Jump to content

Arif Özseven

Members
  • İçerik sayısı

    13
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Everything posted by Arif Özseven

  1. Evet, nöronlar bazı nörotransmitterlere hassas yada daha az/ fazla geçirgen olunca depresyon, şizofreni... gibi hastalıklar oluyor. Soru şu: Nöronlar bozuk yapıda mı oluştu, yaşanılan stresler mi onu bozdu. Sonuç şu ki, eğer nöronda hata var ise, ilaçların %100 iyileştirmesi gerekirdi ama her hastalıkta psikolojik destek verilmesi şart. Bunsuz iyileşme görülmüyor yada geçici iyilik belki Hocam, he rşey insanı depresyona itiyor. Ülke yönetiminden, çevremizdeki insanlara kadar, ama biz umudumuzun yenilmesine izin vermeyerek kurtuluyoruz.
  2. Bazen bende hiç olacağız diyorum. Sonrası yok diyorum ve içime bir anlık hafiflik geliyor sonrada o kadar akıl, sistemle yaradılmış bu doğa nasıl var oldu o zaman deyip tekrar deistliğe dönüyorum. Birde ben bıraktığımız yerden devam edeceğiz diyorum. Aştığımız ve aşamadığımız sorunları taşıyarak. Bilmiyorum.
  3. Kalıcı olacak bir şey var mı diyor insan. Canlılar ölecek, evreninde bir sonu olacak diyorlar, kara delikler falan. Bu masa şimdi var kaç yıl var olabilir. Yıldızlar sönüyor... Bide psikolojik boyutu var. Bir şey yapmanın değersizliği üzerine. Yapsan ne olacak yapmasan ne olacak der gibi. Bir hiçlik felsefe hocası öğrencilerine hiçliği öğretmiş. bir gün başı testiye sıkışmış. Öğrencisi görmüş ve hocasını kurtarmak ile kurtarmamak arasında yapılacak bir değer görmemiş ve yoluna devam etmiş. Daha sonra hocası, öğrencisini kutlamış. Bende bunalımlarımda il değiştirdim mi, çok rahatlıyorum. Depresyona girildimi, kontrol kişide olmuyor. Bilinçaltı kontrolü ele almış bence. O kişi gerçekleriyle yüzleşip daha sosyal sonuçlara vararak atlatabilir belkim, hatta şefkate çok ihtiyaçları var. Ama antisosyallerde şefkatin işe yaracağını sanmıyorum Depresyonu çok güzel tanımladınız. Gözlemleriniz etkin.
  4. Ben düşmüştüm. Çok acı verici bir deneyimdi, zor kurtuldum içinden. Bomboş bembeyaz bir toz bulutu içindeydim adeta, ve tabi depresyonu, hayattan keyif almamayı da beraberinde getirdi. Sizin fikir ve veya deneyiminiz var mı bu konuda?
  5. Akıl/Ruh rahatsızlığı, herkeste birazda olsa vardır diye bilmek yaygın kanaat Bence herkesi normalin bir varyasyonu olarak görmek bence daha verimli, akıl ve anlayışı dolayısıyla hoşgörüyü daha geliştiren bir yöntem. Hangisi daha sağlıklı düşünüşler getirir?
  6. Banim tercihim bir yaradan vardır ama evet, tanrıyı tanımlamak, niteliklerini söylemek sanrıdır. Tabiki bu durum kullanılmak için çok elverişlidir. Doğru (Burda bilim) yerinden kalkana kadar, yalan Dünyayı dolaşırmışta derler.
  7. Kalın italik yazı müthiş bir belirleme, buna şapka çıkarırım Tanrıyı her yerden duymak ve görmek mecaz idi. Tanrıyı, ezilen bir insanda gördüğün kadar ezen insanda da görmek demek istedim. Örneğin ezen insan geçmişinde çok incidiğinden, kendini korumaya alma korkusuyla ezmekte hata yapmaktadır. Sonra insanlar neden incinirler diye düşünmelere gidiyoruz. Bunu yapmak içinde benim gibi bir tanrıya inancın olması gerekmez. Üstelik belirlemelerinden faydalandıklarımın çoğunluğu teist değildi. Bir psikiyatrist olsaydım, karşıma gelen her kişiyi tedavi etmek için düşünüşlerde olurdum. Mazlumu, zalimi, ezileni, ezeni...
  8. Bilinmeyene bir yaklaşım yapıyoruz. İlla tek cevabının olmasıda gerekmez. Belkide akla gelen tüm olasılıklar doğru belkide hepsi (daha muhtemel olarak) yanlıştır. Ben de olasılıklar dahilinde bir tanrının varlığına inanıyorum. Biliyorum demedim inanıyorum. İlla ayrı bir varlık olması gerekmez, var olan her şey tanrıdandır dolayısyla tanrıdır. Ve herkes bende, ben herkesde dememe yol açacak şekilde, eğer ayrı bir varlık olarak bir tanrı varsa "Onun sesini heryerden duyabilir, yüzünü heryerden görebiliriz" Aşktada benzeri bir durum vardır. Vahdet-i Vücut fikrini de çağrıştırıyor. Bizler burada fikir eğzersizleri ile birbirimize destek olabiliriz. Kimsenin bir şeyleri çözme yükümlülüğü yok. Kafa ütülememişimdir umarım.
  9. "Deneyimleyemediğin bilginin kesinliğine hemen kendine kaptırma" arkadaşın bana vermek istediğinde ben bu sonuca varmıştım. Zaten kulkaktan duyma bir bilgiyle, bu bilgiyi deneyimlediğinde vardığın bilgi arasında uçurum var. Ben halen bu belirlemeye şaşıyorum.
  10. Tabii ki, bu da cevaplardan biridir. Ama bir konuya cevap veremiyorum o vakit Her şeyde bir sistem var. Çözülsün ya da çözülemesin. İnsan vucüdun da kas, sinir ve damarların pozisyonları. Bir genden bir canlının gelişmesi, fizik-kimya yasaları nasıl olıuyorda bir sistemler dahilinde oluyor Desem ki doğa kendi kendine evrimleşmiş, evrimleştikçe de gelişmiş yine olmuyor. Hangi atomun hangi atomlarla bağ yapacağı belli. Bu nasıl kendiliğinden olur diyorum. Belki buda evrimleşmiştir, illa bilmemiz gerekmiyor desem ne kadar gerçekçi olur? İnsanın özellikle günümüz islamın ve bazı/birçok dinin yaratıcıya hastalıklı bir yaklaşım yaptığı ortada. Bu tanrıyı ne kadar bağlar? Spinoza'nın tanrısı hakkında düşündüklerine ne düşünülebilinir?
  11. Arif Özseven

    Din Nedir?

    "Hiçkimseyi başkalarının anlattığı öykülerle yargılamayın" demişti ünlü bir Rus yazarı Buna "Tanrı" da dahilmidir. O zaman tanrı nedir?
  12. Bir arkadaşım bana sordu: *Geceleyin gökyüzünde beliren küçük beyaz noktacıklar oluyor, onlar nedir dedi Bende alaysı bir şekilde cevap verdim -Yıldııızzz *Nerden biliyorsun, gidip gördün mü? dedi. --------------------
  13. Merhaba, bir nostalji yapayım dedim ve Ateistforum´daki yine aynı başlıklı yazıları/mı okudum. Ama sonra da yeni yazmalara kapandığını farkettim. Üzüldüm. Renkleri göremeyiz diye. Bu siteyi gösteriyordu. Ben de aynı konu başlığını bu sitede açmak ve son haliyle tartışmak istedim. Sorum "Sizce de her bebek iyi, zeki ve yetenekli doğar mı?" Evet ise neden, hayır ise neden?
×
×
  • Create New...