Jump to content

Recommended Posts

Hiç olmadığı kadar yalnızım, kaybolmuş hissediyorum sanki buraya ait değilim. Tükenmiş hissediyorum yine de tüm bu monotonluğa devam ediyorum. Diğer seçeneklerin meşakkatli gelmesindendir belki, ya da korkaklığımın, acizliğimin teselissidir bu düşünce. Anlamsızlık duygusu hiç bir zaman peşimi bırakmıyor, her şeye karşı hatta ilgisizliğe karşı bile ilgimi yitirmiş durumdayım. İnsanlarla farklı gerçeklikte yaşıyoruz sanki ya da ben her şeyi çok fazla abartıyorum. Yoruldum, yorulmaktan da yoruldum. Her şey bana hiç olmadığı kadar ağır gelmeye başladı...

Link to comment
Share on other sites

5 dakika önce, Senera yazdı:

Hiç olmadığı kadar yalnızım, kaybolmuş hissediyorum sanki buraya ait değilim. Tükenmiş hissediyorum yine de tüm bu monotonluğa devam ediyorum. Diğer seçeneklerin meşakkatli gelmesindendir belki, ya da korkaklığımın, acizliğimin teselissidir bu düşünce. Anlamsızlık duygusu hiç bir zaman peşimi bırakmıyor, her şeye karşı hatta ilgisizliğe karşı bile ilgimi yitirmiş durumdayım. İnsanlarla farklı gerçeklikte yaşıyoruz sanki ya da ben her şeyi çok fazla abartıyorum. Yoruldum, yorulmaktan da yoruldum. Her şey bana hiç olmadığı kadar ağır gelmeye başladı...

Belki sen fazla iyi olmak istediğin için böylesin. Bilesin ki iyi ve kötü şartlara göre değişir.

Yaptıklarının karşılıksız kaldığını düşünüyor olabilirsin. O zaman yapmak istediklerini bir kez daha gözden geçir.

 

Link to comment
Share on other sites

4 dakika önce, somebody yazdı:

Belki sen fazla iyi olmak istediğin için böylesin. Bilesin ki iyi ve kötü şartlara göre değişir.

Yaptıklarının karşılıksız kaldığını düşünüyor olabilirsin. O zaman yapmak istediklerini bir kez daha gözden geçir.

 

Fazla iyi olmak istediğimi sanmıyorum, hatta gerektiğinde bazılarına göre kötü olarak nitelendirilebilirim. 

Link to comment
Share on other sites

Sıkıntılı bir dönem gençken ben de geçirmiştim. Çok yıpratıcı bir işte uzun süre çalıştığım için bir noktadan sonra kopmalar başlamıştı. Lakin insan öyle ilginç bir canlı ki her zorluğun üstesinden gelebiliyor. Bazen bunun için başka insanlardan yardım almak en doğru seçim oluyor. Örneklerini çok gördüm. 

Link to comment
Share on other sites

  • 2 hafta sonra...

Tüm bu yabancılaşma, bunalma, yorgunluk bunlar hep kapitalizm hastalığının belirtileri. Bjung Chul Han'ın bugünün özellikle vahşi kapitalist toplumlarındaki bu yorgunluk ve bitmişlik sendromları üzerine güzel tespitleri var tavsiye ederim

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

4 saat önce, hegel yazdı:

Tüm bu yabancılaşma, bunalma, yorgunluk bunlar hep kapitalizm hastalığının belirtileri.

Her taraf beş kuruş için türlü türlü yalanlar söyleyebilecek kapasitede insanlarla dolu. Bunun sebebi kapitalizmdir.

"Burjuvazi" aslında patronlar değildir. Marks ve Engels bu tanımı patronlar tarafından satın alınmış ortanın bir üstü sınıf için kullanmıştır. 

Peki bu orta sınıf yani burjuvazi kimlerdir?

Doktorlar, öğretmenler, avukatlar, hakimler, ve benzeri eğitimli olan ve işçi sınıfından daha yüksek para kazanmak uğruna patronlar tarafından satın alınmış kişilerdir. 

Yoksulların asıl düşmanları işte bunlardır. Stalin'i beğenmeyen zengin veya eğitimli semt çocukları yoksulların asıl düşmanlarıdır. 

Birde milliyetçi-ırkçı tipler türedi. Bunlarda yoksulların en şiddetli düşmanlarıdır. Bunların zengin semt çocuklarından farkı alçak ve saf kötülük içeren pislikler olmalarıdır.

 

 

 

 

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

4 saat önce, Maddeci yazdı:

Her taraf beş kuruş için türlü türlü yalanlar söyleyebilecek kapasitede insanlarla dolu. Bunun sebebi kapitalizmdir.

"Burjuvazi" aslında patronlar değildir. Marks ve Engels bu tanımı patronlar tarafından satın alınmış ortanın bir üstü sınıf için kullanmıştır. 

Peki bu orta sınıf yani burjuvazi kimlerdir?

Doktorlar, öğretmenler, avukatlar, hakimler, ve benzeri eğitimli olan ve işçi sınıfından daha yüksek para kazanmak uğruna patronlar tarafından satın alınmış kişilerdir. 

Yoksulların asıl düşmanları işte bunlardır. Stalin'i beğenmeyen zengin veya eğitimli semt çocukları yoksulların asıl düşmanlarıdır. 

Birde milliyetçi-ırkçı tipler türedi. Bunlarda yoksulların en şiddetli düşmanlarıdır. Bunların zengin semt çocuklarından farkı alçak ve saf kötülük içeren pislikler olmalarıdır.

 

 

 

 

Burjuvazi içerisine bütün öğretmen, hakim, doktor vs'yi katmak yanlış bence. Evet bu zamanda bu mesleklerin çoğu tüccar oldu ama yine de tüm olarak bu meslek gruplarını o şekilde nitelemek bence yanlış olur. Bütün bu ırkçı-milliyetçi zihniyetler malesef ülkemizdeki faşist eğitim sistemi ve medya sayesinde oldu. Bütün tv ve internet mecrasını etnik milliyetçi ve dini öğelerle dolu diziler ve yayınlarla doldurdular. Sanatsal bir üretim yer bulamaz oldu. Neo liberal kapitalist sistemin istediği gibi bir nesil yetişmeye başladı. Bir yanda bu milliyetçi dini unsurlar ve bunların karşısında da tepki olarak onlardan bıkan gençlerden oluşan karşıtlık adına yine aşırılıklarla dolu unsurlar

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...