Jump to content

Recommended Posts

Çokça laf söylenmiş bir kavram ama uygulamada hep sınıfta kalmış.

Neden?

İnsanların hareketlerini yönlendiren iki etken vardır korku ve menfaat.

Saygı da bu iki etkenden kaynaklanıyor mu?

Neden saygı duyarız?

Örnek vermek gerekirse muhalif birinin eleştirisini halka saygısızlık diyerek susturan bir TV sunucusu iktidarın açıkça küfürleri için sessiz kalabiliyor yada fikrine saygı duyabiliyor.

Siyaset haricinde din ve ticarette de aynı davranış şeklini çokça görebiliyoruz.

 

Saygı öğretilen bir şeydir. Kimse bana saygı duyma demez. Herkesin beklediği hatta zorladığı birşeydir. Kişisel saygı da burada ortaya çıkıyor. Örneğin kendisine saygısı olan birinin amirine haklı sebeple isyan etmesi normaldir ama karşı taraf için saygısızlıktır. İşte bu handikap saygınlığı vasıf olmaktan çıkarıyor.

 

Örneğin iltica başvuru formunda şu soru vardır "devlet tarafından birini öldürmeye zorlandınız mı" "devlet tarafından suç işlemeye zorlandınız mı ve bunu yerine getirdiniz mi"  Bu soru devlete saygısızlık ama kişinin kendisine saygıdır diyemi yorumlanır. 

Yada saygılar arası hiyerarşi olur mu?  Bazı şahısların saygınlığı feda edilebilir ama itibardan tasarruf olmaz diyebilirmi?  İyi köle kötü köle nasıl ayrılır. Kötü köle kendine saygısı olan köle mi 

İyi köle ise kendine saygısı olmayan ama efendisine itaat eden köle mi?  Bize öğretilen saygı hangisidir?

 

Devlet - birey arasındaki konularda öncelik devlete aitse saygıda hiyerarşi olduğunu gösterir. 

Devlet bir gurubun yaşam hakkını engellemeyi isteyemez. Çifte standar koyamaz. 

Saygınlık memur ,- amir ,işçi - patron , zengin - fakir ayrımı ile oluşur. Bu öğretilen bir kavramdır ve korku temellidir.  Bunun en açık örneğini hukuk safsatasında açıkça görmekteyiz. Haklar tamamen güçlünün menfaati için düzenlenmiştir. Hatta çelişme halinde güçlünün tarafı korunmaktadır.  Güya halkın üstünde güç yoktur sözü arkasına sıralanmış kanunlardır. Devlet halkı için bir gurubu feda edebilir mi? Siz o guruba dahil olmayı istermisiniz.

Zira güçlü olan güçsüz olanı her daim saygısızlıkla itham edebiliyor. Bu yüzden saygı bir erdem değildir. Çünkü baskıyla öğretilir, saygı kalabalıklarda ortaya çıkar yani hiyerarşinin olduğu yerde. Dünyada 100 kişi dağınık yaşasaydı saygı diye birşey olmazdı. Onlar bir araya gelip ortak kaynakları kullanmaya başladıklarında saygı diye bir kavram öğrenilmiş.  Kalabalıklar arttıkça da saygının tanımı değişmiş . Amca dede anne baba seviyesinden din devlet ulus seviyesine tanımlanmış.  Saygı erdem değil sadece öğrenilmiş bir davranıştır.

 

Link to comment
Share on other sites

  • 1 ay sonra...

İslam ülkelerinde demiyorum özellikle Türkiye'de saygı ve terbiye olarak çocuklara öğretilen şey , kişiliksizliktir.

El öpmek , büyüklere itaat etmek , eğilmek , boyun eğmek , susmak , hak aramamak , razı olmak ...

İşte bunlar Türkiye halkının saygı ve terbiye öğretisidir.

Bunları yapmayan hekesi hemencecik TERBİYESİZ , SAYGISIZ ilan ederler.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...