Jump to content

Müziğin evrimdeki işlevi


kodoman

Recommended Posts

  • 3 hafta sonra...

Müziğin evrimle bir alakası yoktur.

Müzik genelde insan bilincinin (ve bazı hayvanların) aktivitesini yerine getirirken (bilinç çalışmaktadır, bu çalışmanın bir temposu vardır) duyma yoluyla kendisine ulaşan seslerden bazılarını kollektif veya tekil bir şekilde kendi temposuna göre düzenlemesidir.

 

Kollektif düzenleme genelde aynı coğrafyadaki insanlar (ve galiba bazı hayvanlar çünkü hayvanların bazılarında bu durum gözlenmeye başlandı) arasında gerçekleşir.

Yani aynı iletişim sistemine sahip insanlar buna göre sesleri kollektif şekilde düzenlerler.

örneğin vuvuzellanın, tamtamın sesi bazı yerlerde kolektif bilinç temposuna uygun iken, o yerler için kemençe, zurna gibi türkiye çalgıları da kolektif bilinç temposuna uygun değildir.

 

Tekil düzenleme genelde kolektif düzenlemeden geçmiş ritmlerde yapılır.

 

Hatta bazen doğal seslere de atama yapılır.

Kuş sesi gibi.

 

Bazen de insanlar elleriyle ayaklarıyla ritm tuttururlar. (elini masaya ayağını yere belirli bir sistemle vurur)

 

 

Bunlar her bilinçteki farklı tempolara göre şekillenir.

 

 

Bilinç temposu herkeste farklıdır.

 

Bilinç temposu derken şu andaki farkındalığın aktivitesinden bahsediyorum.

Bir araba çalıştırırsınız da kaporta ve direksiyona kadar bir titreşim bir ses kaplar etrafı ya?

İşte öyle bir titreşim ve sesle çalışan bilinç var herkeste (titreşim ve ses derken örnek veriyorum, daha temasa geçemedik ki aktivitesine bir şeyler ekleyelim, ancak enerji grubuyla özdeş olacağı, akraba olacağı kesin gibi çünkü beyin onun motoru, dinamosu).

 

Müzik ise basitçe senin bilinç tempona en uygun ses dizesi.

 

Bunun evrimle alakası yok.

 

İnsan bilinci ve insan bilincine benzer bazı hayvan bilinçlerindeki bir durum bu.

Link to comment
Share on other sites

Müziğin evrimsel bir nedeni olmayabilir. Olması için de bir neden yok zaten.

Şarkı söylemenin yaşamı uzattığı söylenemez. Kısaltabilir bile... :D

Şarkıcıların sıklıkla vurulduğunu dikkate alırsanız.. Hem Türkiye'de, hem de dışarda..

O halde müzik evrimsel bir etkinlik değildir. Bunu kesin olarak söyleyebiliriz. :lol: :D

 

Peki neden müzik dinler ve şarkı söyleriz? Neden bir enstrüman çalarız?

 

Müzik insanın kendini belirttiği, güzel sanatlarla ilgili bir etkinlik olabilir mi?

Resim yapmak, heykeltraşlık, çeşitli el sanatları, kaligrafi vs.. insanların kendilerini belirtmek için sıklıkla başvurduğu etkinliklerdir.

Müzik de onlar gibi bir etkinlik midir?

 

Sanmıyorum.

 

Müzik insanların çoğunun hoşlanarak dinlediği veya yaptığı bir etkinliktir. İnsanın ruhuna hitabeder. İnsan müzik dinlemekten zevk alır.

Ama insan bunlarla da yetinmez. Müzik dinlerken bir fantezi, hayal ve düş alemine dalar.

İnsanda benzer düşlere, hayallere ancak esrar, morfin, eroin, kokain gibi uyuşturucu maddeler neden olur.

O halde müziğin de insan beyni üzerinde uyuşturucu ve keyif verici bir etkisi olmalıdır.

 

Müzik bunu nasıl başarır?

 

Müzik beyinde endorfin salgılanmasını stimüle ediyor olabilir.

Endorfin morfine benzer bir kimyasal maddedir ve beyinde ağrı ile ilgili sinyanlerin iletiminde ve ağrının algılanmasında önemi vardır.

İç morfin anlamına gelir.

Bir ağrıya eşlik etmeyen veya ağrının fazla rahatsız edici olmadığı durumlarda salgılanan endorfinin keyif verici olduğu bilinmektedir.

Hatta jogging yapan kadınlarda beynin bol miktarda endorfin salgıladığı gözlemlenmiştir.

Yani jogging kdınlar için keyif verici bir etkinliktir. Erkeklerde benzer bir çalışmanın yapılıp yapılmadığını bilmiyorum.

Gerçekten jogging yapmaya başlayan kadınların onu bırakmakta zorluk çektiği gözlemlenmiştir.

 

Boş yere şeytan azapta gerek dememişler. Bazı ağrıların keyif verici olduğunu bu kadar açık başka nasıl söyleyebilirsiniz. :D

 

Tabii müzik için ağrı ve ızdırap söz konusu değil diyebilirsiniz.

 

Buna ben hiç katılmıyorum..

 

Bazı müziklerin ne kadar acıklı olduğunu biliyoruz. Onları dinleyenlerin bazı durumlarda topluca ağladıklarını da biliyoruz.

O halde insanı ağlatan müzik, ona hem bir tür ağrı ve ızdırap, hem de keyif veriyor.

 

Evet.. Artık buna kesin olarak inanıyorum.

Müzik ağrılı bir zevkle dinlenen (yapılan) ve o yüzden insanlarda alışkanlığa neden olan, çok özel bir etkinliktir..

Evrimsel önemi yoktur. Varlığını evrimle açıklamak mümkün değildir yani.

Yalnız insan beyninin mazoşistçe gereksinim duyduğu ilginç bir ihtiyaçtır.

 

Evet. Bir ihtiyaçtır.

 

Umarım şimdi müziğe çok daha değişik bir açıdan bakarsınız.

Ben kafayı bulmak istediğim zaman çok sevdiğim bir müzik parçasını dinlerim.

Sizin de kafayı bulmak için dinlediğiniz müziklerin olduğunu tahmin ediyorum.

Yoksa hemen bulun kafayı bulacağınız bir müzik parçası..

Link to comment
Share on other sites

Bu arada Asturum, o verdiğin linki çevirsen. Bizde okumuş oluruz. Herkes sen gibi imkanlara sahip değil. :)

 

Bu ileti gözümden kaçmış. Valla bu ara o uzunlukta bir makaleyi çevirecek zamanım ne yazık ki yok.

 

 

Konuya dönecek olursak, müzik ve başka türlü (oyun, şaka, espri anlayışı vb.) tüm insan eylemlerinin evrimsel olarak önemi var. Jimi Hendrix'in müzik yeteneğinin hayatta kalma yönünde hiç faydası olmasa da genlerini yaymakta çok faydası olduğunu biyografisine göz atan biri rahatça görür örneğin. Bu tarz şeyler erkeklerin zekalarını gösterip karşı cinsi etkilemesine vs. yardımcı oluyor.

Link to comment
Share on other sites

Bu ileti gözümden kaçmış. Valla bu ara o uzunlukta bir makaleyi çevirecek zamanım ne yazık ki yok.

 

 

Konuya dönecek olursak, müzik ve başka türlü (oyun, şaka, espri anlayışı vb.) tüm insan eylemlerinin evrimsel olarak önemi var. Jimi Hendrix'in müzik yeteneğinin hayatta kalma yönünde hiç faydası olmasa da genlerini yaymakta çok faydası olduğunu biyografisine göz atan biri rahatça görür örneğin. Bu tarz şeyler erkeklerin zekalarını gösterip karşı cinsi etkilemesine vs. yardımcı oluyor.

Hee heeee

Benim teoriyi destekliyor.

Müzik ömrü kısaltıyor..

keeeeeeeeeeeeh keh kehhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh

Jimi Hendrix 27 yaşında öldü..

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Hee heeee

Benim teoriyi destekliyor.

Müzik ömrü kısaltıyor..

keeeeeeeeeeeeh keh kehhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh

Jimi Hendrix 27 yaşında öldü..

 

Evet, ama kısacık hayatında kaç tane cinsel partneri olmuş, kaç çocuğu olmuş vs. ona da bakın diyorum. Müzik fenomenini açıklamakta kesinlikle yeterli değil ama sexual selection büyük rol oynuyor.

Link to comment
Share on other sites

 

Resmen saçmalık bu yazı.

 

Nedeni ise müziğin insanın kütlesiyle bir alakası yok.

 

Biyologlar bunu oraya katmak için saçmalıyorlar.

 

Farkı anlatayım:

 

Güneşin kütlesi ile bu kütledeki füzyon sonucu ortaya çıkan enerjinin bir alakası yok.

 

 

İşte insandaki bilinçte böyle.

 

Yukarıdaki yazı resmen şunu diyor:

 

- Güneşin bir tabakasındaki belirli yüzey hareketleri sonucu, ortaya çıkan ışımanın dünyanın manyetik alanıyla karşılaşmasındaki davranışı şu şekilde oluyor, gibi bir saçmalık döktürüyorlar.

 

Artık şunu anlaması laızm biyolojinin.

 

Bilinç beyin tarafından üretilir, beyinle (kütleyle) bağlantılı olduğu çok az yerler vardır, ve bilinç kendi başına müstakil bir bütünlüğe sahiptir.

 

Benim kafamdan geçirdiğim resimlerin, kelimelerin biyolojik kökeni ancak ve ancak benim beyin denilen motoru kullanmamla açıklanır.

 

Gerçi bu kadar suçluyorum biyologları ama bilinci inceleyecek adamlar yok ki..

 

Psikolog, psikiyatrist, nörologlar var ancak onlar da soytarı gibi yaklaşıyorlar duruma.

 

Neredeyse 150 yıl geçti ve halen daha Nietzsche kalitesinde genel ve ilkeli yaklaşan olmadı bilinç denilen şeye.

 

Şu anda en önde gidenler alakasız insanlar.

Bilişimciler.

 

O da bilinci tanıdıklarından değil.

Yarattıkları yapay bilinçlerin ortak şeyler içermesinden dolayı en önde gidiyorlar.

 

 

Müziğin biyolojik bir kökeni yok.

Ayrıca biyoloji bilimi beyin denilen motorun işlev ve bölümlerine kadar gider.

 

Beyin motorunun çalışmasıyla oluşan bu bilinç fenomeni onun konusuna girmez.

 

Sorulan müzik sorusunun cevabı bilinç denilen fenomeni araştıran bir bağımsız dal çıktığında anlaşılır.

Link to comment
Share on other sites

Bu ileti gözümden kaçmış. Valla bu ara o uzunlukta bir makaleyi çevirecek zamanım ne yazık ki yok.

 

 

Konuya dönecek olursak, müzik ve başka türlü (oyun, şaka, espri anlayışı vb.) tüm insan eylemlerinin evrimsel olarak önemi var. Jimi Hendrix'in müzik yeteneğinin hayatta kalma yönünde hiç faydası olmasa da genlerini yaymakta çok faydası olduğunu biyografisine göz atan biri rahatça görür örneğin. Bu tarz şeyler erkeklerin zekalarını gösterip karşı cinsi etkilemesine vs. yardımcı oluyor.

 

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunursa, işte böyle saçmalanır.

Önce evrimin ne olduğunu öğrenin yaw.. Bu kadar da cahillik olmaz.

Link to comment
Share on other sites

Resmen saçmalık bu yazı.

 

Nedeni ise müziğin insanın kütlesiyle bir alakası yok.

 

Biyologlar bunu oraya katmak için saçmalıyorlar.

 

Farkı anlatayım:

 

Güneşin kütlesi ile bu kütledeki füzyon sonucu ortaya çıkan enerjinin bir alakası yok.

 

 

İşte insandaki bilinçte böyle.

 

Yukarıdaki yazı resmen şunu diyor:

 

- Güneşin bir tabakasındaki belirli yüzey hareketleri sonucu, ortaya çıkan ışımanın dünyanın manyetik alanıyla karşılaşmasındaki davranışı şu şekilde oluyor, gibi bir saçmalık döktürüyorlar.

 

Artık şunu anlaması laızm biyolojinin.

 

Bilinç beyin tarafından üretilir, beyinle (kütleyle) bağlantılı olduğu çok az yerler vardır, ve bilinç kendi başına müstakil bir bütünlüğe sahiptir.

 

Benim kafamdan geçirdiğim resimlerin, kelimelerin biyolojik kökeni ancak ve ancak benim beyin denilen motoru kullanmamla açıklanır.

 

Gerçi bu kadar suçluyorum biyologları ama bilinci inceleyecek adamlar yok ki..

 

Psikolog, psikiyatrist, nörologlar var ancak onlar da soytarı gibi yaklaşıyorlar duruma.

 

Neredeyse 150 yıl geçti ve halen daha Nietzsche kalitesinde genel ve ilkeli yaklaşan olmadı bilinç denilen şeye.

 

Şu anda en önde gidenler alakasız insanlar.

Bilişimciler.

 

O da bilinci tanıdıklarından değil.

Yarattıkları yapay bilinçlerin ortak şeyler içermesinden dolayı en önde gidiyorlar.

 

 

Müziğin biyolojik bir kökeni yok.

Ayrıca biyoloji bilimi beyin denilen motorun işlev ve bölümlerine kadar gider.

 

Beyin motorunun çalışmasıyla oluşan bu bilinç fenomeni onun konusuna girmez.

 

Sorulan müzik sorusunun cevabı bilinç denilen fenomeni araştıran bir bağımsız dal çıktığında anlaşılır.

 

Ne diyorsun sen kardeşim?

 

Birkaç cümle ile özetler misin bu konudaki düşüncelerini.......

Müziğin biyolojik bir kökeninin olmaması ne demek?

Bilince neden bulaştın?

Dertsiz başına dert açıyorsun.

Link to comment
Share on other sites

Ne diyorsun sen kardeşim?

 

Birkaç cümle ile özetler misin bu konudaki düşüncelerini.......

Müziğin biyolojik bir kökeninin olmaması ne demek?

Bilince neden bulaştın?

Dertsiz başına dert açıyorsun.

 

1- Biyoloji maddenin canlılık davranışını inceleyen bir bilimdir.

2- Bilinç maddenin canlılık davranışıyla üretilir ve maddenin canlılık davranışı değildir.

3- Bilinç kimlik sahibi bir enerjidir, bu enerjinin motoru da canlılık barındıran kütledir.

4- Müzik, bu kimlik sahibi enerjinin, çevredeki sesleri kendi var olma temposuyla (ritmiyle, titreşimiyle, artık her çalışma aktivitesindeki yarattığı farklılık her ne ise o) uyumlu hale getirmesidir.

5- Bu kimlik sahibi enerji (bilinç) kollektif ve tekildir. Bu nedenle müzik davranışı da kollektif ve tekildir.

 

Sizler trafo tarafından üretilen elektiriğin bileşenlerini trafo ile aynı görüyorsunuz.

Yanlış.

Biyolojiyle alakası yok bilincin. Biyoloji trafoyu inceleyebilir. Trafoda üretilen elektrik artık başka bir konudur.

 

İşte yukarıda yazılanlar bu yüzden bir saçmalıktır.

Link to comment
Share on other sites

1- Biyoloji maddenin canlılık davranışını inceleyen bir bilimdir.

2- Bilinç maddenin canlılık davranışıyla üretilir ve maddenin canlılık davranışı değildir.

3- Bilinç kimlik sahibi bir enerjidir, bu enerjinin motoru da canlılık barındıran kütledir.

4- Müzik, bu kimlik sahibi enerjinin, çevredeki sesleri kendi var olma temposuyla (ritmiyle, titreşimiyle, artık her çalışma aktivitesindeki yarattığı farklılık her ne ise o) uyumlu hale getirmesidir.

5- Bu kimlik sahibi enerji (bilinç) kollektif ve tekildir. Bu nedenle müzik davranışı da kollektif ve tekildir.

 

Sizler trafo tarafından üretilen elektiriğin bileşenlerini trafo ile aynı görüyorsunuz.

Yanlış.

Biyolojiyle alakası yok bilincin. Biyoloji trafoyu inceleyebilir. Trafoda üretilen elektrik artık başka bir konudur.

 

İşte yukarıda yazılanlar bu yüzden bir saçmalıktır.

İyi de yukarda yazılan yazılardan hangilerinin bunlarla çeliştiğini açıklamak zorundasın.

Link to comment
Share on other sites

İyi de yukarda yazılan yazılardan hangilerinin bunlarla çeliştiğini açıklamak zorundasın.

 

Both of these ideas argue that musical ability evolved specifically—that it is, if you like, a virtual organ as precisely crafted to its purpose as the heart or the spleen. The third hypothesis, however, is that music is a cross between an accident and an invention. It is an accident because it is the consequence of abilities that evolved for other purposes. And it is an invention because, having thus come into existence, people have bent it to their will and made something they like from it.

 

Dr Miller starts with the observations that music is a human universal, that it is costly in terms of time and energy to produce, and that it is, at least in some sense, under genetic control. About 4% of the population has “amusia” of one sort or another, and at least some types of amusia are known to be heritable. Universality, costliness and genetic control all suggest that music has a clear function in survival or reproduction, and Dr Miller plumps for reproduction.

 

Another reason to believe the food-of-love hypothesis is that music fulfils the main criterion of a sexually selected feature: it is an honest signal of underlying fitness. Just as unfit peacocks cannot grow splendid tails, so unfit people cannot sing well, dance well (for singing and dancing go together, as it were, like a horse and carriage) or play music well. All of these activities require physical fitness and dexterity. Composing music requires creativity and mental agility. Put all of these things together and you have a desirable mate.

 

Bu kısım tam bir fiyasko.

Resmen doğada gördüğü hayvan eş seçme seramonilerini insanlara genellemiş.

Herhalde o hayvanları da müzikle dans ediyor sanıyor :D

 

Much of Dr Dunbar’s career has been devoted to trying to explain the development of sociality in primates. He believes that one of the things that binds groups of monkeys and apes together is grooming. On the face of it, grooming another animal is functional. It keeps the pelt clean and removes parasites. But it is an investment in someone else’s well-being, not your own. Moreover, animals often seem to groom each other for far longer than is strictly necessary to keep their fur pristine. That time could, in principle, be used for something else. Social grooming, rather like sexual selection, is therefore a costly (and thus honest) signal. In this case though, that signal is of commitment to the group rather than reproductive prowess.

 

Dr Dunbar thinks language evolved to fill the role of grooming as human tribes grew too large for everyone to be able to groom everyone else. This is a controversial hypothesis, but it is certainly plausible. The evidence suggests, however, that the need for such “remote grooming” would arise when a group exceeds about 80 individuals, whereas human language really got going when group sizes had risen to around 140. His latest idea is that the gap was bridged by music, which may thus be seen as a precursor to language.

 

Buradaki durum ise transmission kısmı üzerine bir senaryo oturtulmuş.

Yani adam müziği transmit yapılan bir şey yapmış sırf teorisini adam yerine koysunlar diye :)

 

Müzik transmit yapılmaz.

Müzik bir perception/reception eylemidir.

 

 

Aniruddh Patel, of the Neurosciences Institute in San Diego, compares music to writing, another widespread cultural phenomenon connected with language. True language—the spoken languages used by most people and the gestural languages used by the deaf—does not have to be taught in special classes. The whole of a baby’s world is its classroom. It is true that parents make a special effort to talk to their children, but this is as instinctive as a young child’s ability (lost in his early teens) to absorb the stuff and work out its rules without ever being told them explicitly.

 

Learning to write, by contrast, is a long-winded struggle that many fail to master even if given the opportunity. Dyslexia, in other words, is common. Moreover, reading and writing must actively be taught, usually by specialists, and evidence for a youthful critical period when this is easier than otherwise is lacking. Both, however, transform an individual’s perception of the world, and for this reason Dr Patel refers to them as “transformative technologies”.

 

In difficulty of learning, music lies somewhere in between speaking and writing. Most people have some musical ability, but it varies far more than their ability to speak. Dr Patel sees this as evidence to support his idea that music is not an adaptation in the way that language is, but is, instead, a transformative technology. However, that observation also supports the idea that sexual selection is involved, since the whole point is that not everyone will be equally able to perform, or even to learn how to do so.

 

Bu adam biraz derinleştirmeye çalışmış durumu.

Doğru da yapmış.

Ancak biyolojinin verdiği bilince sıçrayamama özrü yüzünden saçmalamış etmiş içine bırakmış.

Yine de dil kısmına getirmek iyi, çünkü dil kimlik sahibi enerji olan bilincin içinde dönen bir kavram.

O kavrama kadar getirmek bilince dair sistemler hakkında bilimsel fikir yürütme temeli hiç olmadan başarı sayılır.

Ama işlevsellik olarak saçmalık yine.

 

They believe they have identified six ways that music affects emotion, from triggering reflexes in the brain stem to triggering visual images in the cerebral cortex.

 

Bu kısım fiyasko işte.

Herhalde para kazanmak için saçmalamış bırakmış.

Nasıl olsa aksinin ispatlanması da para harcama demek ya :)

 

Neden fiyasko?

 

Bunun nedenini Ateist foruma ulaşabilirsek oradaki senin düşünce ve hatırlama başlığına yazabilirsem bir yazı asacağım, orda açıklarım.

 

Ancak genel olarak şunu söyleyebilirim ki, ortada sesin dürttüğü bir şeyler yok.

Yani visual images'ler tetiklenmezler, onlar bilinç tarafından seçilirler.

 

Yani şöyle bir düzenek çizeyim.

 

Müzik → Kulak → Beynin ilgili bölümleri → Bilinç → Bilincin değişmesi → Değişikliğe lojistik desteğin gerekmesi → Beynin ilgili bölümleri → Bilinç → Bilincin bir fiziksel hareket yapmak istemesi şeklinde değişiklik göstermesi → Beynin ilgili bölümleri → Vücudun ilgili bölümleri

Link to comment
Share on other sites

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunursa, işte böyle saçmalanır.

Önce evrimin ne olduğunu öğrenin yaw.. Bu kadar da cahillik olmaz.

 

Yahu bu alanlarda kabul edilmiş, ders kitaplarına kadar girmiş basit şeylerden söz ediyorum. Economist'teki makalede de dile getirmişler zaten. Uzun lafın kısası, asıl cahil sensin hacı.

Link to comment
Share on other sites

her davranışın evrimsel bir açıklaması ve temeli olabilir...

 

güzel şarkı söylemek bir çok hayati avantajı sağlayabilir...

 

daha çok bireyle tanışma ve görüşme imkanı yaşamda kalma kousunda pek çok artıları getirir...

 

dolayısıyla iyi müzik yapabilme genine sahip olan bireyler evrimsel açıdan biraz daha avantajlı sayılabilirler...

Link to comment
Share on other sites

Müzik genle ilgili degil beyinle ilgilidir.Ben simdi bu konuyu olmayan tanriya baglayimda tartisma koyulasssin...

 

Eger tanri olsaydi fonda kesintisiz müzik olurdu.:lol:

fonda kesintisiz bir müzik var zaten...

 

 

çok az bir kısmını duyabiliyoruz...

 

 

evren de her şey şarkı söylüyor...

 

ilahi diyelim hadi...

 

yıldızların galaksilerin kuşların hatta bigbangin sesi bile duyuluyor artık...

Link to comment
Share on other sites

Müzik genle ilgili degil beyinle ilgilidir.Ben simdi bu konuyu olmayan tanriya baglayimda tartisma koyulasssin...

 

Eger tanri olsaydi fonda kesintisiz müzik olurdu.:lol:

Aslında müzik Tanrı ile değil de dinlerle ilgili bir insansal duyarlık olabilir.

Dindar toplumların dinsiz toplumların yerini aldığı iddiası doğru ise, müzisyen toplumların müzisyen olmayan toplumların yerini aldığı iddiası da doğru olabilir.

Burda müzik evrimsel bir avantaj sağlamamaktadır ama, insanlarla ilgili bir defoyu tatmin ettiği için, gerekli olabilir.

Din insan maneviyatındaki boşlukları dolduran bir kavram.

Müzik de insan ruhsallığındaki eksiklikleri dolduran bir etkinlik olabilir.

Bu eksikliklerin uyuşturucu maddelerle doldurulduklarını biliyoruz.

Örneğin din afyondur bile denmiştir. Gerçekten de din insanı uyuşturucu bir madde gibi etkilemektedir.

Müzik de uyuşturucu bir etkiye sahiptir.

 

Bunlardan şöyle bir anlam daha çıkabilir:

Din ve müzik alışkanlık yaparlar. Din ve müzik hem uyuşturucudurlar hem de alışkanlık yaparlar.

Çoğu kere her ikisinin birlikte insanları etkilediğine şahitlik ederiz.

Birbirlerinin etkilerini artırır bu iki insansal eksiklik..

 

Bu bağlamda evrimsel bir önemi olabilir mi müziğin?

Dinler ne kadar evrimsel öneme sahiplerse, müzik de o kadar evrimsel öneme haizdir.

İnsanlık muhtemelen ikisinden de kurtulamayacaktır.

Müzikten kurtulamama bir sorun değil. Hatta iyi bir şey.

Ama bunun dinden kurtulamama gibi bir fiyatı da olabilir.

Çünkü müzik dinsel inançları pekiştirir.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger haci;

 

 

"Butun muzik cesitleri, dini bir icerige sahiptir" mi demek istiyorsun?

 

Cunku aliskanlik baglaminda bakarsan; tum insanoglunun dusunce ve davranisi, genelde, alisilagelmis, yerlesmis ve otomatiklasmistir, yani "normal/dogal" olarak anlam verilen ve iceriklendiren olgudur.

 

Dil bile belirli,linquistik ve etimolojik yapilandirma temelinde, ustelik emirsel ve deterministtir.

 

Buradan,dilin koken ve temelini de dine baglamak gerekir.

 

Gerci, dn kavramindan neyin kastedildigi de, her contexte farklilasir. Mesela, tum ideolojik inancsal sistemlesen ve duzen haline gelen izmler de bir dini orgutlenme olarak algilanabilir.

 

Tabi buradan konu inancsallara uzanir. Eger insanoglu, metafizigin hayal gucu ve zihin ufku olarak bir sinir koymazsa, o zaman inancsallardan da kurtulamaz.

 

Bu da inancsallarin ne oldugu konusunu gundeme getirir.

 

Ustelik, hem dinin, hem inancsallarin, hem metafizigin bu baglamda hem fenomenal, hem de numenal yapilanisi vardir.

 

Dinin somutlasmasi, fenomenal bir yapi ise, o dini somutlastiran arka plani, yani zihniyeti numenaldir. Ayni sey muzik icinde gecerlidir.

 

"muzik ruhun gidasidir" derken, buradaki ruh ve gida, numenal, yani zihinseldir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Bende müzigi ateizm icin kullanmaktayim.

Dinsel inanclari pekistirdigine katiliyorum fakat o müzikler hemen hemen hep ayni ritmdedir ve sayilari pek fazla olmayan ayni müzik aletleri kullanilir.Örnegim islam dinsel müziklerinde ney ve def olmazsa dinleyiciler uyusamazlar.

 

Ilahilerde fagot, klasik gitar, obua, piyano, zurna kullanilsa kafalari karisir.Ilahi okuyanlar ilahileri okuyamazlar.Ayrica sözler müzik aletlerinin cikarttigi sesleri arka plana atarlar.Dolayisi ile benim icin müzikte insan sesi olmamali. Örnegin videolar tasarlamaya baslayinca beynimde görüntüler olusurken müzikle beraber olusmaktalar.

 

Müzigi halledemezsem istedigim görüntüleri vurgulamalari yapamiyorum.Buna uyusmak denilmeyecegini düsúnüyorum.Cünkú bir seyler yaratabilmeye calismaktayim.

Link to comment
Share on other sites

Müziğin evrimle ilişkisi olsa bile o ilişki sandığınız türden değil.

Yani müzisyenler genlerini yeni nesillere geçirdikleri için herkes müzisyen olmuş değil.

Bu absürd bir evrim masalı.

 

Müziğin, müzisyen toplumların müzisyen olmayan toplumların yerini alarak yayılmış olması daha mantıklı..

Burada sorun müzisyen toplumların neden ortaya çıktığı......

Aynı soruyu din için de sorabilirsiniz.

Hiç kuşkusuz dinle müzik arasında esrarengiz ve gizemli bir ilişki var.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger haci;

 

müzisyen olmayan toplumların -haci-

Yani sen tarihte hic muzik kullanmayan toplumlardan mi bahsediyorsun.

 

Burada, muzisyenlik profesyonel anlamda mi?, yoksa her muzik ile ugrasan muzisyendir.

 

Sonucta ilkel toplumlarda da dans ve muzik vardir ve bu muzigin icerigi onemli degildir.

 

Dolayisiyle muzik iki turludur, bir amac icin kullanilan muzik, mesela cenaze muzigi, evlilik toreni muzigi, askeri mars v.s.

 

Birde sadece soylenen ya da dinlenen muzik.

 

Aslinda konunun ozu estetiks, cunku muzik bir sanattir ve muzisyen de, profesyonel olsun, olmasin; sanatkardir.

 

Bu temelde, agzin ses cikarmasi, ya da aletli muzik temelinde, ben; muzigin insanoglunun yasina esit oldugunu dusunuyorum.

 

Bu da muzigi din ve tanridan, zamansal olarak daha once yapar.

 

Gerci insanoglu tarihinde, dinin tanridan zamansal olarak daha sonra geldigini dusunenlerdenim, ama; bunun aksini de dusunen var.

 

Ama, bana tanrinin dunyevi olarak orgutlenmesinin ve insanoglunun birbirine ustunluk saglarken, gonullulugu saglamak icin, dini sistemlestirdigini dusunenlerdenim.

 

Oyuzden muzigin evrimsel fenomenal yanindan ziyade, zihinsel nominal yani agir basiyor.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...