hegel Konu tarihi: 18 Haziran Report Paylaş Konu tarihi: 18 Haziran Hepimizin bildiği gibi islam dünyası günümüz dünyasında gerilerde kalıyor. Ancak akla şöyle bir soru geliyor; islamın ilan edilmesinden sonraki ilk 500 yıl içinde öyle bilim adamları ve filozoflar çıkmıştır (ki o çağlarda avrupanın nasıl bir engizisyon çağı yaşadığı bilinmekte) avrupa bilim ve felsefe dünyasına yön vermiştir. İbni rüşd, ibni sina, harezmi el kindi, ibni haldun vs. O halde bu zamanki bu geri kalmışlığın sebebini nedir? Link to comment Share on other sites More sharing options...
Kovulmuş Üye Mesaj tarihi: 18 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 18 Haziran Bilgiyi reddeden , yeniliğe sırt çeviren ve haksızlığa göz yuman tüm toplumlar çürümeye mahkumdur. Bunun da sebebi dindir. Çünkü dinler sorgulamayı reddeder. Avrupa ortaçağa din ile girdi. Ortaçağ karanlığında dinin ağırlığı açık ara öndedir. O dönemde İslam belli bölgelerde tanrıyı kaderi sorguluyor ve antik Yunan felsefesini araştırıyordu. Sonra İslam'ın ortaçağı başladı ve orada da sorgulamak düşinmek yasaklandı itaat ve kadercilik ön plana çıkarıldı. Din siyaset haline geldiğinde böyle oluyor. Adamcılık , liyakatsizlik , torpil ileri boyuta geldiğinde ilerleme durur. Din de adamcılığı , torpili sever. İstediğine verir istemediğini vermez . Sevmediğine saygı duymaz , dinde linç kültürü vardır , aşağılama ve hakaret vardır. Dinde saygı yoktur. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Kovulmuş Üye Mesaj tarihi: 18 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 18 Haziran Çok uluslu şirketlerin Türkiye şubelerine bakın. İçiniz orada çalışmak ister , oraları ayrıcalıklı zannedersiniz. Halbuki öyle değildir. Türkiye halkı ne ise oralar da aynı torpil , adamcılık liyakatsizlik ve aşağılama alaycılık gibi düzeysiz davranışlar ile doludur. Örneğin novartisin Almanya subesi ile Türkiye şubesi asla aynı değildir. Henkelin Amerika çalışanları ile Türkiye çalışanları arasında aşırı bir düzey farkı vardır. Bunun nedeni dinleri ve kültürleridir. Benzer şekilde siyaseti de öyledir. Okulu da böyledir Ticareti de böyledir. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Saturn Mesaj tarihi: 18 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 18 Haziran 10 saat önce, hegel yazdı: O halde bu zamanki bu geri kalmışlığın sebebini nedir? Osmanlı imparatorluğudur. 1453 yılından 1780'e kadar sadece 2000 tane kitap basmışlar. Durumun tuhaflığını anlayabilmen açısından söyleyeyim, aynı dönemde yani 1600'lerde Fransa da günde bu kadar kitap basılıyordu. Yani Fransızlar bir günde bütün Osmanlı tarihinde basılan kitap sayısı kadar kitap basıyorlarmış. Fransız ihtilalinin sebebi de halkın okuyarak aydınlanmasıdır. Ulus bilincinin oluşmasında gazete okuryazarlığının önemi büyüktür. Osmanlı da ise ilk gazete 1828 de basılmış. Yani çok geç basılmış. Osmanlı olmasaydı balkan ve ortadoğu ülkeleri bu kadar geri kalmazdı. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
hegel Mesaj tarihi: 18 Haziran Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: 18 Haziran 10 saat önce, somebody yazdı: Bilgiyi reddeden , yeniliğe sırt çeviren ve haksızlığa göz yuman tüm toplumlar çürümeye mahkumdur. Bunun da sebebi dindir. Çünkü dinler sorgulamayı reddeder. Avrupa ortaçağa din ile girdi. Ortaçağ karanlığında dinin ağırlığı açık ara öndedir. O dönemde İslam belli bölgelerde tanrıyı kaderi sorguluyor ve antik Yunan felsefesini araştırıyordu. Sonra İslam'ın ortaçağı başladı ve orada da sorgulamak düşinmek yasaklandı itaat ve kadercilik ön plana çıkarıldı. Din siyaset haline geldiğinde böyle oluyor. Adamcılık , liyakatsizlik , torpil ileri boyuta geldiğinde ilerleme durur. Din de adamcılığı , torpili sever. İstediğine verir istemediğini vermez . Sevmediğine saygı duymaz , dinde linç kültürü vardır , aşağılama ve hakaret vardır. Dinde saygı yoktur. Sanırım islamın ilk zamanlarında bir sorgulama hakim oluyor toplumda. Sanki islam dini (burda inanç olarak) dinciliği toplumdan çıkarıyor ve aklı, sorgulamayı ön plana getiriyor gibi bir durum oluşuyor toplumda. (Bunun için iyi bir araştırma lazım acaba bize öğretilen tarihte çok fazla yönlendirme ve yalan mı var? Çünkü bir süre sonra saltanatın istediği tarihçiler tarih yazmaya başlar. Aksi yönde birşey yazılamamaya başlar tüm iktidar hele ki o zamanlar saltanatın elinde. muhalif yazılar yazıp yaymak bu zamankinden daha zor. Vatikanda orta çağda onay verilmeyen yakılan kitapları düşünün. Peki o zamana kadar yazılan felsefe ve bilim kitapları nasıl günümüze ulaştı? sanırım bunda da avrupadaki aydınlanmaya katkısı olan islam filozoflarının avrupada kitaplarının korunmuş olması. Ki bu durum yunan fiozoflarının kitaplarının avrupada yasak olduğu dönemlerde arabistan yarımadasında ve mısırda saklanıp okutulması gibi.) dolayısıyla sorgulamak zamanla saltanata ve hakim yönetime zarar vermeye başladığında din toplumun elinden tekrar saltanat ve siyaset için kullanıma geçiyor. Sorgulama yönetim tarafından tekfirlikle karşılanıyor doğal olarak toplum biat toplumu haline geldikçe içinden filozoflar ve bilim adamları çıkaramamaya başlıyor. Burdaki birde şu önemli soru var; acaba bizlere okutulan ve basımda olan geleneksel tarih dezenforme edilen tarih mi? Link to comment Share on other sites More sharing options...
Kovulmuş Üye Mesaj tarihi: 18 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 18 Haziran Dinler insanların zihninde üstün bir varlık düşüncesi yaratıp ona itaat etmelerini sağlıyor.Sonra da siyaset yada egemen sermaye gücü bu zihinlerdeki hayaleti kendi çıkarlarına göre yönlendirmeye başlıyor. İşte dinin rolü sadece zihinlere allah korkusunu yerleştirene kadar oluyor. Sonrası ise allahı kendi keyfine göre konuşturan siyaset ve sermaye çevrelerinin insafına kalıyor. Dikkat ederseniz kurallara uymak , hukuku işletmek gibi güzel bir yaşam şekli varken Türkiye solculuğu bile dini elden bırakmak istemiyor. Nedeni basittir. Onlar da sol siyaset içinde insanların zihinlerini safsatalarla kontrol edebilecek bir argümanı bırakmak istemiyorlar. İyi niyetli değiller. Bu nedenle din aslında ilk aşamayı yaparak en büyük kötülüğün temelini atıyor. Dinin en büyük kötülüğü herşeyin sebebini tanrı denen hayalete bağlaması ve sorgulamayı kapatmasıdır. Siyaset ve sermaye çevreleri iyi niyetli olmadıkları için din adına konuşturdukları allah denen hayali varlıkla halkı kolayca idare etmeyi seçiyorlar. Aksi halkde kurallara yada hukuka uysalar , açıklama yapmak zorunda kalacaklar. Bu da halkın uyanmasını sağlayacak. Bakınız Türkiye siyasetinde söylenen laflar , hep oyun bozmak , oyun kurmak , reisin bir bildiği vardır , sizin bilmedikleriniz var....gibi safsatalar üzerine kuruludur Onlara göre kurallar ve hukuk hep bir bürokrasi engelinden başka birşey değildir. Hukuk onlar için gereksizdir çünkü demokrasi sermayenin işine gelmez. 2 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Saturn Mesaj tarihi: 30 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 30 Haziran Batının hızla ilerlediği zamanlarda(1670-1890) sadece İslam toplumları değil Çin, Hindistan ve Japonya da çok geri kalmıştı. Bu yüzden geri kalan bu toplumlar batının sömürgesi ve pazarı haline geldiler. Nasıl olduysa Japonya 1900 yılından itibaren batılı devletlere yetişti sayılır. Çin ve Hindistan ise on veya yirmi yıl içinde batıya yetişip onu geçecek. Bence Osmanlı savaşları kaybetti ve sonuç olarak suçu İslam kültürüne attık. Yani İslam günah keçisi oldu. Osmanlı bilimle uğraşmadığı için, dindar olduğu için geri kaldı sözüne cevap olarak "Çin ateist olduğu halde neden geri kalmıştı" sözüyle cevap verilebilir bence. On 18.06.2024 at 11:27, hegel yazdı: O halde bu zamanki bu geri kalmışlığın sebebini nedir? İslam değildir. Osmanlı geri kalınca bütün İslam dünyası geri kaldı. Yukarıda yazdığım gibi ülkede kitapta okunmuyordu. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Kovulmuş Üye Mesaj tarihi: 30 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 30 Haziran Çin ateist değildi. Diktatörlük vardı , kırallarına tapıyorlardı. Ayrıca Çin'in insanlık tarihinde çığır açan çok gelişmiş icadları var. Kağıt, pusula, akupunktur ve çoğu ilaç tedavi yöntemlerini Çinliler buldu. Japonlar da ateist değildi. Onlar da atalarına tapıyorlardı. Kıralları da yaşayan bir tanrı idi. Kıralım sesini duyan öldürülürdü. Kıral belli kişiler haricinde kimseye görünmez ve asla konuşmazdı. İşte İslam'ın allah anlayışı ile ne kadar benziyor değil mi? Sonra amerika atom bombasını Japonların kafasına indirince kırallarının bir bok olmadığını anladılar. Çünkü atom bombasından sonra japon meclisi kırallarına baskı yaptılar. Halka konuşma yapması gerektiğini söylediler. Halk ise kıralın tanrı olmadığını gördü. İşte japonyanın kalkınma hamlesi bu noktadan sonra başlıyor. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Röpteşambırlı Uzaylı Mesaj tarihi: 30 Haziran Report Paylaş Mesaj tarihi: 30 Haziran On 18.06.2024 at 11:27, hegel yazdı: islamın ilan edilmesinden sonraki ilk 500 yıl içinde öyle bilim adamları ve filozoflar çıkmıştır alakası yok.bi tane bilim adami çikmamiştir.o saydığın kişiler ; antik yunan, misir, roma düşünürlerinin kitaplarını okuyarak, tercüme ederek, yazarak ün salmişlardir.kendileri bir fikir üretmemiştir.o kitaplarida savaslarla kütüphanelerden ele gecirmişler ve çoğunu da yakmişlardir. tüm dinler gelişime ve değişime kapalidir.öyle evrensel filan değillerdir. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now