Feyerabend: Anarsist Bilgi Kurami
Paul Feyerabend, modern bilimle ilgili yontem tartismalarina katilirken bilimin diger bilgilenme turleriyle iliskilerini ve toplum-bilim konusundaki yargilarin sorgulanmasi gerektigini de gundeme getirir.
Mantiksal pozitivizmden itibaren bilimin felsefe tartismalarindaki tartismasiz ustun konumunu sorgularken tartismanin eksenini kaydirir Feyerabend. Neyin bilimsel oldugu yahut bilim olanla olmayanin birbirinden ayirt edilmesini mumkun kilacak olcutlerin neler oldugu o kadar onemli degildir artik. Cunku, bir bilginin bilimsel olmasi, ona insanlarin itaatini zorunlu kilacak bir nitelik kazandirmaz. Nihayet bilimsel bilgi de siir, sanat, edebiyat, sihirbazlik, din, vs. ile ilgili bilgiler gibi bir bilgidir. Onu kendiliginden ustun kilacak bir olcutumuz yoktur.
Kitap veya makalelerine koydugu "Toplumu Bilime Karsi Nasil Korumaliyiz", "Ozgur Bir Toplumda Bilim", "Yonteme Hayir" gibi basliklardan da anlasilacagi uzere Feyerabend'in temel ilgisi bilimin toplumsal islevi konusunda odaklasmaktadir.
Feyerabend'e gore, bilim adamlarinin yuruttugu calismalarin sonuclarinin halkin yasami uzerinde bir etkisi oldugu durumlarda, halkin bu kararlara katilmasi demokratik haklardan sayilmalidir. Sonuclarina katlanacak olanlar sadece bilim adamlari olmadigina gore siradan insanlarin da bilimsel kararlarin toplumsal politika haline getirilmesinde soz sahibi olmalari, herhangi bir siyasal kararin uygulanmasinda insanlarin soz sahibi olmasindan nitelik olarak farkli degildir. Zira cagdas dunyada, insanlarin lehine oldugu kadar aleyhine de sonuclanan bir dizi bilimsel gelisme sozkonusudur. Cevreden insan sagligina kadar bir dizi alanda ortaya cikan olumsuz sonuclar onemli kitle hosnutsuzluklarina neden olmaktadir. Bu alanda yapilan protesto eylemlerinin zaman gectikce marjinal hareket olmaktan cikmalari toplumlarin gelecekte bilime karsi daha da duyarli olacagini gostermektedir.
Ote yandan Feyerabend, bugun Bati biliminin yeryuzundeki tartisilmaz egemenliginin onun sahip oldugu saglam ilke ve mantiktan yahut yontemden degil hizmet ettigi uygarligin egemenliginden kaynaklandigina isaret ederek bilime ickin bir rasyonelligin sozkonusu olamayacagini iddia eder.
Ozgur Bir Toplumda Bilim'in Turkce baskisina yazdigi onsozde bu konuda soyle demektedir: "Bilim adamlari bilinmeyen bir malzemeden binalar diken ve ancak yapilarini bitirdikten sonra haklarinda bir hukme varabilen mimarlar gibidir: Ayaga kalkabilirler, dusebilirler, bir ara konumda oylece kalabilirler, kimse bilemez".
Hicbir teorinin herhangi bir hata icermeksizin kendisini destekleyen bir kanita sahip olma garantisi yoktur. Eger teorisiz yasamak istemiyorsak, ki bu mumkun degil, o zaman her teoriyi kusatan sapmalarin ayiklanmasina imkan verecek araclara sahip olmamiz gerekir. Bunu da "alternatifler" saglar.
Alternatifler sadece ortak zeminden hareketle farkli yorumlar uretmekle sinirli degildir. Cunku, degisik teoriler olgular uzerinde bir noktaya kadar anlasmaya varabilirler. Cunku insan bilgisi olgu ve olaylari duzenler. Farkli bilgi turleri olaylarin farkli duzenlenmesi demektir. Degisik dusunen insanlarin duyayi kendi teorik yapilarinin elverdigi olculer icerisinde ve sahip olduklari dilin imkanlari cercevesinde algilayacaklarindan dolayi olgu, nesne ve olaylar arasinda yansima teorisinin iddia ettigi gibi tum insanlarin ortak olarak ayni sekilde algilayacaklari kendiliginden bir duzenin olmadigi, yani farkli teorilerin elestirilebilecegi bagimsiz ve ortak bir deneysel temel ve gozlem dilinin olmadigindan dolayi, hangi tur bilginin basarili olacaginin onceden bir garantisi yoktur. Bunun icin birbirine alternatif tum bilgilerin birbiriyle yarismasina imkan taninmalidir. Buna Feyerabend "cogalma" ilkesi demektedir. Cogalma ilkesi sadece alternatiflerin icat edilmesini onermekle kalmayip ayni zamanda curutulen teorilerin tasfiye edilmesini de onleyici bir islev gormektedir. Cunku, curutulen teori gundemde kaldigi surece rakip teorinin icerigine katkita bulunacaktir.
Bu tam bir kuramsal ve yontembilimsel cogulculuktur. Ne teorilerin birbirlerinin yerini almalari ile ilgili ilkelere, ne de bir teorinin garantileyen olcutlere sahip olmadigimiz icin her turlu bilgiye yarisma sansi vermemiz ve bunun ortamini hazirlamamiz en guvenli yol olacaktir.Yanlis gorus, aciklama yahut teorilerin egemenligini onlemek amaciyla bilimsel bilgi adi verilen ve aslinda tarih boyunca degismeyen bir rasyonelligi olmayan bilgi turunu egemen kilmak, bir siyasal ideolojiyi degisik gerekceler gostererek, alternatiflerine hayat hakki tanimaksizin, egemen kilmaktan farkli degildir.
Teori yahut iddialar ancak onlari onaylayan bir tavirla desteklenmesi durumunda etkili olacaklari icin, insanlarin onayinin yanlisliklara goturecegi korkusu atilarak her bilgiye yahut birbirine alternatif teoriye kendini ifade sansinin verilmesi ozgur bir toplumun kendini yeniden uretebilmesinin de temel sartidir. Sonuc itibariyle, bilim adamlari diktatoryasi ile din adamlari yahut siyaset adamlari diktatoryasi arasinda bir nitelik farki yoktur. Cunku bilimin dogasinda onu kurtarici yapan birsey yoktur.
Goruldugu gibi, bilimin nimetlerinden yararlanarak bugunlere ulasmis ve o sayede rahat yasamasini saglayan bir toplumdan cikma bu kisi, nankor ve simarik bir cocuk misali, kendisine bu nimetleri kazandiran bilime karsi cephe almaktadir. Bilim adamlarinin fikirlerini hegamonya olarak goren ve din dahil tum alternatif bilgi alanlarina da bilimle ayni imkanlarin verilmesini demokrasinin geregi sayan bu vatandasin, Suudi Arabistan benzeri bir islam ulkesinde o saygi duydugu alternatif "dunya gorusu"ne sahip insanlar tarafindan herhangi bir sebeple (bu yazdigi kitaplardaki dine aykiri bir soz bile olabilir) boynunun vurularak idam edilmeye ihtiyaci var ki, kilic boynuna inerken son anda belki nerede hata yaptigini anlasin.
Recommended Comments
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now