Felsefede materyalist tarafta olmak, her şeyin somut faktörler tarafından, yani madde tarafından belirlendiğini söylemektir. (Manevi, soyut, tinsel olanın değil, maddi, somut ve özdeksel olanın öncelikli olduğunu ve maddi olanın manevi olana sebep olduğunu, bunun tersinin geçerli olmadığını savunmaktır).
Dolayısıyla, bu kritere uyan her görüş materyalisttir.
Bu kadarıyla materyalizm ne tarihsel maddeciliği, ne de diyalektik maddeciliği zorunlu kılar.
Diyalektik olmayan her maddeciliği kaba materyalizm diye adlandırmak da yine marksistlerin başvurduğu bir ideolojik manevradır.
Marks ve Engels kendilerinden önceki materyalizmi mekanik bir materyalizm olarak görüp beğenmemiş olabilirler. Ama bu onlara kendilerinden sonra gelen veya kendilerininkiyle uyuşmayan her maddeciliği küçümseme hakkı vermez.
Hegel'den aldıkları ve kendi iddialarına göre Hegel'de başaşağı duran diyalektiği, materyalizme çekip ayakları üstüne oturtmuşlardır iddia ettiklerine göre. Ama tam tersi bunu yaparak idealist bir kavramı materyalist bir felsefeye dahil edip, o felsefeye idealist bir unsur katmış olduklarını iddia edenler de var.
Diyalektik kavramının ne tanımlanış şekli, ne de Marks ve Engels tarafından çeşitli vesilelerle kullanılma şekli tutarlıdır. Tüm değişimin ilkesinin diyalektik olduğunu söylerler ama düşünen herkes diyalektik denen şablona uymayan değişim türleri bulabilir. Diyalektik diye birşey tanımlayıp, ona uyan birkaç örnek verip, uymayan tüm örnekleri gözardı ederek ve örnek vermenin kanıtlama olduğunu zannederek çağdaş felsefe yapılmaz. Bunun dincilerin yaptığından farkı kalmaz.
Analojiler açıklayıcılık için kullanılır, delil kabul edilemez. Ama hem dinlerde hem de diyalektik materyalizmde analojilerin delil gibi kullanıldığına tanık olunabilir.
Niceliğin birikip niteliğe dönüşmesine uyan örnekler de verilebilir, uymayanlar da. Sadece bir çeşit örnek bulup, başka türlüsüne gözünü kapamak felsefe yapmak değildir. Bu yapılan dincilerin yaptığından farksız olur.
Diyalektik materyalizm evrenin sonsuz olduğunu söyler. Halbuki böyle bir yargıda bulunmak herhangi bir felsefeye düşecek birşey değildir. Bu tür bir yargı, ampirik veri gerektirir. Bu veri olmadan böyle bir yargıda bulunmak metafiziktir.
Tarihsel materyalizmde de geçersiz nokta çok. Bir insan, toplumların değişiminin hala somut faktörlere dayandığını söylüyor ama Marks'ın getirdiği sınıf çatışması teorisini kabul etmiyor olabilir. Toplumları geliştiren faktörün ve insan uygarlığının itici gücünün sınıf savaşları olduğu fikrini kabul etmiyor olabilir. Böyle düşünen birine sen materyalist değilsin mi diyeceğiz yani?
Unutulmasin ki, materyalizmin tanımı bellidir. Yukarıda verdik. O kritere uyan fikirler materyalisttir. Bilim adamları da genel olarak materyalisttir. İdeolojik felsefelere dayanarak bilgi edinilemez. Bilgi üretecek tek alan bilimdir. İdeolojik felsefelere çok güvenecek olursan, olsa olsa o felsefenin çıktığı çağda kalırsın. Değişmeyen tek şey değişimdir diyen bir düşüncenin, kendi ilkelerinin evrensel olduğunu iddia etmesi de zaten bir çelişkidir.
Marksist materyalizm ideolojiktir, dinden farksızdır.
Recommended Comments
There are no comments to display.
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now