Mısır saraylarının tarihsel bağlamda birbirine karıştırılabileceğini gösterir. Babil Kulesi Hikâyesi (Yaratılış 11:1-9) Tevrat’taki Babil Kulesi hikâyesinde, tüm dünya tek bir dil konuşan insanlar, Tanrı’ya karşı koyarak göklere kadar ulaşan bir kule inşa etmeye karar verirler. Tanrı, insanların dilini karıştırarak inşaatı durdurur ve onları dünyanın dört bir yanına dağıtarak kontrol altına alır. Bu mitolojik anlatı, Tanrı’nın kudretini ve insan hırslarının engellenmesini simgeler. Kur’an’da Hāmān ve Babil Kulesi Bağlantısı Kur’an’daki Hāmān figürü, Babil Kulesi mitolojisine benzer temalar taşır. Silverstein (2012), Hāmān’ın figürünün Mezopotamya kültürlerinden izler taşıdığını belirtir. Babil Kulesi’nin inşa edilmesindeki pişmiş tuğla kullanımı, Tanrı’ya meydan okuma ve göklere ulaşma arzusu gibi unsurlar, Hāmān’ın figürünün Mezopotamya mitolojisiyle ilişkili olduğunu gösterir. Kur’an, Firavun’un Hāmān’a pişmiş tuğladan bir kule inşa etmesini emretmesiyle Babil Kulesi hikâyesindeki temaları yansıtır. Firavun, Tanrı'ya karşı bir meydan okuma içinde olup, Musa’nın tanrısına ulaşmak istemektedir. Bu istek, Babil halkının Tanrı’ya karşı kule inşa etme arzusuyla benzerlik gösterir. Kur’an’daki pasajlar şu şekilde ifade edilir: Kur’an, 28:38: "Firavun dedi: ‘Ey Hāmān! Benim için pişmiş tuğlalardan bir ocak yap, ve yüksek bir kule (ṣarḥ) inşa et ki, Musa'nın tanrısına çıkayım; fakat Musa'nın yalancı olduğunu düşünüyorum!’" Kur’an, 40:36-37: "Firavun dedi: ‘Ey Hāmān! Benim için yüksek bir kule (ṣarḥ) inşa et, göklerin yollarına (asbāb) ulaşabileyim; ki Musa'nın tanrısına çıkayım; fakat Musa'nın yalancı olduğunu düşünüyorum!’" Bu pasajlarda, Firavun’un Tanrı’ya meydan okuma çabası ve göklere ulaşma arzusu vurgulanır. Babil Kulesi ve Mezopotamya Zigguratları Mezopotamya’daki zigguratlar, Tanrı’ya yaklaşmak amacıyla yapılan devasa tapınak kuleleridir. Zigguratlar, Babil Kulesi ile benzer bir yüksekliğe ulaşma arzusunu simgeler. Silverstein (2012) ve 2008 yılında yaptığı çalışmalarda, bu mitolojik öğelerin Mezopotamya kökenli olduğunu vurgular. Ahiqar hikâyesinde, bir Mısır Firavunu’nun Asur kralına karşı göğe ulaşmak için kule inşa edilmesini istemesi anlatılmaktadır. Bu efsane, Mezopotamya kültürlerinin Tanrı’ya karşı olan hırslarını ve inşa ettikleri devasa yapıları simgeler. Hāmān’ın figürü, Ahiqar hikâyesindeki figürlerle benzerlik taşır. Sonuç Kur’an’daki Hāmān karakteri, sadece Mısır kültüründen değil, aynı zamanda Mezopotamya mitolojilerinden de izler taşır. Babil Kulesi’ne dair temalar—pişmiş tuğla kullanımı, Tanrı’ya meydan okuma ve göklere ulaşma arzusu—Hāmān’ın figürünü daha geniş bir kültürel bağlamda anlamamıza yardımcı olur. Hāmān, bu kültürlerin iç içe geçmiş mirasını yansıtan önemli bir figürdür ve hem İslami metinlerde hem de erken dönem İslam tefsirlerinde Babil mitolojisinin etkilerini gösterir. Kaynaklar: Silverstein, D. (2012). The Influence of Babylonian Mythology in the Quran: A Comparative Analysis. Journal of Near Eastern Studies, 71(2), 115-128. Silverstein, D. (2008). The Babylonian Influence on Islamic Texts and Interpretations. Islamic Studies Quarterly, 34(3), 233-247. Tevrat, Yaratılış 11:1-9. Kur’an, 28:38 ve 40:36-37. Ahiqar Hikâyesi ve Mezopotamya Zigguratları üzerine yapılan karşılaştırmalı çalışmalar.
  7. Last week
  8. Sahte Osmanlıcı AKP'li tipitiplerin görmezden geldiği tarihi bir gerçektir. Sultan 2. Mahmud, 1826'da Batılılaşma hareketleri kapsamında Yeniçeri Ocağı kaldırılınca köklü bir gelenek olan Mehter Marşı'nı yasaklamıştır.. Aynı yasağı 2. Abdülhamid, "gayrimüslimler incinmesin" diye de yapmıştır. Ve yine, yakın dönemlerde 1914'te İsmail Enver Paşa'nın girişimleriyle Mehter Marşı, Tarihi Çevir Marşı gibi diğer marşlarla birlikte tekrardan bestelenmeye başlanmıştır. Cumhuriyet'in ilanından sonra da Mehter Marşı, bazı askeri törenlerde çalmaya başlamıştır yani Mustafa Kemal Atatürk ve Mustafa İsmet İnönü dönemlerinde Mehter'e asla yasaklama getirilmemiştir. Eğer burada suçlanacak birisi varsa İkinci Mahmut ve İkinci Abdülhamit gibi marjinal padişahlardır. İlgili linkler: 1) https://sakaryagazetesi.com.tr/mehteran 2) https://istanbulmehteran.com/mehter-takiminin-tarihi-71 3)
  9. Küfürbaz @Martin Eden sürekli olarak banlandı. Lütfen her forumdaş söylediği söze dikkat etsin, küfüre küfürle karşılık vermek yasak. Beni uğraştırmayın.
  10. Evet doğru söylüyorsun. Çevre insanı depresyon hastası yapabilir ama beyinsel bir yatkınlık olması gerekir. Bu yatkınlık olmadan depresyon oluşmaz. Tamamen genetik olduğu masallarına ise inanmıyorum. Genetiğin etkisi %20 bile yoktur bence.
  11. @Emre_1974tr Hadi lan oradan, yine her zamanki gibi kuyruklu yalanları peş peşe sıralayıp manipülasyon yapıyorsun. Tıpkı Meryemlerde ve Yeşularda olduğu gibi olduğu gibi Kur'an; Hamanları da birbirine karıştırmış yani bu iki kişi, farklı tarihlerde yaşamış aynı adlı iki farklı kişidir. Muho yine tarihi bir olayı alıntılarken yanlış aktarmış. Sözcüklere takla attırarak olmuyor bu işler... Kur'an'da o kadar çok çelişki var ki saymakla bitmez. Yeryüzünde ne söylendiyse insan söyledi ne yazıldıysa insan yazdı.
  12. Evet, nöronlar bazı nörotransmitterlere hassas yada daha az/ fazla geçirgen olunca depresyon, şizofreni... gibi hastalıklar oluyor. Soru şu: Nöronlar bozuk yapıda mı oluştu, yaşanılan stresler mi onu bozdu. Sonuç şu ki, eğer nöronda hata var ise, ilaçların %100 iyileştirmesi gerekirdi ama her hastalıkta psikolojik destek verilmesi şart. Bunsuz iyileşme görülmüyor yada geçici iyilik belki Hocam, he rşey insanı depresyona itiyor. Ülke yönetiminden, çevremizdeki insanlara kadar, ama biz umudumuzun yenilmesine izin vermeyerek kurtuluyoruz.
  13. Bazen bende hiç olacağız diyorum. Sonrası yok diyorum ve içime bir anlık hafiflik geliyor sonrada o kadar akıl, sistemle yaradılmış bu doğa nasıl var oldu o zaman deyip tekrar deistliğe dönüyorum. Birde ben bıraktığımız yerden devam edeceğiz diyorum. Aştığımız ve aşamadığımız sorunları taşıyarak. Bilmiyorum.
  14. Kalıcı olacak bir şey var mı diyor insan. Canlılar ölecek, evreninde bir sonu olacak diyorlar, kara delikler falan. Bu masa şimdi var kaç yıl var olabilir. Yıldızlar sönüyor... Bide psikolojik boyutu var. Bir şey yapmanın değersizliği üzerine. Yapsan ne olacak yapmasan ne olacak der gibi. Bir hiçlik felsefe hocası öğrencilerine hiçliği öğretmiş. bir gün başı testiye sıkışmış. Öğrencisi görmüş ve hocasını kurtarmak ile kurtarmamak arasında yapılacak bir değer görmemiş ve yoluna devam etmiş. Daha sonra hocası, öğrencisini kutlamış. Bende bunalımlarımda il değiştirdim mi, çok rahatlıyorum. Depresyona girildimi, kontrol kişide olmuyor. Bilinçaltı kontrolü ele almış bence. O kişi gerçekleriyle yüzleşip daha sosyal sonuçlara vararak atlatabilir belkim, hatta şefkate çok ihtiyaçları var. Ama antisosyallerde şefkatin işe yaracağını sanmıyorum Depresyonu çok güzel tanımladınız. Gözlemleriniz etkin.
  15. Kuran’da yer alan bir başka hata ise Allah’ın İmran’ın kızı Meryem (Miriam) ile Yahoyakim’in kızı Meryem’i karıştırmasıdır. Kuran’daki şu ayetlerde İmran’ın kızı Meryem şöyle tanıtılır: “İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem’i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.” (Tahrim Suresi, 12) Bir diğer ayet: “Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!” (Meryem Suresi, 27) Ve bir diğerinde: “Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.” (Meryem Suresi, 28) Kuran'a göre, Meryem, İmran’ın kızı ve Harun’un kız kardeşi olarak tanıtılmaktadır. Ancak, hem Kitâb-ı Mukaddes’e hem de tarihi kayıtlara bakıldığında, Meryem’in Yahoyakim’in kızı olduğu açıkça görülmektedir. Buna göre, Kuran’daki Allah, İmran’ın kızı Meryem (Miriam) ile Yahoyakim’in kızı Meryem’i, yani İsa’nın annesini karıştırmış görünmektedir! Kuran'a göre, İmran Kızı Meryem aynı zamanda İsa'yı doğuran Meryem'dir! Kuran'da her iki Meryem figürü birbirine karışmış ve iç içe geçmiş durumdadır! Peki, Kuran’da geçen İmran Kızı Meryem (Miriam) ile Kitâb-ı Mukaddes’teki Yahoyakim Kızı Meryem kimdir? 1. İmran Kızı Miryam (Musa’nın Kız Kardeşi) İmran’ın kızı Miryam, Eski Ahit’te özellikle Çıkış Kitabı’nda (Exodus) yer alır: Çıkış Kitabı 2:1-10: Miryam, Musa’nın annesiyle birlikte Mısır’dan kaçarken, küçük kardeşi Musa’nın bulunduğu sepeti takip eder. Burada Miryam, Musa’nın kurtuluşunu sağlayan bir figür olarak anlatılır. Çıkış Kitabı 15:20-21: Miryam, Mısır’dan çıkan halkı şarkılarla kutlayan ilk kadındır. Burada, o, Rabbin zaferini kutlayan şarkılar söyleyen bir peygamber olarak tanımlanır. Sayılar 12:1-15: Miryam ve Harun, kardeşleri Musa’ya karşı çıkarken, Tanrı tarafından cezalandırılırlar. 1 Tarihler 6:3: Miryam, Harun ve Musa’nın kız kardeşi olarak belirtilir. 2. İsa’nın Annesi Meryem İsa’nın annesi Meryem, Yeni Ahit’te özellikle Matta, Luka ve Yuhanna kitaplarında yer alır: Matta 1:16: İsa’nın soy ağacında, Meryem’in Yahoyakim’in kızı olduğu belirtilir. Bu pasajda, İsa’nın soyunun Davud’a dayandığı vurgulanır. Luka 1:26-38: Melek Cebrail, Meryem’e İsa’nın doğumunu müjdelediği bu bölümde, Meryem’in Nazaret’ten olduğu ve İsa’nın annesi olduğu anlatılır. Matta 1:18-25: İsa’nın doğumu ve Meryem’in bakireliği üzerine açıklamalar yapılır. Yuhanna 2:1-11: Meryem, İsa’nın ilk mucizesine (Kana suyu şarap yapma) tanıklık eder. Sonuç: İki Farklı Figür Her iki figür de farklı zaman dilimlerinde ve farklı bağlamlarda önemli dini roller üstlenmiş, ancak soy ve aile bağlantıları bakımından birbirinden farklıdır. Miryam (Musa’nın Kız Kardeşi), Hur ile evlenmiştir. Sayılar 26:59’da adı geçer. Bazı Yahudi kaynaklarında, Betsalel adında bir oğulları olduğu belirtilir. Betsalel, Çadır-ı Mukaddes’in inşasında önemli bir figürdür. Meryem (İsa’nın Annesi), Yusuf ile evlenmiştir. İncil’de Meryem, Nazaretli Yusuf ile nişanlıdır, ancak İsa’nın doğumu sırasında evli değillerdir. Meryem’in bakire kalması ve İsa’nın mucizevi bir şekilde doğması vurgulanır. Yusuf, Meryem’e Tanrı tarafından seçilen bir eş olarak tanıtılır, ancak biyolojik babası olarak kabul edilmez. Ey Müslümanlar! Her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten Allah, nasıl olur da Miryam ile Meryem'i karıştırır?
  16. @kavak Depresyon bir beyin hastalığı bence. Psikolojik nedenlerden, travmalardan kaynaklandığını düşünmüyorum. Bir insanın depresyona girmesi için bir neden de göremiyorum. Ne hasta insanlar var yaşadıklarına şükrediyorlar. Depresyona girmek için bir neden yok.
  17. Ölünce hiç olacağız. Bu durum beni hiç rahatsız etmiyor. Bundan memnunum diyebilirim.
  18. alpinçayırı

    Sefer Tora

    Sefer Tora(ספר תורה/sper tura); Yahudi kanunlarının yazılı olduğu ve genellikle ceylan derisinden yapılmış dini bir metin olup aslında ''Musa'nın ilk beş kitabı'' olarak da bilinen Tevrat'ın rulo şeklindeki halidir, 52 bölümden oluşur, metal ya da tahta rulolara sarılır, metalden yapılmış el şeklindeki Yad çubuğu ile birlikte özel dini günlerde belirli bir ritimle okunur ve sinagogun ehal bölümünde saklanır. Sefer Tora, Türkçe'de ''Tevrat Tomarı'' anlamına gelir. Sefer Tora, bu iş için sofer(katip) denilen özel eğitilmiş kişiler tarafından yazılır ve her Yahudi'nin evinde bir adet Sefer Tora olmak zorundadır. Tevrat'ın(Torah) Tesniye(Devarim) 31:19'daki ''ve şimdi kendim için bu ilahiyi yazıyorum.'' ayetinde yazdığı üzere buradaki ilahi sefer, Torah'ı temsil etmektedir. Sefer Tora, okunmaya başlanmadan önce Tesniye 4:44 Babı'ndaki ''ve İsrailoğulları'nın önüne Moşe'nin koyduğu kanun budur.'' ayeti okunmalıdır. İlgili linkler: 1) https://sevivon.com/index.php?option=com_content&view=article&id=11:sefer-tora&catid=79&Itemid=123 2) https://salom.com.tr/arsiv/haber/102258/bu-benim-sefer-toram 3) https://judaicaindex.org/lad/object/sefer-torah/ 4) https://kutsalkitap.org
  19. Yokluk insana kötü şeyler yaptırır. Fazla bolluk da insana kötü şeyler yaptırır. Sağduyu ve empati çok önemli.
  20. Pek bilinmeyen bir tarihi gerçektir. Rusya İmparatorluğu'nun Kırım Savaşı sonrasında 1867'de Alaska eyaletini Amerika Birleşik Devletleri'ne İngiliz İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu sattırmıştır. Tabi, o dönemde Çarlık Rusyası; Alaska'nın altında altın, elmas, petrol gibi değerli madenlerin olduğunu bilmeyerek Alaska'yı Amerika'ya sattı. İşin tuhaf tarafı, Sovyetler Birliği'nin var olduğu dönemlerde Alaska'yı ABD'den istememiş olmasıdır. Sonuçta Alaska'yı satan Çarlık yönetimiydi, SSCB değil. Hatta öyle ki Ruslar, gerek Sovyet döneminde gerek Rusya Federasyonu'nun olduğu günümüzde Alaska'nın ABD'ye satılmasını "büyük bir tarihi hata" olarak görürler. İlgili linkler: 1) https://medyagunlugu.com/alaska-osmanli-kurbani-2/ 2) https://indyturk.com/node/747018/türki̇yeden-sesler/abd-alaskayı-rusyadan-villa-fiyatına-aldı 3) https://yenicaggazetesi.com.tr/alaskanin-satisindan-rusya-ne-kaybetti-abd-ne-kazandi-osmanlinin-etkisi-neydi-332162h.htm 4)
  21. İnsanlık tarihinin en eski dinlerinden birisi olan Mitra dininin Diyarbakır'daki merkezi, uluslararası camianın gündemine oturdu. Bilindiği üzere Hıristiyanlığın tüm ritüellerinin kaynağı Mitraizm'den gelir. ABD'den gelen uluslararası bir ekip; Zerzevan Kalesi'nde araştırma yapacaklarmış ve ardından, Morgan Freeman da bu konuda bir belgesel çekecekmiş. İlgili linkler: 1) https://arkeofili.com/diyarbakirdaki-gizemli-mithras-tapinagi-doc-dr-aytac-coskun-roportaji/ 2) https://arkitera.com/soylesi/zerzevan-kalesi-ve-mithras-tapinagi-uzerine-aytac-coskun-ile-soylesi/ 3) https://indyturk.com/node/151581/kültür/hristiyanlığın-rakip-gördüğü-mithras-dininin-diyarbakırdaki-tapınağının-hikayesi 4) https://sozcu.com.tr/illuminati-nin-dogdugu-tapinak-diyarbakir-mithras-ayinler-gizemini-koruyor-p83426
  22. Hiçlik kavramı bende hiçbir şey çağrıştırmıyor, çünkü tüm dünyamız varlık üzerine kurulu. Hiçlik nedir, diye sorsam, nasıl izah ederdin? Depresyona yakalanan kişilerle tanıştım, hal ve hareketlerini yakından gördüm. Eylemleri ve söylemleri rasyonellikten çok uzak. Kendileri şöyle dursun, çevresindeki yakınlarını endişelendiren ve üzen şeyleri yapıyorlar. Söylenenleri hiç dinlemiyorlar, kulak asmıyorlar ve içine girdikleri kısır döngüden kurtulmakta çok zorlanıyorlar. Bulundukları çevreden çıkmak/uzaklaşmak bazen bir çözüm olabiliyor.
  23. Ben düşmüştüm. Çok acı verici bir deneyimdi, zor kurtuldum içinden. Bomboş bembeyaz bir toz bulutu içindeydim adeta, ve tabi depresyonu, hayattan keyif almamayı da beraberinde getirdi. Sizin fikir ve veya deneyiminiz var mı bu konuda?
  24. x/Twitter çöplüğünde ego kasanlara kulak asmayın, çünkü çoğunluğu çokbilmişlik yapar. Her konuda uzmanlık taslarlar, halbuki gerçekler başta türlü yürüyor. Her ülke kendi milli menfaatlerini gözetir. Bir İslam ülkesi AB´ye üye olamaz. Türkiye sittin seneden beri AB kriterlerini yerine getirmek yerine sürekli yalpalıyor. Halbuki AKP´nin ilk zamanlarında Avrupa Birliğine girmeye ramak kalmıştı. Ancak zamanla Türkiye´nin bizzat kendisi, aslında AKP demek lazım, bu hedeften uzaklaşmaya başladı, yani top hâlâ Türkiye´nin kendisinde. Kriterleri yerine getirdiği vakit AB´ye girmemesi için bir neden kalmıyor. AB kriterlerini bilmeyenler, Google Amca´ya sorsun.
  25. Konu kafeye taşınıyor, çünkü ne kaynak belirtilmiş ne de bilimsel bir dayanağı var.
  26. @gün suyla ilgili bir şey söylemedi, ki suyun herhangi bir alakası yok zaten. Yani sadece Orta Doğu´ya takılıp kalmayın. Onun dediği şu: Konu Başlığı "Aklı Kıt Olan Yerin Kişisinden Kork " olmalı.
  27. @Martin Eden uyarıldı ve bir hafta süreyle banlandı. Burada küfür ve hakarete yer yoktur.
  28. Yadsınamaz acı bir gerçektir. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere emperyalist Batılı devletler, zamanında Yeşil Kuşak Pırojesi'ni boşuna mı desteklediler? Türkiye'deki 12 Eylül 1980 Darbesi de bu işin tuzu biberi oldu.
  1. Load more activity
×
×
  • Create New...