11 Eylul olaylarindan sonra bir sure internette dolasmis bir metnin turkce cevirisi:
- Saldirinin gunu: 9/11 9+1+1 = 11
- 11 Eylul, yilin 254. gunudur: 2+5+4=11
- 11 Eylul'den sonra, yilin sonuna dek 111 gun vardir
- Iran/Irak'i aramak icin kullanilan uluslararasi telefon kodu:119
- 1+1+9=11
- Ikiz kuleler, yan yana dururken 11 rakami gibidir
- Kulelere carpan ilk ucagin ucus numarasi 11
- New York eyaleti Birlesik Devletlere katilan 11. eyalettir
- New York City: 11 harften olusur
- Afghanistan: 11 harften olusur
- The Pentagon: 11 harften olusur
- Ramzi Yousef: 11 harften olusur (1993'te WTC'ye yapilan saldirinin sorumlusu)
- 11 numarali ucusta 92 yolcu vardi: 9+2=11
- 77 numarali ucusta 65 yolcu vardi: 6+5=11
Aman Tanrim! Acaba ne kadar endiselenmeliyim? Saklanmaya gidiyorum. Birkac hafta sonra gorusuruz.
Bir dakika, "YOU CAN'T HIDE" (ingilizcede: saklanamazsin) yine 11 harfli! Ne yapmaliyim? Bana yardim edin. Teroristler pesimde.
Dunya gezegeninde saklanabilecegim bir yer olmali. Fakat, hayir... "PLANET EARTH" (dunya gezegeni) yine 11 harf!
Belki Nostradamus bana yardim edebilir. Fakat ona guvenebilir miyim? "NOSTRADAMUS" kelimesi de yine 11 harfli!
Biliyorum, kizil hac (the red cross) bana yardim edebilir. Hayir edemezler. "THE RED CROSS" (kizil hac) yine 11 harfli! Onlara da guvenemem.
Demek ki kendi kendimi savunmaliyim. Fakat "SELF DEFENCE" (kendini savunma) yine 11 harfli!
Biri bana yardim edebilir mi? Herhangi biri? Lutfen bana e-mail gonderin. Hayir gondermeyin. Cunku "SEND ME EMAIL" (bana e-mail gonderin) yine 11 harfli.
Bunun bir sonu gelecek mi? Deliriyorum! "GOING INSANE" (delirmek) yine 11 harf!
Hayir. Sanirim yalniz olecegim. "I'LL DIE ALONE" (yalniz olecegim) 11 harfli olmasina ragmen.
Aman Tanrim, yeni farkettim ki, Amerika mahvaldu. Cunku Amerika'nin bagimsizlik gunu 4 Temmuz: 7+4=11!
Not: "IT'S BULLSHIT" (Bu bir sacmalik) yine 11 harfli.
Bu yazi dalga gecer tarzda yazilmamis olsaydi, eminim pek cok kisi uzerinde etkili olurdu.
Peki bu tur bir dusunce tarzinin gecersiz oldugunu vurgulamak icin ille de boyle saka havasinda ve dalga gecerek mi vermek gerekiyor?
Insanlar neden bazi seylere aldanmaya cok meyilli?
Bu hikayenin gecersizligini ve sacmaligini niye rahatca gorebiliyorlar da, is Kuran'daki 19 mucizesine gelince, veya baska bir konuya gelince bu objektifligi gosteremiyorlar?
Her seyden once, bu tur numeroloji orneklerinde, meselenin prensibini anlamak ve neden ortada dogaustu birseyler olmadigini rahatca gorecek duruma gelebilmek gerekiyor.
19 meselesi de, diger numeroloji ornekleri de, insan zihninin cok ilginc bir ozelliginin somurulmesine dayaniyor. Zihnin gormek istedigini gormesine ve kendini kolayca kandirabilmesine.
Arkadasin Ahmet'i dusunurken, telefon calar ve actiginda karsina Ahmet cikarsa sasirirsin, dersin ki boyle bir raslanti olamaz. Telepati, duyu disi algilama, vs. tarzi birsey olmali.
Fakat Ahmet'i dusunurken telefonun calmadigi, veya telefonun calip Ahmet degil baska birinin ciktigi zamanlari hic hatirlamazsin. Cunku bunlar beyninde hatirlamak icin bir iz birakmaz. Ilgini ceken seyleri hatirlarsin. Halbuki, olasilik hesaplari geregi, belli sayida durumdan birinde Ahmet'in aradigi zaman senin aklinda Ahmet'in bulundugu zamana denk gelecektir.
Durumlarin tumunun izini tutup, hesaplamasini yapmak mumkun olsa gorursun ki, ortada Ahmet'i dusundugun bir anin Ahmet'in seni aradigi bir ana denk gelmesine yetecek kadar ornek vardir.
Fakat insanlar diger durumlari hatirlamaz.
Numeroloji ve falda da oyle.
Yildiz falini okursun, ve soylenenleri kendi hayatinla bagdastirmaya, kendi hayatindan soylenenlere uygun noktalar bulup cikarmaya ugrasirsin.
Hayatlarimiz yeterince kompleks oldugu icin de pek cok kez uygun ornekler bulursun. Bulamadigin durumlara zaten dikkat etmez, buldugun durumlarda ise, falda soylenenin, gercekten de senin kendi hayatinda buldugun o noktaya ait oldugunu dusunursun. Duyduklarini, kendi kafandakilere yorarsin.
Yani eslestirmeyi sen yaparsin, falci degil.
Insan bir rakamla, herhangi bir kitap veya yeterince kompleks hrehangi bir yapi arasinda iliski kurmaya calisirsa, elbette bulur.
Bir ara Ataturk'un hayatiyla 9 ve 19 rakamlarinin iliskisine dair soylemler de cikmisti. 19 Mayis 1919 deyince, insan bir tuhaf oluyor zaten. Hele de Ataturk'un 1981'de dogdugunu dusunursen (81, 9'un karesi), vs. bir suru 9 ile ve 19 ile ilgili iliskiler bulabilirsin.
Fakat akla gelmez ki, henuz o donemde hicri takvim kullanilmaktadir (hem 1981'de, hem de 1919'da) ve bu kurulan iliskilerin o takvimde bir anlami yoktur. Hem mesela 81'in 19'la ilgisi yoktur, vs. Veya sonra, Ataturk'un hayatinda 9 veya 19'la ilgisi olmayan pek cok onemli tarih de vardir, vs.
Eski yillarda (bu konularla cok ilgilenip, gercek zannettigim, dogru buldugum zamanlarda), bir genclik dergisinde, o zamanlar unlu olan bir Belcikali sarkicinin (Sandra Kim idi sanirim) hayatiyla 7 rakaminin iliskisine ait bir yazi okuyunca, artik bu kadari da olmaz demeye baslamis ve ortada bir bit yenigi oldugunu anlamistim.
Bu olaylarin hicbirinin, prensipte, yukaridaki 11 hikayesinden farki yok. Olmayan iliskiler gosterilmiyor, onlarin ustunde durulmuyor, olan iliskiler ise vurgulaniyor, dikkatler oraya cekiliyor. Zihin ise onlara odaklaniyor, onlari goruyor, onlari hatirliyor.
Bu olaylar, bundan ibaret. Yani "algida secicilik" ve insanin kendi kendini kandirmasi.
Peki bu meseleleri degerlendirirken kriterimiz ne olmali?
Kriter cok basit.
Bir seyin gercekten de sayisal olarak kodlanmis oldugunu gosterecek en buyuk kanit, ortada sadece boyle birseye inanan, ya da inanmak isteyenleri degil, inanmayanlari bile ikna edecek duzeyde kuvvetli bir kanit olup olmadigidir.
Icinde gercekten sifre iceren birsey, boyle bir ihtimale inanmak istemeyenleri bile hayrete dusurecek kadar ikna edici olacaktir. Sadece kutsal gordugu bir metinde, uydurulmus iliskiler gorenleri degil.
"A Beautiful Mind" (Akil Oyunlari) filmini seyrettiniz mi? O filmin kahramani olan sizofren matematikci Nash, Times, Newsweek gibi haftalik dergilerdeki alelade makalelerde bile sifreler, paternler buluyordu.
Insan zihni, patern ve iliski aramaya programlanmistir. Ilkel atalarimiza dogayi kavrama ve boylece hayatta kalma becerisi veren temel yetenekleri bu olmustur. Fakat boyle programlanmis bir insan zihni, bazen olmayan yerde de iliskiler bulur. Yagmur bulutuyla yagmur arasindaki iliskiyi, yapraklarin dokulmesiyle, havalarin sogumasi arasindaki iliskiyi, vs. gormeye sartlanan insan beyni, kara kedi ile ugursuzluk arasinda, tavsan ayagi ile sans arasinda da iliskiler bulmustur. Boylece batil inanclar ortaya cikmistir.
Dolayisiyla, belli bir beynin iliskili buldugu olaylar arasinda gercekten de bir iliski olup olmadigini, (veya bir kitapta gercekten de bir kod olup olmadigini) anlamanin en guvenilir yolu, meseleyi bagimsiz ve objektif baska kisilere, "mumkunse ilgili alanda uzman olan" kisilere inceletmektir. Oyle ki, bu bagimsiz hakemler olay hakkinda cikacak sonuc ne olursa olsun bundan psikolojik olarak etkilenmeyecek kisiler olmali (yani sonucun olumlu ya da olumsuz cikmasina yonelik bir beklentileri ya da bir egilimleri, tercihleri, vs. olmamali). Hatta olumsuz cikmasina yonelik bir beklentileri, ya da egilimleri olan kisiler arasindan secilmeleri daha bile iyi olabilir (iddia eger bu kadar ciddi bir iddiaysa), ki kanitin gucu ortaya ciksin. Cunku, Carl Sagan'in dedigi gibi, siradisi iddialar, siradisi kanit gerektirir.
Bilimsel anlamda guclu bir kanit, sadece kendisine inanmak isteyenleri degil, inanmak istemeyenleri bile ikna edecek kadar guclu olmalidir.
Ve bilim dunyasinda da bunun ornekleri vardir, yok zannedilmesin. Ornegin Rontgen isinlari ilk bulundugunda, rastlantiyla bulunmustur ve bu haber kendilerine ilk ulastiginda, bagimsiz bilim adamlari bu fikri cok buyuk bir supheyle karsilamislar ve isin icinde bit yenigi aramislardir. Cunku bugunun bilim adamlarina "gorunmezlik hapi", veya "devirdaim makinasi" fikri ne kadar sacma geliyorsa, insan bedeninin icini gosteren bir isin fikri de o zamanin bilim adamlarina o kadar sacma geliyordu. Ayni zamanda, ucagin ilk icat edildigi donemlerde, "ucan makina" fikri icin de benzer bir durum vardi.
Fakat bu alehteki psikolojik ortam ve ters beklentilere ragmen, bagimsiz gruplarca, belli kontrollu deney ortamlari altinda, tekrarlanabilir bir bicimde uretilen rontgen isinlari, ya da ucus deneyleri, kisa surede herkesi ikna etmeyi basarmistir.
Bugun telepati, telekinezi, durugoru, 6. his, ESP, vs. adina ne derseniz deyin, bu tur konulardaki temel problem budur. Bu konularda elde edildigi iddia edilen sonuclar, bagimsiz gruplarca, ayri ortamlarda ve degisik zamanlarda yapilan deneylerde tekrar edilememistir.
Numeroloji orneklerinde de, bagimsiz kisileri ve gruplari ikna edecek turde bir bulgu ortada gozukmemektedir. Hatta, bu tur numeroloji orneklerinin hemen hemen tumunde, olay, bu tartismanin giris yazisindaki "Sihirli 11" ornegi kadar basit ve sacmadir. Isin icinde sasilacak bir durum olmadigi gibi, sasiran ve hayret edenlerin neden sasirdigi ve hayret ettigi de konuyla ilgilenenlerce rahatca aciklanan ve kavranan noktalardir.
Yani ortada bir sir, gizem, hayret edilecek bir durum ya da konu yoktur.
Gazetedeki yildiz fali kosesinin verdigi bilgi, benim hayatimla ne kadar alakaliysa, veya kara kediyle ugursuzluk ne kadar alakaliysa, 19 rakamiyla da kuran o kadar alakalidir. Ortada sadece iliski gormek isteyen zihnin, iliski olan durumlari bulup cikarip abarttigi, ve iliski olmayan cok daha fazla durumun ise ustunu orttugu bir illuzyon ve kendini kandirma durumu bulunmaktadir.
Recommended Comments
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountSign in
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now