Kuantum Fiziği bir yanılsama mı dır ?

[dusunceliadam]

Madde üzerine yaptığım araştırma ve düşünsel süreçler sonunda edindiğim bir sonuç olarak bu konuyu tartışmaya açmak istedim.

 

Kuantum fiziği, Kara cisim ışıması olarak bilinen olguyu açıklamak üzere ortaya atılmış bir modeldi, hem bu olayı hemde pek çok başka olayı kolaylıkla ve çok güzel bir şekilde açıklayabildi. Bugün kuantum fiziği oldukça gelişmiş ve başarısı kanıtlanmış bir alandır.

Ancak yinede Standart model ve benzeri kuramların karşılaştığı güçlükler ve bilginin üretilmesi yönünde var olan paradigma, Kuantum kuramının eksik bir kuram olduğunu göstermekte,farklı

kuramın eksikliği ,onun yanlış olduğunu göstermez elbette , ancak bu eksiklik henüz keşfedilmemiş ve keşfedilmeyi bekleyen bir eksiklikten ziyade yapısal anlamda bir eksikliktir.

İllüzyonistlerin gösteri için bazı göz boyama teknikleri , perdeler ve hileler kullandığı gibi kuantum kuramı da bilim insanlarına gerçeğin hepsini göstermeyip, sadece bir kısmını göstererek aslında gerçeği olduğundan çok daha farklı olarak gösterdiğini düşünmekteyim.

Bizler o eksik kısmı bulmuş olsak bile , bağlamsal olarak bu olaylarla ilişkilendiremeyeceğimiz için, illüzyon amacına ulaşmış ve biz yeni bir kuram peşinde koşmuş olacağız.

Ama yanlış başlanmış yollar önemli değişiklikler olmadan doğru hedefe ulaşmayacağı için yüzlerce ve binlerce farklı yeni model ve kuramla boğuşuyor olacağız.

 

http://dusuncedunyasi.net "Günümüz Teorik Fiziğinin Problemleri" başlığında da bir miktar ifade ettiğim üzere , Kuantum fiziği yanlış girilmiş bir sapakta, ana yol manzaralı bir tali yoldur.

Bu sebeple bize ana yolun tüm imkanlarını sunamamaktadır. Ve ilerledikçe fark etmekteyiz ki; artık ana yol ile olan paralelliği de giderek bozulmakta bizi hedefe giden yoldan uzaklaştırmaktadır.

Tüm bunlara sebep bilgiyi üretme yöntemimizin bizi baştan yanlış bir yola sevk ederek, gözlemlerimizin tahakkümü altında bir model üretmeye zorlamasıdır.

Bizler sınırlı varlıklarız, ve gözlemlerimiz sınırlı varlıkları algılayacak şekilde gelişmiş, dolayısı ile sınırsız veya sürekli varlıkları parçalara bölerek gözlemleyebiliyoruz.

ve kavramlarımız !!!

Sınıflandırma bir tür parçalara ayırma işlemi, bu parçaların birbirinden farklı olma zorunluluğu var, bütüncül düşünce yani parçaların toplamından oluşan bütünü düşünürken yekpare değil, redüksiyonist bir yaklaşım benimsiyoruz.

Farklılaştırma, bölme algı aygıtlarımız olan gözlem araçlarımızı ve algımızı yöneten ana etken.

Buna göre, en basitinden Matematik sayılar temelli bir alt yapıya sahip, sayılar arasında boşluklar var, ve bu aralıkları kapatabilmek için daha küçük adımlar üretiyoruz.

sonsuz küçük adımda kullansak , her zaman bir aralık söz konusu ve bu sayıları kullanan denklemler ve çok çok daha yüksek modellerde aynı yapıyı koruyarak üretiliyor.

Algıların ve olguların parçalarla var olduğu bir dünyada, o parçaların arasını dolduran boşluk var olmadan aslında parçalarında var olmasının mümkün olmadığını fark etmiyoruz.

yani doldurulan bir boşluk var ve onu yok olarak kabul ettiğimizde parçalardan oluşan dünyamız tek bir parça olacak ve tüm olgusal ve algısal farklılıklar ve her şey ondan ibaret olacak.

 

Peki gözlemlediğimiz olguları, bu yapıyı hesaba katarak mı yapıyoruz ?

Hayır !!

Bir defa Matematiğimiz buna izin vermiyor, ne kadar küçük parçalara bölsekte, dikkate aldığımız sadece sayılar , bir derenin üzerinde, belirli aralıklarla yerleştirilmiş taşlara basar gibi sekerek ve zıplayarak karşıya geçiyoruz ama derenin suyu bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

 

Halbuki o taşların varlık sebebi o dere ve suyu , onları dikkate almadan adeta yokmuş gibi davranarak oluşturmuş olduğumuz modeller, bizi tuhaf modeller olarak gördüğümüz kuantum fiziği gibi, sicim kuramı gibi, standart model gibi modellere götürüyor ve biz nerede yanlış yaptık noktasına geliyoruz.