Jump to content

Aldırma Gönül Aldırma


panteidar

Recommended Posts

http://g1204.hizliresim.com/w/2/41dwk.jpg

 

Bugün Sabahattin Ali'nin öldürülüşünün 64. yıldönümü.

 

"Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".

 

Ali Baba dergisinde "Ne zor şeymiş" başlıklı yazısındaki bu ifadelerinden sonra artık ülkesinde yaşayamayacağını anlamış ve yurt dışına çıkmaya karar vermişti.

Çünkü işsizdi, parasızdı. Kimse ona gazetesinde, dergisinde iş vermiyordu. Toplumcu olmanın, toplum için sanat yapmanın bedeliydi bu.

Ne var ki ona bir pasaportu bile çok gördüler.

Bunun üzerine kaçak olarak çıkmaya karar verdi ama kendisini kaçıracak kişi tarafından öldürüldü. (1948) Cinayetin Milli Emniyetin işi olduğu konusunda artık şüphe yok.

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=j79HCNxaqN4&feature=player_embedded

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

HAPİSHANE ŞARKISI -1-

Göklerde kartal gibiydim.

Kanatlarımdan vuruldum;

Mor çiçekli dal gibiydim,

Bahar vaktinde kırıldım.

 

Yar olmadı bana devir,

Her günüm bir başka zehir;

Hapishanelerde demir

Parmaklıklara sarıldım.

 

Coşkundum pınarlar gibi,

Sarhoştum rüzgarlar gibi;

İhtiyar çınarlar gibi

Bir gün içinde devrildim.

 

Ekmeğim bahtımdan katı,

Bahtım düşmanımdan kötü;

Böyle kepaze hayatı

Sürüklemekten yoruldum.

 

Kimseye soramadığım,

Doyunca saramadığım,

Görmesem duramadığım

Nazlı yarimden ayrıldım.

 

Sabahattin ALİ

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=C2FnB_6v3ts&feature=player_embedded

Link to comment
Share on other sites

HAPİSHANE ŞARKISI -3-

 

Burda çiçekler açmıyor,

Kuşlar süzülüp uçmuyor,

Yıldızlar ışık saçmıyor,

Geçmiyor günler, geçmiyor.

 

Avluda olta vururum;

Kah düşünür, otururum,

Türlü hayaller görürüm;

Geçmiyor günler, geçmiyor.

 

Gönülde eski sevdalar,

Gözümde dereler, bağlar,

Aynada hayalim ağlar,

Geçmiyor günler, geçmiyor.

 

Dışarda mevsim baharmış,

Gezip dolaşanlar varmış,

Günler su gibi akarmış...

Geçmiyor günler, geçmiyor.

 

Yanımda yatan yabancı,

Her sözü zehir gibi acı,

Bütün dertlerin en gücü;

Geçmiyor günler, geçmiyor.

 

Sabahattin ALİ

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=Aq-4ZckcP7o&feature=player_embedded

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

HAPİSHANE ŞARKISI -5-

Başın öne eğilmesin

Aldırma gönül, aldırma

Ağladığın duyulmasın,

Aldırma gönül, aldırma

 

Dışarda deli dalgalar

Gelip duvarları yalar;

Seni bu sesler oyalar,

Aldırma gönül, aldırma

 

Görmesen bile denizi,

Yukarıya çevir gözü:

Deniz gibidir gökyüzü;

Aldırma gönül, aldırma

 

Dertlerin kalkınca şaha

Bir küfür yolla Allaha

Görecek günler var daha;

Aldırma gönül, aldırma

 

Kurşun ata ata biter

Yollar gide gide biter;

Ceza yata yata biter;

Aldırma gönül, aldırma

 

Sabahattin ALİ

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=X59LX2vj_HY&feature=player_embedded

Link to comment
Share on other sites

LEYLİM LEY

 

Döndüm daldan kopan kuru yaprağa

Seher yeli dağıt beni, kır beni

Götür tozlarımı burdan uzağa

Yarın çıplak ayağına sür beni

 

Ayın şavkı vurur sazım üstüne

Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne

Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne

Ay bir yandan sen bir yandan sar beni

 

Yedi yıldır uğramadım yurduma

Dert ortağı aramadım derdime

Geleceksen bir gün düşüp ardıma

Kula değil, yüreğine sor beni

 

 

Sabahattin ALİ

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=6sYCmgcjDIY&feature=player_embedded

Link to comment
Share on other sites

KIYAMADIĞIM

 

Hey bir zaman bakıp bakıp

Seyrine doyamadığım!

Şimdi gurbette bırakıp

Sesini duyamadığım!

 

Evde kapanıp kaldın mı?

Seyrana çıkıp güldün mü?

Başkalarının oldun mu?

"Benimsin!" diyemediğim!

 

Akıtıp gözüm yaşını

Hatırlarım gülüşünü;

Kıvırcık saçlı başını

Göğsüme koyamadiğım!

 

Dik yamaçların selisin,

Sen benden daha delisin,

Şimdi kimlerin kulusun?

Başını eğemediğim!

 

Nasıl vurgunum bilirdin,

Niçin benden yüz çevirdin?

Kimlerin koynuna girdin?

Öpmeğe kıyamadığım!

 

Sabahattin ALİ

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=RiJXbmRB8UI&feature=player_embedded

Link to comment
Share on other sites

Melankoli

Beni en güzel günümde

Sebepsiz bir keder alır.

Bütün ömrümün beynimde

Acı bir tortusu kalır.

 

Anlıyamam kederimi,

Bir ateş yakar derimi,

İçim dar bulur yerimi,

Gönlüm dağlarda bunalır.

 

Ne kış, ne yazı isterim,

Ne bir dost yüzü isterim,

Hafif bir sızı isterim,

Ağrılar, sancılar gelir.

 

Yanıma düşer kollarım,

Görünmez olur yollarım,

En sevgili emellerim

Önüme ölü serilir...

 

Ne bir dost, ne bir sevgili,

Dünyadan uzak bir deli...

Beni sarar melankoli:

Kafamın içersi ölür.

 

Sabahattin Ali

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=ThNXavRdRPg

Link to comment
Share on other sites

Kara yazı

 

geçmedi yare sözümüz

yollarda kaldı gözümüz

yere sürüldü yüzümüz

böyleymiş karayazımız.

 

çiçekler açılmaz oldu

pınarlar içilmez oldu

yar bize gülmez oldu

böyleymiş kara yazımız.

 

yalnız ona yar demiştik

onda bir şey var demiştik

o bizi anlar demiştik

böyleymiş kara yazımız.

 

hey gönül gene bu gece

kederim geceden yüce

gel susalım beraberce

böyleymiş kara yazımız.

 

Sabahattin Ali

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=Mu8fY5_MPNM

Link to comment
Share on other sites

Rüzgar

 

Arzularım muayyen bir haddi aşınca

Ve sözler kulaklarıma sağırlaşınca

Bir ihtiras duyup vahşi maceralara

Çıkıyorum bulutları aşan dağlara.

Tanrıların başı gibi başları diktir,

Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir,

Ben de katıp vücudumu bu genişliğe,

Bakıyorum aşağlarda kalan hiçliğe.

 

Bu dağların bir rakibi varsa rüzgârdır.

Rüzgâr burda tek başına bir hükümdardır.

Burda insan duman gibi genişler, büyür,

Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.

Buralarda her düşünce sona yakındır,

Burda her şey bizden uzak, «o»na yakındır.

Burda yoktur insanların düşündükleri,

Rüzgâr siler kafalardan küçüklükleri.

Yanağıma çarpar kanatlarını,

Ve anlatır mâbutların hayatlarını.

Arasıra kulağını bana verdi mi,

Ben de ona anlatırım kendi derdimi.

 

«Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgâr!

Benim arık yalnız sana itimadım var.

Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyareden

Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.

Etrafımın sözlerine asla aklım ermedi,

Etrafımda bana asla kulak vermedi.

Senelerden beri hâlâ anlaşamadık,

Bende kestim anlaşmaktan ümidi artık.

Gözlerimde hakikati sezen bir nurla

Etrafımı süzüyorum biraz gururla.

 

Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya

En büyük şey, en asîl şey küçülür burda.

Burda yalan para eden biricik iştir,

Burda her şey bir yapmacık bir gösteriştir.

Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!

Kimi gider vatan için can verir, yalan!

Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;

Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.

Şairlerin büyük aşkı fânî bir kızdır,

Bu dünyada herkes sinsi herkes cılızdır.

Ne hakikî aşktan burda bir çakan vardır,

Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,

Her büyüklük bir cüzzam gibi dökülür burda,

En muazzam ölüm bile küçülür burda.

 

Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,

Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.

Zaman zaman mağlûp olsam bile etime,

İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.

Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,

İşte rüzgâr, şimdi sana sığınıyorum!

Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,

En asîl şey seni buldum bu kâinatta,

Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,

Ne süse, gösterişe bir baktığın vardır.

Deniz gibi muamma yok derinliğinde,

Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.

Bir dev gibi küçük mızmız sesleri yersin,

Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.

 

Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,

Rüzgâr! Bu dağ başlarında çırpınan serin

Kanatların gökyüzünde akan bir seldir,

Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.

Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,

Senin gibi azamete âşıkım ben de.

İşte rüzgâr! Senin gibi ben de deliyim.

 

Islıklarım senin gibi inlemelidir,

Herkes beni ürpererek dinlemelidir.

Rüzgâr! Sana, yalnız sana benzemeliyim.»

 

Sabahattin Ali

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=ppmiVrKK_HU

Link to comment
Share on other sites

Çocuklar Gibi

 

Bende hiç tükenmez bir hayat vardı

Kırlara yayılan ilkbahar gibi

Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı

Göğsümün içinde ateş var gibi

 

Bazı nur içinde, bazı sisteyim

Bazı beni seven bir göğüsteyim

Kah el üstündeydim, kah hapisteydim

Her yere sokulan bir rüzgar gibi

 

Aşkım iki günlük iptilalardı

Hayatım tükenmez maceralardı

İçimde binlerce istekler vardı

Bir şair, yahut bir hükümdar gibi

 

Hissedince sana vurulduğumu

Anladım ne kadar yorulduğumu

Sakinleştiğimi, durulduğumu

Denize dökülen bir pınar gibi

 

Şimdi şiir bence senin yüzündür

Şimdi benim tahtım senin dizindir

Sevgilim, saadet ikimizindir

Göklerden gelen bir yadigar gibi

 

Sözün şiirlerin mükemmelidir

Senden başkasını seven delidir

Yüzün çiçeklerin en güzelidir

Gözlerin bilinmez bir diyar gibi

 

Başını göğsüme sakla sevgilim

Güzel saçlarında dolaşsın elim

Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim

Sevişen yaramaz çocuklar gibi

 

Sabahattin Ali

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=bE-m2c9aoV0

Link to comment
Share on other sites

NAMUSLU OLMAK NE ZOR ŞEYMİŞ…

 

"Namuslu olmak, ne zor şeymiş meğer? Bir gün Almanların pabucunu yalayan, ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika`ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakeş milletimizdir.

 

Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik.

 

Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: “Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor…”

 

Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?"

 

Sabahattin Ali

 

Tarih 1947. Türkiye'nin batıya el verdiği yıllar. Sonrasında kolu da, bacağı da gitti tabi.

65 yıl sonra bugün, değişen birşey yok.

100 yıl önceki Tevfik Fikret'in "Yiyin Efendiler Yiyin" şiiri bile günümüze hala hitap ettikten sonra....

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

  • 2 ay sonra...

Sabahattin Ali Cinayetini "Milli emniyetin işi" olarak nitelendirmemin sebebi katili olan Ali Ertekin adlı kişinin Milli emniyete çalışan bir ajan olmasından ileri geliyor. Ve tabi hakettiği cezayı almayıp mahkemece korunmasından ve serbest bırakılmasından...

Ancak şu noktayı da göz önünde bulundurmak gerekiyor:

Ali Ertekin'in Milli Emniyet'le olan ilişkisi cinayetten önce mi yoksa sonra mı başlamıştı?

 

Hatırlanacağı üzere Kılıçdaroğlu "Sabahattin Ali'yi CHP öldürdü" demişti.

Bu bir itiraf ya da özeleştiri değil.

Bana göre Kılıçdaroğlu bu konuda politika yapmış "Bakın yeri geldiğinde ben de CHP'yi geçmişteki yanlışlarından dolayı eleştirebiliyorum" demek istemiştir ama kesin olmayan bir konuda o dönemin CHP yöneticilerini töhmet altında bırakmıştır.

Çünkü bu konuda elde tek bir kanıt bile mevcut değildir.

Cinayetin CHP döneminde olmuş olması ise CHP'yi suçlu duruma sokamaz.

Ama Dersim konusu öyle değil. Dersim 1938 katliamında ve sürgünlerde CHP sorumludur.

Hrant Dink cinayetinden AKP'nin suçlanamayacağı ama Uludere katliamının sorumlusunun AKP olması örneği gibidir.

 

Bugünkü Radikal'de Sabahattin Ali'nin katili Ali ertekin'in ifadelerine yer verilmiş.

Şöyle anlatmış olayı:

"Şişli süvari okulunda inzibat başçavuşuyken, bir tüfek kayboldu, beni sorumlu tutup ordudan ihraç ettiler. İstanbul'da iş buldum. Adalet Cimcoz adlı bir kadının kamyonu vardı. (Annesi Alman babası Topçu subayı olan dublaj sanatçısı) Trakya'dan peynir getiriyordu. Sabahattin Ali de bu kadının katibiydi. Giren çıkan malları kontrol ediyordu. Beraber, Kırklareli Üsküp nahiyesine peynir almaya gittik. Sabahattin Ali, mandıra yerine ormanın içine ve sınıra doğru yürümeye başladı. Önce Bulgaristan'a sonra Moskova'ya gideceğini, Türkiye'ye dönüp, hükümeti devireceklerini söyledi. Ben karşı çıktım sınırdan geçemeyeceğimizi söyledim. Tartıştık, elimde kalın bir ağaç dalı vardı, vurdum yere yığıldı. Öldüğünü anlayınca orada bırakıp İstanbul'a döndüm."

 

Cinayetten kimseye bahsetmediğini 5-6 ay sonra Milli Emniyetten (bugünkü MİT) Zeki Kayraklı adlı bir kişinin kendisini sorguladığını belirten Ertekin, ''Beni serbest bıraktılar, ardından da, Sultanahmet Cezaevinde yatıp çıkan komünistleri takip, onlarla ahbap olup, bilgi alma görevi verdiler'' dedi. Halat fabrikasında işe de sokulan Ertekin burada 17 yıl çalışıp, emekli oldu. 1906 doğumlu olan Ertekin, artık hayatta değil…

 

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1091003&CategoryID=77

Link to comment
Share on other sites

  • 11 sene sonra...
On 02.04.2012 at 20:40, panteidar yazdı:

Çünkü işsizdi, parasızdı. Kimse ona gazetesinde, dergisinde iş vermiyordu. Toplumcu olmanın, toplum için sanat yapmanın bedeliydi bu.

Ne var ki ona bir pasaportu bile çok gördüler.

Bunun üzerine kaçak olarak çıkmaya karar verdi ama kendisini kaçıracak kişi tarafından öldürüldü. (1948) Cinayetin Milli Emniyetin işi olduğu konusunda artık şüphe yok.

Tarih çok önemli,yıl 1948 , sol zihniyetin devlette zirve yaptığını düşündüğümüz yıllar. 

Şimdi de bireysel ambargo uygulaması var. Fişlemeler ile kişilerin haklarına erişimi kısıtlanmaktadır

Link to comment
Share on other sites

31 dakika önce, Kafir İmam yazdı:

Tarih çok önemli,yıl 1948 , sol zihniyetin devlette zirve yaptığını düşündüğümüz yıllar. 

Şimdi de bireysel ambargo uygulaması var. Fişlemeler ile kişilerin haklarına erişimi kısıtlanmaktadır

AKP zulmunün altında CHP desteğinin olduğunu görememek mümkün değil.

Akp gibi popülist partiler paravan olarak işlev yaparlar. Tarihi geçtiğinde kenara atılırlar. Günah keçisi yapılırlar. Asıl fail uzaktan seyreder.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...